Teknik Gelişme ve İnsansal Değerler

- GEORGES FRİEDMANN

Fabrikalarda buharlı makinalann yayılımı ile birlikte tam bir gelişim içindeki teknikler, ikinci sanayi devriminden beri (yani aşağı yukarı Kari Marx'ın ölümünden beri), başdöndürücü bir ritmle çoğalmışlar, karmaşıklaşmışlar, güçlenmişlerdir. Yüzyılımızın başlarında, niceliksel değişimler, devasa bir niteliksel başkalaşıma yolaçmıştır: böylece, sosyalizmin kuramda ve pratikte artık hesaba katması gereken sanayileşmiş insan topluluklarının yeni bir ortamı; teknik bir ortam oluşmuştur. ... Bu ortamın neden olduğu günlük etkilerin çengeli, Avrupa'da olduğu gibi Amerika'da gelişmiş tüm sanayi ülkelerinde gitgide bireyin insansal değerlerini tehdit ederek yoğunlaşmaktadır. Tekniklerin gündüz ve gece artışı, gereksinimlerin cehennemi dansı, ritmleri, yoğunlukları, birey, duygulanımı, düşünce yapısı, fiziksel ve ah¬laksal yapısı üzerine gitgide daha çok eylemi gerekli kılmaktadırlar ve uygarlığın geleceği için her zaman daha şiddetli so¬runları ortaya koymaktadırlar. A.B.D.'de, bu günlük eylemlerin gözlemi bize, bu sorunların hangi noktaya kadar ciddi olduğunu ve insan bilimlerinin, çoğunun daha keşfedilmemiş olduğu bu alanlara hangi özenle eğilmesinin gerektiğini göstermiştir.

— Ama, diye yanıtlıyor bazı marksistler -en azından marksızmlerinin, tüm kapıları açan uydurma anahtarı ve yüzyılın tüm insansal sorunlanna yanıt verdiği kişiler- bunlar yalnızca kapitalist toplumu ilgilendiren sorunlardır. Orada, makinalaşma yabancılaşmaları çoğaltıyor, insanı fiziksel ve ahlaksal olarak eziyor. S.S.C.B.'de sorunlarıızın hiçbir anlamı yoktur. Üretim araçlannın özel mülkiyetinin kaldırılması aynı zamanda sahte sorunlarınızın hepsini yokeder. Yeni ortamınız S.S.C.B. ve halk demokrasilerinin sınınnda kalır.

İşte bu, çağdaş toplumun gözlemi ile ne kuramsal olarak,ne de pratik olarak hiçbir şekilde kanıtlanmamıştır. Karmaşıklığının yeni ortamı nitelediği teknikler, uygarlık olaylannın Marcel Mauss tarafından yapılan tanımına uygun düşüyorlar ve çok farklı ekonomik yapıdaki toplumlarda görülüyorlar. Sovyet toplumu hakkında geçerli olarak bildiğimiz herşey orada da, içinde insansal sorunlann şimdiki kurumlarla kendiliğinden aşılmadığı teknik bir ortamın oluştuğunu göstermektedir.... Temel görünümlerinden biri açısından bakıldığında, sanayi uygarlığının serüveni şöyle tanımlanabilir: insan türü, teknikleri egemenliği altına almayı, bunları yğınların refahı için ama aynı zamanda bireyin onuru ve kültürü için kullandırmayı başarabilecek midir ve bunu nasıl yapacaktır? Atom bombası felaketlerinin yakın
tehlikesinin bertaraf edildiğini (veya aşıldığını) varsayalım. Burada sözkonusu olan, insanlığın biriktirdiği araçların zincirlerinden boşanmasını hangi bedelle ödeyeceğidir ve bunların hangi insansal(veya insanlıkdışı)amaçlann aleti olacağıdır...

Çağdaş toplumlardaki, hatta S.S.C.B. tipi toplumlardaki teknikçiliğin gelişimi bir tehlikedir ve atomik veya biyolojik silahlarla kendi-kendimizi yoketmeyi hesaba katmazsak XX. yüzyılın insanlığını tehdit eden en ciddi tehlikedir.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP