Soru 10 : Eski Yunan'dan önce, felsefî ve bilimsel düşünce yok muydu?
|
Eski Çin, Hint ve iran dinlerinde ve mitoslarında, hem tabiat hem de insan hayatı hakkında derin felsefî düşünceler bulunduğu bir gerçektir. Hatta Çin ve İran dinlerinde, varlıkları ve olayları karşıtlıklarla ve birbiriyle çatışan gerçeklerle açıklama eğilimi de vardı.
Yani eski doğu düşüncesinde, diyalektik görüşün ilkel bir şekline rastlandığı bile söylenebilir. («Diyalektik Düşüncenin Tarihi,» S. Hilâv, Sosyal Yayınlar). Bununla birlikte, burada, din düşüncesinin, hür bir araştırma, irdeleme ve eleştirme olan felsefî düşünce karşısında ağır bastığı da bir gerçektir. Başka bir deyişle, eski doğu düşüncesinde, felsefe, dinden tamamen sıyrılarak bağımsızlığını elde edememiş ve kendini sadece akla dayanan bağımsız bir araştırma çabası olarak ortaya koyamamıştır. Nitekim, yunan düşünürleri, felsefî düşünceleri olduğu gibi bazı bilgileri de Doğudan aldıkları halde bu bilgileri bambaşka bir biçimde düzenlemiş ve geliştirmişlerdi. Meselâ, Mısır geometrisi, Nil ırmağının belli zamanlarda doğurduğu su baskınlarını önlemek vo bu amaçla kanallar açmak zorunluğundan doğmuştu. Yani pratik bir amacı gözönünde tutuyordu. Ve bu pratik amaçlardan hiç bir zaman sıyrılamamış, bağımsız ve derli toplu yani sistemli bir bilgi haline gelememişti; bölük - pörçük olarak kalmıştı. Oysa, yunan düşünürleri ve özellikle Eukleides, sadece teknik ve pratik bir özellik taşıyan bu bilgileri, sistemli ve teorik bir bilim haline getirmek başarısını göstermişlerdi. Aynı şeyi, Babillilerin dinî amaçları gözetmekten doğan astronomileri için de söyleyebiliriz. Bu bilgi dalıda, eski yunan düşünürlerinin ve bilginlerinin elinde derlitoplu, düzenli ve sadece pratik amaçlara değil ama teorik amaçlara yönelmiş yani sadece bilmek için bilmek istegine cevap veren bir bilim haline gelmişti. Yunan düşünürleri, felsefe alanında da, aynı başarıyı sağlamışlar, felsefi düşünceyi din çerçevesinden çıkararak, tek başına ve bagımsız bir teorik bilgi haline getirmişlerdir. Felsefeyi, dini yada sadece pratik amaçlara yararlı bir çaba olarak degil, hakikati sırf hakikat olduğu için arayıp bulmaya çalışan bir çaba olarak benimsemişlerdir. Bundan ötürü, «bilgi ve bilgelik sever> düşünür tipine yani bilimsel açıklamalar yapmaya çalışan bir hür filozofada, ilk olarak eski Yunanda rastlıyoruz (bk. «felsefe tarihi», M. Gökberk, Bölüm I.).
Yani eski doğu düşüncesinde, diyalektik görüşün ilkel bir şekline rastlandığı bile söylenebilir. («Diyalektik Düşüncenin Tarihi,» S. Hilâv, Sosyal Yayınlar). Bununla birlikte, burada, din düşüncesinin, hür bir araştırma, irdeleme ve eleştirme olan felsefî düşünce karşısında ağır bastığı da bir gerçektir. Başka bir deyişle, eski doğu düşüncesinde, felsefe, dinden tamamen sıyrılarak bağımsızlığını elde edememiş ve kendini sadece akla dayanan bağımsız bir araştırma çabası olarak ortaya koyamamıştır. Nitekim, yunan düşünürleri, felsefî düşünceleri olduğu gibi bazı bilgileri de Doğudan aldıkları halde bu bilgileri bambaşka bir biçimde düzenlemiş ve geliştirmişlerdi. Meselâ, Mısır geometrisi, Nil ırmağının belli zamanlarda doğurduğu su baskınlarını önlemek vo bu amaçla kanallar açmak zorunluğundan doğmuştu. Yani pratik bir amacı gözönünde tutuyordu. Ve bu pratik amaçlardan hiç bir zaman sıyrılamamış, bağımsız ve derli toplu yani sistemli bir bilgi haline gelememişti; bölük - pörçük olarak kalmıştı. Oysa, yunan düşünürleri ve özellikle Eukleides, sadece teknik ve pratik bir özellik taşıyan bu bilgileri, sistemli ve teorik bir bilim haline getirmek başarısını göstermişlerdi. Aynı şeyi, Babillilerin dinî amaçları gözetmekten doğan astronomileri için de söyleyebiliriz. Bu bilgi dalıda, eski yunan düşünürlerinin ve bilginlerinin elinde derlitoplu, düzenli ve sadece pratik amaçlara değil ama teorik amaçlara yönelmiş yani sadece bilmek için bilmek istegine cevap veren bir bilim haline gelmişti. Yunan düşünürleri, felsefe alanında da, aynı başarıyı sağlamışlar, felsefi düşünceyi din çerçevesinden çıkararak, tek başına ve bagımsız bir teorik bilgi haline getirmişlerdir. Felsefeyi, dini yada sadece pratik amaçlara yararlı bir çaba olarak degil, hakikati sırf hakikat olduğu için arayıp bulmaya çalışan bir çaba olarak benimsemişlerdir. Bundan ötürü, «bilgi ve bilgelik sever> düşünür tipine yani bilimsel açıklamalar yapmaya çalışan bir hür filozofada, ilk olarak eski Yunanda rastlıyoruz (bk. «felsefe tarihi», M. Gökberk, Bölüm I.).