KISA FELSEFE METİNLERİ
|
Antik Aile
- FUSTEL DE COÜLANGES
Antik ailenin ilkesi yalnızca üreme değildir. Bunu kanıtlayan şey, kızkardeşin, erkek kardeşin ailedeki yerine sahip olamamasıdır, ergin oğulun veya evlenmiş kızın artık tamamen ailenin dışında kalmasıdır, bunlar, Yunan ve Roma yasalarının önemli düzenlemeleridir.
Ailenin ilkesi doğal duygu da değildir. Çünkü Yunan hukuku ve Roma hukuku bu duyguyu hiç hesaba katmazlar. Duygu, kalplerin derinliğinde varolabilir ama hukukda hiçbir şeydir. Haba kızını çok sevebilir ama ona mülkünü bırakamaz. Miras yasaları yani yasalar içinde insanlann aile hakkındaki fikirlerini en doğru şekilde aktaran yasalar, doğum düzeniyle olduğu gibi doğal duygu ile apaçık bir çelişki içindedirler....
[Burada Fustei de Coulanges, ailenin temelinin, kocanın kan üzerinde, babanın çocuklar üzerinde güç üstünlüğüne dönen koca veya baba gücü olduğunu ileri süren kuramı da eleştirmektedir ve şöyle devam etmektedir]: Antik ailenin üyelerini birleştiren, doğuştan, duygudan, fiziksel güçten daha güçlü birşeydir: bu, yuvanın ve ataların dinidir. Din,ailenin bu yaşamda ve diğer yaşamda bir kitle oluşturmasını sağlamaktır. Antik aile, doğal bir topluluktan çok dinsel bir topluluktur.
Kadının ancak kutsal evlenme töreninin onu ayine soktuğu oranda değerinin olduğunu görmekteyiz; eğer dini reddettiyse veya reşit olduysa oğulun da ailede yeri yoktur; aksine edinilen ailenin içinde gerçek bir oğul olacaktır, çünkü kan bağı yoksa da ondan daha iyi olan dinsel topluluğa sahip olmasıdır; bu ailenin dinini benimsemeyi reddeden varisin mirasa hakkı olmayacaktır; ve nihayet akrabalık ve miras hakkı, doğuma göre değil dinin düzenlediği şekilde dinsel törenlere katılım haklarına göre ayarlanacaktır. Aileyi yaratan kuşkusuz din değildir ama aileye kurallarını veren dindir ve bundan dolayı antik aile, yalnızca duyguların aileyi şekillendirmesiyle oluşacak ailenin sahip olacağı yapıdan çok farklı bir yapıya sahip olmuştur.