Mantık Nedir ?

A—Kelime anlamı:

Mantık kelimesi, Yunanca Logike kelimesinin arapça tercümesidir. "Logikos, logos'a yani söz (parol)e, akıl (raisonja. veya aküyürütme (raison-nement) ye ait demektir". Görülüyor ki kelime anlamı ile lojik, hem söz hem de akılla ilgilidir. Mantık kelimesi de tıpkı böyledir. Farabî kelimenin açıklamasını şöyle yapıyor: "Bu sanatın (mantık) adı nutk kelimesinden türemiştir. Bu kelime eskilere göre üç şeye delâlet eder:

1—İnsanın makulleri idrak edebileceği kuvvete delâlet eder. Bu kuvvetle ilim ve san'atlar elde edilir ve onunla hareketlerin güzeli ve çirkini ayırdedilir.

2—İkincisi insanın nefsinde anlayış yolu ile hasıl, olan makullerdir; bunlara içten konuşma denilir.

3— Üçüncüsü, içeride bulunan şeyi dil ile söylemektir; ona da dıştan konuşma denilir".

Ali Sedad da nutk kelimesinin hem dış nutuk (söz) hem iç nutuk (düşünme)a delâlet ettiğini söy-leyerek Seyyid Şerif Cürcani'nin Haşiye-i Suğra'sından şu nakli yapıyor; "Mantık nutk-u zahiriye (dış nutuk) ıtlak olunur ki bu konuşmadır ve nutk-u batini (iç nutuk) ye ıtlak olunur; o da makulatm idrakidir. İşbu fen (yani mantık) öncekini, (yani konuşmayı) kuvvetlendirir ve ikincisini (yani makulatın idrakini) doğru yola sevkeder. İmdi bu fen ile nefs-i natıka diye adlandırılan nefs-i insaniyenin iki mânası dahi kuvvetlenir ve ortaya çıkar. İşte bu sebeple mantık ismi türetilmiştir".

Demek ki mantık kelime anlamı ile hem düşünme, hem de bunun ifadesi olan konuşma ile İlgilidir.

B — Terim anlamı:

Mantık kelimesi hem bir bilime ad olarak hem de bir düşünme tarzını belirtmek için kullanılıı. Herhangi bir söz ve yazı karşısında mantıklı veya mantıksız deyimlerini kullanırken kasdedilen mantık bilimi değildir. İnsan mantık bilimini öğrenmeden de mantıklı düşünür. İnsan yaratılışından beri mantıklı düşünebildiği halde, mantık biliminin kuruluşu daha çok sonraları olmuştur.

Mantıklı düşünme ile mantık bilimi arasında sıkı bir ilişki vardır. Mantık, mantıklı.denen düşünme tarzını kendisine konu olarak alan bilime verilen addır. Başka deyimle mantık bilimi, mantıklı düşünmenin düzenli olarak tesbitinden ibarettir.

Mantıklı düşünmeye, doğru düşünme veya tutarlı düşünme de denilir. Mantıklı düşünmede, fikirlerden yapılan hükümlerden çıkarılan sonuçların tutarlı olması gerekir. Tutarlı düşünme ise akıl yürütmenin akıl ilkeleri denen ilkelere uygun olması ile mümkün olur.


( Genellikle akıl ilkeleri olarak özdeşlik ilkesi (Le principe d'identite) ve onun müştakları (derive) olan çelişmezlik ilkesi (le principe de contradietion), üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkesi (le principe de tiers-exclu) ile yeter sebeb ilkesi (le principe de raison suffisante) ve bunun müştakları olan nedensellik ilkesi (le principe de causalite) ve "gaiyet" ilkesi (le principe de finalite) den bahsedilir.

Özdeşlik ilkesi: Bu ilke düşüncenin kendi kendisi ile uygunluğunun şartıdır. Birşey ne ise odur veya A A dır şeklinde ifade edilir.

Çelişmezlik ilkesi: Birşey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisinden başka bir şey olamaz veya A non A değildir, diye ifade edilir.

Üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkesi: A ile A arasında üçüncü bir ihtimal yoktur, diye ifade edebiliriz. Bu ilkeyi doğru-yanlış çiftine uygularsak birşey ya doğrudur ya yanlıştır; üçüncü bir hal olamaz. Bu ilke yalnız iki hakikat değeni mantıklar için geçerlidir. Bu ilkenin reddedilmesi ile ikiden fazla hakikat değerli mantıklar kurulmuştur.

Saydığımız bu üç ilke tamamen şekilsel düşünce (la pensee formelle) için yeterlidir. Şekilsel mantık ve matematikde zihin bu ilkelere uyar. Fakat ne zaman zihin faaliyeti gerçekliğin (realite) açıklanmasına yönelirse o zaman bunlara ilâveten "herşey varoluş sebebine sahiptir", diye ifade edebileceğimiz yeter sebep ilkesi ile bunun müştakları olan nedensellik ve "gaiyet" (finalite) ilkelerine uymak zorunluluğu doğar. )


Düşünme, akıfyürütme veya akılyürütmeler zinciridir. Akılyürütme ise hükümler arasında bağ kurarak, zihnin, bilinenlerden bilinmeyenleri elde etmesidir. Eski mantıkçılar mantığı konusuna göre tanımlarken "bilinenden bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan bilimdir". "Mantık hakikata sevkeden zihin işlemlerinin bilimidir" derler. Mantığın bir de amacına göre tanımı yapılır. "Mantık zihni hatadan koruyan bir fen, bir aletdir. "Mantık şeylerin bilgisinde aklını iyi kullanma sanatıdır'".

Bu tanımlardan anlaşıldığı gibi mantığın bir teorik yönü bir de pratik yönü vardır. Birincisi mantıklı düşünme dediğimiz bir düşünme tarzının tesbitidir. Bu tutumu ile mantık bilim olarak adlandırılır. İkinci yönü ise kurulan bu bilimin tatbik edilmesidir, bu tutumu ile de bir sanat ve teknik (fen) olarak adlandırılır. Mantık bilim midir? yoksa sanat mıdır? diye yapılan tartışmaların sebebi bu iki yönlülükten gelmektedir.

Mantık, doğru düşünmenin tesbitini yaparken, elbette, düşünmeyi ifade eden dil üzerinde durur. Biz fikirlerimizi sözlerle ifade ederiz. Fikirlerimizi açıklamada kullandığımız kelimeler yalnız fikirlerimizi değil duygularımızı da ifade ederler. Bu sebeple konuşulan dilin iki anlamlı veya aldatıcı ifadeleri olabilir. Dilin sakıncalarından kurtulmak için geçen asrın ikinci yarısından beri mantık için, konuşma dilinden farklı, sembolik bir dil yapma yoluna gidildi. Bu yeni yolda mantık anlayışında değişiklik de oldu.

Yukarıda verdiğimiz tanımlar, geleneksel veya klasik denilen mantık anlayışına göredir. Burada mantık teriminin anlamı kelime anlamına da uygundur. Modern mantıkta bu anlayışın değiştiği görülüyor. Aradaki farklılığı modern mantık taraftarlarındap R. Blanche şöyle açıklıyor: "Menşede mantık, düşünmenin fiili (effective) işlemleri üzerine bir teammüldü (reflexion). Mantık kendilerini sözlü ifadelerde gösteren, herzaman kullandığımız akılyürütmeleri tahlil eder ve onların geçerliğini sağlayan kuralları meydana çıkarmak isterdi. Şimdi nasıl geometrimiz zorunlu olarak geo- ve zorunlu olarak -metrie değilse, mantık da sıkı olarak bağlandığı logos'dan bağlarını kopardı. Sonda yalnız "logos-calcul" ile meşgul olmak için "logos-raison"'e "logos-langage"ı bırakıyor. Mantık yalnız her ampirik muhtevayı değil, terkip etmek ve uygunluklarını değiştirmek için, meşgul olduğu kendi sembollerinin mantıksal anlamını bile soyutlaştırıyor".

1 Yorum

Adsız
23 Ekim 2009 20:35  

ben sakarya şen piliç anadolu meslek lisesinden ilker kaan çetin aradığım konunun tamamını bu metinde buldum.emeği geçen herkese teşekkür ederim

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP