|
ONİKİNCİ BÖLÜM
İşitme Üzerine
Gelince şangırtılar kulağa duyulur tüm sesler,
Gövdesel duyu düzeni uyarınca. Özdektir sesin
Yapısı, gürültü gibi, direnilmez duyuları uyarmasına,
Yıpratır gırtlağı, kısar kendiliğinden, ses boğazdan
Çığlık gibi kopup havaya yayılınca. Büyük bir
Yığın çıkarsa ses ilkelerinden, gırtlağın daracık
Geçidinden, birden, başlarsa havada dağılmaya,
Aşınır, yıpranır ağzın yanları. Öğeler kurar
Sesleri, sözleri, kuşkusuz, yoksa olmazdı uyarma.
Bilirsin, sen de, bir kişinin neler yitirdiğini,
Uzun konuşmakla sinirlerin yıprandığını, güçsüz
Kaldığını, sürerse bu konuşma günaçımından
Gece karanlığın gölgelerine değin, yüksekten
Çıkarsa ses. Budur sesin özdeksel kanıtı,
Ses özdektir. Yorulur çok konuşan, tükenir
Gövdede özler, azalır, yavaşlar ses de.
İlkeler azaldıkça seste de sezilir bir kesilme,
Düz öğelerden çıkar ses, aşınma yüzünden.
Türlü biçimde öğelerden sesler gelir kulaklara,
Kavallar çalınır, çınlar, yankır Frigya kırlarından.
Geceleri Helicon ülkelerinden yankır duygulu sesler.
Sesin Kuruluşu
Ağzımız açılınca, derinden çıkan sesleri ayırır
Oynak dil, sözleri düzenleyen, dudakların
Bölümsül kımıldanışlarıyla düzenlenir sesler,
Kısadır bireysel seslerin birbirinden uzaklığı,
Gerekir kesinlikle, belli biçimde sözleri
Kavramamız, duymamız açıkça, sesler korur süreklice
Biçimlerini, yapılarını, geniş bir uzay oluşursa
Sesler arasında, karışım başlar, birbirine
Geçişir sesler hava yoğunluğu yüzünden, bir
Engeldir bu, bir çınlama duyulur yalnızca,
Anlaşılmaz sözcükler açıkça, bulanıklık başlar.
Engeller belirir, karışık gelir kulaklarımıza
Sesler, ulaşır topluluğun kulağına da, tek ses
Çıkar bir çığırtkanın ağızndan: Böyle dağılır
Bu tek ses, karışır binlerce sese. Girerse söz
Biçimine, açık bir anlam kazanırsa, o zaman
Başarır uyarmayı, ulaşır bildiri kulağa. Uçar,
Yiter, boşlukta bu seslerden kulağa dosdoğru
Gelmeyenler, başka bir bölüm yankılanır,
Yanıltır bizi çarpınca sapasağlam kayalara.
Yankı
Doğru kavra bunu da, böyle verebilirsin kendine,
Başkalarına doğru, kuşkusuz yanıtı. Böyle anlarsın
Issız bir yerde, kayaların arka arkaya, eşitçe
Sözleri neden yansıttığını, karanlık ormanda
Yolunu şaşırmış, arkadaşlarımızı ararken, bize
Doğru gelsinler diye, yüksek sesle çağırırken.
Kendim duymuşum bir sesin altı, yedi kez
Yankılandığını. Bir kez bağırınca kişi yansır
Sesler tepelerden tepelere, döner durmaksızın
Geri, sözler ardarda yankılanır, süreklice.
Yerleşmiş bu ülkede su perileri, komşu köylerde
Faun denen keçi ayaklı Satyrler topluluğu.
Ürkütürmüş yerlileri, onların geceleyin, çıkan
Görüntüleri, bozarmış dirliği, düzeni sessizce,
Onların yalanlı dolanlı sataşmaları.
Telli çalgılar gibi sazlar çınlarmış, tatlı,
Yakınmalı sesler çıkarırmış, oynak parmakların
Düzenlediği kavallar çalınınca. Dinlermiş
İnsanlar Pan'ı doyasıya, çamların çelenklediği
Yarı-hayvan başını sağa sola sallayıp
Gösterdği, kıvrık dudaklarından ıslıklar
Çıkardığı, yeller gibi estiği günler. Yürekler
Yanarmış, susmazsa Pan'ın ormanda çınlayan
Kavalından döküklen türküler. Ne şaşılası masallar
Anlatırlar, bunlar gibi, yoktur tanrılardan uzak
Bir yer yayılsın diye böyle öyküler.
Başka bir iş vardır bunda, sever insanlar
Eskiden beri duyulmamış öyküler dinlemeyi.
Seslerin Yayılması
Şaşılır yanı yok, bir yerden engellenmeden
Göze görüntüler gelmezken, sesler ulaşır
Kulaklarımıza, uyarırlar bizi, kapalı kapılardan
Bile çok görürüz konuşmaların duyulduğunu.
Şaşma, özdeşler sesler gibi elverişli değil
Nesnelerin gözeneklerinden geçmeye, onlar
Çokluk yırtar, dağıtır geçtiği yeri, akamazlar
Camlardan, başka nesnelerin geçtiği gibi.
Bölünür ses ayrı yönlere, biri çıkar ötekinden,
Düzenlenir yine, çok bölündüğü de olur
Kiminin, ateşte görülebilir bu, bir kıvılcım
Ayrılır sayısız kıvılcıma. Seslerle dolar
Uzay, yayılır gizlice sesler başka yönlere,
Dalgalanır bir gürültü. Buna karşın özdeşler
Yalnızca bir kez kurulmuş olduğundan, uygun
Bir doğrultuda gider. Bu nedenle göremez kimse
Özdeşleri, oysa duyar dıştan da olsa sesleri,
Girince kapalı uzamlara sesler, dağınık, karışık,
Anlaşılmaz bir yapıda gelir kulaklarımıza,
Bir gürültü, bir patırdı duyabiliriz.
Tat Alma Üzerine
Bir bilgi ediniriz az çok, değince dilimize,
Damağımıza bir nesne, bu konuda düşününce.
Önce tadını duyarız ağzımızda özsuyun,
Suyla dolmuş bir süngerin sıkılıp kurutulması
Gibi, yemeği çiğnediğimizde. Yayılır damakla
İncecik damarlara, bir sünger gibi dile,
Besini yiyince; yuvarlak olduğundan akıcı
Özsuyun öğeleri yumuşak bir etki bırakır,
Yumuşaktır bütün yörelerde devinmesi de,
Kimi sulu özler vardır dilin gözeneklerine
Dolunca, karşıt durumda, bir acı uyarma
Sezilir duyuda, biçimsiz öğelerin çokluğundan
Gelir bu tedirgin edici uyarılar, bozuktur
Kuruluşları. Uzar damağın bitimine değin tat,
Özsu, sızar boğaz yoluyla aşağı, bölününce
Oynaklara, sinirlere tükenir tat. Önemli
Gövdenin neyle beslendiği, yenen sindirilirse
İyice dağılır bütün örgenlere beslemek için,
Bilindiği gibi korur midenin suyunu, ısısını.
Tatların Türlülüğü
Açıklamak isterim şimdi, yemeklerin değişik
Tadını, neden birine acı gelenin ötekine
Tatlı geldiğini, büyük bir ayrımdır arada,
Birinde besin olur, ötekinde ağı. Yılanda
Budur durum, öldürür karışırsa salyasına
Birinin, kendi kendini soksa ölür. Keskin
Bir ağıdır çöplemeotu insana, yağlandırıcı
Yemdir bıldırcın, oğlaklar için. Anlarsın
Bununla, buna benzer neler olabilir daha,
Düşünmen gerek daha önce söylediklerimi,
Karışmış öğeler vardır tüm nesnelerde birbiriyle.
Yaşayan, beslenen kendi soyunca düzenlenir, birer
Ayrım, başkalık gösterir dıştan, türlü
Biçimlere girer, sınırlı kesimler içinde.
Öğelerin değişik yapısından çıkıyor bunlar,
Nesnel özleri oluşturan. Türlü türlüdür öğeler,
Bu türlülük nedeniyle gözenek dediğimiz geçitler,
Kesimler tüm örgenlerde, ağızda, damakta ayrılır
Birbirinden. Yine bundandır öğelerin büyüklü
Küçüklü yapıda olması. Üçgen, dörtgen biçimlidir,
Yuvarlaktır birçoğu da, değişik, çokgen biçimli
Olanlar da var. Süreklidir öğelerin devinmesi,
Düzenlenmesi, bundandır geçtikleri gözeneklerde
Biçimsel ayrımlaşma, dokuların dış örgüsüne göre
Geçiş yollarında değişme. Budur nedeni nesnelerde
Acının, tatlının. Tatlının düz, yuvarlak öğeleri
Girer gözeneklerine damağın, acının da çengelli
Öğeleri ağıza dolunca birine acı gelir, ötekine
Tatlı, geçince boğaza. Kolaydır öğrenmek bunları.
Çok artar safrası sıtmalının, ya da başka sayrılığa
Yakalananın, sarsar kişiyi baştan aşağı bu olay,
Değiştirir öğelerin yerini tümden, anlaşılır
Tatlıyla acı arasındaki dönüşme, duyulara gelen
Öğelerin, değişen etkisinden ağızda. Birleşmiş
Balın tat duyumunda acıyla tatlı, önce açıkladığım.
Koku Üstüne
Öğren şimdi kokunun nedenini, araştıracağım
Buruna gelişini; akar, çevreye yayılır koku,
Etkiler değişik yaratıkları, kimine uygun gelir,
Kimine karşıt ,türlü kokular, değişiktir öğeleri.
Yayılır havada balın kokusu, süzülür kokmuş
Leşe akbaba, gider yabanların toprakta kalan
Ayak izlerini koklayan çoban köpeği, arkadan.
Roma'nın kurtarıcısı Juno'nun beyaz kızı
Böyle sezer yaklaşan kimseleri kokularından.
Özel bir kokuyla yönelir tüm canlılar yeme,
Kaçınır ağılı otlardan. Böyle korunur bütün
Diri yabanlar soylarını, dirimlerini, sağlığı.
Koku Öğeleri Yavaş Yayılır
Yayılabilir nesneden nesneye kesintisiz,
Buruna gelen kokular olabildiğince, uzağa gidemez
Yalnız başına gürültü, ses gibi kokular.
Özdeşler üzerinde duracağım burada, gözümüze
Gelen, sürtünen, görme duyusunu uyaran.
İlkin çözülür özünden, yavaş yavaş iner
Derinlere akar, çıkar nesnelerden, bundan
Anlaşılır daha ağır koktuğu dağılan,
Çözülen nesnelerin, ocakta yananlardan. Görülüyor
Kokunun, sesten daha kalın öğelerden kurulduğu.
Delip geçemez taş duvarları sesin, çınlamanın
Yayıldığı yerde kolayca. Bundan anlarsın
Kokuların kaynağını, yerini bulmanın güçlüğünü.
Yayılınca boşlukta koku yavaşlar, azalır
Hızı, ulaşamaz bildiriler erken duyulara,
Bu yüzden yanılır kokuyu izleyen köpekler.
İğrenme Üzerine
Tatla koku konusunda değil etkisi nesnel
Biçimlerin, renklerde de görülür özelliği.
Eşit duyumlar uyandırmaz nesneler, kimi basar
Çığlığı, tiksinir kimileri, görünce kanat çırpan,
Bize günün ışıdığını bildiren, yerinde durmayan
Kızgın sesli horoza bakamaz aslanlar,
Duramaz karşısında, hızla kaçarlar ondan.
Horoz gövdelerinden çıkan kimi öğeler,
Deler arslanların gözlerini, girer içeri
Oyarlar gözbebeklerini, büyük acılar verirler
Aslanlara. Karşı durulmaz böyle dik başlı
Hayvanlara. Korkulur bir yanı yoktur
Öğelerin bizim gözlerimiz için, korur geçiş
Yerini gözler, dokunamaz onlara gidip çıkarken
Öğeler, yıpratamaz onları dudaklarında
Bile, incitemezler gözleri, gerçekten.
Tinin Çalışması
Öğren şimdi tinimizin devinme nedenini,
Nereden düşünülür, kavrama ulaşılır, anla.
Türlü nedenlerle devinir nesnelerin özdeşleri,
Dağılır her yana, kolayca birleşir, derlenirler
Havada, çok incecik olduğundan yapıları, birbiriyle
Örgülenirler, karşılaşınca, ya bir ipliğin
Eğirilmesi, ya da düz bir altın yaprağın
Oluşumu gibi. Çok inceciktir bu tür özdeşler,
Kendi dokuları içinde gözlerimize gelen, görme
Duyusunu uyaranlardan. Sızar geçerler içimize
Gövdemizin gözeneklerinden. Uyarırlar güzel
Bir kokuyla tini, daha sonra duyu gücünü,
Böyle görürüz Centaurusları, Scylla'nın ellerini,
Kollarını, Cerberus'un çılgınca işlerini, sonsuz
Bir uykuya dalanların görüntülerini. Kuşatmış
Onların kemikleri ölüm gecesi yeryüzünü,
Sarar tüm ortalığı, doldurur uzayı değişik
Türlerden çıkan yığın yığın özdeşler,
İlkin hızla gelişirler havada sürekli,
Bir bölümü açılır, yayılırlar, bambaşka
Biçimlerde değişik nesnelerden çıkarak düzenlenir
Gözlerimizde, özlerinden oluşan yeni bir görüntü.
Gerçekten, yaşayan bir varlıktan gelmiyor
Centaurus'un görüntüsü, yok evrende böyle yaratık,
Gelince bir araya kişiden çıkan özdeşle attan
Yayılan, söylediğim gibi, bir Centaurus oluşur,
Kolayca. Çok incedir özdeşlerin yapısı, dokusu.
Böyle düzenlenir benzeşik türden görüntüler.
Aşırı bir kolaylıkla devinirler, içerlere girerler.
Söylediğim gibi yukarda, çok incecik olmakla,
Yine de rasgele çarpmayla bir özdeşçik kımıldatır
Tinimizi, şaşılası bir inceliği vardır tinin
Kendi soyunca, kımıldanıcıdır. Artık anlarsın
Kolayca söylediğim yöntemledir tüm oluşlar,
Tinle gördüğümüz gibi görürüz gözlerimizle
Değişmeden, bundandır ikisinin de birbirinin eksiksiz
Benzeri olması, biçimce. Bunu da söyledim yukarda,
Ben, aslanlara baktığımda, uyarılır aslan özdeşleriyle
Gözüm, tin de uyarılır eş ölçüde. Aslan özdeşinde
Olduğu gibi başka görüntülerle de uyarılır tin,
Algılar onu göz, ince özdeşleri gördüğünde.
Dalar uykuya kişi, yayılır tüm örgenler,
Yalnızca tin kalır bütün gücüyle uyanık.
Uyarır tini benzeşik özdeşler, uyanıkken olduğu
Gibi düşte de. Kimi çok ağırlık verir, yaşıyormuş
Gibi görünür düşte, öyle sanırız. Oysa daha
Çoktan ölüp gitmiş, yutmuş onu toprak, ölüm.
Doğanın baskısıdır bu etkiyi yapan, uyurken
Sessizliğe varır gövdenin tüm örgenleri, duyular,
Kımıldamaz el ayak, bu yüzden ayırdına varmaz
Duyular gerçekle yanılgının, aksamış bellek bile,
Uyku nedeniyle tükenmiş gücü. Bundandır ölümden
Uzun süre önce tinin yaşanan, algılanan,
Düşünülen, görülen bir nesneyi seçemediği.
Şaşılası değil, özdeşlerin devinmesi artık,
Örgenleri uyarması, kımıldatışı. İnanırız uykuda
Benzer işlerin görüleceğine. Yiter önceki özdeş,
Başka durumla çıkar ortaya yenisi, değişmiş
Görünür bize birincisi. Kısa sürede olur bunlar,
Ayırdına varmak güçtür, öyle oynak, öyle bol
Görünür nesneler yığını, küçük bölümcüklerde
Olduğu gibi, söylenemez, en kısa sürelerde
Birbiri ardından gelip gelmeyeceği.
İstenç Üzerine
Çok sorun var bu konuda söylenecek, açıklanacak,
Konuyu tümden incelemek, sonuca varmak için.
En önemlisi şudur sorunların burada: Nereden
Gelir anlayış yetisinin doğru düşünmesi, neden
bir uyanma başlar sevişmeyi düşleyince?
Bizim isteğimize mi bağlı özdeşler, biz
Dileyince mi gelirler bir yere, birleşirler
Duruma en uygun biçimde? Gönül mü çekmiş
Bu denizi, göğü, yeryüzünü, yoksa ulusların
Toplanması, eğlenmesi, savaşması, birliklere
Ayrılması, ya da isteğimiz için mi yaratmış
Doğa? Böyle olsa da tin belli yerde bambaşka
Konular düşünür değişik kimselerde.
Görür müyüz nesneler arasında bütün devingen
Bir oyunda, kolların yukarı kalkarken ayakların
Onlara uymasından doğan düzeni, yoksa görüntüler
Çok becerikli oyuncudur, onlar mı geceleyin
Oyun oynayabilenler? Yoksa şu kanıt mı daha
Doğru? Yalnızca düşünmekle anlaşıldığına göre
Birçok zaman bölümleri mi vardır, bizim bir söz
Söylediğimiz, algıladığımız süre içinde?
Tüm zaman bölümlerinde, her yerde, her türde
Özdeşler vardır, bize ulaşacak düzende.
Yığınla nesne vardır devindiği oranda görünen.
Görünmez olunca ilk gelen özdeş, çıkar
Ortaya başka durumda. Bundan anlaşılır
Birincinin değiştiği. Çok incedir yapısı
Bu özdeşlerin, hangisine yönelir, kavramak
İsterse anlık, yalnızca onlar kalır, yiter
Ötekiler, tin için kalandan başkası.
Kapılır bir umuda tin, tüm nesnelerden
Yayılan özdeşleri kavramak için, böyledir
Öteki konularda da durum. Görmez misin
Ne denli açıldığını gözün ince bir görüntüye
Yönelince, istenç o nesneye çevrilince?
Yorgunluğa katlanmadan açık bir görüş olamaz.
Güç değil anlamak kendi kendine kavranan
Nesnelerin, anlık onlara yönelmeyince
Uzaklaşacağını, kavranmak olacağını. Şaşılır
Yanı yok bizce, neye yönelirse anlık onu
Kavramanın, ötekilerin geçip gitmesinin.
Katalım buna büyük yanılmaları doğuran
Düşte görülen daha küçük görüntüleri de.
Düşte Görüntü Değişmeleri
Arada bir görürüz düşte önceki görüntünün
Sonrakiyle yer değiştirdiğini. Bu nedenle
Kollarımızın arasındaki kadın birden dönüşür
Erkeğe, bir yüz değişir, yaşlanır. Şaşmayalım:
Böyledir unutkanlıklar uykuda.
Örgenler İsteklerden Öncedir
Sakınmak gerek yanılgıya düşmekten bu konuda,
Büyük yanılmalardan; düşünme sakın göklerin
Parlak ışınları görmemiz için varolduğunu,
Ayaklar üzerine oturan baldırların, kalça
Gibi yukardan inen, uzayan bacakların adım
Atalım, gövdeyi tutsun diye, güçlü kaslarla
Bağlanan kolların, iki elin yardımcı olarak
Oluştuğunu, yaşarken gerekenleri sağlasın diye
Düzenlendiğini düşünme sakın. Ne varsa karşıt
Düşünülen yanlıştır, yanıltıcı bir kuraldır.
Yaratılmamış yarar görmek, kullanmak, gövdeye
Çıkar sağlamak için bir nesne; yaratık yarar
İçin değil, yarar yaratık içindir, önce yaratık
Vardır, ardından gelir yarar. Öncedir kulak
Duymaktan sesleri, tüm örgenlerimiz vardı
Bence, onlarla sağlanan bütün yararlardan önce.
Yararlık örgen oluşturamaz. El gövdeyi öldürücü,
Dağıtıcı, başı bacağı kana bulayıcı bir yumruğa
Karşı koymak içindir, böyledir kural, şimşek
Gibi çakan kargılar uçmadan, korunmak için
Yaralanmaktan, işini bil demiş, doğa, yolunu
Göstermiş kargıya karşı kalkanla savunmanın.
Gidermek için gövdenin yorgunluğunu yumuşak, kıtık
Yataklardan çok önce bulmuş kişi dinlenmenin
Yolunu, giderilirmiş yine susuzluk bardaktan önce.
Ne varsa yarar için, başka değil, günlük yaşam
Gereçlerinin öğrettiklerinden. Ayrıdır bunlardan
Önce var olan, sonradan doğmasına karşın yararın
Bilgisini, önceden alan duyular, örgenler. Uzak
Bir düşüncedir senin için örgenlerin yararımız
Uğruna yaratıldığını savunmak, daha önceden.
Açlık, Susuzluk Duygusu
Şaşılası değil tüm yaratıkların, gövdesel besini
Kendince, yapısı gereğince, içgüdüyle araması.
Söylemiştim önceden de, tüm nesnelerden sayısız
Öğenin çıktığını türlü nedenlerle, birçoğu canlılardan
Ayrılır, durmaksızın devinir, ağızdan kokular çıkar,
Yorulup soluyunca; terleme yoluyla atılır birçok
Öğe, içten. Boşalır gövde, kazınır, böyle çıkar
Ortaya açlık duygusu, bitirir canlıyı; yenilir
Yemek gövdeyi korumak için, güçlenir, dirilik
Kazanır kişi, yemeğin gövde sindirimiyle,
Esnek bir tatlılık çöker üstümüze, başlar
Oynaklarda, damarlarda gevşeme. Dağılır akıcı
Özler de sıvılardan yararlanma gereken yerlere,
Yığılır kursakta sıcaklık öğeleri, bir yanma
Başlar, içilen suyla söndürülür ateş gibi.
Yakamaz kavuran bir sıcaklık eli, ayağı sürekli,
Bilirsin böyle giderilir gövdesel susuzluk,
Kurutan, güçsüz bırakan açlık duygusu da.
Yürüyüş
Anlatayım neden, isteyince adım atar, elimizi
Kolumuzu oynatırız, bu yetinin nedenini.
Böyle ağır bir yük altında bulunmasına karşın
Gövdemiz nasıl devinebiliriz, öğren bu öğretiyi.
Anlatayım: Önce görünür bize yürümeyi sağlayan
Özdeşler, iterler tini, yukarda görüldüğünce.
Sonra uyanır gitme isteği, yoksa başlayamaz
Kimse, tin önceden onun isteğini sezmeden,
Özdeşini görmeden, canda. Böyledir uyanması
Tinde yürüme isteğinin. Gelir tüm gövdeye
Yayılan can gücüne istek, dağılır oynaklara,
Ele, ayağa; kolaydır bu canla tinin bağlaşımı
Nedeniyle. Dürter gövdeyi süreklice can, kaynar,
Devinir, yayılır ağırlık, bütün içinde, ileri
Gitmeye, sonra kasılır gövdenin dokuları,
Açılır, kendiliğinden girer soluk boşluklara,
Gerekli çeviklikle akar içeri bol bol,
Gözeneklerden, bölünür en ince öğelerine
Gövdemizin. Böyle iki yandan gelen yardımla,
Devinir gövde yelkenle, küreklerle yürüyen
Bir gemi gibi. Şaşılası yönü yok bunun,
Böyle küçük öğelerin kocaman gövdeyi
Döndürmesinde, kişisel ağırlığın
Sürekli yönetiminde. Sürer yel de özünün
Böyle küçük öğelerden kurulmasına karşın
Büyük bir gemiyi esintileriyle ileri.
Çok hızlı yol almada bile yetişir bir el
Oynatışı, bir dümen gemiyi her yana
Döndürmeye, yönetmeye. Buna benzer yöntemle
Kaldırır az emekle kaldıraçlar ağır yükleri
Yellerin, tekerleklerin yardımıyla