TÜRKİYE'DE MANTIK ÇALIŞMALARI (... devam )
|
BİLİMLERDE METOT
Bilimlerin metodunun bir mantık bahsi olduğu fikri bizde, 1860'da italyan mantıkçısı Gallupi'den Miftah-ul Fünun adı ile çevrilen mantık kitabı ile başlar. Miftah-ul Fünun yalnız bir çeviriden ibaret değildir. Mütercim esere yeni fikirler ilave etmiştir. Esere yazdığı ön sözde çevirici bunu belirtiyor.
"Mekatipde tedris olunmak için muahharan tab olunan ve gayetle müfit ve muhtasar ve talim ve taallürne pek elverişli bir eser olan kitabın mehaz ittihazı münasip görülerek esasına halel getirmeyecek mertebede tadilat ve izahatı mukteziyenin icrası ile beraber uslûb-u atîka tevafuk etmeyen ve kitab-ı mütedavileyi arabiyede bulunup ta bunda mevcut olmayan şeylerin dahi icabına göre hamişe tahrir veyahut derun-u metne taştirine itina olundu ve sair müellifi-i ecnebiyenin tasnifat-ı muteberesinden haylice kitaplar dahi bitetebbü fevaid-i adideye cami bir lahika tezyili ile noksanı ikmal ve tatmin ve ismine dahi Miftah-ul Fünun tesmiye ve tevsim kılındı"
Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi çeviricinin esere katkısı fazladır. Miftah-ul Fünunla fikir hayatımıza metotla ilgili fikirler girmiştir. Kitapta meslek diye çevrilen bir metot bahsi vardır. Bu bölümde tahlil ve terkip misallerle açıklanıp buna bağlı olarak istintaç ve istikra yolu ile akıl yürütme anlatılır. Bu kitapta mantığa metot ayn bir bahis olarak ekleniyorsa da bu alanla ilgili olarak fazla bilgi verilmemektedir. Miftah-ul Fünunda, metot ila ilgili olarak geniş bilgi çeviricinin eklediği lahikada vardır.
Çevirici lahikanın dördüncü faslında istidlalin Farklı Şekillerinin Özel Kuralları (Süver-i mütenevviye-i istidlaliyenin kavaid-i mahsusası) başlığı altında fikir hayatımız için yeni olan fikirleri ele almaktadır, ilkin bir bilim tarifi yapılarak şu bilim sınıflamasını vermektedir:
Ulûm-u Tabiiye : Tarih-i tabii, Hikmet-i Tabiiye, Kimya, llm-i arazi ve
Ilm-i heyet:
Ulûm-u Riyaziye : Hesap, Cebir, Hendese, Cerr-ü eşkal
Ulûm-u Akliye : Ilm-i ruh, Tarih, ilm-i ilâhi
Yazar o zaman bizim için yeni olan bu bilim sınıflamasını yaptıktan sonra Bu bilimlerde kullanılan metodu anlatmaktadır. Burada bilimleri ayn ayn ele almaz. Metot bakımından bunlan ikiye ayırarak tecrübe ve isbat metotlarını anlatır. Matematiksel bilimlerle ilahiyat biliminde kullanılan isbat metodunda aksiyom ve tanımı ele alıp bunlardan kıyas ve burhanla nasıl sonuç çıkanldığını anlatır.
Tabiat bilimleri ile ruhbiliminde kullanılan tecrübe metodunun safhalannı ele alarak bunlan anlatır. Sıra ile şu konulan işler: Gözlem (tetkik-i nazar), Deneyim (tecrübe), Sınıflama (Tertip), Analoji (Mümaselet), Tümevanm (istikra), Varsayım (faraziye). O tarihlerde bu konular bizim için yenidir. Kıyas ve burhan başlangıçtan beri bizde mantık konulan içinde işlenir ama tecrübe metodu ile ilgili fikirler bizde ilk defa Miftah-ul Fünunda ele alınmıştır.
Bu tarihten sonra Avrupadaki mantık anlayışının etkisi ile yazılan mantık kitaplarında metot sorunlanna yer verildiğini görüyoruz.
Avrupadaki mantık hareketlerinden haberdar olarak bizde telif edilen ilk mantık kitabı Ali Sedad'ın "Mizan-ul Ukûl fi'l Mantık ve'l Usul" adlı eseridir. Ali Sedad eserini geleneğe bağlı olarak yazılmış mantık kitaplanndan çok farklı olarak kaleme almıştır. Bu konuda kendisi şöyle ifade ediyor:
"... bugün fünun ve sanayinin mevki ve merkezi olan Avrupa'da mütedavil bulunan mantığı dahi mütalaa ve bizim mantıkla mukayese eyledim. Bu yolda istihsal eylediğim malumatı miyara çektim, halisu'1-ayar olanlarını temyize gayret eyledim."
Böyle bir tutumla yazılan Mizan-ul Ukul, önsöz ve mukaddimeden sonra dört kitap ve bir lahika (ek)'dan ibarettir.
Önsözde mantığın tarihçesi anlatılıp, mantığın metafizik temeli araştırılmaktadır. Birinci kitapla ikinci kitap klasik mantık konularına tahsis edilmiştir. Burada mantık konuları kendi ifadesinde de belirttiği gibi babası Ahmet Cevdet Paşanın Miyar-ı Sedad adlı eseri göz önüne alınarak işlenmiştir. Burada yeni olan, İngiliz mantıkçılarının ele aldığı bizde o zamana kadar bilinmeyen yüklemin niceliğine yer verilmesidir. Üçüncü kitap, metot sorunlarına ayrılmıştır. Miyar-ı Ulum'dan sonra bizde bilimlerin metotlarını ele alan ikinci kitaptır. Metot bahsi Miyar-ı Ulumdan farklı işlenmiştir, ilkin bilimler sınıflaması farklıdır. Ali Sedad, metotlarını ele almadan bilimlerin sınıflamasını şöyle yapıyor: Matematik bilimler (Ulum-u Riyaziye), tabiî bilimler (ulum-u şer'iye), dil bilimleri (ulum-lisaniyye). Bu bilimler ayrı ayrı ele alınmış, konuları, ilkeleri ve metotları anlatılmıştır. Dördüncü kitap safsataya ayrılmış, ekte o zaman için çok yeni olan cebirsel mantık ele alınmıştır.
Devrindeki yeni mantık akımlarını dikkate alarak bizde yazılan bu ilk ve mükemmel eserin hala bugünkü dil ve alfabeye çevrilmemiş olması çok büyük bir ihmalimizdir.
Aslında bilimlerin metot sorunları mantığın değil bilim felsefesinin konusudur. Fakat uzun yıllar bilimlerin metotları mantığın bir bölümü olarak telakki edilmiştir. Yukarıda bahsettiğim iki eserden başka bizde bilimlerin metotlarına yer veren mantık kitaplarından M. Fazıl'ın îlm-i Mantık (1911); Reşat Nuri'nin E. Boirac'dan çevirdiği Ilm-i Mantık (1914) ile Cumhuriyet döneminde Liseler için yazılan şu kitapları zikredebiliriz: Ağaoğlu Tezer, Suri ve Tatbikî Mantık (1928), Hasan Ali Yücel, Mantık (1938); Hatemi Senih Sarp, Mantık (1952); Nezahat Kullu, Mantık (1972). Bunlarda metot sorunları kitaplann aşağı yukarı 3/4'dünü oluşturur. 1976'dan itibaren Lise mantık kitaplarından metot bahsi çıkarılmış, yalnız klasik mantıkla sembolik mantık konularına yer verilmiştir.
CEBİRSEL MANTIK:
Bizde Cebirsel mantıktan ilk defa bahseden Ali Sedad olmuştur. Ali Sedad, Mizan-ul Ukul fî'l Mantık ve'l Usul adlı eserine bir ekle cebirsel mantığı ele almıştır. Bu tür mantık kitaplarının Batıda ilk yayın tarihi 1853'dür. Ali Sedadın eseri ise 1885, aşağı yukarı 30 yıl sonra. Metot bahsinin mantık kitaplarına konulması ise Avrupa'dan üç asır sonra olmuştur.
Ali Sedad cebirsel mantığa taraftar değildir. Mantık anlayışında Aristo'ya bağlıdır. Eserinde cebirsel mantığa yer verişi onu tanıtmak içindir. Bu mantığı külfet olarak telakki eder. Bunun çıkar bir yol olmadığını söyler. Ali Sedad'a göre "cebir kaideleri 'imal-i fikrin' niceliğe tatbiki ile meydana gelmiştir. Cebir kaidelerinden daha umumi olan fikir kaidelerini cebre tatbik için onların ne derecede sınırlandırılmış ve tazyik edilmiş olacağı izaha muhtaçtır." Ali Sedad bu fikri ile ileri bir görüşü temsil etmektedir. Avrupada daha sonra yapılan mantık çalışmaları Ali Sedad'ı haklı çıkarmıştır.
Bizde cebirsel mantığın temsilcisi Salih Zekidir. Salih Zeki 1916'da yayınladığı Mizan-i Tefekkür adlı eserinde cebirsel mantığı ele almış geniş bir şekilde işlemiştir.
YENÎ MANTIK:
Russell ve Whitehead'in ortaklaşa yayınladıkları Principia Mathematica adlı eserlerle kurulan logistik, yeni mantık, modern mantık diye adlandırılan mantıktan fikir hayatımız Salih Zeki'nin H. Poincare'den 1928'de çevirdiği "İlim ve Usul" adlı eserle haberdar olmuştur. Poincare bu eserinde yeni mantıktan bahsediyor, onu eleştirerek karşı koyuyor. Daha sonhra Kerim Erim, Mühendis Mektebi Mecmuasında 1930-1932 tarihleri arasında Matematiğin Esasına dair yayınladığı makalelere 1931'de yayınladığı Nazari Hesap adlı kitabı, 1935'de Felsefe Yıllığında yayınlanan Nusret Şükrü (Hızir)'nün Carnap'dan çevirdiği "Eski Mantık Yeni Mantık" adlı makale ile yeni mantık cereyanı tanıtılmıştır.
1939'da Reichenbach'ın İstanbul Üniversitesinde verdiği derslerle Yeni Mantık öğretim Hayatımıza girmiştir. Reichenbach'ın ders notları Prof. Vehbi Eralp tarafından Türkçeye çevrilerek Logistik adı altında yayınlandı. Bu eserde iki hakikat değerli mantık ele alınır. Çok hakikat değerli mantıklara yer verilmez.
Bizde yeni mantık anlayışı ile ele alınıp yazılan bu ilk mantık eserinde şu bölümler vardır: Önermeler Hesabı, Talil Usulü, Cümlelerin Bünyesi, Kelimelerin Tasnifi, Fonksiyonlar Hesabı, Sınıflar Hesabı, Klasik Mantık, Tümevarım, Paradokslar, Sonsuzluk Kavramı ve Aksiomatik Sistemler.
Reichenbach'la öğretim hayatımıza giren Yeni Mantığın başlangıçta bizdeki taraftan Prof. Nusret Hızır'dır. Istanbulda Reichenbach'ın öğrenci ve asistanlığını yapan Hızır daha sonra Ankaraya gelerek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde bu mantığın öğretimine devam etmiştir. 1945-1947 arasında DTCF. Dergisinde yayınlandığı makalelerle ilkin iki hakikat değerli mantığı savunmuş, daha sonra çok hakikat değerli mantıkların mümkün olabileceği fikrine varmıştır.
Prof. Nusret Hızır'dan sonra Yeni Mantıkla ilgili derslere 1961'de istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Teo Griinberg başladı. Grünberg 1966'da Ankaraya gelerek Orta Doğu Teknik Üniversitesinde mantık derslerine devam etti. Prof. Teo Grünberg aynı yerde bu derslerini sürdürmektedir. Bu gün Üniversitelerimizin Felsefe Bölümlerinde modem mantık dersleri verilmektedir.
1970'den itibaren Liselerde de klasik mantıkla birlikte modern mantık okutulmaktadır. Lise ders kitabı olarak konuyla ilgili şu kitaplar yayınlanmıştır: Hüseyin Batuhan ve Teo Griinberg, Modern Mantık (1970); T. Grünberg, H. Batuhan, Adnan Onat, Modern Mantık (1975); N. Öner, T. Grünberg, A. Onat, Mantık (1976).
Lise ders kitabı dışında modern mantıkla ilgili Türkçe olarak şu kitaplar vardır: A. Reymond'dan H. Z. Ülken tercümesi, Lojik Prensipleri ve Muasır Tenkit, 1942; Teo Grünberg, Sembolik Mantık I, 1969; Epistemik Mantık, 1971; Cemal Yıldırım, 100 Soruda Mantık El Kitabı, 1976; Doğan Özlem, Mantık, 1991. Özlem bu eserinde hem klasik hem de modern mantığa yer vermiştir.
Bilimlerin metodunun bir mantık bahsi olduğu fikri bizde, 1860'da italyan mantıkçısı Gallupi'den Miftah-ul Fünun adı ile çevrilen mantık kitabı ile başlar. Miftah-ul Fünun yalnız bir çeviriden ibaret değildir. Mütercim esere yeni fikirler ilave etmiştir. Esere yazdığı ön sözde çevirici bunu belirtiyor.
"Mekatipde tedris olunmak için muahharan tab olunan ve gayetle müfit ve muhtasar ve talim ve taallürne pek elverişli bir eser olan kitabın mehaz ittihazı münasip görülerek esasına halel getirmeyecek mertebede tadilat ve izahatı mukteziyenin icrası ile beraber uslûb-u atîka tevafuk etmeyen ve kitab-ı mütedavileyi arabiyede bulunup ta bunda mevcut olmayan şeylerin dahi icabına göre hamişe tahrir veyahut derun-u metne taştirine itina olundu ve sair müellifi-i ecnebiyenin tasnifat-ı muteberesinden haylice kitaplar dahi bitetebbü fevaid-i adideye cami bir lahika tezyili ile noksanı ikmal ve tatmin ve ismine dahi Miftah-ul Fünun tesmiye ve tevsim kılındı"
Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi çeviricinin esere katkısı fazladır. Miftah-ul Fünunla fikir hayatımıza metotla ilgili fikirler girmiştir. Kitapta meslek diye çevrilen bir metot bahsi vardır. Bu bölümde tahlil ve terkip misallerle açıklanıp buna bağlı olarak istintaç ve istikra yolu ile akıl yürütme anlatılır. Bu kitapta mantığa metot ayn bir bahis olarak ekleniyorsa da bu alanla ilgili olarak fazla bilgi verilmemektedir. Miftah-ul Fünunda, metot ila ilgili olarak geniş bilgi çeviricinin eklediği lahikada vardır.
Çevirici lahikanın dördüncü faslında istidlalin Farklı Şekillerinin Özel Kuralları (Süver-i mütenevviye-i istidlaliyenin kavaid-i mahsusası) başlığı altında fikir hayatımız için yeni olan fikirleri ele almaktadır, ilkin bir bilim tarifi yapılarak şu bilim sınıflamasını vermektedir:
Ulûm-u Tabiiye : Tarih-i tabii, Hikmet-i Tabiiye, Kimya, llm-i arazi ve
Ilm-i heyet:
Ulûm-u Riyaziye : Hesap, Cebir, Hendese, Cerr-ü eşkal
Ulûm-u Akliye : Ilm-i ruh, Tarih, ilm-i ilâhi
Yazar o zaman bizim için yeni olan bu bilim sınıflamasını yaptıktan sonra Bu bilimlerde kullanılan metodu anlatmaktadır. Burada bilimleri ayn ayn ele almaz. Metot bakımından bunlan ikiye ayırarak tecrübe ve isbat metotlarını anlatır. Matematiksel bilimlerle ilahiyat biliminde kullanılan isbat metodunda aksiyom ve tanımı ele alıp bunlardan kıyas ve burhanla nasıl sonuç çıkanldığını anlatır.
Tabiat bilimleri ile ruhbiliminde kullanılan tecrübe metodunun safhalannı ele alarak bunlan anlatır. Sıra ile şu konulan işler: Gözlem (tetkik-i nazar), Deneyim (tecrübe), Sınıflama (Tertip), Analoji (Mümaselet), Tümevanm (istikra), Varsayım (faraziye). O tarihlerde bu konular bizim için yenidir. Kıyas ve burhan başlangıçtan beri bizde mantık konulan içinde işlenir ama tecrübe metodu ile ilgili fikirler bizde ilk defa Miftah-ul Fünunda ele alınmıştır.
Bu tarihten sonra Avrupadaki mantık anlayışının etkisi ile yazılan mantık kitaplarında metot sorunlanna yer verildiğini görüyoruz.
Avrupadaki mantık hareketlerinden haberdar olarak bizde telif edilen ilk mantık kitabı Ali Sedad'ın "Mizan-ul Ukûl fi'l Mantık ve'l Usul" adlı eseridir. Ali Sedad eserini geleneğe bağlı olarak yazılmış mantık kitaplanndan çok farklı olarak kaleme almıştır. Bu konuda kendisi şöyle ifade ediyor:
"... bugün fünun ve sanayinin mevki ve merkezi olan Avrupa'da mütedavil bulunan mantığı dahi mütalaa ve bizim mantıkla mukayese eyledim. Bu yolda istihsal eylediğim malumatı miyara çektim, halisu'1-ayar olanlarını temyize gayret eyledim."
Böyle bir tutumla yazılan Mizan-ul Ukul, önsöz ve mukaddimeden sonra dört kitap ve bir lahika (ek)'dan ibarettir.
Önsözde mantığın tarihçesi anlatılıp, mantığın metafizik temeli araştırılmaktadır. Birinci kitapla ikinci kitap klasik mantık konularına tahsis edilmiştir. Burada mantık konuları kendi ifadesinde de belirttiği gibi babası Ahmet Cevdet Paşanın Miyar-ı Sedad adlı eseri göz önüne alınarak işlenmiştir. Burada yeni olan, İngiliz mantıkçılarının ele aldığı bizde o zamana kadar bilinmeyen yüklemin niceliğine yer verilmesidir. Üçüncü kitap, metot sorunlarına ayrılmıştır. Miyar-ı Ulum'dan sonra bizde bilimlerin metotlarını ele alan ikinci kitaptır. Metot bahsi Miyar-ı Ulumdan farklı işlenmiştir, ilkin bilimler sınıflaması farklıdır. Ali Sedad, metotlarını ele almadan bilimlerin sınıflamasını şöyle yapıyor: Matematik bilimler (Ulum-u Riyaziye), tabiî bilimler (ulum-u şer'iye), dil bilimleri (ulum-lisaniyye). Bu bilimler ayrı ayrı ele alınmış, konuları, ilkeleri ve metotları anlatılmıştır. Dördüncü kitap safsataya ayrılmış, ekte o zaman için çok yeni olan cebirsel mantık ele alınmıştır.
Devrindeki yeni mantık akımlarını dikkate alarak bizde yazılan bu ilk ve mükemmel eserin hala bugünkü dil ve alfabeye çevrilmemiş olması çok büyük bir ihmalimizdir.
Aslında bilimlerin metot sorunları mantığın değil bilim felsefesinin konusudur. Fakat uzun yıllar bilimlerin metotları mantığın bir bölümü olarak telakki edilmiştir. Yukarıda bahsettiğim iki eserden başka bizde bilimlerin metotlarına yer veren mantık kitaplarından M. Fazıl'ın îlm-i Mantık (1911); Reşat Nuri'nin E. Boirac'dan çevirdiği Ilm-i Mantık (1914) ile Cumhuriyet döneminde Liseler için yazılan şu kitapları zikredebiliriz: Ağaoğlu Tezer, Suri ve Tatbikî Mantık (1928), Hasan Ali Yücel, Mantık (1938); Hatemi Senih Sarp, Mantık (1952); Nezahat Kullu, Mantık (1972). Bunlarda metot sorunları kitaplann aşağı yukarı 3/4'dünü oluşturur. 1976'dan itibaren Lise mantık kitaplarından metot bahsi çıkarılmış, yalnız klasik mantıkla sembolik mantık konularına yer verilmiştir.
CEBİRSEL MANTIK:
Bizde Cebirsel mantıktan ilk defa bahseden Ali Sedad olmuştur. Ali Sedad, Mizan-ul Ukul fî'l Mantık ve'l Usul adlı eserine bir ekle cebirsel mantığı ele almıştır. Bu tür mantık kitaplarının Batıda ilk yayın tarihi 1853'dür. Ali Sedadın eseri ise 1885, aşağı yukarı 30 yıl sonra. Metot bahsinin mantık kitaplarına konulması ise Avrupa'dan üç asır sonra olmuştur.
Ali Sedad cebirsel mantığa taraftar değildir. Mantık anlayışında Aristo'ya bağlıdır. Eserinde cebirsel mantığa yer verişi onu tanıtmak içindir. Bu mantığı külfet olarak telakki eder. Bunun çıkar bir yol olmadığını söyler. Ali Sedad'a göre "cebir kaideleri 'imal-i fikrin' niceliğe tatbiki ile meydana gelmiştir. Cebir kaidelerinden daha umumi olan fikir kaidelerini cebre tatbik için onların ne derecede sınırlandırılmış ve tazyik edilmiş olacağı izaha muhtaçtır." Ali Sedad bu fikri ile ileri bir görüşü temsil etmektedir. Avrupada daha sonra yapılan mantık çalışmaları Ali Sedad'ı haklı çıkarmıştır.
Bizde cebirsel mantığın temsilcisi Salih Zekidir. Salih Zeki 1916'da yayınladığı Mizan-i Tefekkür adlı eserinde cebirsel mantığı ele almış geniş bir şekilde işlemiştir.
YENÎ MANTIK:
Russell ve Whitehead'in ortaklaşa yayınladıkları Principia Mathematica adlı eserlerle kurulan logistik, yeni mantık, modern mantık diye adlandırılan mantıktan fikir hayatımız Salih Zeki'nin H. Poincare'den 1928'de çevirdiği "İlim ve Usul" adlı eserle haberdar olmuştur. Poincare bu eserinde yeni mantıktan bahsediyor, onu eleştirerek karşı koyuyor. Daha sonhra Kerim Erim, Mühendis Mektebi Mecmuasında 1930-1932 tarihleri arasında Matematiğin Esasına dair yayınladığı makalelere 1931'de yayınladığı Nazari Hesap adlı kitabı, 1935'de Felsefe Yıllığında yayınlanan Nusret Şükrü (Hızir)'nün Carnap'dan çevirdiği "Eski Mantık Yeni Mantık" adlı makale ile yeni mantık cereyanı tanıtılmıştır.
1939'da Reichenbach'ın İstanbul Üniversitesinde verdiği derslerle Yeni Mantık öğretim Hayatımıza girmiştir. Reichenbach'ın ders notları Prof. Vehbi Eralp tarafından Türkçeye çevrilerek Logistik adı altında yayınlandı. Bu eserde iki hakikat değerli mantık ele alınır. Çok hakikat değerli mantıklara yer verilmez.
Bizde yeni mantık anlayışı ile ele alınıp yazılan bu ilk mantık eserinde şu bölümler vardır: Önermeler Hesabı, Talil Usulü, Cümlelerin Bünyesi, Kelimelerin Tasnifi, Fonksiyonlar Hesabı, Sınıflar Hesabı, Klasik Mantık, Tümevarım, Paradokslar, Sonsuzluk Kavramı ve Aksiomatik Sistemler.
Reichenbach'la öğretim hayatımıza giren Yeni Mantığın başlangıçta bizdeki taraftan Prof. Nusret Hızır'dır. Istanbulda Reichenbach'ın öğrenci ve asistanlığını yapan Hızır daha sonra Ankaraya gelerek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde bu mantığın öğretimine devam etmiştir. 1945-1947 arasında DTCF. Dergisinde yayınlandığı makalelerle ilkin iki hakikat değerli mantığı savunmuş, daha sonra çok hakikat değerli mantıkların mümkün olabileceği fikrine varmıştır.
Prof. Nusret Hızır'dan sonra Yeni Mantıkla ilgili derslere 1961'de istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Teo Griinberg başladı. Grünberg 1966'da Ankaraya gelerek Orta Doğu Teknik Üniversitesinde mantık derslerine devam etti. Prof. Teo Grünberg aynı yerde bu derslerini sürdürmektedir. Bu gün Üniversitelerimizin Felsefe Bölümlerinde modem mantık dersleri verilmektedir.
1970'den itibaren Liselerde de klasik mantıkla birlikte modern mantık okutulmaktadır. Lise ders kitabı olarak konuyla ilgili şu kitaplar yayınlanmıştır: Hüseyin Batuhan ve Teo Griinberg, Modern Mantık (1970); T. Grünberg, H. Batuhan, Adnan Onat, Modern Mantık (1975); N. Öner, T. Grünberg, A. Onat, Mantık (1976).
Lise ders kitabı dışında modern mantıkla ilgili Türkçe olarak şu kitaplar vardır: A. Reymond'dan H. Z. Ülken tercümesi, Lojik Prensipleri ve Muasır Tenkit, 1942; Teo Grünberg, Sembolik Mantık I, 1969; Epistemik Mantık, 1971; Cemal Yıldırım, 100 Soruda Mantık El Kitabı, 1976; Doğan Özlem, Mantık, 1991. Özlem bu eserinde hem klasik hem de modern mantığa yer vermiştir.
1 Yorum
LİSE 1 MATEMATİK KİTABININ İLK KONUSU MANTIK KONUSUYDU VE DE MORGAN MANTIĞI DİYE BİRŞER VARDI AZ ÇOK HAITLIYORUM.ORADA ANLATILMAK İSTENEN ASLINDA BU KİTAPTA İŞLENEN KONULARI BU MANTIK ÇERÇEVESİNDE ANLAMAYA ÇALIŞIN ŞEKLİNDEYDİ.ŞİMDİ DÜŞÜNÜYORUMDA ZAMANINDA NE SAÇMA ŞEYLER BUNLAR ANCAK VE ANCAK P İSE Q VB DEDİĞİM KAVRAMLARIN NE DEMEK İSTEDİĞİNİ YA DA EN AZINDAN ANLATMAYA ÇALIŞTIKLARINI..MALESEF EĞİTİM SİSTEMİMİZ VERMEDİ BUNLARI ANLATAMADI YAPMADI BU KİMSENİN SUÇU DEĞİL BU BENİM SUÇUM DEĞİL BU LİSE MATEMATİK HOCAMIN SUÇU DEĞİL BU MALESEF BİZİM EĞİTİM SİSTEMİMİZİN SUÇU.YUNUS EMRE ''İLİM KENDİN BİLMEKTİR'' DERKEN KASTETTİĞİ BUYDU BUNLARI ANLAMADAN KENDİMİZİ NASIL BİLELİM DEĞİL Mİ??