Soru 77 : Hegel'e göre tabiat nedir?
|
Tabiat,farklılaşmış olan yani kendisinden farklı hale gelen ide'dir (mutlak varlıktır). Soyut ve farklılaşmamış halde bulunan kavramın (İde'nin), tek tek varlıklar haline gelerek yani tikelleşerek kendi dışında bir varlık, yani dış bir varlık hâline girişidir. Bundan ötürü, ide'nin gerçek birliği, tabiatta açıkça görülmez; saklanmış ve örtülmüş durumdadır. Tabiatta çokluk görürüz. Ayrıca tabiattaki tek tek ve farklı varlıklar, varoluşlarını kendilerinden almazlar Cide'den alırlar) ve İde'ye tam anlamıyla tekabül etmezler; aralarında tam bir uyuşma yoktur. Bundan ötürü, tabiat alanında şöyle ya da böyle olurluk yani olumsallık hüküm sürer. İde'nin kendi dışına çıkışı, kendi kendine «yabancılaşması» tabiatta görülür.
Mutlak varlık, tabiatta, kendisinden başka bir şey haline gelmiş, kendine yabancılaşmıştır. Hegel'de ve daha sonra marksist düşüncede büyük önem taşıyan yabancılaşma kavramının kökü buradadır. Tabiatın alt ucu İde'ye tamamen dışlaşmış ve yabancılaşmış olan tabiattır; üst ucu ise, akıllı ve kendisinin bilincine ulaşmış olan insanoğludur. İnsanoğlu da tabiat içinde ortaya çıkar. Ama insanoğlu, tabiattan yavaş yavaş sıyrılarak, kendisinin bilincine ulaşır; bütün varlığın temelindeki ide'ye, mutlağa yönelir/onu kavrar, böylece dışlaşmışlık ve yabancılaşma ortadan kalkar; yeniden birliğe ulaşılır; yani mutlağın birliği, insanoğlunun düşüncesinde yeniden kavranır; yeniden ortaya konur. Başka bir deyişle, tabiat, insanoğlunun düşüncesinde kendisinin bilincine ulaşmak, kendi kökünü (mutlağı) tanımak için harcanmış büyük bir çabadır. Tabiat felsefesinin amacı, işte bu gelişmeyi adım adım gerçekleşen bu ilerleyişi ortaya koymak ve açıklamaktır.
Mutlak varlık, tabiatta, kendisinden başka bir şey haline gelmiş, kendine yabancılaşmıştır. Hegel'de ve daha sonra marksist düşüncede büyük önem taşıyan yabancılaşma kavramının kökü buradadır. Tabiatın alt ucu İde'ye tamamen dışlaşmış ve yabancılaşmış olan tabiattır; üst ucu ise, akıllı ve kendisinin bilincine ulaşmış olan insanoğludur. İnsanoğlu da tabiat içinde ortaya çıkar. Ama insanoğlu, tabiattan yavaş yavaş sıyrılarak, kendisinin bilincine ulaşır; bütün varlığın temelindeki ide'ye, mutlağa yönelir/onu kavrar, böylece dışlaşmışlık ve yabancılaşma ortadan kalkar; yeniden birliğe ulaşılır; yani mutlağın birliği, insanoğlunun düşüncesinde yeniden kavranır; yeniden ortaya konur. Başka bir deyişle, tabiat, insanoğlunun düşüncesinde kendisinin bilincine ulaşmak, kendi kökünü (mutlağı) tanımak için harcanmış büyük bir çabadır. Tabiat felsefesinin amacı, işte bu gelişmeyi adım adım gerçekleşen bu ilerleyişi ortaya koymak ve açıklamaktır.