3. Siyasal bilgelik edebiyatı
|
Şimdi özel olarak islam dünyasındaki siyasal düşünce geleneklerinin en köklü ve yaygın olanına, ‘popüler bilgelik edebiyatı’, ‘prenslere aynalar’ veya ‘hükümdarlara nasihatler’ adlarıyla da anılan siyasal bilgelik edebiyatı gelenegine geçebiliriz. Yukarıda temel özelliklerini belirledigimiz diger iki gelenekten siyasal teoloji islam uleması, siyasal felsefe ise islam filozofları arasında kabul görmüşken, siyasal bilgelik gelenegi geniş halk kitleleri tarafından tereddütsüz benimsenmiş, hatta diger geleneklerin mensupları arasında da kabul görmüştür.
Söz konusu gelenek, özel olarak islam dünyasının ürünü olmayıp, hem dogulu (Hint- iran) hem de batılı (Yunan-Roma) kaynaklardan beslenir. Dogulu kaynaklar arasında özellikle Hint bilgelik edebiyatının en önemli eserlerinden olan Kelile ve Dimne’yi, iran (Pers) bilgelik edebiyatından Hüdayname’yi; Batılı kaynaklar arasında da Aristoteles’e atfedilen Sırların Sırrı’nı (Sırr al-Asrâr) ve Pythagoras, Sokrates, Galenos, Demokritos, Sophocles, Diogenes, Epiktetus gibi pek çok Yunanlı ve Romalı bilge ve düşünürün Arapça’ya çevrilerek derlenen özlü sözlerini sayabiliriz.
Elbette söz konusu çeviriler, islam dünyasındaki siyasal bilgelik geleneginin yalnızca başlangıç itibariyle kendilerinden beslendigi kaynaklardır. Bu çeviriler vasıtasıyla edebi düzyazı ile tanışan pek çok islam düşünürü, aynı türden eserler kaleme alarak, gelenegin yerleşmesine ve popüler hale gelmesine önemli katkılar yapmışlardır. O halde şimdi islam dünyasındaki siyasal bilgelik geleneginin başlangıçlarına dönelim.
İslam kültürünün klasik döneminin başlangıçları olarak düşünülen VIII. yüzyıl sonlarında başlayan çeviri faaliyetleri ile islam düşünce dünyası farklı kültürlerin yazılı ürünleriyle tanışmıştır. Abbasi halifesi Me’mun tarafından 830 yılında Bagdat’ta, çeviri faaliyetleri için özel olarak kurdurulan Bilgelik Evi (Beytü’l-Hikme), çeviriye verilen özel önemin göstergesidir. Müslüman olmayan toplumlarda üretilmiş olan bilimsel, felsefi ve edebi eserlerin, doymak bilmez bir merakla Arapça’ya çevrilmesi, her ikisi de bilgeligi temele alan iki önemli gelenegin, (burada siyasal felsefe olarak andıgımız) Yunan felsefi bilgelik geleneginin ve Hint-iran popüler bilgelik geleneginin, islam dünyasına kazandırılmalarını saglamış ve bu geleneklerin islam kültüründeki karşılıklarını yaratmıştır. Yunanlı ve Romalı bilge, filozof ve sanatçıların özlü sözlerinin çevirileri ise siyasal felsefeden çok, Hint-iran popüler bilgelik gelenegiyle birleşerek, islam siyasal bilgelik edebiyatı geleneginin kurucu unsurlarından olmuştur.
Arap edebiyatında düzyazının gelişmesi de bu dönemde gerçekleşmiştir. Çeviri faaliyetlerinden önce Arap edebiyatı, özellikle şiirin gazel, kaside, rubai gibi çeşitli türleri bakımından oldukça zengindir. Ancak edebi düzyazı konusunda henüz kayda deger bir eser mevcut degildir. Pek çok masalın ortak bir çatı altında veya anlatıcının amacı dogrultusunda bir araya getirildigi hikaye formu, iran kanalıyla Hint edebiyatından miras alınır ve iran’da oldugu kadar Arapça konuşan ülkelerde de popüler hale gelir. Bir papaganın bilgece konuşarak hikayeler anlattıgı Papaganın Kitabı (Tutiname), Hint masallarına dayanan Sinbat’ın Kitabı (Sinbadname) ve klasik Arap edebiyatının en ünlü eseri olan Bin Bir Gece Masalları popüler yöntemin iyi örnekleridir. Zamanımızda da popülerligini koruyan ve kimi hikayeleri Hollywood filmlerine de konu olan son iki kitap, halk arasında anlatılan hikayelerden beslenir. Sinbat’ın Kitabı, gemici Sinbat’ın yolculukları süresince yaşadıgı maceraları anlatır; Bin Bir Gece Masalları ise kadınlara güvenmedigi için evlendigi her kadını ertesi gün öldürten bir hükümdar ile evlenen Şehrazat’ın, ölümden kurtulmak için hükümdara bin bir gece boyunca, arkası yarın tarzında anlattıgı hikayelerden oluşur.
a. Siyasal bilgelik edebiyatının ana kaynagı: Kelile ve Dimne
Arapça’ya kazandırılan edebi eserler arasında özellikle Farsça’dan yapılan çeviriler dikkat çekmektedir. Bunlar arasında ‘hükümdarlara nasihatler’ özel bir öneme sahiptir. işte islam dünyasının siyasal bilgelik gelenegi ile tanışıklıgı, bir Hint masal ve bilgelik kitabı olan ve Pers hükümdarı Nuşirevan’ın istegi üzerine VI. yüzyılda Sanskritçe’den Farsça’ya çevrilmiş olan Kelile ve Dimne’nin, VIII.yüzyılda, sonradan Müslüman olarak ibni Mukaffa adını alan iran’lı düşünür Rozbih tarafından Farsça’dan Arapça’ya çevrilmesiyle başlar. islam siyasal bilgelik geleneginin ana kaynagı durumunda olan bu eser daha ayrıntılı bir incelemeyi hak ediyor.
Hintli bilge Beydeba’ya atfedilen ve ahlak yasaları üzerine inşa edilmiş siyasal bilgelik edebiyatının en iyi örneklerinden olan bu eser, fabl türü hikayelerden oluşur. Fabl, kahramanları insansı özelliklere sahip hayvanlar olan bir masal türüdür ve birçok yazar, insansal dünyaya ilişkin eleştirilerini, gerek kendilerini korumak, gerekse yazdıklarının daha kolay anlaşılmasını saglamak için fabl türündeki hikayelerle dile getirmiştir. Adını, baş kahramanları olan iki çakaldan alan ve bazı bakımlardan MÖ VI. yüzyılda yaşayan Yunanlı masalcı Aesop’un masalları ve XVII. yüzyıl Fransız şairi La Fontaine’in fablları ile karşılaştırılan Kelile ve Dimne’deki hikayeler, islam kültürüne, insanlar dünyasındaki problem ve ilişkilerin hayvanlar dünyasına aktarılmasıyla oluşan masalların ve örnek alınacak söz ya da kısa öykülerin (mesellerin), bitmez tükenmez stokunu saglamıştır. Eserin yazılış nedeni, hükümdarlara bu dünyada iyi şöhret sahibi olmanın, iyi ve adil bir yönetici olmanın yollarını göstermeyi amaçlayan ögütler vermektir. Kitabın yazarı, yönetim, ahlak, adalet, hükümdarın görevleri vb. gibi siyasal konulardaki düşüncelerini ahlaki ögütler formunda sunmakta ve bu ögütleri, çogu fabl türündeki hikayelerle açıklamaya çalışmaktadır.
Hikayelerde söz konusu edilen hayvanların hepsi birtakım insani özelliklere sahip olarak tasarlanırlar: düşünürler, konuşurlar, hükümdardırlar, vezirdirler, hırslı ve yalancıdırlar, adil ya da zalimdirler vb. Hint bilgeliginin önemli bir ögesi olarak belirleyebilecegimiz temkinlilik, Kelile ve Dimne’nin hikayelerine de sinmiş ve yazar insani dünyadaki kötülükleri açıklamak ve eleştirmek için, ona tıpa tıp benzeyen bir başka dünya yaratarak, ögütlerini gerçek olmayan kişileştirilmiş hayvanlar aracılıgıyla ifade etmiştir. Kitapta adalet, en büyük erdem olarak konumlanır. Devletin temel amacı, herkesin birbirinin hak ve hukukuna saygı gösterecegi siyasal adaleti saglamak olarak ifade edilir. Bu siyasal adalet sayesindedir ki en büyük kötülük olan zulüm ve başkalarının hakkına tecavüz engellenir. Bir hükümdar için kalıcı olan mülk degil, iyi addır ve bu da adil ve merhametli davranarak, acelecilikten sakınarak, devlet idaresinde adil ve uzman kişileri görevlendirerek vb. kazanılır. Yazarın devlet idaresi konusunda verdigi ögütlerin hepsinde ortak olan tema, iyi ahlakın, adil olmanın zorunlu koşulu oldugudur. Bu tema gelenegin bütün eserlerinde ortaktır.
Yine ibni Mukaffa, islam öncesi mitolojiye ait iki eseri, Sasani hükümdarları ve yönetimi hakkında yazılmış olan Hüdayname ve A’înname’yi de Farsça’dan Arapça’ya çevirmiştir. Müslümanlar, bu kitaplardaki hikayeleri, kendi Arap çoktanrıcı (pagan) geçmişlerinin yetersiz, zayıf hikayelerinden daha renkli, daha ögretici bulmuş ve daha çok tercih etmişlerdir. ibni Mukaffa’nın ahlak ve yönetim sanatı üstüne söz konusu çevirileri, hem islam hem de Batı dünyasında, geç ortaçaglar süresince gelişen siyasal bilgelik geleneginin prototipi olmuştur.
Siyasal bilgelik edebiyatı geleneginin bir diger kaynagının Yunanlı ve Romalı filozof, sanatçı ve düşünürlerin özlü sözlerinin çevirileri oldugunu söylemiştik. Özel olarak ahlakla ilgili olmaları nedeniyle siyasal bilgelik edebiyatına kolaylıkla ekleniveren bu sözler, gelenegin yazarları tarafından sık sık alıntılanır. Birkaç örnek verdigimizde batı kaynaklı özlü sözlerin, dogu popüler bilgelik gelenegiyle örtüşme nedenleri açık hale gelecektir.
"Unutma ki haz çirkinlikle doludur ve unutma ki haz geçer fakat çirkinlik kalır" (Musonius)
"sabır güçlü bir kaledir", "hakikat, asaletin meyvesidir" (Demokritos)
"konuşmadaki bilgelik ve dinlemedeki kibarlık vasıtasıyla, ruhun hazineleri ve asil kökleri açıga çıkar" (Epiktetus)
"akıldan daha büyük bir egitici ve zamandan daha iyi bir uyarıcı yoktur"
"akıllı bir insan, kendisi bir örnek haline gelmeden önce, bir başkası tarafından oluşturulan örnekten ders almayı bilendir" (Nicomachus)
"öfke aklınıza galip geldigi veya arzularınızın peşinden koştugunuz sürece, kendinizi bir insan olarak düşünemezsiniz" (Sophocles)
Bu örnekler de göstermektedir ki, Yunan ve Roma kaynaklı özlü sözler de, tıpkı Hint- iran popüler bilgelik edebiyatındaki hikayeler gibi, bilgece, ahlaklı bir yaşam sürmek isteyen insanlara ögüt vermeyi amaçlamaktadır. işte islam dünyasındaki siyasal bilgelik edebiyatı gelenegi, edebi formunu dogulu kaynagından, bilgelik kavrayışını ise hem dogulu hem de batılı kaynagından almış ve bu iki kaynagı bazı temel islami ögelerle besleyerek kendi islami kanalına aktarmıştır.
b. Siyasi bilgelik edebiyatının islam dünyasındaki örnekleri
Söz konusu gelenegin islam dünyasındaki önemli örnekleri arasında, hükümdar Keykavus ibni Kabus tarafından, ogluna ithafen yazılan ve kendi adıyla anılan Kabus’un Kitabı’nı (Kabusname), ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün, Siyaset Kitabı’nı (Siyasetname) ve yine aynı dönemde ve çevrede, bir yandan islam devletinin temellerine ilişkin düşünceleri bakımından siyasal teoloji gelenegine dahil olan ama öte yandan da bir mistik olan Gazali’nin Hükümdarlara Nasihatler’ini (Nasihat ül-Mülûk), iran’ın en büyük şairlerinden olan Şirazlı Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ını, Karahanlılar döneminde Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’ini, Osmanlılar döneminde Kınalızade Ali Efendi’nin Yücelerin Ahlakı’nı (Ahlak-ı Alâî) sayabiliriz. Gelenegin Batılı örnekleri arasında ise Ksenophon’un "Hiero"sunu, Cicero’nun "Görevler Üstüne"sini, Seneca’nın "Öfke Üstüne"sini, "Kralların Aynası" adlı anonim eseri, Aquinolu Thomas’ın "Krallık Üstüne"sini, D. Scottus’un, "Hıristiyan Yöneticiler Üstüne"sini, Erasmus’un "Hıristiyan Prensin Egitimi"ni sayabiliriz.
Şimdi, islam siyasal bilgelik gelenegine dahil ettigimiz Hind-islami siyasal kavrayışın en iyi örneklerinden bazılarını, aralarındaki ortak özellikleri belirleyebilmek için tek tek ele almalıyız.
Kendisi de bir hükümdar olan Keykavus (XI. yy.) Kabusname’yi, hikaye ve manzumelerle, ahlak, ev, aile ve devlet idaresi ile ilgili konularda oglu Gilan Şah’a ögüt vermek için kaleme almıştır. Ayet ve hadisler yanında, Sokrates, Platon, Aristoteles gibi Yunan filozoflarının özlü, bilgece sözlerini de kullanır.
islam kültür dünyasına en önemli katkısı Nizamiye Medreselerini kurmak olan Nizamülmülk (XII. yy.) Siyaset Kitabı’nı, Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın, devlet idaresi hakkında bir kitap yazılması için, kendi devlet adamları arasında açtıgı bir yarışma vesilesiyle kaleme almıştır. Kitabın amacı, hükümdara, bu dünyada adının baki kalması ve öte dünyada kurtuluşa erişmesi için, devlet idaresinde nelere dikkat etmesi gerektigine ilişkin tavsiyelerde bulunmaktır. Nizamülmülk’ün din ve dünya işlerinde başarılı olmak isteyen hükümdarlara tavsiyesi, tarihi hikayelerle geçmiş hükümdarların kanun ve adetlerini, ayet ve hadislerle şeriate dair hükümleri ögrenmesi ve kitabında ifade ettigi kendi nasihatlerini dinlemesidir.
Gazali’nin (XII. yy.) Hükümdarlara Nasihatler’i, zamanın sultanı Sencer’e yazdıgı söylenmektedir. Bir başka iddiaya göre ise eser Selçuklu hükümdarı Melikşah için kaleme alınmıştır. Gazali, önce adil ve iyi bir yönetimin dayanması gereken ahlaki tavsiye ve ögütleri ifade eder, sonra da bunları Kur’an’da anlatılan kimi tarihi olaylarla, Behram, Nuşirevan gibi islam öncesi hükümdarların, Muaviye, Harun Reşid gibi islam halifelerinin yaşamlarından örnekler vererek ve Aristoteles, Platon gibi Yunan filozoflarından veciz sözler naklederek, hikayelerle açıklar. Ayrıca bu eserde mektup formu da kullanılmaktadır.
iranlı şair Sadi Şirazi’nin (XII. yy.) siyasal bilgelik gelenegine dahil edilen Bostan’ında da adalet, siyaset cömertlik, tevazu gibi ahlakın ve siyasetin ortak konuları anlatılır ve her hikayenin sonunda birkaç cümle ile bu hikayeden çıkarılması gereken ders ifade edilir. Sadi, yer yer bazı özlü sözleri aktarır ve bunlarla ilgili kendi fikirlerini belirtir.
İslami-Türk edebiyatının ilk yazarı sayılan Yusuf Has Hacip’in (XII. yy.) Kutadgu Bilig’inin yöntemi, şimdiye kadar andıgımız diger eserlerin yönteminden farklıdır. Bu kitapta dini, ahlaki ve siyasi konular, adaleti temsil eden bir hükümdar, mutlulugu temsil eden bir vezir, aklı temsil eden vezir oglu ve kanaati ve akıbeti temsil eden sofu bir dindarın konuşmaları, tartışmaları etrafında örülen ahlaki ögütlerle işlenmektedir. Eser, gelenege uygun olarak zamanın Karahanlılar hükümdarına ithaf edilmiştir.
Osmanlı imparatorlugu’nun önemli şehirlerinde kadılık yapan Kınalızade Ali Efendi (XVI. yy.), Yücelerin Ahlakı’ında özellikle aile ve devlet ahlakı üzerinde durur. imparatorlugun son zamanlarına kadar ders kitaplarına esas teşkil eden eser, asıl olarak Kınalızade Ali Efendi’nin, eski islam ahlak düşünürlerinin ahlak risalelerinin, kendi görüş ve örneklerini de ekleyerek yaptıgı bir derlemesi olup, son bölümü, ayet ve hadislerin yanı sıra ibretli hikayelere de yer vermesi bakımından siyasal bilgelik gelenegine dahil edilmektedir.
Söz konusu gelenek, özel olarak islam dünyasının ürünü olmayıp, hem dogulu (Hint- iran) hem de batılı (Yunan-Roma) kaynaklardan beslenir. Dogulu kaynaklar arasında özellikle Hint bilgelik edebiyatının en önemli eserlerinden olan Kelile ve Dimne’yi, iran (Pers) bilgelik edebiyatından Hüdayname’yi; Batılı kaynaklar arasında da Aristoteles’e atfedilen Sırların Sırrı’nı (Sırr al-Asrâr) ve Pythagoras, Sokrates, Galenos, Demokritos, Sophocles, Diogenes, Epiktetus gibi pek çok Yunanlı ve Romalı bilge ve düşünürün Arapça’ya çevrilerek derlenen özlü sözlerini sayabiliriz.
Elbette söz konusu çeviriler, islam dünyasındaki siyasal bilgelik geleneginin yalnızca başlangıç itibariyle kendilerinden beslendigi kaynaklardır. Bu çeviriler vasıtasıyla edebi düzyazı ile tanışan pek çok islam düşünürü, aynı türden eserler kaleme alarak, gelenegin yerleşmesine ve popüler hale gelmesine önemli katkılar yapmışlardır. O halde şimdi islam dünyasındaki siyasal bilgelik geleneginin başlangıçlarına dönelim.
İslam kültürünün klasik döneminin başlangıçları olarak düşünülen VIII. yüzyıl sonlarında başlayan çeviri faaliyetleri ile islam düşünce dünyası farklı kültürlerin yazılı ürünleriyle tanışmıştır. Abbasi halifesi Me’mun tarafından 830 yılında Bagdat’ta, çeviri faaliyetleri için özel olarak kurdurulan Bilgelik Evi (Beytü’l-Hikme), çeviriye verilen özel önemin göstergesidir. Müslüman olmayan toplumlarda üretilmiş olan bilimsel, felsefi ve edebi eserlerin, doymak bilmez bir merakla Arapça’ya çevrilmesi, her ikisi de bilgeligi temele alan iki önemli gelenegin, (burada siyasal felsefe olarak andıgımız) Yunan felsefi bilgelik geleneginin ve Hint-iran popüler bilgelik geleneginin, islam dünyasına kazandırılmalarını saglamış ve bu geleneklerin islam kültüründeki karşılıklarını yaratmıştır. Yunanlı ve Romalı bilge, filozof ve sanatçıların özlü sözlerinin çevirileri ise siyasal felsefeden çok, Hint-iran popüler bilgelik gelenegiyle birleşerek, islam siyasal bilgelik edebiyatı geleneginin kurucu unsurlarından olmuştur.
Arap edebiyatında düzyazının gelişmesi de bu dönemde gerçekleşmiştir. Çeviri faaliyetlerinden önce Arap edebiyatı, özellikle şiirin gazel, kaside, rubai gibi çeşitli türleri bakımından oldukça zengindir. Ancak edebi düzyazı konusunda henüz kayda deger bir eser mevcut degildir. Pek çok masalın ortak bir çatı altında veya anlatıcının amacı dogrultusunda bir araya getirildigi hikaye formu, iran kanalıyla Hint edebiyatından miras alınır ve iran’da oldugu kadar Arapça konuşan ülkelerde de popüler hale gelir. Bir papaganın bilgece konuşarak hikayeler anlattıgı Papaganın Kitabı (Tutiname), Hint masallarına dayanan Sinbat’ın Kitabı (Sinbadname) ve klasik Arap edebiyatının en ünlü eseri olan Bin Bir Gece Masalları popüler yöntemin iyi örnekleridir. Zamanımızda da popülerligini koruyan ve kimi hikayeleri Hollywood filmlerine de konu olan son iki kitap, halk arasında anlatılan hikayelerden beslenir. Sinbat’ın Kitabı, gemici Sinbat’ın yolculukları süresince yaşadıgı maceraları anlatır; Bin Bir Gece Masalları ise kadınlara güvenmedigi için evlendigi her kadını ertesi gün öldürten bir hükümdar ile evlenen Şehrazat’ın, ölümden kurtulmak için hükümdara bin bir gece boyunca, arkası yarın tarzında anlattıgı hikayelerden oluşur.
a. Siyasal bilgelik edebiyatının ana kaynagı: Kelile ve Dimne
Arapça’ya kazandırılan edebi eserler arasında özellikle Farsça’dan yapılan çeviriler dikkat çekmektedir. Bunlar arasında ‘hükümdarlara nasihatler’ özel bir öneme sahiptir. işte islam dünyasının siyasal bilgelik gelenegi ile tanışıklıgı, bir Hint masal ve bilgelik kitabı olan ve Pers hükümdarı Nuşirevan’ın istegi üzerine VI. yüzyılda Sanskritçe’den Farsça’ya çevrilmiş olan Kelile ve Dimne’nin, VIII.yüzyılda, sonradan Müslüman olarak ibni Mukaffa adını alan iran’lı düşünür Rozbih tarafından Farsça’dan Arapça’ya çevrilmesiyle başlar. islam siyasal bilgelik geleneginin ana kaynagı durumunda olan bu eser daha ayrıntılı bir incelemeyi hak ediyor.
Hintli bilge Beydeba’ya atfedilen ve ahlak yasaları üzerine inşa edilmiş siyasal bilgelik edebiyatının en iyi örneklerinden olan bu eser, fabl türü hikayelerden oluşur. Fabl, kahramanları insansı özelliklere sahip hayvanlar olan bir masal türüdür ve birçok yazar, insansal dünyaya ilişkin eleştirilerini, gerek kendilerini korumak, gerekse yazdıklarının daha kolay anlaşılmasını saglamak için fabl türündeki hikayelerle dile getirmiştir. Adını, baş kahramanları olan iki çakaldan alan ve bazı bakımlardan MÖ VI. yüzyılda yaşayan Yunanlı masalcı Aesop’un masalları ve XVII. yüzyıl Fransız şairi La Fontaine’in fablları ile karşılaştırılan Kelile ve Dimne’deki hikayeler, islam kültürüne, insanlar dünyasındaki problem ve ilişkilerin hayvanlar dünyasına aktarılmasıyla oluşan masalların ve örnek alınacak söz ya da kısa öykülerin (mesellerin), bitmez tükenmez stokunu saglamıştır. Eserin yazılış nedeni, hükümdarlara bu dünyada iyi şöhret sahibi olmanın, iyi ve adil bir yönetici olmanın yollarını göstermeyi amaçlayan ögütler vermektir. Kitabın yazarı, yönetim, ahlak, adalet, hükümdarın görevleri vb. gibi siyasal konulardaki düşüncelerini ahlaki ögütler formunda sunmakta ve bu ögütleri, çogu fabl türündeki hikayelerle açıklamaya çalışmaktadır.
Hikayelerde söz konusu edilen hayvanların hepsi birtakım insani özelliklere sahip olarak tasarlanırlar: düşünürler, konuşurlar, hükümdardırlar, vezirdirler, hırslı ve yalancıdırlar, adil ya da zalimdirler vb. Hint bilgeliginin önemli bir ögesi olarak belirleyebilecegimiz temkinlilik, Kelile ve Dimne’nin hikayelerine de sinmiş ve yazar insani dünyadaki kötülükleri açıklamak ve eleştirmek için, ona tıpa tıp benzeyen bir başka dünya yaratarak, ögütlerini gerçek olmayan kişileştirilmiş hayvanlar aracılıgıyla ifade etmiştir. Kitapta adalet, en büyük erdem olarak konumlanır. Devletin temel amacı, herkesin birbirinin hak ve hukukuna saygı gösterecegi siyasal adaleti saglamak olarak ifade edilir. Bu siyasal adalet sayesindedir ki en büyük kötülük olan zulüm ve başkalarının hakkına tecavüz engellenir. Bir hükümdar için kalıcı olan mülk degil, iyi addır ve bu da adil ve merhametli davranarak, acelecilikten sakınarak, devlet idaresinde adil ve uzman kişileri görevlendirerek vb. kazanılır. Yazarın devlet idaresi konusunda verdigi ögütlerin hepsinde ortak olan tema, iyi ahlakın, adil olmanın zorunlu koşulu oldugudur. Bu tema gelenegin bütün eserlerinde ortaktır.
Yine ibni Mukaffa, islam öncesi mitolojiye ait iki eseri, Sasani hükümdarları ve yönetimi hakkında yazılmış olan Hüdayname ve A’înname’yi de Farsça’dan Arapça’ya çevirmiştir. Müslümanlar, bu kitaplardaki hikayeleri, kendi Arap çoktanrıcı (pagan) geçmişlerinin yetersiz, zayıf hikayelerinden daha renkli, daha ögretici bulmuş ve daha çok tercih etmişlerdir. ibni Mukaffa’nın ahlak ve yönetim sanatı üstüne söz konusu çevirileri, hem islam hem de Batı dünyasında, geç ortaçaglar süresince gelişen siyasal bilgelik geleneginin prototipi olmuştur.
Siyasal bilgelik edebiyatı geleneginin bir diger kaynagının Yunanlı ve Romalı filozof, sanatçı ve düşünürlerin özlü sözlerinin çevirileri oldugunu söylemiştik. Özel olarak ahlakla ilgili olmaları nedeniyle siyasal bilgelik edebiyatına kolaylıkla ekleniveren bu sözler, gelenegin yazarları tarafından sık sık alıntılanır. Birkaç örnek verdigimizde batı kaynaklı özlü sözlerin, dogu popüler bilgelik gelenegiyle örtüşme nedenleri açık hale gelecektir.
"Unutma ki haz çirkinlikle doludur ve unutma ki haz geçer fakat çirkinlik kalır" (Musonius)
"sabır güçlü bir kaledir", "hakikat, asaletin meyvesidir" (Demokritos)
"konuşmadaki bilgelik ve dinlemedeki kibarlık vasıtasıyla, ruhun hazineleri ve asil kökleri açıga çıkar" (Epiktetus)
"akıldan daha büyük bir egitici ve zamandan daha iyi bir uyarıcı yoktur"
"akıllı bir insan, kendisi bir örnek haline gelmeden önce, bir başkası tarafından oluşturulan örnekten ders almayı bilendir" (Nicomachus)
"öfke aklınıza galip geldigi veya arzularınızın peşinden koştugunuz sürece, kendinizi bir insan olarak düşünemezsiniz" (Sophocles)
Bu örnekler de göstermektedir ki, Yunan ve Roma kaynaklı özlü sözler de, tıpkı Hint- iran popüler bilgelik edebiyatındaki hikayeler gibi, bilgece, ahlaklı bir yaşam sürmek isteyen insanlara ögüt vermeyi amaçlamaktadır. işte islam dünyasındaki siyasal bilgelik edebiyatı gelenegi, edebi formunu dogulu kaynagından, bilgelik kavrayışını ise hem dogulu hem de batılı kaynagından almış ve bu iki kaynagı bazı temel islami ögelerle besleyerek kendi islami kanalına aktarmıştır.
b. Siyasi bilgelik edebiyatının islam dünyasındaki örnekleri
Söz konusu gelenegin islam dünyasındaki önemli örnekleri arasında, hükümdar Keykavus ibni Kabus tarafından, ogluna ithafen yazılan ve kendi adıyla anılan Kabus’un Kitabı’nı (Kabusname), ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün, Siyaset Kitabı’nı (Siyasetname) ve yine aynı dönemde ve çevrede, bir yandan islam devletinin temellerine ilişkin düşünceleri bakımından siyasal teoloji gelenegine dahil olan ama öte yandan da bir mistik olan Gazali’nin Hükümdarlara Nasihatler’ini (Nasihat ül-Mülûk), iran’ın en büyük şairlerinden olan Şirazlı Sadi’nin Bostan ve Gülistan’ını, Karahanlılar döneminde Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’ini, Osmanlılar döneminde Kınalızade Ali Efendi’nin Yücelerin Ahlakı’nı (Ahlak-ı Alâî) sayabiliriz. Gelenegin Batılı örnekleri arasında ise Ksenophon’un "Hiero"sunu, Cicero’nun "Görevler Üstüne"sini, Seneca’nın "Öfke Üstüne"sini, "Kralların Aynası" adlı anonim eseri, Aquinolu Thomas’ın "Krallık Üstüne"sini, D. Scottus’un, "Hıristiyan Yöneticiler Üstüne"sini, Erasmus’un "Hıristiyan Prensin Egitimi"ni sayabiliriz.
Şimdi, islam siyasal bilgelik gelenegine dahil ettigimiz Hind-islami siyasal kavrayışın en iyi örneklerinden bazılarını, aralarındaki ortak özellikleri belirleyebilmek için tek tek ele almalıyız.
Kendisi de bir hükümdar olan Keykavus (XI. yy.) Kabusname’yi, hikaye ve manzumelerle, ahlak, ev, aile ve devlet idaresi ile ilgili konularda oglu Gilan Şah’a ögüt vermek için kaleme almıştır. Ayet ve hadisler yanında, Sokrates, Platon, Aristoteles gibi Yunan filozoflarının özlü, bilgece sözlerini de kullanır.
islam kültür dünyasına en önemli katkısı Nizamiye Medreselerini kurmak olan Nizamülmülk (XII. yy.) Siyaset Kitabı’nı, Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın, devlet idaresi hakkında bir kitap yazılması için, kendi devlet adamları arasında açtıgı bir yarışma vesilesiyle kaleme almıştır. Kitabın amacı, hükümdara, bu dünyada adının baki kalması ve öte dünyada kurtuluşa erişmesi için, devlet idaresinde nelere dikkat etmesi gerektigine ilişkin tavsiyelerde bulunmaktır. Nizamülmülk’ün din ve dünya işlerinde başarılı olmak isteyen hükümdarlara tavsiyesi, tarihi hikayelerle geçmiş hükümdarların kanun ve adetlerini, ayet ve hadislerle şeriate dair hükümleri ögrenmesi ve kitabında ifade ettigi kendi nasihatlerini dinlemesidir.
Gazali’nin (XII. yy.) Hükümdarlara Nasihatler’i, zamanın sultanı Sencer’e yazdıgı söylenmektedir. Bir başka iddiaya göre ise eser Selçuklu hükümdarı Melikşah için kaleme alınmıştır. Gazali, önce adil ve iyi bir yönetimin dayanması gereken ahlaki tavsiye ve ögütleri ifade eder, sonra da bunları Kur’an’da anlatılan kimi tarihi olaylarla, Behram, Nuşirevan gibi islam öncesi hükümdarların, Muaviye, Harun Reşid gibi islam halifelerinin yaşamlarından örnekler vererek ve Aristoteles, Platon gibi Yunan filozoflarından veciz sözler naklederek, hikayelerle açıklar. Ayrıca bu eserde mektup formu da kullanılmaktadır.
iranlı şair Sadi Şirazi’nin (XII. yy.) siyasal bilgelik gelenegine dahil edilen Bostan’ında da adalet, siyaset cömertlik, tevazu gibi ahlakın ve siyasetin ortak konuları anlatılır ve her hikayenin sonunda birkaç cümle ile bu hikayeden çıkarılması gereken ders ifade edilir. Sadi, yer yer bazı özlü sözleri aktarır ve bunlarla ilgili kendi fikirlerini belirtir.
İslami-Türk edebiyatının ilk yazarı sayılan Yusuf Has Hacip’in (XII. yy.) Kutadgu Bilig’inin yöntemi, şimdiye kadar andıgımız diger eserlerin yönteminden farklıdır. Bu kitapta dini, ahlaki ve siyasi konular, adaleti temsil eden bir hükümdar, mutlulugu temsil eden bir vezir, aklı temsil eden vezir oglu ve kanaati ve akıbeti temsil eden sofu bir dindarın konuşmaları, tartışmaları etrafında örülen ahlaki ögütlerle işlenmektedir. Eser, gelenege uygun olarak zamanın Karahanlılar hükümdarına ithaf edilmiştir.
Osmanlı imparatorlugu’nun önemli şehirlerinde kadılık yapan Kınalızade Ali Efendi (XVI. yy.), Yücelerin Ahlakı’ında özellikle aile ve devlet ahlakı üzerinde durur. imparatorlugun son zamanlarına kadar ders kitaplarına esas teşkil eden eser, asıl olarak Kınalızade Ali Efendi’nin, eski islam ahlak düşünürlerinin ahlak risalelerinin, kendi görüş ve örneklerini de ekleyerek yaptıgı bir derlemesi olup, son bölümü, ayet ve hadislerin yanı sıra ibretli hikayelere de yer vermesi bakımından siyasal bilgelik gelenegine dahil edilmektedir.