İyi bir felsefeci odugunuzu korkmadan sizde gösterin ve benimde söyliyeceklerim var! diyerek fikirlerinizi başkalarıyla paylaşın. tıklayın ve içeri girin..
isyan içimizdedir isyan her yerdedir.bir bebeğin ilk çığlığında,bir martının kanat çırpışında,ücre köşede bi dilencinin gözbebeklerinde... kısıtlamalar isyanı bastırmaz aksine kuvvetlendirir.felsefe de isyan dolu bir akıl ve yürekte daha özgürce yapılır.
bence felsefe doğruyu bulmak için başlıyan bir yoldur hayatı sorgulamak için yapmamız gereken hiçbir soruna önyargıyla yaklaşmadan gerçeği bulmalıyız ve bence gercekten savaşlara hiç gerek olmadığını düşünüyorum yaşasın barış insanca bir yaşam
Her probleme felsefe ile cevap verebilirsiniz. felsefe insanları rahatlatır. Felsefe ufuktur gidebildiğiniz kadardır. Felsefe Bilgedir Bilgeliktir. Felsefeyi terkettiğinizde dünyaya boşa gelmişsiniz demektir. unutmayın düşünmeden anlamadan çözmeden boş yaşamış boş ölmüşsünüzdür.
Laf olsun diye esrarengiz ifadeler kullanmayın.felsefe netliktir.öyle açık ve net konuşurken düşündürebilmektir önemli olan.bir kuşun kanat çırpışları?yani?sizin üslubunuzdur saygı duyarım.ama hayat böyle süslemelerle daha anlaşılmaz..
keşan dedi ki; Felsefe,yani düşünce sanatının çıkış noktası hayatı anlamlandırabilmektir.Çoğu filozofun eserleri mutluluğun nasıl yakalanabileceği öğretisi üzerine yazılmıştır.Varlığının bir anlamı olduğunu düşünen insanlar felsefeyi yalnızca hobi olarak okurlar.Diğerleriyse ana temayı uygulayabilme amacındadırlar.Mutluluğu yakalama çabası için felsefe okuyun..Dünya yaşanılası bir yer ve mutluyum diyorsanız boşverin gitsin.Telafisi olmayan tek kaynağınız zamanınızı zaten elinizdeki birşeyi aramakla harcamayın..
bence günümüz insanı felsefe yapmakta çok zorlanıyor,çünkü felsefe tarafsız sorgulamayı,geniş düşünmeyi gerektiren bir iş..ayrıca felsefe yapmak için insanın önce kendini sorgulaması gerekiyor,fakat insanlar kendini sorgulamayı bile düşünemeyecek kadar bencilleşti,tabi herkes demiyorum bir kısmı öyle en azından
tarafsız olmak diye birşey yok maddeciysen o perspektiften pozitivistsen o pencereden bakarsın tarafsız olmak güçlünün yanında olmaktır yani onaylamaktır.önemli olan kafa yapısının açık olması.niestcheyle ilgili yorumları okurken yorumlarına katılmıyorum diyen insanlara nazaran bu adam saçmasapan biri diyen daha çok.bu kafa yapısının açık olmaması ile ilgili bir durum..
ben 14 yasiindayim e birden felsefeye ilgi duymaya basladim aslind aturkiyede okumuyorum frnsadayim ve felsefe dersdimiz felan yok yani anlayacaginiz insanin kafasini karistiran sorulari düzelt ve yeniden bicimlendirmek icin felseye ihtiyac var ama her felsefecini sözünede hak vermemek lazim yhok s agelen gide firini sölerse felsefede cevaplari n yerini sorular alacak
amaç sorgulamaksa felsefe yapmanın amacı nedir..? bundan sağlayacağımız menfaat ne..? evrene ve bütünün bilgisini bildikten sonra bize ne gibi bi yarar sağlıyor.......? sonuçta her şeye kişi menfaatleri doğrultusunda ulaşıyor..istemli veya istemsiz.. kim menfaati olmadan bi davranışta bulunabilir ki? acaba bunları yazarken benim menfaatim neydi?
Kişi nasılsa karşısındakini de kendisi gibi bilirmiş . İnsanı , insanlığı , insanoğlunu anlamak çok zor ; fakat çok iyi bildiğim bir şey var ki o da 'üç yanlış bir doğruyu götürürken , bir yanlışın bütün doğruları götüreceğidir.'
sadece düşündüklerimiz gerçeği yansıtmaz aslında düşünmeye çekindiğimiz şeyler gerçeğin takendisidir.
bir ırmak boyunca var olan bütün canlılar ırmak kuruyunca ölür sadece toprak içlerinde en dayanıklısıdır fakat susuzluğa karşı koysada zamana karşı koyamaz
estetizm görünende estetik kaygısını dışa vurmak değildir ruhumuzun en karanlık yanlarını bir panayır gibi aydınlatmaktır
ilk defa nihilistim dediğim bir çölde tek ve yahutta dağ başında -yalnız- değildim aksine insanlar arasında oturmaktaydım
tanrı ağlamayı biliyormu?
insanları ayırmak çokta zor değildir dışarda herkes gibi davrananlar ve yahutta kendi gibi olmaya çalışanlar
bir düzen içinde hapsolmak yani monotonluk duvarları arasında tıkılıp kalmaz müebbet cezasına benzer
sevgiyi kalbinde hisseden biri sevgilisini günlerce aylarca yıllarca -ömrünün sonuna dek- bekleyebilir ve hiç bir şikayet etmez fakat sadece seviyorum diyen biri 5 dakikalık bir gecikme sonrası söylenmeye başlar
para bir tanrıdır bizse köleleri inanmak istemediğimiz halde sonsuza dek ona bağlı kalacağız
ben felsefeyi değil felsefe beni anlatmalı.ben yoksam felsefe ne diye vardır? hayatta isek varız yoktan gelmişiz yok yere varken yok olacağımızı bile bile o zaman felsefe o ince çizgi içindeki karmaşık beni açıklasın ya da kımse bos bos konusmasın..
İŞ HAYATIDA BİR SAVAŞTIR.KİM NE KAZANIRSA İŞTE ONUN ZAFERİ ODUR.TOPYEKÜN SAVAŞ DENİLDİĞİNDE İSE ÇOK AZ KİŞİ TARİHİ YÖNLENDİRECEK BÜYÜKLÜĞÜ İÇİNDE BARINDIRIR.AMA HER BİRİMİZ OLAYLARIN KÜÇÜK BİR PARÇASINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞTIĞIMIZDA ,BÜTÜN BU HAREKETLERİN TAMAMI BU NESLİN TARİHİNİ YAZACAKTIR.SAVAŞLAR AKILLA YAPILMALIDIR.İNSANLARI YOK EDEREK DEĞİL.HASAN ÖZGÜL SOKRATES DÜNYANIN EN GÜZEL ÇİÇEKLERİ İNSANLIĞA ARMAĞAN OLSUN.
Bir insan dili ile düsünür ve konusur; ondan kendisini "asla" soyutlayamaz. Ve hic bir filozof yoktur ki diline hakim olmasin. Buraya yazan arkadaslara tavsiyem, Türkçe-mizi ögrenin önce.
hayatta hiçbir şey tesadüf değildir arkadaşlar. Adam ve Eva'nın işlediği ilk günah bizim bu dünyaya gelme sebebimiz. Üstelik onların günahının bedelini tüm insanlık ödüyor.
adem ve havva peygaberin yediği yasak meyvenin elma olduğu işlendi beynimize şimdiye kadar. oysa bir düşünün bakalım neden avret yerleri yaprakla kapatılarak sembolize edilmiş. yasak meyve denilen cinsellik. insanın başına ne geldiyse haz duygusundan gelmiş ve öyle de devam ediyor.
felsefe konusu üzerine değil de felsefik bir düşüncem var ve sizlerle paylaşmak istiyorum. insanın yaşamı hakkında düşüncelerim size garip gelebilir ama her felsefecinin sözleri yadırganmıştır. şimdi insanlar diyor ki insanlar ne kadar başarılı olursa ve bu hayatta daha iyi bir yere gelmek için direnmek gerektiğini ve bu sayede en üst noktaya gelinebileceği düşüncesine sahiptirler. ama bence bu böyle değildir. bana göre insanlar belli sınırlar içine hapsedilmiş ve bu sınırda hareket alanı verilmiştir. insan bu hareket alanına çıktığı zaman hemen bir yerden bir ceza geliyor ve tekrar eski durumuna geliyor. anlatmak istediğim. biz ne kadar çalışsak da çabalasak da bizim olmamız gereken yer belirlenmiştir. ve biz malesef bunu aşamayız. zorla aşmaya çalışan olduğu zaman da ya ruhsal sorunlar yaşıyor ya da ya da insanlardan bağını koparıp kendi dünyasında yaşamaya başlıyor. insan ya bu dünyada kendisi için çizilmiş haritaya razı olmalı yada kafasına sıkıp bu dünyadan kurtulmalıdır. başka yol yokk..
Her insanın kendince düşünceleri vardır.Tarihteki filozoflarla bizlerin hiç bir farkı yok.Tek fark ;onlar düşüncelerini söyleyerek para kazanmış,geçimlerini sağlamışlardır.
spencer, evrimi diğer sosyal bilimlere uygulamaya çalışmıştır fakat rus komünist kuramcı ve önder georgi plekhanov un "marksizm, darwinizm'in toplum bilimlerine uygulanmasıdır" ifadesindeki şekilden daha farklı bi uygulayıştır; toplumların ideolojik, sosyal olarak evrimsel değişimini incelemiştir... marsist görüş diyalektik materyalizmden temel alır; insanların bir hayvan türü olduğunu ve gelişim için şiddet ve çatışmanın gerekliliğini savunur...vladimir lenin, ivan pavlov'un hayvanlar üzerindeki şartlı refleks deneylerini rus toplumu üzerinde uygulamaya çalışarak "rus kitlelerinin komünizm çizgisinde düşünmelerini ve buna göre davranmalarını istiyorum" demiştir... komünizm in amacı tek tip insan yaratmak ve bunları istenilen şekilde yönetmektir...peki insanî özelliklerin ne anlamı kalacaktır? sanat, bilim, edebiyat alanlarında gelişim; özgürlük ve insan hakları; birey olma bilinci gelişmemiş; klasik köle-devlet yapısıyla leninizm-marksizm komünist yapısının hiçbir farkı yoktur. faşist söylemlerin demokratik bir ülkede yer bulmasının hiçbir anlamlı tarafı yoktur...
tanrı ve gerçek.. hep tanrı var olduğu sürece gerçeğe inanmışımdır..çünkü o yoksa herşey insan zihinin ürünüdür deyip yok sayılabilr..ona inanan biri gerçeğe de inanır.ama inkar edip de gerçeğin olduğunu savnuanlar var. kusura bakmassanız anlamıyorum..örnek verirsem nedensiz yere insan öldürmenin yanlış oldğunu söyleyen bir tanrıtanımaz bunun sadece kendi ve kendisi gibi düşünenlerin yani bir "düşüncenin"duruşu veya görüşü olduğnu unutmamalıdır..böyle bir durumda bu olayın hiç zaman yanlışlığı kanıtlanamaz..varsayım mantığıyla da bu işler açıklığa kavuşmaz..mmesela size yapılmasını istemiyor olabilirsiniz,ama bu başkasına yapmak istemiyorsnuz anlamına gelmez(bu ikisi birmiş gibi kullanılıyor süreki)kaldı ki böyle bir varsayımı insan hiçbir zaman yapmak ZORUNDA deildir
bir parça mutluluk bir parça hüzün, artık ölüsün! bu cümleyi ben kurmuştum yıllar önce, hala altına imzamı atarım ama biraz düşününce cümledeki kelimelerin hiç de net olmadığını görüyorum. doğduğumu hatırlamıyorum öldüğümün de farkında olamayacağım gibi geliyor bana. peki "ben" nedir? diğer insanlardan hiç bir farkım yok farklı kavramlarla farklı anlamlandırmalarla yaşasam da hayatı mekanizma aynı. erdem denilen şeyi erdemli kılmaz kullandığı cümleler. insan denilen mekanizmayı çözdüğümüz de yok olacağız.
inançsız insan yoktur deniliyor ateistler bile inanmadıklarına inanıyor deniliyor,bence bu bakış açısı yanlış çünkü insanlar bir şeye inanıp birçok şeye inanmamaktalardır aynı zamanda. Yani ben hinduzma hristiyanlığa museviliğe vs bunun gibi birçok şeye inanmıyorum o zaman inançlı insan yoktur inançsız insan vardır mı demeliyiz birçok şeye inanmayan ve ya inanan kişiler olarak..bu yüzden bu bakış açısı yanlıştır
XZAMAN,tanrı hata yaparmı? yapmaz.!!! peki neden tek kitap değilde dört kitap? peygamber muhamet acaba bir şizofrenmiydi? zeki olduğu kanısındayım hiç şüphesiz ama bu güne kadar kimsenin göremediği kendisinin görüp emir aldığı ve konuştuğu varlıklar sizce garip değil mi?
herkesin bir inancı vardır inançsız insan yoktur. insan birkaç şeye inanabildiği gibi birçok şeye de inanmayabiliyor diyelim ki inandıkları ve inanmadıkları eşit dengede o zaman bu insan inançlı mıdır inançsız mı? ben mesela hinduizm e paganizme hristiyanlığa yahudiliğe ve diğer dinlere inanmıyorum bu kadar şeye inanmayan biri olarak neden inançlı oluyorum bir şeye inanıyorum evet ama bir çok şeye de inanmıyorum bence inançsız ya da inançlı insan yoktur demek yanılgıya düşmek olur
bir insan düşünün ölümsüz ve sonsuza kadar sayısal loto oynuyor mutlaka bir gün tutturmaz mı ihtimal ne kadar düşükte olsa birgün mutlaka tutar çünkü sonsuza kadar oynuyor ,peki yaşamın ortaya çıkma ihtimalininde çok düşük olduğu söyleniyor hatta inançlılar tarafından mucize gibi bir şey olarak algılanıyor ,sonsuz evrende sonsuz harekette o yaşamı oluşturacak element ve organiklerin gerekli koşulları bir gün oluşturacağı düşünlemez mi? sayısal örneğinden hareket edersek
insanlar kendi kapılarının önünde dilenirler aslında.sırtlarını dayadıkları kapıları açmadan.sanırım varlık içinde yokluk tam da bu olsa gerek.ve bu yüzden kavramlar çatışır, hakimiyet ve esaret oluşur.kapının ardındaki bir deniz olmaktansa bir taş atılmadıkça ortaya çıkmayan dalga gibiyiz çoğu kez.
Hayatınız boyunca intiharı bir kez bile aklınızdan geçirmediyseniz siz gerçek uyanışın tadına bakamamışsınızdır. Mantığın en doygun süreci ölümle yaşam arasında kaldığınız o ince noktada aldığınız kararlardır.. İnsanoğlu diye adlandırdığımız varlıklar yani bizler gerçeklik, gerçeğe yakınlık ve sanallık (soyut boyut) arasındaki farkı bilinçlendikten yani uyanışımızdan sonra algılayabiliriz. Bunu da Farkındalığın farkında olmak diye isimlendirebilirz...
hasan özgül abime bir cevap vermek isterim aslında bakarsanız biz bu dünya üzerinde yaşamak için çok çabaladık. milyonlarca sperm arasından o yumurtalık zarını delen bizler dünyaya gözlerini açanlarız. milyonlarca spermi geçip yumurtalığa ulaşmak için gayret ettik kazandık zarı delmek için uğraştık herkes bu dünyaya isteyerek geldi belki anne babası istemedi ama o istedi ve başarmak için çabaladı
Düşlermine düşmekten felsefe beni kurtarabilr mi?bilgimin doğruluğunu nasıl sorgulayabalairim felsefesiz,İman-inanım süreci önce bilgiyle başlamaz mı?Şu dünyanın yapay,yaralayıcı koşuşturmasında durup düşünmek ve ve çok şeyin analmsız olduğunu felsefe bize göstermez mi?
Capitalizmin sistemleşmesi demek herşeyin güzel olacağı demektir amacım fikri yaymak değildir ancak kapitaizmi bir çok ototrite yçnetim biçimi olarak görmüyor eğer sistemleştirmeyi başarırsak bütün dünya ülkeleri amerika gibi olacktır zengin,refah seviyesi yüksek sağlıklı olacaktır sistemleştiremezssek SSCB gibi açlıkta kalıp 80 ene sonra yıkılırız teşekkürler...
"" "Felsefeci olmak" söyleminin bile aslında içinde bulunduğumuz ruh halinin ne tür bir kısıtlama içinde olduğunu kanıtlar nitelikte. Filozoflar felsefeci midir ? Veya biz felsefeci isek aynı zamanda filozof muyuz ? Ya da felsefeciler filozof seviyesine ulaşamamış felsefe hayranları mıdır ? Bunun ölçütü nedir ? ""
Filozof olmak için bilgiyi sevmek gerekir, filozof demek bilgiyi sevmek demektir. Şu an da bir çok insanın "felsefeciyim ben" demesi yanlıştır. Felsefe yapabilmek için bilmek gerekir, sadece düşünmek ve nesnel cevapsız sorular sormak değildir! Şahsen ben bir insana felsefeci demek için Nietzsche gibi bir kitabı 10 sayfa da anlatmasını beklerim ki bu öyle söylendiği kadar kolay değildir. Bunu nietzsche ve sartre ı bilenler daha iyi anlayacaklardır. Bu iki isim de kendi alanlarının babaları sayılır. Seygiye ve Bilgiye saygılar...
Felsefe, bizi ona ulaştırmada en kısa yoldur.Kimi insanların düşündüğü gibi felsefe ondan uzaklaşma değil daha onun yanına varmadan onu görmeden onu en derin bir biçimde hissedebilmektir...
kapitalizmi istediğin kadar sistemleştir sistemleşecek olan sömürüdür,makine bolluk getireceğine açlık getirdi.makineye karşı değilim sadece makinelerin kimin elinde olması gerektiği fikri tartışılır özel şahıslarmı yoksa tüm toplum mu...şahıslar kendi çıkarlarını düşünür oysa toplum herkesin çıkarını öyleyse yaşasın ekim devrimi ve sosyalizm
Düşünmektir felsefe, sorgulamak, şüpheye düşmek,hayret etmektirş.Başında herkes filozoftur sadece bazıları benliğini kendi yarattığı dünyanın monotonluğunda boğar şaşırmayı ve düşünmeyi bırakır kısacı artık filozof olmaz.
felsefeyi bağımlılık olarak tanımlamak çok doğru geliyor bana çünkü bir kere zevkini aldığın zaman bırakmak imkansız bunu hemen hemen herkes bilir heralde bir düşünme sanatıdır ve hangi insan düşünmeden yapabilirki aslında herkes felsefeci tek farkı olanlar herşeyi düşündüğüne göre uygulayanlar hayatda böyle sonunu bildiğimiz bir oyun değilmi herkes kendi kurallarına göre oynar tek farkedemediğimiz oyunu kurallarına göre oynamak tek bi silah verilmiş bize herkesde aynı olan bi silah bazları bu silahtan nükleer bomba yapmayı başarmış ozaman aynı şartlarda yenilebilme olasılığını başarabiloyasak yenme olasığını başarmışız demektir herke bi sihir arar ya bence sihirli sözcük olan şey NE KADAR KEŞFEDİYORUZ!
en zor şeydir başkalarının düşüncelerine tahammül etmek bu yüzden çoğu kişi çok zevk alır eleştirmekten çünkü herkes düşünür doğru yanlış farketmez herkesin kendine ait bir penceresi vardır sadece ordan bakarlar eleştiyi aldığınızda başka bir pencere açılır siz kapatmak istersiniz inatla işte ozaman anlayınki daha alacağınız çok yol var zirveye ulaşamamışsınız demektir çünkü hep farketmişsinizdir tek doğruya tek basamak kalmış olanlar söylediklerinize temiz bir gülümseme ile cevap verirler haklısın seninde bu yönden düşündüğün doğru derler onlar sizin pencerenizden zaten çoktan bakmışlardır ve görebilirler oyüzden neden tek basamak dediğme gelmek istiyorum hiç kimse tamamlayamaz zirveyi çünkü mükemmel değildir kimse herkes mutlaka bir yeri atlar atladığımız noktayı bulduğumuz zamanda ölmek üzereyizdir pek bi işe yaramaz yani bizim yapabildiğimiz yeri bırakıp başkalarının tamamlamasını bekleriz ama çoktan onların pencereden baktıkları yer değişmiştir herşey değişmiş gibi görünür daha doğrusu ama hiçbir şey değişmez sadece şanslar artar bizlerde zararı dahada arttırırız atladğı yeri bulanları dinlemeyerek unutmayalımki Akıllı Adam Aklını Kullanır Daha Akıllı Adam Başkalarınında Aklını Kullanır !
herkes göremediklerimizden şikayet ediyor bi kozmonot ve bi beyin cerrahi sohbet ederlerken kozmonot ben okadar uzaya çıktım ama ne yaratıcı ne de melek gördüm der beyin cerrahıda bunun üzerine bende okadar beyin ameliyat ettim ama ne düşünce gördüm nede duygu der yani görmediğimiz olmadığı anlamına gelmez zaten görünmeyenleride hissedebiliyorsak kesin vardır çünkü olmayanı hissedemeyiz değilmi eğer zaten görünmüyo yoktur gibi düşünceler geçerli olsaydı asla bu teknolojiye sahip olamazdık çünkü ışıkda görünmez aşkda ama çok derin hissedebiliriz
ARKADAŞLAR HERŞEY DÜŞÜNCEDEN VAR OLUR DÜŞÜNEMEYEN İNSAN YAŞAMAYAN İNSANDIR bir ülkeyi yönetmeye çalışsaydınız ilk iş olarak ne yapardınız diye sorduklarında şu cevabı vermiştir. Önce dili düzeltirdim. Dil düzgün olmazsa kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler iyi yapılamaz. Gereken yapılmazsa toplumda ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk güçsüzlük ve sarhoşluk içine düşer. Ne yapacağını işin nereye varacağını bilemez. Bu sebeple söylenen sözü doğru söylemeliyiz.
Görmediğimiz halde hissediyoruz o halde vardır diyorsunuz. Ama hissedilebilen Şeylerin duyu organları (5) ile algılanabilir olması gereğini atlamışssın ayrıca ışık da duyu organı olan gözle görülür. Mesela kapı arasından süzülen ışık g.ibi. tanrı vardır yoktur tartışmasına girmek istemem sadece yanlışı düzeltmek istedim AHMET K...
12 temmuz 2010 18:10 yorumun için teşekkür ederim bende yanlış anlaşılmayı düzeltmek için yazdım ben orda soyut olarak ele aldığımız şeyler arasındaki çelişkiyi anlatmak istemiştim sadece vardır yoktur tartışması olarak degil biyandanda his ve algı ayrılabilir 5 duyumuzu aşan pek çok şey var ama mantığımızı geçebilen az
FELSEFE... :D eskiden sorsaydınız bana, felsefenin gerçeği aramanın en araştırmacı ve şüpheci ve en doğru yolu olduğunu söylerdim ama o aynı felsefenin derinliğine indiğim zaman ve psikoloji ile desteklediğim zaman aslında ne DOĞRU NEDE GERÇEK denen kavramların aslında var olmadığını anladım şimdi bunu bana sormakta haklısınız (peki senin bu anladığın şeyde senin gerçek kabul ettiğin şey değilmidir?)bende şöyle cevap verirdim cevap soruda gizli (senin gerçek kabul ettiğin)yani demek istiyorumki GERÇEK DOĞRU YALNIŞ SAÇMA gibi terimler kişiden kişiye değişir ve GERÇEK BİR GERÇEK VEYA DOĞRU YOKTUR ben kendimi bir felsefeci olarak tanımlarsam eğer biraz karşıt gibi sezelebilirim bu yazdığımdan onun için ben kendimi şöyle tanımlıyorum ben rasyonalıst düşünen AGNOSTİK bir şüpheciyim...gereksiz gibi görüyorum buraya yazmayı ama nedense içimden geldi:D GERÇEK YOKTUR AKLIN YETEBİLDİĞİNE KADAR UZANAN İNANÇ VARDIR...
hayat ne güzel bir resim kadar ilgi çekici ne de felsefi bir metin kadar gizemlidir.hayat emekleyen bir bebeğin yürümeyi öğrenmeden koşmaya başlamasının insanlarda hiç tuhaf bir şey yokmuşcasına hareket etmelerini sağlayan basit bir düzendir.
aslına bakarsanız hayat felsefesi diye bir şey yoktur.insanların karşılaştığı olayların genelde birbirinden farklı olması onları çeşitli hayat felsefelerine yöneltmiştir.bu yüzden hayat felsefesi yoktur her duruma karşı uydurulmuş hayat hayat felsefeleri vardır.s.u
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir. Aristoteles işte bana göre hayatın felsefesi-varsa tabi-bu. artık insanlar herşeyin farkında değil mi.Baksanıza bi daha ne kadar kendinizi kandırabilrsinzki her zaman iyi olsun yada kötü olsun insan daima kuvvetli olna güçlü olandır.
dünya bir tanedir görünüşte ama içinde zerre üzerine zerre dünyalar saklıdır herşeyde..ister o zerreden bul bütünü istersen bütünden başla kaybol zerrelerde..işte bu yüzdendir bildikçe hiçbirşey bilmiyor olduğun çünkü bilgi sonsuzdur..
arka sokaklardayım ölümün kol gezdiği arzailin can dostu olduğu yarınların olmadığı arkasoklardayım
umutlara yeryok hayallere sevgiye iyiliğe güzelliğe kısaca insanlığa yer yok bu sokaklarda
kalem tutmak yerine silah tuttuk küçük yaşta emeklemeyi öğrenmeden koştuk konuşmayı bilmezken yalana söyledik yaşamayı öğrenmeden vurulup öldük arkasokaklardayım şimdi
herkesin kurtulmayı istediği sokaklardayım yaşamla ölüm arasına sıkışmış penceremden bakıyorum dünyaya ve sadece karşı kaldırımı görüyorum bu rütübetli bodrumdan güneşi görmüyeli birkaç ay oldu
yaşmayı unutalı inan bana ne kadar geçti unuttum aslına bakarsan ben yaşamadımki sadece kurulmuş hayatlardan kendime zaman çaldım ve şimdi zamanlar bitti azrail kapıda elveda arkasokaklar elveda
bildirim dünyasından her mesaj alındığında,ne kalp kalp gibi kalır işlevini görürü,ne düşünce özgürlüğü düşünce dışı saf kalabilir,her şey sahip olamadıklarımız dışında kalan yıldızlar gibi,ağlarken bile suçlarız birilerini yanlız ağlayabilmeyi başarabilen bi insan olmak için çabalarken göremediklerime hediye vermeyi unutmamaya çalışmaktayım.Bunun bi suç olduğunu düşünenler elbet olacaktır zaten bende benim zıttımı düşünenlere bi parça benden bi şey sunabilmek için uğraşıyorum.Sahiden ne anne ne baba ne kardeş ne dost yok,gördüklerimiz için değil kullandıklarımız için malzeme onlar.Üzüntü için kıskançlık için şefkat için hepsi var.Şimdi dünde bügünde senin arkadaşın olsun annen olsun baban olsun dostun olsun.'lacivertsimya'
felsefeyle nerdeyse hepimiz çok küçük yaşlarda tanışmadık ama hayatımızın her döneminde felsefeyle iç içe olduğumuzu anladık.düşünmek sorgulamak irdelemek kafa yormak..bunların hepsi felsefeye giden yoldur.dünyaya naısl ne şekilde geldik bilmiyorum ama felsefe yaparak yaşadığımı biliyorum.dünyanın anlamı onu çözdüğümüzde ortaya çıkmaz.ancak sorgulama sürecinde yaşadığımızı anlarız.irdeleyen bir beyin yaşadığımızın en büyük kanıtıdır ve ben bunu doyasıya yaşıyorum.dinimi inancımı tanrıyı sistemi her şeyi sorguluyorum.biliyorum ki son bulmayacak engellenemeyecek tek şey felsefedir.çünkü insanoğlu her durumda düşünebilmektedir.
Bence felsefe insanın kendini kendinde arama serüvenidir.Ama bu serüvende birden kaybolur.Birden de çıkıverir.Ama kendini bulduğu yerde bu sefer de kaybolur.Kendini bulduğunda da bu sefe bulduğu 'kendi', kendisi değildir.Kendisi başkası oluvermiş.Kendini sorar kendine.Şüpheye düşer tam cevabını bulmuşken yine.Şüphelerde bu sefer kaybolur.O yerden bu yere savrulur durur bu serüvende.İşte felsefe böyle bir şeydir.Tam bulmuşken kaybettiğinizdir...(HIDIR AKTAŞ---VAN Y.Y.Ü SOSYOLOJİ)
Hec neden qorxmuram deyen insan en azindan qorxdugunun kiminse bilmesinden qorxur; Felsefeni insan axtarmir,felsefe ozu lazim olan insani tapir!!bunlar ise filosoflardir!! Her yerde men varam,amma eslinde men hec var olmadim! Ne edeceyini yox,ne olacagini duwunmekdir insani insan eden! Insan almazdir,heyatsa bu almazi cilalayan bir alet
Heyatimin tek menasi heyatimin menasini tapmaq ucun yawamaqdir!
benden de bu kadar,insallah daha cok dusunce ve sozler yaza bilirdim,ama insallah gelen defaya ....
Önermem: Gerçekler ego muzun manuplasyonudur. İsteyen işine geldiği gibi algılayabilir. Ama bu bir tehlikedir. Anlaşamamazlık burda başlar asgari müşterekler ve empati burda devreye girer! Bu yüzden anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna azdır...
IQ ve EQ oranı bozuklara salak diyoruz Zekanın en büyük getirisi karşındakinin senden daha zeki olabileceğini hesaba katmaktır. Alaycılık çaresizlerin en sevdiği limandır!
İntikamın en iyi yolu; affedip unutmak ve iyi yaşamaktır... Mesut KEÇİK
felsefe aşktır.tutkudur. bambaşka bi yaklaşım düşünce yaşam tarzıdır. bİanda hayata girer ve bianda elden kayıp gider tıpkı bi sevgili gibi düşündürür.herşeyde o vardır.Onsuz hayat bomboştur ama gittiği anda biter.Felsefe aşktır.ne kadar bağlanırsan o kadar karşılığı vardır.Ama herşey olucağına varır dediğin anda ne felsefe kalır ne aşk...
arınmak, temizlenmek her insanın arzusu, kimi aç kalır, kimi temizler zanneder su. oysa ateştir; kirden pasdan arındıran, kim daha iyi bilebilir? herşeyi tanrıdan!
aklın duygulara başkaldırmasıyla var olduk şimdi duygu hakimiyetine girme çabası içerisindeyiz duygular aklın biyolojik bir hata olduğunu anımsadığı zaman tekrar yok olacağız
Ah insan ırkının hayalperest bireyleri. Felsefe hiçbir şeydir. Tarihte söylenmesi gereken sözlerin haykırılmasıydı felsefe. Bir anaydı felsefe. Yüz yıllar önce yeni şeyler söyleyecek olanları doğurdu ve intihar etti. "Felsefe sürüden ayrılmaktır", "Felsefe sorulmayanı sormak, düşünülmeyeni düşünmektir", "felsefe yolda kalmaktır" gibi aptalca basmakalıp sözleri aşın artık. Yok öyle bir felsefe. Felsefe tarihi ve ideolojik yıkıntılar var sadece. Yıllardır yükseköğretimde felsefe eğitimi gören ben, kendimi cehennemde 'dini kitap' okuyor gibi hissediyorum. Antik zamanlarda dine atıfta bulunarak söylenmiş bir söz vardır: "Hoş bir yalan" Bende onu değiştiriyor ve şöyle diyorum: "Felsefe, hoş bir yalandır."
Felsefe yol ararken yol gostermek degilmi. Bazen cikmaz sokaklar yada kaybolupta basladigin noktaya hic bir zaman donememek yada donmemek var. Kibirle felsefe olmaz, ne kadar kendini (ego) ufaltirsan bilki sig sularin okyanus olur yada sig sulardaki seyahatin okyanuslarla bulusur.
Isyan'nin felsefesi ayridir acligin felsefesi ayri. Nereden durupta baktigimiz onemli degilki yanliz felsefe yaparken, yapilan felsefeyi anlarkende. Derinlerde dolasmak her yol yuruyenin harci degildir. Birde bunun maden tarafi vardirki oldukca karanlik ve zahmetli ayni zamanda gocuk altinda kalma riski bu isin ta kendisi. Elmas madeni bu isin en karli olani, bulupta cakarmasi kadar zordur islemek o elmasi o yuzden kimi madenciler komur cikari kimisi demir kimisi bakir.
Kimisine agir bir yuk gibi gelir felsefe keyif kacirir, kimisinin keyfi kacmistir felsefeyle kendini rahatlatir. Felsefe anlasilmazi anlasilir duruma getiren soylem duzenidir. Bazen anlasilmis olanlar kazaya kurban gider anlasilmazda bulur kendisini ve insanlik su an icinde oldugumuz gibi maddenin tutkusundan kopamiyor ve din ve tore dedikleri dogmanin degirmen tasini boynuna asmis ozgurlukten bahsediyor.
Felsefe yol ararken yol gostermek degilmi. Bazen cikmaz sokaklar yada kaybolupta basladigin noktaya hic bir zaman donememek yada donmemek var. Kibirle felsefe olmaz, ne kadar kendini (ego) ufaltirsan bilki sig sularin okyanus olur yada sig sulardaki seyahatin okyanuslarla bulusur.
enayiymiş be platon... bir içsinde görsün....ne felsefesi varmış bu hayatın anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu islak kaldırımlarda yürürken acırım önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline ukalalık işte derim neme lazım senin kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş.... ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım şehrin izbe sokaklarında yavaş yavaş kaybolur benliğim...
hele ölüm şarabından bir için,sonra ayık kafayla düşünün feisefe denen şey neyse.içselleştiremediğiniz size yabancı fikirlrin büyüsü sizi kandırmasın.her zaman ne pahasına olursa olsun kendinize karşı samimi ve dürüst olun ozaman felsefe sizi merak eder siz onu değil.(Rakı şarap içiyorsam sana ne Yoksa kimseye zararım içerim İkimizde gelsek kıldan ince köprüye Ben sarhoşkende geçerim-samimiyet budur)hiçbirşey yapmak için yapılmaz kendinizi o eylemin içinde bulursanız o zaman belki felsefe yapıyorsunuz denilir.kısacası ne istedeğinizden sarhoşluk seviyesinde emin değilseniz kasmayın kendinizi.(ukalalık işte derim neme lazım senin kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....)
Aramak isterken,aramanın bulma serüveninde determine komşulğuna tanık oldum.Felsefeyi nedir veya ne kadar gereklidir olarak değerlendirmedim.Epikürü örnek aldım entellektüel hazlarımın peşinde varoluşumu yaşıyorum.Fikir otopsileri yapmayı seviyorum.
insan diğer var olagelen şeylerde de olduğu gibi edilgen bir niteliğe büründüğü bir (ben olmayanlar) kümesi içine fırlatılmış ve o ben olmayanlar kümesini, yok edebilme veya varedebilme inisiyatifinden ziyade o kümenin dayattığı kurallar çerçevesinde bazı değişimlere tanıklık etme ve bazı değişmelere ise bizzat katılma değişimin sujesi olma özelliği taşır.Bu bağlamda hiçbir felsefe,yukarıdan insanı dinleyen Tanrı katında makbul değildir.çünkü felsefe bizzat bir görüşün diğer bir görüş tarafından itelenmesidir.aksi halde felsefenin bir sonu olurdu.eğer ki felsefeni bu kuralına göre davranacak olsaydık...hiç felsefeye bulaşmamamız gerekirdi.çünkü ne dersek diyelim,felsefi düşünler özünde tanımlanamaz ve genel geçer olmadığı\olamadığı için ancak kümülatif bir yığın içinde en doğru olasılığı arıyoruz...çünkü her şey bir olası\ olmayası ayrıca kahrolası ve olmaz olası şeylerden oluşur....ama doğru olasılık diye bir şey yok ki?olasılıklar ne doğrudur ne yanlıştır ne de gerçektir.ilk çağdan bu yana bir çok filozof geliştirdikleri yöntemlerle bir diğer görüşe galip gelmişlerdir.uzaktan baktığımızda bir çoğunun doğruyu söylediğini görürüz.peki bu doğruların\paradigmaların içinde yer alan en doğru usa vurma hangisi olaki?kimi diyor insanın mantığı\zekası yalan söyliyi..çünkü bu dünyaya göre bir vahdet sergiler ve bu dünyanın materyalleri ile öte alemleri veya adı her ne halt ise onu\aranılıp da bulunamayanı algılayamaz.. ...o zaman ben düşünmeye başladığım anda o filozofun bakış açısına göre hep yanlış yolda gideceğim....öyleyse ne yapmak gerekir?düşünmeyi düşünmemek gerekir.:))))
tek doğru olasılık vardır.ve bu olasılık bundan başkaca bir olasılık olmadığı için,olasılık olmaktan çıkar ve yegane gerçeklik,yegane doğruluk,yegane sebep ve yegane sonuç olarak karşımıza çıkar.eğer herşey değil isen hiç bir şey bilemezsin.sadece herşeyin bir parçası olursun.bu olasılı içindekiler bu olasılığı kavrayamazlar çünkü alternatif olasılık veya olasılıklar ile hiç tanışmamışlar\tanışamamışlar'dır.o yüzden içinde bulundukları zaman^mekan algısı dahi çürüktür.ve insan diğer bütün varlıklarda olduğu gibi tümden gelenin bir bağımlı değişkeni olarak fonksiyon gören bir zihin yapısıyla donatıldığı veyahutta böyle bir zihin ile varlığının bilincine vardığı için...insan hangi konuda, ne dese yalan olur diyeceğim ama yalan nedir?doğru nedir?o nedir bu nedir şu nedir?nedir nedir?
şu anda henüz dünyaya gelmemiş olan insanların,bu dünyayı ne duyuları ile ne de aklı veya zekası ile algılama imkanı zamana göre değerlendirecek olursak bu değeri "0" olan bir çok jenerasyon sonradan dünya nüfusuna dahil olacaklar ve onlar da bu dünya veya evren veya herneyse işte,şeyler hakkında sorular sormaya başlayacaklar.oysaki şimdi hiç yoklar..ne kadar da komik değil mi?şu anda şey bile değiller.hiçbirşeyler. doğacaklar,büyüyecekler ve başlayacaklar felsefe yapmaya...ulen daha dün doğdun be..bre more... bu bir nevi şeylerin bir kısmının diğer bir kısmı tarafından,bir silsile içinde şey olmaktan çıkıp bir kısım varlık tarafından (algılanabilen\ bilinen) başka bir şey haline gelişinin taraji-komik bir öyküsüdür.bu durum,en azından ortalama bir zeka ile dünyayı algılayan her insancık için böyledir.
insanoğlunun yapabileceği en biyik kötülük,veya vicdansızlk(çocuk doğurmaktır) o tertemiz yaratıkları kendi cennetlerinden alıp yer yüzü cehennemine bırakiyorlar. acılar ve günahların içine. bırakın kendi cennetlerinde huzur bulsunlar. bırakın tertemiz saf su gibi kalsınlar. sadece 9 ay anne karınında huzur bulmiyorlar mı? doğunca isyan edip bağarmiyorlar mı?
italyan rönesansını devam ettiren entelektüellerden biriydi.Bilgi ve tarih üzerine felsefe tarihinde alışık olmadığımız yeni görüşler geliştirmişti.Ona göre bizim inşa etmediğimiz bir doğayı anlamak,kendi inşa ettiğimiz kültürü ve toplumu anlamaktan zordur. Bu filozof kim?
bu hayyatta canlılar var oldugu sürece akıl da var olucaktır.yani demek istedigim her şeyin üstü akıldır...her şeyi akıl ile yaparız.. kimi fazla iyi kullanır aklını kimi fazla az kullanır ama sonucu degiştirmez akıl en büyük silahtır...
herkes mutlu olsa bilader, neşe ile şarkı söyleyip dolaşanlara rastgelsek hep,hiç kimse birbirine kızıp bağırmasa, tıpkı hafifçe dokunulduğunda kıvranan toprak solucanları gibi olmasak, ekmek bulamayanlar bulamaç yapıp satsalar ama alan da olmasa,olmadığı gibi satanlarda bedaya satsa ve bunların adına da tacir denmese,ve bu vaziyet "her kör satıcının bir kör alıcısı mutlak bulunur hesabı"na kaydedilse....ama o kör alıcı hiç gelmese kör satıcının bulamaçları elinde kalsa ve iflas etse...ve şok geçirip bu seferde sağır olsa....insanlar el ele tutuşsa birlik olsa uzasalar sonsuza....her yer yeşilçam filmlerindeki havayla dolsa...bütün temenniler temenniden ibaret olsa....zaten öyle değil midir? gericilikte ilerlesek ilericilikte gerilesek ve ilericilerle gericiler eşit seviyeye gelseler....vesaire vesaire arkadaşlar....ben şimdi buraya mantıklı şeyler de yazabilirdim...ama bu neyi değiştirir di ki?dünyayı mı evreni mi?neyi?farzedelim değiştirdi...neden birşeyleri değiştirmek isteyeyim ki?illa ki her şey değişir özel bir çaba harcamak niye?bir takım faydalar umarak birşeyleri sorguluyorsak ki faydacılık aramak insan zihninin her yerinde vardır.. zaten bu her varoluşda kendiliğinden bulunan bir töz değil midir hareketi yaratan.fayda eninde sonunda YOK OLAN(BİTEN TÜKENEN) bir şey olduğuna göre İNSANIN ÇABASI HEP BOŞ YERE....
felsefe denildiğinde, aklına gelen tek idea marksizm olan bir sürü dar kafalı insancık var.sanıyorlar ki bütün fenomenler, marksist ve sosyalist idea'dan izin almak zorundadır.bu arkadaşlara göre marksizm bir süper kütle gibidir, hiçbir nosyon bu kütlenin çekim alanına uğramadan ve o çekim tarafından ÖNCE SIFIRLANIP SONRA TEKRAR ÜRETİLMEDEN HİÇBİR DEĞER İFADE ETMEZ.GERÇEK FELSEFE ,ASLINDA HİÇBİRŞEY DÜŞÜNMÜYORKEN KÜT DİYE BEYNİNDE OLUŞAN ŞİMŞEKTİR.ANLIKTIR...TA Kİ BİR SONRAKİ ŞİMŞEĞE KADAR...EĞER YETERİNCE GÜÇLÜYSE ÇOK SES ÜRETİR.VE HERKES SENİ DUYAR,YOKSA BİR ŞİKESTE GİBİ ÖNCE IŞIĞI HERKESİ ETKİLER AMA MODA DEYİMLE MODASAL BİR TEMAŞADAN ÖTEYE GEÇMEZ.ARTIK SON VERİN BU MARKSİZM MODASINA....ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM...FİKİR BEKÇİSİ OLMAYINIZ.
Hayat anlayamadığımız kadar karışık .Anladığımız kadar güzel diye düşünüyorum bu hayatta bir çok şeyi düşünmeden yaşıyoruz iyiyi kötüyü bence anı yaşarken yarını düşünüceksin ama yarın olduğunda ne düşündüğünü bilmiyceksin..
felsefe demek düşünmek,düşündüğünü uygulamak,uygulamanın ise sonunun olmadığını görmek,aynı öğrenmeninde bitmeyeceğinin farkına varıp,böylece felsefe yapmanın ne kadar gerekli olduğunu deneyimlemektir. Herkes herşeyi en hassas noktasından yola çıkarak yapmaya çalışsa,belkide dünya daha yaşanır olur.
biliyorsan başın belada demektir...bela içindeyken hep duyamadığını göremediğini algıyamadığını yaşar ona göre hayaller kurarsın canın sıkılır gerçekliği ararsın ... bir gerçek varsa onlar hep can sıkıcı hayallerdir***
Ölmeden ölenler ölümsüzdürler.İkinci bir hak vermez ölüm.Ya ölüsündür yada ölmek üzere.
Ben birkez öldüm.Artık daha iyi anlıyorum hayatı ve hayatın getirdiklerini.Çünkü,artık aranızda değilim.Dışardan bakıyorum hayata.Egolarına yenik düşmüş,burnu sivri cücelerden uzakta.Beynimin içindeki küçük,rutubetli ve karanlık odamda.Cisminden uzakta,cismini arayan bir gölgeyim A,N.Ş
İyi ki âkil insanlar var. Hüznü ajite etmeden, sömürmeden; yakıcı gerçekleri, bitimsizce uzayan söylevlerine meze etmeden dillendirebilen; dayatmacı-hilebaz iknacılığa tevessül etmeksizin dinleyeni yalnızca tefekküre sevk eden aklıselim sahiplerinden söz ediyorum. Acıları şefkâtle okşar gibi görünüp de sırf bir ideoloji çevresinde konumlanabilmek uğruna kendi kimlik inşâsında acıyı harç gibi ku llananlaradır sözüm. Asıl vahâmet de bu benim için. Yazık ki, acıya payanda olmak dururken acıyı kendine payanda eyleyenlerin mazeretlerini dinlemekle geçiyor ömrümüz. Cemil MERİÇ' in şu sözleri geldi aklıma: ''Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.'' Tuğba KARADUMAN
Nedir inanç? Gizemli ve ruhsal bir kanaat değil, rızanın eşlik ettiği bir düşüncedir.Aklın çabasının tersine, inanç herhangi bir şeyi kanıtlamaya çalışmaz, insanın acizliği karşısında dayanamayıp bir el atan inanç, geçici bir tekerlekli sandalyedir,inanç olmadan yola çıkamazsın fakat onu (Yaradan/Tanrı/Allah... adına ne derseniz) gördüğümüzde inanmayı bir yana bırakıp onu bileceğiz.Herkeste belli çeşitlerde kendini gösteren inanç ihtiyacı, hastayken kullandığımız ilaç gibidir, ölümle iyileştikten sonra inanç kendini ispata bırakır; düşünce, bilmeye;hayal, görmeye dönüşür, o zamana kadar bulanık olan suyu bu kadar net görmek kimine kendini sulara bırakmak arzusu kimine sularda boğulmak ihtiyacı doğurduğunda geriye dönüp hep bir yanıyla bize eksik gelecek şeydir inanç.
İNSANA İNSANLIĞINI ÖĞRETECEK EN BÜYÜK İNSANİ DEĞER İNSANLIKTIR.İNSANLAR İNSANLIKLA İNSANİLEŞİRLER.VE BU YÜZDEN İNSANI SADECE İNSAN ANLAR....HIDIR AKTAŞ
Demek adaletliydi tanrı. Birini yemekten hasta ederken, diğerini açlıktan öldürüyordu. Biri savaşta ölürken, diğerini yüz yaşına kadar yaşatıyordu. Birinin anne-babası yanındayken, diğeri öksüz, yetim büyüyordu. Biri okadar kötü hayat yaşıyordu ki intihar onun için mutluluk vericiydi. Öbürüyse gününü gün ederken gülücükler eksik olmuyordu yüzünden. Bazılarıysa hep ağlıyordu. Biri herşeyiyle muhteşemken, ötekisinin eli yoktu, bacakları tutmuyordu, kördü göremiyordu. Biri itilip-kakılırken, diğeri el üstünde tutuluyordu. Haklı olan kaybediyordu, birileriyse her zaman zafer çığlıkları atıyordu. Ve siz hala karşıma geçmiş tanrı adaletli diyorsunuz? Üzgünüm ama sandığınız kadar muhteşem bir tanrınız yok, ve daha da ileri giderek şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki varolduğunu sandığınız tanrınız sadece kafanızın içinde mevcut.. Düşünceleriniz ne kadar zayıfsa o okadar güçlü ve büyük.
rica etsem bana yardımcı olabilir misiniz sizin düşüncelerinize ihtiyacı olan biriyim.yardımcı olmak isteyen kişiler twitter veya face adreslerini verirlerse memnun olurum. şimdiden tesekkurler
felsefe neden neden diye sorup aklı ve gönlü tatmin etmektir. tıpkı bedenlerin çiftleşmesi gibi; belki de felsefe; akılların çiftleşmesi, ve bu ilişkiden, tıpkı cinsel bir ilişki gibi, haz almaktır. ben buna ruh orgazmı diyorum. çünkü bedenler çürür akıllar bozulur, yücelere çıkan gönüllerimiz ve ruhlarımızdır. bir yazarın dediği gibi, insan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker! Allah neden ilminden çok rahmetini ve merhametini ön plana çıkarıyor sanıyorsunuz kuranda! yada neden tarihin gelmiş geçmiş en zeki insanları deyince biliminsanlarının isimleri sıralanıyor da hiçbir peygamberin adı bile geçmiyor? çünkü peygamber Hakka ulaşmış kişidir. filozof insanlar arasındadır henüz. Hakka ulaşamadığı için düşünce hapsine tutulmuş, akıl da düşünmekten düşünceden bıkmıştır.
öyle bir dünyada yaşıyoruz ki Tanrıdan meşhur insanlar var!Allah ise kendisini gizlemiş! yok desen olmaz, var desen nerde dersin! nerde mi? gönülde! gönül nedir? hissetmek, duygularını hissetmek! İnsan öyle bir hastalığa yakalanmıştır ki,( herkesten herkese bir bakışla bile bulaşabilen), tıpkı hastayken yediği yemeğin lezzetini, içtiği çayın şekerini tadamadığı gibi, Tanrı gibi muazzam, mükemmel bir varlığın mükemmelliğini de hissedemiyor! oysa hiçbir varlık Allahtan ayrı olduğu halde mükemmel kalamaz. aksine Mükemmellik mükemmel olana yakınlıkla ölçülür. Allah mükemmeldir. ya sen? bunu biliyorsun peki hissediyor musun? su soğuktur sıcaktır, cehennem gibi! ya sen? hissediyor musun cehennemin ateşini? bilmek başka hissetmek başka! Hissedilmeyen şeyler bozuk para gibidir, ihtiyacını onun sayesinde görürsün ama sonuçta soğuk bir metalden başka bişey değildir.
felsefe bluetooth gibidir. düşüncelerini bu yolla paylaşırsın. bir başka bilgisayara dosyanı yollamak gibi! ama virüslü dosya da az değil! sen iyi bir antivirüse sahip ol ki sistemin kilitlenmesin, format yemesin:) nedir o antivirüs dediğim şey? insanı düşüncedeki virüslerden koruyan şey nedir? sen hangi antivirüse sahipsin? bunu bil ve öğren
akıllı ve bilgi sahibi insanlar arasında kendini anlamsız,cahil ve değersiz hissedebilirsin; ama huzurlu bir insanın yanında onun huzurunu sen de paylaşır ve mutlu olursun. o halde çok bilmek değil önemli olan, önemli olan mutluluk ve huzur veren bilgiye, kişiye, varlığa kavuşabilmek! bu bigiyi kim verir? kim akıl değil de mutluluk verebilir?
@Cagla Haklısınız günümüz insanı felsefe yapmakta çok zorlanıyor. Felsefe yapmak şüphe ve sorgulayıcı olmayı gerektirir.Özgür ve geniş düşünebilmek için bana göre bütün inanışlarınızı bir kenara bırakıp tekrardan onların üzerinde tarafsız düşünebilmeyi gerektirir. Önemli olan tarafsız düşünebilmektir ama ne yazıkki bazı inançlar şüpheciliği ve sogrulayıcı olmayı reddeder.Türkiye de yaşayan insanlarda buna çok dikkat ettim çocuklarımızı sorgulayıcı ve şüpheci yetiştirmemiz gerekiyor lakin Türkiye de bu yok.
Oldukça iyi bir acıdan baktığını düşünüyorum. Şüphe ve sezgi olmasa felsefe olmaz , felsefenin en güçlü damarı meraklı olmayı yani bilinmeyeni yada bilinenin görünmeyen yada kavram zorluğu yaratan kısmını acmak ve cesur tavır takinip düşünce zenginliği yaratmak değilim.
yahu arakadaslar çok güzel seyler yazıyorsunuz da ben bişi merak ediyorum tıp alanında ibni sina mükemmel biriydi ama felsefe alanında dusunemiyorum sonucta aristo nun felsefesini kabul etmiş yani ibni sina ile felsefeyi bağdastıramıyroum bir türlü
kardeşim,bu felsefe meselesi bu topraklarda geçmez.insanlarımızın kendilerine özgü,has düşünce yaratabilme pratiği yok.zira öyle bir düşünce kalıbı var ki;dini yönden inançsızlar ya da az inançlılar , düşünceyi ideoloji ile, dini inancı oldukça güçlü olanlar ise her mevzuyu din ekseni ile birlikte irdeleme durumuna gelmektedirler.bu halde bizim toplum hala gerçek bir doğu ortaçağı yaşamaya devam ediyor.
bu dünya kötülerin vicdansızların dünyası, eğer başka bi dünya varsa orası vicdan sahiplerinin yeri olmalı... ama sokrates ömer hayyamlar da bu dünyaya ugradıysa bazen de cennet dünyaya uğrayabiliyor demek ki..
İçimizdeki insan aşk için yaşar, Dışımızdaki hayvan zevk için yaşar. Aşk için yaşayan insanlar her zaman daha iyi olabilmek için kendi nefisleriyle savaşırlar. Zevk için yaşayan insanlar her zaman daha mutlu olabilmek için birbirleriyle savaşırlar.
Sadece ihtimal üzerine Allah'ın varlığını kabul etmeyen insanlar benim düşüncem nasıl öyle ufak bir ihtimalle bile olsa biz kendi kedimize rastgele var olduysak yine öyle bir ihtimal bile olsa Allah gerçektir peki bu durumda ne diyeceksiniz sonuçta her ihtimali göz önüne almalısınız ben bu ihtimali düşünüp inanmayı seçtim çünkü sonda sonsuz mutlu yaşam olacak değil mi? kim bunu istemez
Sanatın oluşum atolyesı zıhnımızden başka bır yer degıldır. Zıhınde oluşmadan ortaya atıla bilece sanat yada zenaat olması mümkün degıldır esas ıtıbarı ıle sanat duygu ve dusuncenın maddeye dönüşmüş halıdır. Sanat zıhınde baslar gözüksek ortamda kendısını gosterır.
Felsefe bır marka Altın'da uretılen bır mamul gıbı dusunulemez, bu bağlamda açılan her pencere ıçerıye ışığın gırmesını saglıyacaktır, Işık gırmesede hava gırecektır.
Felsefeci hakikat ordusunun askeri, filozof ise komutanıdır. Komutanda bir askerdir. Öyleyse filozofta felsefecidir. Demekki aralarında sadece makam farkı var.
düşünmek düşündüğünü söylemek eleştiri yapmak karşı durmak bu topraklarda ezelden beri tehlikeli görülmüştür ki tarihimize baktığımızda pek çok düşünürün aydının ya hapse atıldığını ya sürüldüğünü ya suikaste kurban gittiğini ya da geçmişte kellesinin alındığını görürsünüz siz siz olun düşünün çok düşünün yazın çizin ama dikkat ortadoğuya çok da uzak değiliz maalesef
zeki olmak bazı insanlara verilmiş bir hetyedir. zeki insanlar diger insanlar tarafında hemen kefşedilmezler. çünkü zeki insanların davranışı onlara anormal gelir ve zeki olanlar çevredeki bütün yaşanan olaylar ve evrendeki görönen astronomi ,fizik ve metafizik olayları onlara haykırdığını sanarlar.
Felsefe ile netlik arasında keskin bir bağ vardır.Sözleri süsleyerek konuşmak,o sözleri netlikten uzaklaştırmaz.Aksine savunulan düsünceyi duygularla da süslediğinden ,karşı tarafın empati yapması kolaylaşır.
Bu gün bütün yaşamış olduğum bunca zaman sonrası öğrendiğim tek şey var. Bir kibrit al eline geride bıraktığın yaşama dair ne varsa yak. Çünkü ne onların sana ne de senin onlara bir faydan var. Aslolan tek şey şu an ne yaptığın, nasıl geçirdiğin, nasıl değerlendirdiğin. Şu anına iyi davran. Sen ona iyi davranır anlayış ile yaklaşır isen o senin için en iyi şekline bürünüp gelecektir. Çünkü şu an ekeceğin herşey geleceğinde yeşeren tohumun ta kendisi olacak ve senin karar vermen şu an tek mesele, bahçene rengarenk çiçekler mi? yok sa dikenler mi ekeceğin.
Başkalarını mutlu eden şeyler sizi mutlu etmez o yüzden başkalarının nasıl mutlu olduğunu boşuna takip etmeyin. Hatta kendi mutluluğunuzu da takip etmeyin ki o ürkek kuş hiç haberiniz yokken gelip omzunuza konsun
aşk acısı çekenlerin tek sorunu kişiyi sevmektir...Aslında o kişiye duyduğunuz sevgiyi severseniz kişinin varlığı sadece limonataya bir pipettir..Ve her limonata pipetsiz içilebilir..
Bazen soruyorum kendime akılmı daha üstündür yoksa mantıkmı. Doğrusu insan olarak bazen mantığı tercih ederim, hayvanlarda olduğu gibi. Zira insanda beyin olabilir ancak kullanmada güçlük çekiyorsa sorun orada başlar/Sinan Okut
üslup önemli tabi, ifade ediş biçimi işte , asıl: arayış , düşünüş ve nitsche , platon , kant , franz gibi bulamayış... Peki bu bir Çıldırış mı? Bazıları için... bazıları dedik.Peki ötekileri....
Bu evrende oluşumuz , güdüler , sezgiler , duygular , bahşedilmiş her şeyimizle sorgulama kapasitemiz...Sorguluyoruz , neden sorguluyoruz? bu , böyle mi istendi? evet istendi dersek tamam öyle oluyor zaten. ama cevap hayır veya bilinmiyorsa , kaynağını bilmediğimiz bir yerden sorgulama güdüsü da bahşedilmiş. peki neyi bulmamız isteniyor??
Felsefe araba kullanmak ve yüzmek gibi bir etkinliktir. Düşünceler üzerine düşünmektir. Önemli olan bir numara olamasak da bu etkinliği yapmaktır. İlla ki acemilik dönemlerimiz de olacaktır. Kant insanı bir araç değil amaç olarak gör der. Biz de felsefeyi bir araç değil amaç olarak görürsek, felsefeye hizmet etmiş oluruz. Egomuzu tatmin etme aracı olarak görürsek felsefeye meyilli insanları da felsefeden uzaklaştırmış oluruz. Felsefeyle kalın.
Felsefe, insanoğlunun olan ve gerçek olan her şeyi kendi bakış açısıyla keşfetmeye çalışmasıdır. İyi felsefeci dediğimiz insanlar kendi düşüncelerini bizlere en iyi aktarabilenlerdir. Geçmişten selamlar bunu okuyan arkadaş.
Önümüze konulan kalıpların şeklini almaya çalışarak geçiyor ömrümüz... Ev ortamından başlayarak, ilkokul çağlarından itibaren, önce sorgulama yeteneğimizi kaybediyoruz. Sonra özgün kişiliğimizi... Ve başkalarının beklediği insan olma çabasında ki garip şeylere dönüşüyoruz. 3 yaşında bir çocuğun -Bu ne? -Neden? -Nasıl? gibi sorularını 33 yaşında hala sorabiliyor olsak, toplumsal anlamdaki bir çok sıkıntımızı aşmış olacağız...
benim de söyleyeceklerim var diyip yazın demeniz beni cesaretlendirdi, bunun hatırınıa yazıyorum.neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmeden yazıyorum, normalde doğru olduğundan emin olmadan yazmamalıyım diye düşünürdüm, sadece yazıyorum, sadece yazmak için yazıyorum, kendimi, varoluşumu, sadece ve sadece bunu ifade etmek için yazıyorum.iyi ne, doğru ne, tam olarak bilmeden ve bilemeyeceğini bilerek yazıyorum.acı veriyor ama sanki doğru--iyi-güzel olanı bulabileceğimize inanmayarak yazıyorum.elimizden gelen tek şey belki de kendimizi samimi bir şekilde ifade etmekten ibaret gibi geliyor artık, başka elden gelen birşey yok gibi geliyor artık.birbirirmiz yıpratmayı, bir hakikati koparmak umuduyla silkelemeyi bırakıp sadece kendini ifade edivermek.gerisi boştur boş gibi geliyor bana sevgili dostlar.bu cesaretlendiren çağrı için çok teşekkürler.saelamlar herkese
176 Yorumlar
isyan içimizdedir isyan her yerdedir.bir bebeğin ilk çığlığında,bir martının kanat çırpışında,ücre köşede bi dilencinin gözbebeklerinde... kısıtlamalar isyanı bastırmaz aksine kuvvetlendirir.felsefe de isyan dolu bir akıl ve yürekte daha özgürce yapılır.
bence felsefe doğruyu bulmak için başlıyan bir yoldur hayatı sorgulamak için yapmamız gereken hiçbir soruna önyargıyla yaklaşmadan gerçeği bulmalıyız ve bence gercekten savaşlara hiç gerek olmadığını düşünüyorum yaşasın barış insanca bir yaşam
Her probleme felsefe ile cevap verebilirsiniz. felsefe insanları rahatlatır.
Felsefe ufuktur gidebildiğiniz kadardır.
Felsefe Bilgedir Bilgeliktir.
Felsefeyi terkettiğinizde dünyaya boşa gelmişsiniz demektir.
unutmayın düşünmeden anlamadan çözmeden boş yaşamış boş ölmüşsünüzdür.
Laf olsun diye esrarengiz ifadeler kullanmayın.felsefe netliktir.öyle açık ve net konuşurken düşündürebilmektir önemli olan.bir kuşun kanat çırpışları?yani?sizin üslubunuzdur saygı duyarım.ama hayat böyle süslemelerle daha anlaşılmaz..
keşan dedi ki; Felsefe,yani düşünce sanatının çıkış noktası hayatı anlamlandırabilmektir.Çoğu filozofun eserleri mutluluğun nasıl yakalanabileceği öğretisi üzerine yazılmıştır.Varlığının bir anlamı olduğunu düşünen insanlar felsefeyi yalnızca hobi olarak okurlar.Diğerleriyse ana temayı uygulayabilme amacındadırlar.Mutluluğu yakalama çabası için felsefe okuyun..Dünya yaşanılası bir yer ve mutluyum diyorsanız boşverin gitsin.Telafisi olmayan tek kaynağınız zamanınızı zaten elinizdeki birşeyi aramakla harcamayın..
felsefe anlamak eleştirmek derine inmek temele doğruyu bulmak için.sorgulamak....dünya insanlar hayat değerler yaşam ölüm insan sorguluyo bunlar
bence günümüz insanı felsefe yapmakta çok zorlanıyor,çünkü felsefe tarafsız sorgulamayı,geniş düşünmeyi gerektiren bir iş..ayrıca felsefe yapmak için insanın önce kendini sorgulaması gerekiyor,fakat insanlar kendini sorgulamayı bile düşünemeyecek kadar bencilleşti,tabi herkes demiyorum bir kısmı öyle en azından
tarafsız olmak diye birşey yok maddeciysen o perspektiften pozitivistsen o pencereden bakarsın tarafsız olmak güçlünün yanında olmaktır yani onaylamaktır.önemli olan kafa yapısının açık olması.niestcheyle ilgili yorumları okurken yorumlarına katılmıyorum diyen insanlara nazaran bu adam saçmasapan biri diyen daha çok.bu kafa yapısının açık olmaması ile ilgili bir durum..
ben 14 yasiindayim e birden felsefeye ilgi duymaya basladim aslind aturkiyede okumuyorum frnsadayim ve felsefe dersdimiz felan yok yani anlayacaginiz insanin kafasini karistiran sorulari düzelt ve yeniden bicimlendirmek icin felseye ihtiyac var ama her felsefecini sözünede hak vermemek lazim yhok s agelen gide firini sölerse felsefede cevaplari n yerini sorular alacak
amaç sorgulamaksa felsefe yapmanın amacı nedir..? bundan sağlayacağımız menfaat ne..? evrene ve bütünün bilgisini bildikten sonra bize ne gibi bi yarar sağlıyor.......? sonuçta her şeye kişi menfaatleri doğrultusunda ulaşıyor..istemli veya istemsiz.. kim menfaati olmadan bi davranışta bulunabilir ki? acaba bunları yazarken benim menfaatim neydi?
Kişi nasılsa karşısındakini de kendisi gibi bilirmiş . İnsanı , insanlığı , insanoğlunu anlamak çok zor ; fakat çok iyi bildiğim bir şey var ki o da 'üç yanlış bir doğruyu götürürken , bir yanlışın bütün doğruları götüreceğidir.'
sadece düşündüklerimiz gerçeği yansıtmaz aslında düşünmeye çekindiğimiz şeyler gerçeğin takendisidir.
bir ırmak boyunca var olan bütün canlılar ırmak kuruyunca ölür sadece toprak içlerinde en dayanıklısıdır fakat susuzluğa karşı koysada zamana karşı koyamaz
estetizm görünende estetik kaygısını dışa vurmak değildir ruhumuzun en karanlık yanlarını bir panayır gibi aydınlatmaktır
ilk defa nihilistim dediğim bir çölde tek ve yahutta dağ başında -yalnız- değildim aksine insanlar arasında oturmaktaydım
tanrı ağlamayı biliyormu?
insanları ayırmak çokta zor değildir dışarda herkes gibi davrananlar ve yahutta kendi gibi olmaya çalışanlar
bir düzen içinde hapsolmak yani monotonluk duvarları arasında tıkılıp kalmaz müebbet cezasına benzer
sevgiyi kalbinde hisseden biri sevgilisini günlerce aylarca yıllarca -ömrünün sonuna dek- bekleyebilir ve hiç bir şikayet etmez fakat sadece seviyorum diyen biri 5 dakikalık bir gecikme sonrası söylenmeye başlar
para bir tanrıdır bizse köleleri inanmak istemediğimiz halde sonsuza dek ona bağlı kalacağız
Denge
ben felsefeyi değil felsefe beni anlatmalı.ben yoksam felsefe ne diye vardır? hayatta isek varız yoktan gelmişiz yok yere varken yok olacağımızı bile bile o zaman felsefe o ince çizgi içindeki karmaşık beni açıklasın ya da kımse bos bos konusmasın..
savaşlara son vermenin tek yolu savaş kararı verenleri savaşa sokmaktır.
felsefe: varlığımı kurtaran benim, benden sonraki..
APTAL OLDUGUNU BİLMEYEN HERKES AKILLIDIR....
HER İNSAN AYNI GÖKYÜZÜNÜNE BAKAR FAKAT AYNI YILDIZI GÖREMEZ
TESADÜFEN DOĞDUK YAŞAMAK ZORUNDAYIZ.İNSANLAR BİRBİRİNİ ZAMAN GEÇMEDEN TANIYAMAZLAR.HASAN ÖZGÜL
İŞ HAYATIDA BİR SAVAŞTIR.KİM NE KAZANIRSA İŞTE ONUN ZAFERİ ODUR.TOPYEKÜN SAVAŞ DENİLDİĞİNDE İSE
ÇOK AZ KİŞİ TARİHİ YÖNLENDİRECEK BÜYÜKLÜĞÜ İÇİNDE BARINDIRIR.AMA HER BİRİMİZ OLAYLARIN KÜÇÜK BİR PARÇASINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞTIĞIMIZDA ,BÜTÜN BU HAREKETLERİN TAMAMI BU NESLİN TARİHİNİ YAZACAKTIR.SAVAŞLAR AKILLA YAPILMALIDIR.İNSANLARI YOK EDEREK DEĞİL.HASAN ÖZGÜL SOKRATES DÜNYANIN EN GÜZEL ÇİÇEKLERİ İNSANLIĞA ARMAĞAN OLSUN.
KESE`SI GONLUNDEN BUYUK OLAN HERKEZE SORUN KIMI DOLANDIRDIN VE NERENI SATTIN?
Bir insan dili ile düsünür ve konusur; ondan kendisini "asla" soyutlayamaz. Ve hic bir filozof yoktur ki diline hakim olmasin. Buraya yazan arkadaslara tavsiyem, Türkçe-mizi ögrenin önce.
hayatta hiçbir şey tesadüf değildir arkadaşlar. Adam ve Eva'nın işlediği ilk günah bizim bu dünyaya gelme sebebimiz. Üstelik onların günahının bedelini tüm insanlık ödüyor.
adem ve havva peygaberin yediği yasak meyvenin elma olduğu işlendi beynimize şimdiye kadar. oysa bir düşünün bakalım neden avret yerleri yaprakla kapatılarak sembolize edilmiş. yasak meyve denilen cinsellik. insanın başına ne geldiyse haz duygusundan gelmiş ve öyle de devam ediyor.
"Tek mutlak güçsüzlük; farkında olmamak."
blogumda bu sözü bulabilirsiniz.
Dünyaya amaçlarımız anlam kazandırır.İyi yaşamak bir amaçtır ve bu amaca ulaşırız.Yetmez ölümsüzlüğü düşleriz amacımız ölümsüz olmaktır.Sonsuzluğa ermek, amacımız gerçekleşir ölümsüz oluruz peki sıradaki amacımız nedir?.. ÖLÜM DÜZENİN GEREĞİ
felsefe konusu üzerine değil de felsefik bir düşüncem var ve sizlerle paylaşmak istiyorum. insanın yaşamı hakkında düşüncelerim size garip gelebilir ama her felsefecinin sözleri yadırganmıştır. şimdi insanlar diyor ki insanlar ne kadar başarılı olursa ve bu hayatta daha iyi bir yere gelmek için direnmek gerektiğini ve bu sayede en üst noktaya gelinebileceği düşüncesine sahiptirler. ama bence bu böyle değildir. bana göre insanlar belli sınırlar içine hapsedilmiş ve bu sınırda hareket alanı verilmiştir. insan bu hareket alanına çıktığı zaman hemen bir yerden bir ceza geliyor ve tekrar eski durumuna geliyor. anlatmak istediğim. biz ne kadar çalışsak da çabalasak da bizim olmamız gereken yer belirlenmiştir. ve biz malesef bunu aşamayız. zorla aşmaya çalışan olduğu zaman da ya ruhsal sorunlar yaşıyor ya da ya da insanlardan bağını koparıp kendi dünyasında yaşamaya başlıyor. insan ya bu dünyada kendisi için çizilmiş haritaya razı olmalı yada kafasına sıkıp bu dünyadan kurtulmalıdır. başka yol yokk..
'Kimimizin davaları kimimizin ise yalanlarıdır'
Her insanın kendince düşünceleri vardır.Tarihteki filozoflarla bizlerin hiç bir farkı yok.Tek fark ;onlar düşüncelerini söyleyerek para kazanmış,geçimlerini sağlamışlardır.
spencer, evrimi diğer sosyal bilimlere uygulamaya çalışmıştır fakat rus komünist kuramcı ve önder georgi plekhanov un "marksizm, darwinizm'in toplum bilimlerine uygulanmasıdır" ifadesindeki şekilden daha farklı bi uygulayıştır; toplumların ideolojik, sosyal olarak evrimsel değişimini incelemiştir...
marsist görüş diyalektik materyalizmden temel alır; insanların bir hayvan türü olduğunu ve gelişim için şiddet ve çatışmanın gerekliliğini savunur...vladimir lenin, ivan pavlov'un hayvanlar üzerindeki şartlı refleks deneylerini rus toplumu üzerinde uygulamaya çalışarak "rus kitlelerinin komünizm çizgisinde düşünmelerini ve buna göre davranmalarını istiyorum" demiştir...
komünizm in amacı tek tip insan yaratmak ve bunları istenilen şekilde yönetmektir...peki insanî özelliklerin ne anlamı kalacaktır? sanat, bilim, edebiyat alanlarında gelişim; özgürlük ve insan hakları; birey olma bilinci gelişmemiş; klasik köle-devlet yapısıyla leninizm-marksizm komünist yapısının hiçbir farkı yoktur. faşist söylemlerin demokratik bir ülkede yer bulmasının hiçbir anlamlı tarafı yoktur...
tanrı ve gerçek..
hep tanrı var olduğu sürece gerçeğe inanmışımdır..çünkü o yoksa herşey insan zihinin ürünüdür deyip yok sayılabilr..ona inanan biri gerçeğe de inanır.ama inkar edip de gerçeğin olduğunu savnuanlar var. kusura bakmassanız anlamıyorum..örnek verirsem nedensiz yere insan öldürmenin yanlış oldğunu söyleyen bir tanrıtanımaz bunun sadece kendi ve kendisi gibi düşünenlerin yani bir "düşüncenin"duruşu veya görüşü olduğnu unutmamalıdır..böyle bir durumda bu olayın hiç zaman yanlışlığı kanıtlanamaz..varsayım mantığıyla da bu işler açıklığa kavuşmaz..mmesela size yapılmasını istemiyor olabilirsiniz,ama bu başkasına yapmak istemiyorsnuz anlamına gelmez(bu ikisi birmiş gibi kullanılıyor süreki)kaldı ki böyle bir varsayımı insan hiçbir zaman yapmak ZORUNDA deildir
hayatı bin degil bir yaşayacaksın,bir olan hayatına bin kişi degil bir kişi sokacaksın...ersin arat
AKLIMIZ DOĞRUYU SEÇMİYORSA,BEYNİMİZİ TEMİZLEMEK GEREK.!CANAN.Ç
bir parça mutluluk bir parça hüzün, artık ölüsün!
bu cümleyi ben kurmuştum yıllar önce, hala altına imzamı atarım ama biraz düşününce cümledeki kelimelerin hiç de net olmadığını görüyorum. doğduğumu hatırlamıyorum öldüğümün de farkında olamayacağım gibi geliyor bana. peki "ben" nedir? diğer insanlardan hiç bir farkım yok farklı kavramlarla farklı anlamlandırmalarla yaşasam da hayatı mekanizma aynı. erdem denilen şeyi erdemli kılmaz kullandığı cümleler. insan denilen mekanizmayı çözdüğümüz de yok olacağız.
inançsız insan yoktur deniliyor ateistler bile inanmadıklarına inanıyor deniliyor,bence bu bakış açısı yanlış çünkü insanlar bir şeye inanıp birçok şeye inanmamaktalardır aynı zamanda. Yani ben hinduzma hristiyanlığa museviliğe vs bunun gibi birçok şeye inanmıyorum o zaman inançlı insan yoktur inançsız insan vardır mı demeliyiz birçok şeye inanmayan ve ya inanan kişiler olarak..bu yüzden bu bakış açısı yanlıştır
sen nesin hiçbir zaman bilmeyeceksin
XZAMAN,tanrı hata yaparmı? yapmaz.!!! peki neden tek kitap değilde dört kitap? peygamber muhamet acaba bir şizofrenmiydi? zeki olduğu kanısındayım hiç şüphesiz ama bu güne kadar kimsenin göremediği kendisinin görüp emir aldığı ve konuştuğu varlıklar sizce garip değil mi?
HAYVANLARA YAPILAN KATLİAMLARA DUR DİYELİM HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ
herkesin bir inancı vardır inançsız insan yoktur. insan birkaç şeye inanabildiği gibi birçok şeye de inanmayabiliyor diyelim ki inandıkları ve inanmadıkları eşit dengede o zaman bu insan inançlı mıdır inançsız mı? ben mesela hinduizm e paganizme hristiyanlığa yahudiliğe ve diğer dinlere inanmıyorum bu kadar şeye inanmayan biri olarak neden inançlı oluyorum bir şeye inanıyorum evet ama bir çok şeye de inanmıyorum bence inançsız ya da inançlı insan yoktur demek yanılgıya düşmek olur
ister inançlı olun ister inançsız olun gerçek olan asla değişmez.
ateş,hava,su,toprak,aşk.
felsefecıler yada dıgerlerını okumak bılgıyı getırırken kendıne aıt sözlerı olan insanın kışılıgıde var demek tır
yelda tarhan
her şey değişirken gerçeğin değişmediğini söylemek çelişkiye düşmek olmuyor mu?
bir insan düşünün ölümsüz ve sonsuza kadar sayısal loto oynuyor mutlaka bir gün tutturmaz mı ihtimal ne kadar düşükte olsa birgün mutlaka tutar çünkü sonsuza kadar oynuyor ,peki yaşamın ortaya çıkma ihtimalininde çok düşük olduğu söyleniyor hatta inançlılar tarafından mucize gibi bir şey olarak algılanıyor ,sonsuz evrende sonsuz harekette o yaşamı oluşturacak element ve organiklerin gerekli koşulları bir gün oluşturacağı düşünlemez mi? sayısal örneğinden hareket edersek
insanlar kendi kapılarının önünde dilenirler aslında.sırtlarını dayadıkları kapıları açmadan.sanırım varlık içinde yokluk tam da bu olsa gerek.ve bu yüzden kavramlar çatışır, hakimiyet ve esaret oluşur.kapının ardındaki bir deniz olmaktansa bir taş atılmadıkça ortaya çıkmayan dalga gibiyiz çoğu kez.
Hayatınız boyunca intiharı bir kez bile aklınızdan geçirmediyseniz siz gerçek uyanışın tadına bakamamışsınızdır. Mantığın en doygun süreci ölümle yaşam arasında kaldığınız o ince noktada aldığınız kararlardır.. İnsanoğlu diye adlandırdığımız varlıklar yani bizler gerçeklik, gerçeğe yakınlık ve sanallık (soyut boyut) arasındaki farkı bilinçlendikten yani uyanışımızdan sonra algılayabiliriz. Bunu da Farkındalığın farkında olmak diye isimlendirebilirz...
Written by Ece OZALP
hasan özgül abime bir cevap vermek isterim
aslında bakarsanız biz bu dünya üzerinde yaşamak için çok çabaladık. milyonlarca sperm arasından o yumurtalık zarını delen bizler dünyaya gözlerini açanlarız. milyonlarca spermi geçip yumurtalığa ulaşmak için gayret ettik kazandık zarı delmek için uğraştık herkes bu dünyaya isteyerek geldi belki anne babası istemedi ama o istedi ve başarmak için çabaladı
Düşlermine düşmekten felsefe beni kurtarabilr mi?bilgimin doğruluğunu nasıl sorgulayabalairim felsefesiz,İman-inanım süreci önce bilgiyle başlamaz mı?Şu dünyanın yapay,yaralayıcı koşuşturmasında durup düşünmek ve ve çok şeyin analmsız olduğunu felsefe bize göstermez mi?
Capitalizmin sistemleşmesi demek herşeyin güzel olacağı demektir
amacım fikri yaymak değildir
ancak kapitaizmi bir çok ototrite yçnetim biçimi olarak görmüyor
eğer sistemleştirmeyi başarırsak bütün dünya ülkeleri amerika gibi olacktır zengin,refah seviyesi yüksek sağlıklı olacaktır
sistemleştiremezssek SSCB gibi açlıkta kalıp 80 ene sonra yıkılırız
teşekkürler...
hiç sevmediğim insalar felseficiler sadece bir kalem üzerine saatlerce boş sözler sarf edebilirler.
Hayat kısa molalarda yaşanır..
"" "Felsefeci olmak" söyleminin bile aslında içinde bulunduğumuz ruh halinin ne tür bir kısıtlama içinde olduğunu kanıtlar nitelikte. Filozoflar felsefeci midir ? Veya biz felsefeci isek aynı zamanda filozof muyuz ? Ya da felsefeciler filozof seviyesine ulaşamamış felsefe hayranları mıdır ? Bunun ölçütü nedir ? ""
Filozof olmak için bilgiyi sevmek gerekir, filozof demek bilgiyi sevmek demektir. Şu an da bir çok insanın "felsefeciyim ben" demesi yanlıştır. Felsefe yapabilmek için bilmek gerekir, sadece düşünmek ve nesnel cevapsız sorular sormak değildir! Şahsen ben bir insana felsefeci demek için Nietzsche gibi bir kitabı 10 sayfa da anlatmasını beklerim ki bu öyle söylendiği kadar kolay değildir. Bunu nietzsche ve sartre ı bilenler daha iyi anlayacaklardır. Bu iki isim de kendi alanlarının babaları sayılır.
Seygiye ve Bilgiye saygılar...
Felsefe, bizi ona ulaştırmada en kısa yoldur.Kimi insanların düşündüğü gibi felsefe ondan uzaklaşma değil daha onun yanına varmadan onu görmeden onu en derin bir biçimde hissedebilmektir...
kapitalizmi istediğin kadar sistemleştir sistemleşecek olan sömürüdür,makine bolluk getireceğine açlık getirdi.makineye karşı değilim sadece makinelerin kimin elinde olması gerektiği fikri tartışılır özel şahıslarmı yoksa tüm toplum mu...şahıslar kendi çıkarlarını düşünür oysa toplum herkesin çıkarını öyleyse yaşasın ekim devrimi ve sosyalizm
sormazki bilsin bilse sorar bilmezki sorsun sorsa bilir
Unutma; Kazanabildiğin kadar değil, ihtiyacı olanlara verebildiğin kadar zenginsin.
Farklı açılardan bakmaya ne dersin???
Belki senin gördüğün gibi değildir...
Babadan Oğula Nasihatler
http://doganlar.blogspot.com/2006/06/farkl-adan-bakabilmek.html
aşk davaya benzer, acı çekmekte şahide. şahidin yoksa davayı kazanamazsın
Bizi bitiren "keshkeler"... Keshke "keshke" demeden yasanilsaydi... Gunel Tehmezova
Düşünmektir felsefe, sorgulamak, şüpheye düşmek,hayret etmektirş.Başında herkes filozoftur sadece bazıları benliğini kendi yarattığı dünyanın monotonluğunda boğar şaşırmayı ve düşünmeyi bırakır kısacı artık filozof olmaz.
felsefeyi bağımlılık olarak tanımlamak çok doğru geliyor bana çünkü bir kere zevkini aldığın zaman bırakmak imkansız bunu hemen hemen herkes bilir heralde bir düşünme sanatıdır ve hangi insan düşünmeden yapabilirki aslında herkes felsefeci tek farkı olanlar herşeyi düşündüğüne göre uygulayanlar hayatda böyle sonunu bildiğimiz bir oyun değilmi herkes kendi kurallarına göre oynar tek farkedemediğimiz oyunu kurallarına göre oynamak tek bi silah verilmiş bize herkesde aynı olan bi silah bazları bu silahtan nükleer bomba yapmayı başarmış ozaman aynı şartlarda yenilebilme olasılığını başarabiloyasak yenme olasığını başarmışız demektir herke bi sihir arar ya bence sihirli sözcük olan şey NE KADAR KEŞFEDİYORUZ!
en zor şeydir başkalarının düşüncelerine tahammül etmek bu yüzden çoğu kişi çok zevk alır eleştirmekten çünkü herkes düşünür doğru yanlış farketmez herkesin kendine ait bir penceresi vardır sadece ordan bakarlar eleştiyi aldığınızda başka bir pencere açılır siz kapatmak istersiniz inatla işte ozaman anlayınki daha alacağınız çok yol var zirveye ulaşamamışsınız demektir çünkü hep farketmişsinizdir tek doğruya tek basamak kalmış olanlar söylediklerinize temiz bir gülümseme ile cevap verirler haklısın seninde bu yönden düşündüğün doğru derler onlar sizin pencerenizden zaten çoktan bakmışlardır ve görebilirler oyüzden neden tek basamak dediğme gelmek istiyorum hiç kimse tamamlayamaz zirveyi çünkü mükemmel değildir kimse herkes mutlaka bir yeri atlar atladığımız noktayı bulduğumuz zamanda ölmek üzereyizdir pek bi işe yaramaz yani bizim yapabildiğimiz yeri bırakıp başkalarının tamamlamasını bekleriz ama çoktan onların pencereden baktıkları yer değişmiştir herşey değişmiş gibi görünür daha doğrusu ama hiçbir şey değişmez sadece şanslar artar bizlerde zararı dahada arttırırız atladğı yeri bulanları dinlemeyerek unutmayalımki Akıllı Adam Aklını Kullanır Daha Akıllı Adam Başkalarınında Aklını Kullanır !
herkes göremediklerimizden şikayet ediyor bi kozmonot ve bi beyin cerrahi sohbet ederlerken kozmonot ben okadar uzaya çıktım ama ne yaratıcı ne de melek gördüm der beyin cerrahıda bunun üzerine bende okadar beyin ameliyat ettim ama ne düşünce gördüm nede duygu der yani görmediğimiz olmadığı anlamına gelmez zaten görünmeyenleride hissedebiliyorsak kesin vardır çünkü olmayanı hissedemeyiz değilmi eğer zaten görünmüyo yoktur gibi düşünceler geçerli olsaydı asla bu teknolojiye sahip olamazdık çünkü ışıkda görünmez aşkda ama çok derin hissedebiliriz
yalan söylemk bu kdar bastken neden herkes hayat cok zor diye bagırıyor?? blki de yine yalan söylüyorlardır..
ARKADAŞLAR HERŞEY DÜŞÜNCEDEN VAR OLUR DÜŞÜNEMEYEN İNSAN YAŞAMAYAN İNSANDIR bir ülkeyi yönetmeye çalışsaydınız ilk iş olarak ne yapardınız diye sorduklarında şu cevabı vermiştir. Önce dili düzeltirdim. Dil düzgün olmazsa kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler iyi yapılamaz. Gereken yapılmazsa toplumda ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk güçsüzlük ve sarhoşluk içine düşer. Ne yapacağını işin nereye varacağını bilemez. Bu sebeple söylenen sözü doğru söylemeliyiz.
Sonsuz birdir. Bir de sonsuz. Günün birinde euclid veya uzay veya başka bir matematikle ispatlanacağına inanıyorum.
17 haziran 2010 16:24
Görmediğimiz halde hissediyoruz o halde vardır diyorsunuz. Ama hissedilebilen Şeylerin duyu organları (5) ile algılanabilir olması gereğini atlamışssın ayrıca ışık da duyu organı olan gözle görülür. Mesela kapı arasından süzülen ışık g.ibi. tanrı vardır yoktur tartışmasına girmek istemem sadece yanlışı düzeltmek istedim
AHMET K...
12 temmuz 2010 18:10
yorumun için teşekkür ederim bende yanlış anlaşılmayı düzeltmek için yazdım ben orda soyut olarak ele aldığımız şeyler arasındaki çelişkiyi anlatmak istemiştim sadece vardır yoktur tartışması olarak degil biyandanda his ve algı ayrılabilir 5 duyumuzu aşan pek çok şey var ama mantığımızı geçebilen az
FELSEFE... :D eskiden sorsaydınız bana, felsefenin gerçeği aramanın en araştırmacı ve şüpheci ve en doğru yolu olduğunu söylerdim ama o aynı felsefenin derinliğine indiğim zaman ve psikoloji ile desteklediğim zaman aslında ne DOĞRU NEDE GERÇEK denen kavramların aslında var olmadığını anladım
şimdi bunu bana sormakta haklısınız (peki senin bu anladığın şeyde senin gerçek kabul ettiğin şey değilmidir?)bende şöyle cevap verirdim cevap soruda gizli (senin gerçek kabul ettiğin)yani demek istiyorumki GERÇEK DOĞRU YALNIŞ SAÇMA gibi terimler kişiden kişiye değişir ve GERÇEK BİR GERÇEK VEYA DOĞRU YOKTUR ben kendimi bir felsefeci olarak tanımlarsam eğer biraz karşıt gibi sezelebilirim bu yazdığımdan onun için ben kendimi şöyle tanımlıyorum ben rasyonalıst düşünen AGNOSTİK bir şüpheciyim...gereksiz gibi görüyorum buraya yazmayı ama nedense içimden geldi:D GERÇEK YOKTUR AKLIN YETEBİLDİĞİNE KADAR UZANAN İNANÇ VARDIR...
hayat ne güzel bir resim kadar ilgi çekici ne de felsefi bir metin kadar gizemlidir.hayat emekleyen bir bebeğin yürümeyi öğrenmeden koşmaya başlamasının insanlarda hiç tuhaf bir şey yokmuşcasına hareket etmelerini sağlayan basit bir düzendir.
aslına bakarsanız hayat felsefesi diye bir şey yoktur.insanların karşılaştığı olayların genelde birbirinden farklı olması onları çeşitli hayat felsefelerine yöneltmiştir.bu yüzden hayat felsefesi yoktur her duruma karşı uydurulmuş hayat hayat felsefeleri vardır.s.u
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.
Aristoteles
işte bana göre hayatın felsefesi-varsa tabi-bu.
artık insanlar herşeyin farkında değil mi.Baksanıza bi daha ne kadar kendinizi kandırabilrsinzki her zaman iyi olsun yada kötü olsun insan daima kuvvetli olna güçlü olandır.
Ruh insanin ic mekani ise akil onun giris kapisidir felsefe o kapinin anahtari,filozoflarda cilingiri....
dünya bir tanedir görünüşte ama içinde zerre üzerine zerre dünyalar saklıdır herşeyde..ister o zerreden bul bütünü istersen bütünden başla kaybol zerrelerde..işte bu yüzdendir bildikçe hiçbirşey bilmiyor olduğun çünkü bilgi sonsuzdur..
arka sokaklardayım
ölümün kol gezdiği
arzailin can dostu olduğu
yarınların olmadığı
arkasoklardayım
umutlara yeryok
hayallere
sevgiye
iyiliğe
güzelliğe
kısaca insanlığa yer yok bu sokaklarda
kalem tutmak yerine
silah tuttuk
küçük yaşta
emeklemeyi öğrenmeden koştuk
konuşmayı bilmezken yalana söyledik
yaşamayı öğrenmeden vurulup öldük
arkasokaklardayım şimdi
herkesin kurtulmayı istediği sokaklardayım
yaşamla ölüm arasına sıkışmış penceremden bakıyorum dünyaya
ve sadece karşı kaldırımı görüyorum
bu rütübetli bodrumdan
güneşi görmüyeli birkaç ay oldu
yaşmayı unutalı inan bana ne kadar geçti unuttum
aslına bakarsan ben yaşamadımki
sadece kurulmuş hayatlardan kendime zaman çaldım
ve şimdi
zamanlar bitti
azrail kapıda
elveda arkasokaklar elveda
yetkin-1960@hotmail.com
bildirim dünyasından her mesaj alındığında,ne kalp kalp gibi kalır işlevini görürü,ne düşünce özgürlüğü düşünce dışı saf kalabilir,her şey sahip olamadıklarımız dışında kalan yıldızlar gibi,ağlarken bile suçlarız birilerini yanlız ağlayabilmeyi başarabilen bi insan olmak için çabalarken göremediklerime hediye vermeyi unutmamaya çalışmaktayım.Bunun bi suç olduğunu düşünenler elbet olacaktır zaten bende benim zıttımı düşünenlere bi parça benden bi şey sunabilmek için uğraşıyorum.Sahiden ne anne ne baba ne kardeş ne dost yok,gördüklerimiz için değil kullandıklarımız için malzeme onlar.Üzüntü için kıskançlık için şefkat için hepsi var.Şimdi dünde bügünde senin arkadaşın olsun annen olsun baban olsun dostun olsun.'lacivertsimya'
Çıldırmanın Tek Formülüdür !
felsefeyle nerdeyse hepimiz çok küçük yaşlarda tanışmadık ama hayatımızın her döneminde felsefeyle iç içe olduğumuzu anladık.düşünmek sorgulamak irdelemek kafa yormak..bunların hepsi felsefeye giden yoldur.dünyaya naısl ne şekilde geldik bilmiyorum ama felsefe yaparak yaşadığımı biliyorum.dünyanın anlamı onu çözdüğümüzde ortaya çıkmaz.ancak sorgulama sürecinde yaşadığımızı anlarız.irdeleyen bir beyin yaşadığımızın en büyük kanıtıdır ve ben bunu doyasıya yaşıyorum.dinimi inancımı tanrıyı sistemi her şeyi sorguluyorum.biliyorum ki son bulmayacak engellenemeyecek tek şey felsefedir.çünkü insanoğlu her durumda düşünebilmektedir.
Bence felsefe insanın kendini kendinde arama serüvenidir.Ama bu serüvende birden kaybolur.Birden de çıkıverir.Ama kendini bulduğu yerde bu sefer de kaybolur.Kendini bulduğunda da bu sefe bulduğu 'kendi', kendisi değildir.Kendisi başkası oluvermiş.Kendini sorar kendine.Şüpheye düşer tam cevabını bulmuşken yine.Şüphelerde bu sefer kaybolur.O yerden bu yere savrulur durur bu serüvende.İşte felsefe böyle bir şeydir.Tam bulmuşken kaybettiğinizdir...(HIDIR AKTAŞ---VAN Y.Y.Ü SOSYOLOJİ)
Hec neden qorxmuram deyen insan en azindan qorxdugunun kiminse bilmesinden qorxur;
Felsefeni insan axtarmir,felsefe ozu lazim olan insani tapir!!bunlar ise filosoflardir!!
Her yerde men varam,amma eslinde men hec var olmadim!
Ne edeceyini yox,ne olacagini duwunmekdir insani insan eden!
Insan almazdir,heyatsa bu almazi cilalayan bir alet
Heyatimin tek menasi heyatimin menasini tapmaq ucun yawamaqdir!
benden de bu kadar,insallah daha cok dusunce ve sozler yaza bilirdim,ama insallah gelen defaya ....
Önermem:
Gerçekler ego muzun manuplasyonudur. İsteyen işine geldiği gibi algılayabilir. Ama bu bir tehlikedir. Anlaşamamazlık burda başlar asgari müşterekler ve empati burda devreye girer! Bu yüzden anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna azdır...
IQ ve EQ oranı bozuklara salak diyoruz Zekanın en büyük getirisi karşındakinin senden daha zeki olabileceğini hesaba katmaktır. Alaycılık çaresizlerin en sevdiği limandır!
İntikamın en iyi yolu; affedip unutmak ve iyi yaşamaktır...
Mesut KEÇİK
felsefe aşktır.tutkudur.
bambaşka bi yaklaşım düşünce yaşam tarzıdır.
bİanda hayata girer ve bianda elden kayıp gider tıpkı bi sevgili gibi düşündürür.herşeyde o vardır.Onsuz hayat bomboştur ama gittiği anda biter.Felsefe aşktır.ne kadar bağlanırsan o kadar karşılığı vardır.Ama herşey olucağına varır dediğin anda ne felsefe kalır ne aşk...
felsefe hergün aynı sokaktan geçıp farklı seyler hıssetmektır....
arınmak, temizlenmek her insanın arzusu,
kimi aç kalır, kimi temizler zanneder su.
oysa ateştir; kirden pasdan arındıran,
kim daha iyi bilebilir? herşeyi tanrıdan!
mustafa ılgaz
felsefe aynaya bakarken arkada kalan gölgeye soru sormaktır
aklın duygulara başkaldırmasıyla var olduk şimdi duygu hakimiyetine girme çabası içerisindeyiz duygular aklın biyolojik bir hata olduğunu anımsadığı zaman tekrar yok olacağız
Ah insan ırkının hayalperest bireyleri. Felsefe hiçbir şeydir. Tarihte söylenmesi gereken sözlerin haykırılmasıydı felsefe. Bir anaydı felsefe. Yüz yıllar önce yeni şeyler söyleyecek olanları doğurdu ve intihar etti.
"Felsefe sürüden ayrılmaktır", "Felsefe sorulmayanı sormak, düşünülmeyeni düşünmektir", "felsefe yolda kalmaktır" gibi aptalca basmakalıp sözleri aşın artık. Yok öyle bir felsefe. Felsefe tarihi ve ideolojik yıkıntılar var sadece. Yıllardır yükseköğretimde felsefe eğitimi gören ben, kendimi cehennemde 'dini kitap' okuyor gibi hissediyorum.
Antik zamanlarda dine atıfta bulunarak söylenmiş bir söz vardır: "Hoş bir yalan" Bende onu değiştiriyor ve şöyle diyorum: "Felsefe, hoş bir yalandır."
felsefe, insana bilgi ağacını yasaklayan tanrıya ilk başkaldırana, yani şeytana bilgi meyvesini yeme yolunda yoldaşlık etmektir...
hayat mı zor zor olan insanlar
hayat mı kötü kötü olanlar da insanlar hayatsa masum bi suçlu...s.a.
önemli olan neyapabildiğini bilmek değildir ne yapmak gerekiyorsa onu yapmaktır artık bilen cahillerle yaşıyoruz
felsefe düşünülmemiş olanı düşünmektir.böyle bir felsefi tutum içinde olmak düşünceyi geliştirir; dili güzelleştirir.
Felsefe yol ararken yol gostermek degilmi. Bazen cikmaz sokaklar yada kaybolupta basladigin noktaya hic bir zaman donememek yada donmemek var.
Kibirle felsefe olmaz, ne kadar kendini (ego) ufaltirsan bilki sig sularin okyanus olur yada sig sulardaki seyahatin okyanuslarla bulusur.
Isyan'nin felsefesi ayridir acligin felsefesi ayri. Nereden durupta baktigimiz onemli degilki yanliz felsefe yaparken, yapilan felsefeyi anlarkende. Derinlerde dolasmak her yol yuruyenin harci degildir. Birde bunun maden tarafi vardirki oldukca karanlik ve zahmetli ayni zamanda gocuk altinda kalma riski bu isin ta kendisi.
Elmas madeni bu isin en karli olani, bulupta cakarmasi kadar zordur islemek o elmasi o yuzden kimi madenciler komur cikari kimisi demir kimisi bakir.
Kimisine agir bir yuk gibi gelir felsefe keyif kacirir, kimisinin keyfi kacmistir felsefeyle kendini rahatlatir. Felsefe anlasilmazi anlasilir duruma getiren soylem duzenidir. Bazen anlasilmis olanlar kazaya kurban gider anlasilmazda bulur kendisini ve insanlik su an icinde oldugumuz gibi maddenin tutkusundan kopamiyor ve din ve tore dedikleri dogmanin degirmen tasini boynuna asmis ozgurlukten bahsediyor.
Ne hayaller seni esir alsın, ne de gerçeklerin yenilmiş bir kölesi ol. Sadece hayallerini ve gerçeklerini avucunda sihirli bir küre gibi tut.
tuna
*HER İNSANIN İÇİNDE VARDIR BİR NANKÖRLÜK.BUNU BAZAN KENDİSİ İÇN KULLANIR BAZEN BAŞKASI İÇİN.
*KİBİRLİ OLMAYI EFELİK SANANLAR BİLMEZLERMİ ACEP KİBİRİN ATEŞTEN OLDUĞUNU.
*ÖZGÜRLÜĞÜMÜ KISITLAMADIĞINI SAVUNANLAR,ZAMANINDA ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANANLAR...
*UZAK DURSUN ELLERİNİN KUVVETİ AMAN DURSUN UZAK YIKAMADIYSAN BULAŞIVERİRR KİRİ...
HER İNSANIN İÇİNDE VARDIR BİR NANKÖRLÜK.BUNU BAZAN KENDİSİ İÇN KULLANIR BAZEN BAŞKASI İÇİN.
*KİBİRLİ OLMAYI EFELİK SANANLAR BİLMEZLERMİ ACEP KİBİRİN ATEŞTEN OLDUĞUNU.
*ÖZGÜRLÜĞÜMÜ KISITLAMADIĞINI SAVUNANLAR,ZAMANINDA ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANANLAR...
*UZAK DURSUN ELLERİNİN KUVVETİ AMAN DURSUN UZAK YIKAMADIYSAN BULAŞIVERİRR KİRİ...
Felsefe yol ararken yol gostermek degilmi. Bazen cikmaz sokaklar yada kaybolupta basladigin noktaya hic bir zaman donememek yada donmemek var.
Kibirle felsefe olmaz, ne kadar kendini (ego) ufaltirsan bilki sig sularin okyanus olur yada sig sulardaki seyahatin okyanuslarla bulusur.
enayiymiş be platon...
bir içsinde görsün....ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
islak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim...
hele ölüm şarabından bir için,sonra ayık kafayla düşünün feisefe denen şey neyse.içselleştiremediğiniz size yabancı fikirlrin büyüsü sizi kandırmasın.her zaman ne pahasına olursa olsun kendinize karşı samimi ve dürüst olun ozaman felsefe sizi merak eder siz onu değil.(Rakı şarap içiyorsam sana ne
Yoksa kimseye zararım içerim
İkimizde gelsek kıldan ince köprüye
Ben sarhoşkende geçerim-samimiyet budur)hiçbirşey yapmak için yapılmaz kendinizi o eylemin içinde bulursanız o zaman belki felsefe yapıyorsunuz denilir.kısacası ne istedeğinizden sarhoşluk seviyesinde emin değilseniz kasmayın kendinizi.(ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....)
Aramak isterken,aramanın bulma serüveninde determine komşulğuna tanık oldum.Felsefeyi nedir veya ne kadar gereklidir olarak değerlendirmedim.Epikürü örnek aldım entellektüel hazlarımın peşinde varoluşumu yaşıyorum.Fikir otopsileri yapmayı seviyorum.
Alt ben ile ilgili karmaşık düşüncelerimi toplamaya çalıştığım bir şiir denemem:
Bir üç harfli içinde geçiyor hayat
Dipsiz kuyuda, ben ben’de
Gözlerde bağ, deli gömleği ve zulmet
Debelenirken kefende
* * *
Kalkıp gitmek gelir fütursuzca ben’den
Var mıdır ki ben’e vekil?
Zorum aklım, derdim yok yana bedenden
Değil ki tek Tanrı tekil?
* * *
Layemut ben, irfansız ben, anlamsız ben
Gelmişim ben’e bir sefer
Bir sen, bir avuç toprak, bir top da kefen
Aynadaki ben’e yeter
Ali Hatapçı
Siyah Beyaz Kültür ve Sanat Platformu 3. sayısında yayımlanmıştır.
insan diğer var olagelen şeylerde de olduğu gibi edilgen bir niteliğe büründüğü bir (ben olmayanlar) kümesi içine fırlatılmış ve o ben olmayanlar kümesini, yok edebilme veya varedebilme inisiyatifinden ziyade o kümenin dayattığı kurallar çerçevesinde bazı değişimlere tanıklık etme ve bazı değişmelere ise bizzat katılma değişimin sujesi olma özelliği taşır.Bu bağlamda hiçbir felsefe,yukarıdan insanı dinleyen Tanrı katında makbul değildir.çünkü felsefe bizzat bir görüşün diğer bir görüş tarafından itelenmesidir.aksi halde felsefenin bir sonu olurdu.eğer ki felsefeni bu kuralına göre davranacak olsaydık...hiç felsefeye bulaşmamamız gerekirdi.çünkü ne dersek diyelim,felsefi düşünler özünde tanımlanamaz ve genel geçer olmadığı\olamadığı için ancak kümülatif bir yığın içinde en doğru olasılığı arıyoruz...çünkü her şey bir olası\ olmayası ayrıca kahrolası ve olmaz olası şeylerden oluşur....ama doğru olasılık diye bir şey yok ki?olasılıklar ne doğrudur ne yanlıştır ne de gerçektir.ilk çağdan bu yana bir çok filozof geliştirdikleri yöntemlerle bir diğer görüşe galip gelmişlerdir.uzaktan baktığımızda bir çoğunun doğruyu söylediğini görürüz.peki bu doğruların\paradigmaların içinde yer alan en doğru usa vurma hangisi olaki?kimi diyor insanın mantığı\zekası yalan söyliyi..çünkü bu dünyaya göre bir vahdet sergiler ve bu dünyanın materyalleri ile öte alemleri veya adı her ne halt ise onu\aranılıp da bulunamayanı algılayamaz.. ...o zaman ben düşünmeye başladığım anda o filozofun bakış açısına göre hep yanlış yolda gideceğim....öyleyse ne yapmak gerekir?düşünmeyi düşünmemek gerekir.:))))
tek doğru olasılık vardır.ve bu olasılık bundan başkaca bir olasılık olmadığı için,olasılık olmaktan çıkar ve yegane gerçeklik,yegane doğruluk,yegane sebep ve yegane sonuç olarak karşımıza çıkar.eğer herşey değil isen hiç bir şey bilemezsin.sadece herşeyin bir parçası olursun.bu olasılı içindekiler bu olasılığı kavrayamazlar çünkü alternatif olasılık veya olasılıklar ile hiç tanışmamışlar\tanışamamışlar'dır.o yüzden içinde bulundukları zaman^mekan algısı dahi çürüktür.ve insan diğer bütün varlıklarda olduğu gibi tümden gelenin bir bağımlı değişkeni olarak fonksiyon gören bir zihin yapısıyla donatıldığı veyahutta böyle bir zihin ile varlığının bilincine vardığı için...insan hangi konuda, ne dese yalan olur diyeceğim ama yalan nedir?doğru nedir?o nedir bu nedir şu nedir?nedir nedir?
şu anda henüz dünyaya gelmemiş olan insanların,bu dünyayı ne duyuları ile ne de aklı veya zekası ile algılama imkanı zamana göre değerlendirecek olursak bu değeri "0" olan bir çok jenerasyon sonradan dünya nüfusuna dahil olacaklar ve onlar da bu dünya veya evren veya herneyse işte,şeyler hakkında sorular sormaya başlayacaklar.oysaki şimdi hiç yoklar..ne kadar da komik değil mi?şu anda şey bile değiller.hiçbirşeyler. doğacaklar,büyüyecekler ve başlayacaklar felsefe yapmaya...ulen daha dün doğdun be..bre more... bu bir nevi şeylerin bir kısmının diğer bir kısmı tarafından,bir silsile içinde şey olmaktan çıkıp bir kısım varlık tarafından (algılanabilen\ bilinen) başka bir şey haline gelişinin taraji-komik bir öyküsüdür.bu durum,en azından ortalama bir zeka ile dünyayı algılayan her insancık için böyledir.
filozof dediğin,elindeki kuru üzümle bir tas has hoşluk yaratabilen nadir insanlardan biridir.
insanoğlunun yapabileceği en biyik kötülük,veya vicdansızlk(çocuk doğurmaktır)
o tertemiz yaratıkları kendi cennetlerinden alıp yer yüzü cehennemine bırakiyorlar.
acılar ve günahların içine.
bırakın kendi cennetlerinde huzur bulsunlar.
bırakın tertemiz saf su gibi kalsınlar.
sadece 9 ay anne karınında huzur bulmiyorlar mı?
doğunca isyan edip bağarmiyorlar mı?
yeter lan bune hayat mı bu derken sen çıktın karşıma
Felsefe yolda yürümektir...
la havle....bizim millet hepten filozof olmuş da haberimiz yokmuş....
italyan rönesansını devam ettiren entelektüellerden biriydi.Bilgi ve tarih üzerine felsefe tarihinde alışık olmadığımız yeni görüşler geliştirmişti.Ona göre bizim inşa etmediğimiz bir doğayı anlamak,kendi inşa ettiğimiz kültürü ve toplumu anlamaktan zordur. Bu filozof kim?
bu hayyatta canlılar var oldugu sürece akıl da var olucaktır.yani demek istedigim her şeyin üstü akıldır...her şeyi akıl ile yaparız.. kimi fazla iyi kullanır aklını kimi fazla az kullanır ama sonucu degiştirmez akıl en büyük silahtır...
herkes mutlu olsa bilader, neşe ile şarkı söyleyip dolaşanlara rastgelsek hep,hiç kimse birbirine kızıp bağırmasa, tıpkı hafifçe dokunulduğunda kıvranan toprak solucanları gibi olmasak, ekmek bulamayanlar bulamaç yapıp satsalar ama alan da olmasa,olmadığı gibi satanlarda bedaya satsa ve bunların adına da tacir denmese,ve bu vaziyet "her kör satıcının bir kör alıcısı mutlak bulunur hesabı"na kaydedilse....ama o kör alıcı hiç gelmese kör satıcının bulamaçları elinde kalsa ve iflas etse...ve şok geçirip bu seferde sağır olsa....insanlar el ele tutuşsa birlik olsa uzasalar sonsuza....her yer yeşilçam filmlerindeki havayla dolsa...bütün temenniler temenniden ibaret olsa....zaten öyle değil midir? gericilikte ilerlesek ilericilikte gerilesek ve ilericilerle gericiler eşit seviyeye gelseler....vesaire vesaire arkadaşlar....ben şimdi buraya mantıklı şeyler de yazabilirdim...ama bu neyi değiştirir di ki?dünyayı mı evreni mi?neyi?farzedelim değiştirdi...neden birşeyleri değiştirmek isteyeyim ki?illa ki her şey değişir özel bir çaba harcamak niye?bir takım faydalar umarak birşeyleri sorguluyorsak ki faydacılık aramak insan zihninin her yerinde vardır.. zaten bu her varoluşda kendiliğinden bulunan bir töz değil midir hareketi yaratan.fayda eninde sonunda YOK OLAN(BİTEN TÜKENEN) bir şey olduğuna göre İNSANIN ÇABASI HEP BOŞ YERE....
AKIL FAYDANIN HİZMETÇİSİDİR.......asla hepsine ulaşacak kadarını bilemeyeceksiniz...o yüzden çırpınmayın hiç boşuna...
felsefe aslında hayata bir meydan okuma karşı çıkma sistemidir.insanın kendisini aramasıdır felsefe düşüncenin temel ilkesini ele alır
hayat öğrenilcek birşey değil yaşamına devam et...
felsefe denildiğinde, aklına gelen tek idea marksizm olan bir sürü dar kafalı insancık var.sanıyorlar ki bütün fenomenler, marksist ve sosyalist idea'dan izin almak zorundadır.bu arkadaşlara göre marksizm bir süper kütle gibidir, hiçbir nosyon bu kütlenin çekim alanına uğramadan ve o çekim tarafından ÖNCE SIFIRLANIP SONRA TEKRAR ÜRETİLMEDEN HİÇBİR DEĞER İFADE ETMEZ.GERÇEK FELSEFE ,ASLINDA HİÇBİRŞEY DÜŞÜNMÜYORKEN KÜT DİYE BEYNİNDE OLUŞAN ŞİMŞEKTİR.ANLIKTIR...TA Kİ BİR SONRAKİ ŞİMŞEĞE KADAR...EĞER YETERİNCE GÜÇLÜYSE ÇOK SES ÜRETİR.VE HERKES SENİ DUYAR,YOKSA BİR ŞİKESTE GİBİ ÖNCE IŞIĞI HERKESİ ETKİLER AMA MODA DEYİMLE MODASAL BİR TEMAŞADAN ÖTEYE GEÇMEZ.ARTIK SON VERİN BU MARKSİZM MODASINA....ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM...FİKİR BEKÇİSİ OLMAYINIZ.
Hayat anlayamadığımız kadar karışık .Anladığımız kadar güzel diye düşünüyorum bu hayatta bir çok şeyi düşünmeden yaşıyoruz iyiyi kötüyü bence anı yaşarken yarını düşünüceksin ama yarın olduğunda ne düşündüğünü bilmiyceksin..
felsefe demek düşünmek,düşündüğünü uygulamak,uygulamanın ise sonunun
olmadığını görmek,aynı öğrenmeninde bitmeyeceğinin farkına varıp,böylece felsefe yapmanın ne kadar gerekli olduğunu
deneyimlemektir.
Herkes herşeyi en hassas noktasından yola çıkarak yapmaya çalışsa,belkide dünya daha yaşanır
olur.
biliyorsan başın belada demektir...bela içindeyken hep duyamadığını göremediğini algıyamadığını yaşar ona göre hayaller kurarsın canın sıkılır gerçekliği ararsın ... bir gerçek varsa onlar hep can sıkıcı hayallerdir***
Ölmeden ölenler ölümsüzdürler.İkinci bir hak vermez ölüm.Ya ölüsündür yada ölmek üzere.
Ben birkez öldüm.Artık daha iyi anlıyorum hayatı ve hayatın getirdiklerini.Çünkü,artık aranızda değilim.Dışardan bakıyorum hayata.Egolarına yenik düşmüş,burnu sivri cücelerden uzakta.Beynimin içindeki küçük,rutubetli ve karanlık odamda.Cisminden uzakta,cismini arayan bir gölgeyim
A,N.Ş
İyi ki âkil insanlar var. Hüznü ajite etmeden, sömürmeden; yakıcı gerçekleri, bitimsizce uzayan söylevlerine meze etmeden dillendirebilen; dayatmacı-hilebaz iknacılığa tevessül etmeksizin dinleyeni yalnızca tefekküre sevk eden aklıselim sahiplerinden söz ediyorum.
Acıları şefkâtle okşar gibi görünüp de sırf bir ideoloji çevresinde konumlanabilmek uğruna kendi kimlik inşâsında acıyı harç gibi ku
llananlaradır sözüm. Asıl vahâmet de bu benim için. Yazık ki, acıya payanda olmak dururken acıyı kendine payanda eyleyenlerin mazeretlerini dinlemekle geçiyor ömrümüz.
Cemil MERİÇ' in şu sözleri geldi aklıma:
''Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.''
Tuğba KARADUMAN
İnanca Saygı Sonsuz Ama İnanç Sonsuz Mu?
Nedir inanç? Gizemli ve ruhsal bir kanaat değil, rızanın eşlik ettiği bir düşüncedir.Aklın çabasının tersine, inanç herhangi bir şeyi kanıtlamaya çalışmaz, insanın acizliği karşısında dayanamayıp bir el atan inanç, geçici bir tekerlekli sandalyedir,inanç olmadan yola çıkamazsın fakat onu (Yaradan/Tanrı/Allah... adına ne derseniz) gördüğümüzde inanmayı bir
yana bırakıp onu bileceğiz.Herkeste belli çeşitlerde kendini gösteren inanç ihtiyacı, hastayken kullandığımız ilaç gibidir, ölümle iyileştikten sonra inanç kendini ispata bırakır; düşünce, bilmeye;hayal, görmeye dönüşür, o zamana kadar bulanık olan suyu bu kadar net görmek kimine kendini sulara bırakmak arzusu kimine sularda boğulmak ihtiyacı doğurduğunda geriye dönüp hep bir yanıyla bize eksik gelecek şeydir inanç.
İNSANA İNSANLIĞINI ÖĞRETECEK EN BÜYÜK İNSANİ DEĞER İNSANLIKTIR.İNSANLAR İNSANLIKLA İNSANİLEŞİRLER.VE BU YÜZDEN İNSANI SADECE İNSAN ANLAR....HIDIR AKTAŞ
GÜZEL İNSAN KALBİ GÜZEL OLANDIR!GÜZEL İNSAN YÜREĞİ ALLAH SEVGİSİYLE DOLANDIR!GÜZEL İNSAN İÇ DÜNYASI ZENGİN KALANDIR!
Bu hayatta çok düşünmeyeceksin yoksa ilerde düşünmeye hiçbir şeyi kalmaz
Demek adaletliydi tanrı. Birini yemekten hasta ederken, diğerini açlıktan öldürüyordu. Biri savaşta ölürken, diğerini yüz yaşına kadar yaşatıyordu. Birinin anne-babası yanındayken, diğeri öksüz, yetim büyüyordu. Biri okadar kötü hayat yaşıyordu ki intihar onun için mutluluk vericiydi. Öbürüyse gününü gün ederken gülücükler eksik olmuyordu yüzünden. Bazılarıysa hep ağlıyordu. Biri herşeyiyle muhteşemken, ötekisinin eli yoktu, bacakları tutmuyordu, kördü göremiyordu. Biri itilip-kakılırken, diğeri el üstünde tutuluyordu. Haklı olan kaybediyordu, birileriyse her zaman zafer çığlıkları atıyordu. Ve siz hala karşıma geçmiş tanrı adaletli diyorsunuz? Üzgünüm ama sandığınız kadar muhteşem bir tanrınız yok, ve daha da ileri giderek şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki varolduğunu sandığınız tanrınız sadece kafanızın içinde mevcut.. Düşünceleriniz ne kadar zayıfsa o okadar güçlü ve büyük.
rica etsem bana yardımcı olabilir misiniz sizin düşüncelerinize ihtiyacı olan biriyim.yardımcı olmak isteyen kişiler twitter veya face adreslerini verirlerse memnun olurum. şimdiden tesekkurler
@Adsızhangi konuda yardıma ihtiyaç duyuyorsunuz?
felsefe neden neden diye sorup aklı ve gönlü tatmin etmektir. tıpkı bedenlerin çiftleşmesi gibi; belki de felsefe; akılların çiftleşmesi, ve bu ilişkiden, tıpkı cinsel bir ilişki gibi, haz almaktır. ben buna ruh orgazmı diyorum. çünkü bedenler çürür akıllar bozulur, yücelere çıkan gönüllerimiz ve ruhlarımızdır. bir yazarın dediği gibi, insan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker! Allah neden ilminden çok rahmetini ve merhametini ön plana çıkarıyor sanıyorsunuz kuranda! yada neden tarihin gelmiş geçmiş en zeki insanları deyince biliminsanlarının isimleri sıralanıyor da hiçbir peygamberin adı bile geçmiyor? çünkü peygamber Hakka ulaşmış kişidir. filozof insanlar arasındadır henüz. Hakka ulaşamadığı için düşünce hapsine tutulmuş, akıl da düşünmekten düşünceden bıkmıştır.
öyle bir dünyada yaşıyoruz ki Tanrıdan meşhur insanlar var!Allah ise kendisini gizlemiş! yok desen olmaz, var desen nerde dersin! nerde mi? gönülde! gönül nedir? hissetmek, duygularını hissetmek! İnsan öyle bir hastalığa yakalanmıştır ki,( herkesten herkese bir bakışla bile bulaşabilen), tıpkı hastayken yediği yemeğin lezzetini, içtiği çayın şekerini tadamadığı gibi, Tanrı gibi muazzam, mükemmel bir varlığın mükemmelliğini de hissedemiyor! oysa hiçbir varlık Allahtan ayrı olduğu halde mükemmel kalamaz. aksine Mükemmellik mükemmel olana yakınlıkla ölçülür. Allah mükemmeldir. ya sen? bunu biliyorsun peki hissediyor musun? su soğuktur sıcaktır, cehennem gibi! ya sen? hissediyor musun cehennemin ateşini? bilmek başka hissetmek başka! Hissedilmeyen şeyler bozuk para gibidir, ihtiyacını onun sayesinde görürsün ama sonuçta soğuk bir metalden başka bişey değildir.
felsefe bluetooth gibidir. düşüncelerini bu yolla paylaşırsın. bir başka bilgisayara dosyanı yollamak gibi! ama virüslü dosya da az değil! sen iyi bir antivirüse sahip ol ki sistemin kilitlenmesin, format yemesin:) nedir o antivirüs dediğim şey? insanı düşüncedeki virüslerden koruyan şey nedir? sen hangi antivirüse sahipsin? bunu bil ve öğren
akıllı ve bilgi sahibi insanlar arasında kendini anlamsız,cahil ve değersiz hissedebilirsin; ama huzurlu bir insanın yanında onun huzurunu sen de paylaşır ve mutlu olursun. o halde çok bilmek değil önemli olan, önemli olan mutluluk ve huzur veren bilgiye, kişiye, varlığa kavuşabilmek! bu bigiyi kim verir? kim akıl değil de mutluluk verebilir?
İYİ BİR FELSEFECİ OLAN KİŞİ BUNU GÖSTERME ÇABASI İÇİNDE OLMAYANDIR.
doğa tanrıyı bir fenomen olarak yaratmışmıdır acaba büyük patlamadan beri...
@Cagla
Haklısınız günümüz insanı felsefe yapmakta çok zorlanıyor.
Felsefe yapmak şüphe ve sorgulayıcı olmayı gerektirir.Özgür ve geniş düşünebilmek için bana göre bütün inanışlarınızı bir kenara bırakıp tekrardan onların üzerinde tarafsız düşünebilmeyi gerektirir.
Önemli olan tarafsız düşünebilmektir ama ne yazıkki bazı inançlar şüpheciliği ve sogrulayıcı olmayı reddeder.Türkiye de yaşayan insanlarda buna çok dikkat ettim çocuklarımızı sorgulayıcı ve şüpheci yetiştirmemiz gerekiyor lakin Türkiye de bu yok.
Oldukça iyi bir acıdan baktığını düşünüyorum. Şüphe ve sezgi olmasa felsefe olmaz , felsefenin en güçlü damarı meraklı olmayı yani bilinmeyeni yada bilinenin görünmeyen yada kavram zorluğu yaratan kısmını acmak ve cesur tavır takinip düşünce zenginliği yaratmak değilim.
yahu arakadaslar çok güzel seyler yazıyorsunuz da ben bişi merak ediyorum tıp alanında ibni sina mükemmel biriydi ama felsefe alanında dusunemiyorum sonucta aristo nun felsefesini kabul etmiş yani ibni sina ile felsefeyi bağdastıramıyroum bir türlü
Üstün yetenek ve üstün zeka kendi sınırlarını aşan değil, kendine sınır koymayan insanlara mahsustur. harun boysal
@FTHFelsefeci olmak icin bilmeyi istemek,tabulardan arinmak,insanlari anlamaya calismak,dogadaki celiskilere odaklanmak yeterlidir,
kardeşim,bu felsefe meselesi bu topraklarda geçmez.insanlarımızın kendilerine özgü,has düşünce yaratabilme pratiği yok.zira öyle bir düşünce kalıbı var ki;dini yönden inançsızlar ya da az inançlılar , düşünceyi ideoloji ile, dini inancı oldukça güçlü olanlar ise her mevzuyu din ekseni ile birlikte irdeleme durumuna gelmektedirler.bu halde bizim toplum hala gerçek bir doğu ortaçağı yaşamaya devam ediyor.
bu dünya kötülerin vicdansızların dünyası, eğer başka bi dünya varsa orası vicdan sahiplerinin yeri olmalı... ama sokrates ömer hayyamlar da bu dünyaya ugradıysa bazen de cennet dünyaya uğrayabiliyor demek ki..
İçimizdeki insan aşk için yaşar, Dışımızdaki hayvan zevk için yaşar. Aşk için yaşayan insanlar her zaman daha iyi olabilmek için kendi nefisleriyle savaşırlar. Zevk için yaşayan insanlar her zaman daha mutlu olabilmek için birbirleriyle savaşırlar.
harun boysal
Sadece ihtimal üzerine Allah'ın varlığını kabul etmeyen insanlar benim düşüncem nasıl öyle ufak bir ihtimalle bile olsa biz kendi kedimize rastgele var olduysak yine öyle bir ihtimal bile olsa Allah gerçektir peki bu durumda ne diyeceksiniz sonuçta her ihtimali göz önüne almalısınız ben bu ihtimali düşünüp inanmayı seçtim çünkü sonda sonsuz mutlu yaşam olacak değil mi? kim bunu istemez
Buda benden:
Başkaların fikirleri daha iyi bir fikre ulaşmamız için basamaklardır.
Seyfüddin
Sanat fizikte değil de zihinde olabilir mi?
Sanatın oluşum atolyesı zıhnımızden başka bır yer degıldır. Zıhınde oluşmadan ortaya atıla bilece sanat yada zenaat olması mümkün degıldır esas ıtıbarı ıle sanat duygu ve dusuncenın maddeye dönüşmüş halıdır.
Sanat zıhınde baslar gözüksek ortamda kendısını gosterır.
Felsefe bır marka Altın'da uretılen bır mamul gıbı dusunulemez, bu bağlamda açılan her pencere ıçerıye ışığın gırmesını saglıyacaktır, Işık gırmesede hava gırecektır.
Felsefeci hakikat ordusunun askeri, filozof ise komutanıdır. Komutanda bir askerdir. Öyleyse filozofta felsefecidir. Demekki aralarında sadece makam farkı var.
Hayat seni değiştirmesin sen hayatı değiştir ki hayat senin olsun
By EL-A
Her canlı az çok düşünür ancak felsefe sana doğru düşünmeyi öğretir.
düşünmek düşündüğünü söylemek eleştiri yapmak karşı durmak bu topraklarda ezelden beri tehlikeli görülmüştür ki tarihimize baktığımızda pek çok düşünürün aydının ya hapse atıldığını ya sürüldüğünü ya suikaste kurban gittiğini ya da geçmişte kellesinin alındığını görürsünüz siz siz olun düşünün çok düşünün yazın çizin ama dikkat ortadoğuya çok da uzak değiliz maalesef
zeki olmak bazı insanlara verilmiş bir hetyedir. zeki insanlar diger insanlar tarafında hemen kefşedilmezler. çünkü zeki insanların davranışı onlara anormal gelir ve zeki olanlar çevredeki bütün yaşanan olaylar ve evrendeki görönen astronomi ,fizik ve metafizik olayları onlara haykırdığını sanarlar.
Tüm felsefe metafordan ibarettir ve göründüğü kadarıyla bunun dışına çıkamıyoruz. O yüzden yeni bir dil üretmek gerekiyor.
guzel dusunce
Felsefe ile netlik arasında keskin bir bağ vardır.Sözleri süsleyerek konuşmak,o sözleri netlikten uzaklaştırmaz.Aksine savunulan düsünceyi duygularla da süslediğinden ,karşı tarafın empati yapması kolaylaşır.
Bu gün bütün yaşamış olduğum bunca zaman sonrası öğrendiğim tek şey var. Bir kibrit al eline geride bıraktığın yaşama dair ne varsa yak. Çünkü ne onların sana ne de senin onlara bir faydan var. Aslolan tek şey şu an ne yaptığın, nasıl geçirdiğin, nasıl değerlendirdiğin. Şu anına iyi davran. Sen ona iyi davranır anlayış ile yaklaşır isen o senin için en iyi şekline bürünüp gelecektir. Çünkü şu an ekeceğin herşey geleceğinde yeşeren tohumun ta kendisi olacak ve senin karar vermen şu an tek mesele, bahçene rengarenk çiçekler mi? yok sa dikenler mi ekeceğin.
Hayatın anlamı ölüm anında saklıdır !!!
Başkalarını mutlu eden şeyler sizi mutlu etmez o yüzden başkalarının nasıl mutlu olduğunu boşuna takip etmeyin. Hatta kendi mutluluğunuzu da takip etmeyin ki o ürkek kuş hiç haberiniz yokken gelip omzunuza konsun
aşk acısı çekenlerin tek sorunu kişiyi sevmektir...Aslında o kişiye duyduğunuz sevgiyi severseniz kişinin varlığı sadece limonataya bir pipettir..Ve her limonata pipetsiz içilebilir..
@aysin_moon Kim olduğun değil rolün ne onu söyle
Eğer doğru tabakada doğru basamakları kullanıyorsak hepsinden daha iyi ve doğru bir fikre ulaşacağız demektir
Hayat yaşanmaya değmeyecek kadar saçma ama yaşanmaya değmeyecek kadar saçma olduğunu görebilmemiz içinde yaşamamız gerekiyor sanırım..
Bazen soruyorum kendime akılmı daha üstündür yoksa mantıkmı. Doğrusu insan olarak bazen mantığı tercih ederim, hayvanlarda olduğu gibi. Zira insanda beyin olabilir ancak kullanmada güçlük çekiyorsa sorun orada başlar/Sinan Okut
@Adsız
üslup önemli tabi, ifade ediş biçimi işte , asıl: arayış , düşünüş ve nitsche , platon , kant , franz gibi bulamayış... Peki bu bir Çıldırış mı? Bazıları için...
bazıları dedik.Peki ötekileri....
Bu evrende oluşumuz , güdüler , sezgiler , duygular , bahşedilmiş her şeyimizle sorgulama kapasitemiz...Sorguluyoruz , neden sorguluyoruz? bu , böyle mi istendi? evet istendi dersek tamam öyle oluyor zaten. ama cevap hayır veya bilinmiyorsa , kaynağını bilmediğimiz bir yerden sorgulama güdüsü da bahşedilmiş. peki neyi bulmamız isteniyor??
Kesinlikle. Eğer fikirleri doğru okuyor ve muhakeme edebiliyorsak...
-Seyfüddin
Aklın en zirve noktası acizliğini idrak etmesidir.
-Seyfüddin
kendiniz dahil tüm evreni incelemek araştırmak dönüştürmek kendinde dönüşmek toprağa dönüşmek işte bilim budur.
bilim,insanın kendisinimasaya yatırıp ,dünayıda evrenide masaya yatırıp tanımak,her yönüyle araştırmak çözmek ve dönüştürmektir
Kendinizi nasıl tanımlarsınız
Felsefe araba kullanmak ve yüzmek gibi bir etkinliktir. Düşünceler üzerine düşünmektir. Önemli olan bir numara olamasak da bu etkinliği yapmaktır. İlla ki acemilik dönemlerimiz de olacaktır. Kant insanı bir araç değil amaç olarak gör der. Biz de felsefeyi bir araç değil amaç olarak görürsek, felsefeye hizmet etmiş oluruz. Egomuzu tatmin etme aracı olarak görürsek felsefeye meyilli insanları da felsefeden uzaklaştırmış oluruz. Felsefeyle kalın.
Vatanım dünyadır, Milliyetim insan,
Özümle barışığım, kendimle savaşamam.
harun boysal
Felsefe, insanoğlunun olan ve gerçek olan her şeyi kendi bakış açısıyla keşfetmeye çalışmasıdır. İyi felsefeci dediğimiz insanlar kendi düşüncelerini bizlere en iyi aktarabilenlerdir. Geçmişten selamlar bunu okuyan arkadaş.
Önümüze konulan kalıpların şeklini almaya çalışarak geçiyor ömrümüz...
Ev ortamından başlayarak, ilkokul çağlarından itibaren, önce sorgulama yeteneğimizi kaybediyoruz. Sonra özgün kişiliğimizi... Ve başkalarının beklediği insan olma çabasında ki garip şeylere dönüşüyoruz. 3 yaşında bir çocuğun -Bu ne? -Neden? -Nasıl? gibi sorularını 33 yaşında hala sorabiliyor olsak, toplumsal anlamdaki bir çok sıkıntımızı aşmış olacağız...
savaşmak yerine saygın olmayı denediklerinde savaşanlar ,sayırlar
benim de söyleyeceklerim var diyip yazın demeniz beni cesaretlendirdi, bunun hatırınıa yazıyorum.neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmeden yazıyorum, normalde doğru olduğundan emin olmadan yazmamalıyım diye düşünürdüm, sadece yazıyorum, sadece yazmak için yazıyorum, kendimi, varoluşumu, sadece ve sadece bunu ifade etmek için yazıyorum.iyi ne, doğru ne, tam olarak bilmeden ve bilemeyeceğini bilerek yazıyorum.acı veriyor ama sanki doğru--iyi-güzel olanı bulabileceğimize inanmayarak yazıyorum.elimizden gelen tek şey belki de kendimizi samimi bir şekilde ifade etmekten ibaret gibi geliyor artık, başka elden gelen birşey yok gibi geliyor artık.birbirirmiz yıpratmayı, bir hakikati koparmak umuduyla silkelemeyi bırakıp sadece kendini ifade edivermek.gerisi boştur boş gibi geliyor bana sevgili dostlar.bu cesaretlendiren çağrı için çok teşekkürler.saelamlar herkese