4. Bilim

Büyü etkinliginde iki dilekle karşılaştık. Onlardan biri pratik türdendi: Doga üzerine dogrudan etkide bulunma, şeyleri gerçekten degiştirip onlara arzu edilen biçimi verme istegi. Digeriyse ideolojik ve kuramsaldı: Dünya hakkında bir tasarım oluşturma, sempati, antipati, sembolik yakınlıklar yasaları ile şeyleri açıklama arzusu. Ancak büyü, vaatlerini yerine getirmemekte, uyandırdıgı ihtiyaçları doyurmamaktadır. O zaman bunlar kültürün iki ayrı biçimiyle farklılaşmaya ve doyurulmaya dogru gitmektedir. Bu iki ayrı biçim, dünyanın sırrını bir öte-dünyada arayan dinle, gitgide daha fazla araçsız deneye dayanan bir pratik olarak ortaya çıkan tekniktir. işte, bilimi insan zihninin kuramsal ve pratik iki talebini birbirine yaklaştırma ve birleştirme yönünde yeni bir çaba olarak görebiliriz. Bu anlamda bilim, başarılı bir büyüdür (Çünkü büyü, düşlenen, hayali bir bilimdir). Gerçekten bilim, dünyayı bir açıklama istegi, görünüşlerin hesabını veren bir kavramlar sistemi olarak ortaya çıkmaktadır. Ve bu açıklama çabasında a priori aklın, varsayımlar ortaya atan zihnin gözüpekligi özgür bir biçimde kendini göstermektedir.

Ancak öte yandan bilimsel açıklama dogrudan bir biçimde gerçekle boguşmaktadır. Bilimsel yasa, daha yüksek bir akılsallıga ve daha kesin bir etkililige sahip teknik bir reçete olarak bir eylem formülüdür. Onda kuramsal akılsallıkla pratik etkililik biraraya gelmektedir. ilk bilimler geometri ve astronomi olmuştur. Bunun nedeni şüphesiz mantıksal bir dille ifade edilebilir degişmez ilişkileri keşfetmenin en kolay gibi göründügü alanın, yıldızların pozisyonları veya geometrik şekillerle ilgili olan alan olmasıdır. Fiziksel, kimyasal, biyolojik yasalar ancak daha sonra keşfedilmiştir. Çünkü bu karmaşık alanlarda akılsal ve degişmez ilişkileri ortaya çıkarmak için görünüşleri büyük ölçüde zorlamak ve araçsız verileri yeniden inşa etmek gerekmektedir. Ancak bilimin karmaşık bir ilişkiler sistemine ulaşmak üzere somut verilerden uzaklaşır gibi göründügü durumda bile gerçekle temas kaybedilmez. Bunun tersi olur. Tarih boyunca bilimsel açıklama ne kadar soyut, karmaşık olmuşsa, bilimsel öngörü o kadar emin, güvenilir olmuştur. En yüksek akılsallıkla, gerçekle en sıkı temas -öngörü ve eylem nesnesi olarak- hep yan yana yürür. O halde bilim aynı zamanda hem sıkı, matematiksel bir dille ifade edilebilir hem de pratik olarak her zaman dogrulanabilir bir önermeler sistemi olma özelligine sahiptir.

1 Yorum

Adsız
23 Kasım 2009 13:04  

Makalenin girişinde, "işte, bilimi insan zihninin kuramsal ve pratik iki talebini birbirine yaklaştırma ve birleştirme yönünde yeni bir çaba olarak görebiliriz" denilerek, büyü neticesinde ortaya çıkan pratik ve ideolojik, kuramsal ihtiyaçların bilimle izahının vurgusu yapılmaktadır.

Öte taraftan, Allah'ın varlığı ve birliği bilgisine ulaşılması ve Yaratıcı'nın bilimin diliyle, matematikle,insanlarla konuşuyor olduğu bilgisi, insanın ilk var oluşuyla beraber ortaya çıkan din ve din fikrinin neticesinde Allah kavramının, bilimin her daim bir adım önünde olacağının göstergesidir. Bu anlamda, metafiziğin fiziğin önüne konularak, fizikle metafizik olan her kavramın açıklanılması gayreti, sadece bilimi ve insanlığı geliştiren bir husus olmanın ötesinde, dinin hikmetlerinin anlaşılabilir olması için de elzemdir.

Bu nazar-ı nokta itibariyle, dinin bilimin yol göstericisi olması, dinin bilime rehberlik etmesi, bilime bir amaç kazandırır. O amaç da Allah'ın varlığı ve birliği bilgisi ve O'nun kurduğu sistemin anlaşılması yolunda gösterilen çabalardır. Allah'ı tanıma ve bilme yolunda ilerlemeyen bilim, insan egosunun bir ürünü olarak kötüyü tanımlamaya yatkındır ve böyle bir bilimin amacı da yoktur. Nitekim, amaçsız bilimin bugün geldiği nokta itibariyle, insanlığın kendisini yok etme safhasına vardığını tespit etmek zor olmayacaktır.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP