Croce'nin Hegelci İdealizmi Üzerine
|
Tinin, düşünce ve deneyiminde ortaya konmuş olarak, temel gerçeklik olduğu şeklindeki idealizmin merkez savını kabul eder. Onun idealizmi’nin ayırt edici özelliği düşünce ve deneyimi karakterize etmesidir. Onun gerçeklik ile eşit kıldığı deneyim, aşkın ya da mutlak deneyim değil, insan deneyimidir. Bunun ötesinde, deneyim zamansaldır ve şu an yaşayan deneyim ile sınırlandırılmıştır, geçmiş yalnızca şu anki koşullara değin oluşu açısından gerçektir, ve gelecek, şimdiki durumu açıkladığı ölçüde gerçektir. Şimdiki deneyimin iki temel biçim ya da görünümü şunlardır 1)kuramsal görünümü, zihnin sezgisel yada kavramsal etkinliği ile tüm bilinenleri içerir, ve 2)pratik görünümü, istencin uygulanması sonucu anlağın isteme ve etkinliklerini kuşatır.
Kuramsal etkinlik, hem özdeksel hem de bilgi biçimi ile zihin ortaya koyar sezgi, tam deneyimimizin özdeğini yaratan zihin oluşumudur, estetik, sezgi ile ilintili kuramsal felsefenin dalıdır. Kavramsal düşünme, deneyimin yapı ve düzenlemesini gerçekleştiren zihnin kuramsal etkinliğinin aşamasıdır, Croce’nin arı kavram bilimi olarak tanımladığı mantık, kuramsal felsefenin kavramsal yönü ile ilintilidir. Estetik, sezginin genel bilimi, hem algılama kuramı, hem de güzellik kuramı ile ilintilidir. Croce’nin bu iki anlamlı “estetik” terimini kullanması Kant’ın Arı Usun Eleştirisi yapıtının ilk bölümünde bulunan “estetik” kavramının özgün bilgikuramsal anlamı ile Baumgarten’ın felsefi kuramını nitelendirmek için kullandığı “estetik” teriminin birleşimi Croce’nin kullandığı “estetik” terimini oluşturur. Bu terimin ikinci kullanımı Croce’nin felsefesi için öğretisel bir anlam taşımaktadır, o, duyum algılanmasındaki sezginin (Kant’m “estetığı”), estetik sezgi ile (Baumgarten’ın “estetiği”) ile öz açısından aynı olduğunu öne sürer. Bir algılama kuramı, eğer uygunsa, aynı zamanda yaratıcı sanatçı ya da şairin etkinliğini de göz önünde bulundurur normal algılama estetik bır niteliğe sahiptir, ve estetik yaratım ve değerlendirme, algısal deneyimin rafine edilmesidir. Duyum algılaması zihnin dışsal nesneden edilgen olarak haberdar olduğu bir oluşum değildir, bu, düşünce bilgilerinin sezgi ile yaratıldığı bir kavrama oluşumudur. Algılama ve sanatsal yaratım arasındaki farklılık, ] bir tür değil, bir derece farklılığıdır. onların her ikisi de zihnin aynı ifadesel işlevlerinin ortaya konulmasıdır Duyum algılamasının estetik sezgisi imgeler ortamında vurgulama gerektirmektedir ve bu yaratıcı sanatçının birincil işlevidir. Sanatçının algısal sezgilerini ifade eden imgeleri özgün sezgiden ayrı değil, daha çok bu sezgiye geriye dönüştürür. Sanat, bu açıdan, zihni düşüncenin yansımacı seviyelerinden özgür bırakır.
Mantık, sezgi maddesini düzenleyen ve sınıflandıran, kavramsal ve yansımacı düşünce düzeyı ile ilintilidir. Croce, mantığı arı kavramın birimi olarak ve arı kavramı ise Kant ve Hegel’in idealistik geleneğindeki felsefi kategorilerin bir kuramı olarak tanımlar. Croce tarafından sıradan mantığın arı kavramları şunlardır nitelik, evrim, biçim ve güzellik. Croce ortak duyum ve bilimin kavramları ile felsefenin arı kavramlarını karşı karşıya koyar Arı kavram, 1)evrensellik, 2)etkileyicilik ve 3)somutluk, özelliklerine sahiptir. Her kategori, her deneyimde içkindir (mimanent) Fakat arı kavram aynı zamanda aşkındır (transcendent) O, görgücü örneklerin toplamı tarafından tüketilmiştir. Kavram, zihnin mantıksal etkinliğinin ifadesidir. Bu, algı ya da imgenin, onun estetik etkinliğinin ifadesidir.Kavram, somut deneyimi oluşturan bir olgudur Hegel’in ifadesi ile söylemek gerekirse, o soyut bir evrensel değil, somuttur Onların deneyimdeki somutluğu ve içkinliği nedeniyle felsefe kavramları bilimin soyut ya da sahte-kavramlarıyla karşıtlık oluşturur. Somut ve soyut arasındaki karşıtlık Croce’nin bilimler eleştirisinde ortaya konur; soyut kavramlardan yararlanıldığı için bilimin sonuçları yalnızca göreceli bir geçerliliğe sahiptir. Her ne kadar bazı bilimler, madde, elektron üçgen gibi deneyimlerin bu tür soyutlamaları üzerine çalışmalar yapıyorsa da, onlar deneyim dünyasının gerçek oluşturucularıdır. Gerçeğe ancak felsefenin arı kavramları ile ulaşılabilir.
Zihnin pratik etkinliği, iki ayırt edilebilen fakat bölünemeyen aşamada çözümlenebilir isteme ve edim. İsteme ve edim özdeştir: istenç ifadesi olmadan hiçbir edim meydana gelmez. Gerçek bir edim olmadan da istençten bahsedilemez. Bu yalnızca mekanik hareketler için ve bilimin sahte-. kavra için geçerli olabilecek bir durumdur. Kuramsalın, pratik üzerine bağımlılığı karşılıklı değildir. Bilmeden isteme olanaksızdır. Pratik alan, yalnızca fayda ve törel olguya ilişkin ekonomik bir bakış açısına sahiptir. Ekonomik alan yalnızca beniçincilik ile yönetilir. Törel alan ise evrensel bir beniçicilik, bir altruism ortaya koyacaktır.
Tarih, Croce tarafından felsefesel tarihçinin zihnindeki tarihsel anlayış ve yorumlamasının varolan yaratıcı oluşum olarak ifade edilir. Tarih yalnızca geçmişin olaylara dayanan bir yeniden oluşumu değil, tarihsel oluşumun yaratıcı ve düşsel yorumlamasıdır.
Kuramsal etkinlik, hem özdeksel hem de bilgi biçimi ile zihin ortaya koyar sezgi, tam deneyimimizin özdeğini yaratan zihin oluşumudur, estetik, sezgi ile ilintili kuramsal felsefenin dalıdır. Kavramsal düşünme, deneyimin yapı ve düzenlemesini gerçekleştiren zihnin kuramsal etkinliğinin aşamasıdır, Croce’nin arı kavram bilimi olarak tanımladığı mantık, kuramsal felsefenin kavramsal yönü ile ilintilidir. Estetik, sezginin genel bilimi, hem algılama kuramı, hem de güzellik kuramı ile ilintilidir. Croce’nin bu iki anlamlı “estetik” terimini kullanması Kant’ın Arı Usun Eleştirisi yapıtının ilk bölümünde bulunan “estetik” kavramının özgün bilgikuramsal anlamı ile Baumgarten’ın felsefi kuramını nitelendirmek için kullandığı “estetik” teriminin birleşimi Croce’nin kullandığı “estetik” terimini oluşturur. Bu terimin ikinci kullanımı Croce’nin felsefesi için öğretisel bir anlam taşımaktadır, o, duyum algılanmasındaki sezginin (Kant’m “estetığı”), estetik sezgi ile (Baumgarten’ın “estetiği”) ile öz açısından aynı olduğunu öne sürer. Bir algılama kuramı, eğer uygunsa, aynı zamanda yaratıcı sanatçı ya da şairin etkinliğini de göz önünde bulundurur normal algılama estetik bır niteliğe sahiptir, ve estetik yaratım ve değerlendirme, algısal deneyimin rafine edilmesidir. Duyum algılaması zihnin dışsal nesneden edilgen olarak haberdar olduğu bir oluşum değildir, bu, düşünce bilgilerinin sezgi ile yaratıldığı bir kavrama oluşumudur. Algılama ve sanatsal yaratım arasındaki farklılık, ] bir tür değil, bir derece farklılığıdır. onların her ikisi de zihnin aynı ifadesel işlevlerinin ortaya konulmasıdır Duyum algılamasının estetik sezgisi imgeler ortamında vurgulama gerektirmektedir ve bu yaratıcı sanatçının birincil işlevidir. Sanatçının algısal sezgilerini ifade eden imgeleri özgün sezgiden ayrı değil, daha çok bu sezgiye geriye dönüştürür. Sanat, bu açıdan, zihni düşüncenin yansımacı seviyelerinden özgür bırakır.
Mantık, sezgi maddesini düzenleyen ve sınıflandıran, kavramsal ve yansımacı düşünce düzeyı ile ilintilidir. Croce, mantığı arı kavramın birimi olarak ve arı kavramı ise Kant ve Hegel’in idealistik geleneğindeki felsefi kategorilerin bir kuramı olarak tanımlar. Croce tarafından sıradan mantığın arı kavramları şunlardır nitelik, evrim, biçim ve güzellik. Croce ortak duyum ve bilimin kavramları ile felsefenin arı kavramlarını karşı karşıya koyar Arı kavram, 1)evrensellik, 2)etkileyicilik ve 3)somutluk, özelliklerine sahiptir. Her kategori, her deneyimde içkindir (mimanent) Fakat arı kavram aynı zamanda aşkındır (transcendent) O, görgücü örneklerin toplamı tarafından tüketilmiştir. Kavram, zihnin mantıksal etkinliğinin ifadesidir. Bu, algı ya da imgenin, onun estetik etkinliğinin ifadesidir.Kavram, somut deneyimi oluşturan bir olgudur Hegel’in ifadesi ile söylemek gerekirse, o soyut bir evrensel değil, somuttur Onların deneyimdeki somutluğu ve içkinliği nedeniyle felsefe kavramları bilimin soyut ya da sahte-kavramlarıyla karşıtlık oluşturur. Somut ve soyut arasındaki karşıtlık Croce’nin bilimler eleştirisinde ortaya konur; soyut kavramlardan yararlanıldığı için bilimin sonuçları yalnızca göreceli bir geçerliliğe sahiptir. Her ne kadar bazı bilimler, madde, elektron üçgen gibi deneyimlerin bu tür soyutlamaları üzerine çalışmalar yapıyorsa da, onlar deneyim dünyasının gerçek oluşturucularıdır. Gerçeğe ancak felsefenin arı kavramları ile ulaşılabilir.
Zihnin pratik etkinliği, iki ayırt edilebilen fakat bölünemeyen aşamada çözümlenebilir isteme ve edim. İsteme ve edim özdeştir: istenç ifadesi olmadan hiçbir edim meydana gelmez. Gerçek bir edim olmadan da istençten bahsedilemez. Bu yalnızca mekanik hareketler için ve bilimin sahte-. kavra için geçerli olabilecek bir durumdur. Kuramsalın, pratik üzerine bağımlılığı karşılıklı değildir. Bilmeden isteme olanaksızdır. Pratik alan, yalnızca fayda ve törel olguya ilişkin ekonomik bir bakış açısına sahiptir. Ekonomik alan yalnızca beniçincilik ile yönetilir. Törel alan ise evrensel bir beniçicilik, bir altruism ortaya koyacaktır.
Tarih, Croce tarafından felsefesel tarihçinin zihnindeki tarihsel anlayış ve yorumlamasının varolan yaratıcı oluşum olarak ifade edilir. Tarih yalnızca geçmişin olaylara dayanan bir yeniden oluşumu değil, tarihsel oluşumun yaratıcı ve düşsel yorumlamasıdır.