Hacı Bektaş Veli

Hacı Bektaş Veli, Osmanlı Devletinin kuruluşundan biraz önce Anadolu'da adı duyulan büyük bir Türk düşünürüdür. Geniş ölçüde Yesevilik tarikatının etkisinde kalmıştır. Tapınma esnasında Türkçe dualar yapması, Türkçe şiirlerin okunmasma önem vermesi ve Türkçe ilahileri seçmesi, onun Türk kültürünü sıkı bir biçimde devam ettirdiğinin kanıtıdır. Onu izleyenler de Arap-Fars kültüründen çok Türk kültürünü yaşatmışlardır.

Hacı Bektaş Veli Anadolu'ya gelince Sivas'a yerleşti. Daha sonra Kırşehir'e geldi. Kayseri, Kırşehir ve Karahöyük dolaylarında taraftarlar buldu. Hz. Ali ve Çocuklarını seven Hacı Bektaş Veli, Anadolu insanlarını hoşgörü ve sevgi yoluyla birleştirmeğe çalıştı. Son sıralarda bazı bilginler onun sünni olduğunu ileri sürmüşlerdir. Insanlara kardeşçe geçinmelerini öğütleyen Hacı Bektaş Veli, kimi söylentilere göre 1270—1271 yıllarında ölmüştür. Bütün tarikatlara kucağını açan Hacı Bektaş Veli, her müminin eline, diline ve beline sahip olmasını öğütlemiştir.

XIV. Yüzyılda gelişmeğe başlayan Bektaşilik, XV—XVI. Yüzyıllarda hızla yayıldı. Yeniçeri ocağına giren Bektaşilik, Osmanlıların sevgisini de kazandı. Balkanlar'da, Tuna kıyılarmda ve Arnavutluk'ta taraftar buldu. Hacı Bektaş Veli'nin Baba İshak'ın halifesi olduğu söylenir. Daha sonra Bektaşilik Balım Sultan'ın (Ölm. M. 1516) çabalarıyla gelişti. Bektaşilik kolaylık getirdiği için Anadolu'da ve Rumeli'de göçebe halk arasında çabuk yayıldı. Sarı Saltuk, Seyyit Ali Sultan ve Otman Baba Bektaşiliğin yayılmasında etkili oldular.

Murat II ve Fatih devrinde takibata uğrayan Hurufiler, Bektaşi gibi görünmeğe çalıştılar. Anadolu'da Kalenderiye'nin de Bektaşilikle karıştığına tanık olunmaktadır. Aleviliğin çeşitli kollarıyla Bektaşilik zamanla iç içe olmuşlardır. Bektaşiler başlıca Çelebiler yahut Bel Evladı diye adlanan bir kolla Babalar yahut Yol Evladı denen başka bir kola ayrılırlar. Çelebiler Hacı Bektaş'ın sülalesinden geldiklerini ileri sürerler. Babalar ise Hacı Bektaş Velinin izinden yürüdüklerini söylerler. Büyük şehir ve kasabalarda babaların Anadolu ve Rumeli'de ise Çelebilerin etkisi daha fazla olmuştur. Bektaşilik, Yeniçerilerin sık sık isyan etmeleri yüzünden 1826 da Mahmut II. tarafından yasaklanmış, Abdülaziz zamamnda yeniden serbest bırakılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise öteki tarikatlarla birlikte Bektaşilik yasaklanmıştır.

Zamanla Babailer, Kalenderiler, Haydariler, Abdallar ve Hurufileri görüşlerinde eritmeğe çalişan Bektaşiler, oniki imama çok saygı duyarlar. İyi bir Bektaşinin şu üç ilkeye önem vermesi gerekir.

l— Iyilik etmek.
2— Erdemli olmak.
3—Tanrı'yı Sevmek.

İyi bir Bektaşi aynı zamanda insanlığın hizmetindedir. İnsan hangi dinden olursa olsun erdemli kişileri sevmelidir. Bektaşiler, Muharrem ayının ilk on günü oruç tutarlar. Bunların niyaz denen ayrı duaları vardır. Camide namaz kılarlar. Ramazan orucuna karşı çıkmazlar. Onlara göre her tapınma insan için yararlıdır. Muharrem ayının onbirinci günü, Zilhiccenin ilk on günü onlarca kutsaldır. Her bektaşi komşusunun eşlerine kardeş gözüyle bakar. Alçak gönüllü olmak, dostluğa önem vermek, kimseyi ayıplamamak, her türlü yaratığa iyi gözle bakmak, sohbeti sevmek, yardımlaşmak Bektaşilerin başlıca özelliklerindendir. Ancak zamanla onların bu temiz duygularını sömüren Baba yahut Dede adı verilen kimi dini önderler, Bektaşiliğin ruhunu zedelemişlerdir.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP