İBN TEYMİYYE'YE GÖRE FELSEFE VE FİLOZOFLAR (... devam )

Kimbilir, belki de onlar tezlerini bu temele dayandırmışlardır. İ. Teymiyyenin filozofları tenkit ettiği, hatta bu konuda filozofların, müşrik arapları bile geride bıraktığı husus, akıllar teorisidir. Bu konuda O, şöyle söylemektedir:

"...Felsefecilerin şirki, cahiliye araplarının şirkinden de daha kötüdür. Şöyle ki, cahiliye arapları, "melekler yaratılmışlardır, onlar, Allah'ın kızlarıdır" gibi sözler söyledikleri halde; filozoflardan peygamberliğe inananlara göre ise melekler "on akıl"dır ve bu da kadîm ve ezelîdir. Yine onlara göre "akıl" kendilerinin kabul ettiği Rabbin dışındaki her şeyin rabbidir... Onlara göre "faal akıl", ay feleğinin altındaki her şeyin yaratıcısıdır. Bu sözler öyle bir küfürdür ki, bu dereceye ehl-i kitap olan kafirlerden ve müşrik araplardan hiçbir kimse ulaşmadı."

O, melek-akıl ilişkisi konusunda filozofların görüşlerinin yanlışlığına şu sözleriyle de işaret eder:

"...Seleften hiçbir kimse meleklere yıldızlar demediği gibi onlar ayrıca Aristocu meşşailerin söylediği gibi meleklere "akıllar" ve "nefisler" de demezler..."

Bu konuyla ilgili birçok tenkidini sıraladıktan sonra O, nihayet akıl hakkındaki kendi düşüncesini belirtir:

"...Akıl, Peygamberin, sahabesinin ve ümmetinin lugatında arazlardan bir araz(ilinti)dir."

Bu ise şu demektir. Akıl, sonradan yaratılan bir arazdır. Filozofların söylediği gibi kendi kendine kaim bir cevher de değildir.

İ. Teymiyye'ye göre filozofların yanlış düşüncelerinden biri de, onların, "nefis sadece ilimle olgunlaşır" teorileridir. O, bu sözün yanlışlığını ifade ettikten sonra nefsi asıl olgunlaştıracak olan şeyi şu şekilde ifade eder:

"...Nefsin kemali, ancak Allah'ı bilmek ve ona ibadetle mümkündür..."

Burada ve diğer birçok yerdeki ifadesine göre, insan nefsinin olgunlaşması, kemale ermesi, ancak Allah'ın ve rasulünün emrettiği şekilde yaşamakla mümkündür. Ayrıca O, filozofların bir kısmının, nefsin kemale ermesini mutlak varlığı bilmeye bağlamalarını, bir kısmının ise bu ilmi elde edenin üzerinden şer'i mükellefiyetler düşer şeklindeki görüşlerine şiddetle karşı çıkar. Onların bu ve benzeri düşüncelerinin hiçbir değeri olmadığını açıklar:

"...Nefsin olgunlaşması, salt bilmeyle (ilm) olmaz. Tam tersine Allah'ı bilmenin yanında O'nu sevme-isteme, O'na ibadet etme ve yönelme de şarttır. İşte bunlar, nefsin amel ve arzusu, bilgi ve marifetinin belirtisidir... Gerçek şudur: İnsanın kemali, Allah Teala'ya, ilim ve amelce O'nun emrettiği gibi ibadet etmektir. İşte böyle yapanlar, Allah'ın gerçek kullarıdır" .

İ. Teymiyye'nin felsefe ve filozoflar konusundaki tenkitleri, oldukça geniş bir konu alanını kapsamaktadır. Nitekim O, Gazzali'nin onları üç konuda tekfirle suçlamalarını yerinde bulur, ancak yeterli bulmaz. Gazzali'nin fılozoflan tekfirine neden olan, alemin kıdemi, Allah'ın, küllileri bilip cüz'üeri bilmemesi ve cesed (beden)lerin hasrını inkar gibi üç konuya İ. Teymiyye, şu beş meseleyi de ilave eder:

"...Gazzali'nin Tehafutü'l-Feîasife'de onları suçladığı üç konu yeterli değildir. Şu konularda da onlar küfre girmişlerdir: a) Peygamberlik, b) Melekler, c) Kelamullah, d) Şefaat, e) Allah'm meşietini ve kudretini inkarla ilgili söyledikleriyle. Zira bütün gerçek müslümanlar onların bu konularda söylediklerine katılmazlar ve onların söylediklerine karşıdırlar..."

Burada söz konusu edilen ve edilemeyen bütün felsefi konularda O filozofları suçlar ve söylediklerinin yanlışlığını çeşitli yönleriyle göstemeye çalışır. O'nun kendi görüşlerinin ve ona göre doğru olanın misdakı ve mizanı Kur'an-ı Kerim, sünnet ve sahih olan hadislerdir. Burada onun felsefe ve filozoflara yönelttiği tenkitler konusunu bitirirken, "acaba onun felsefe ve filozoflar konusunda hiç mi olumlu görüşü yok?" gibi olabilecek sorulara da bundan sonraki sayfalarda cevap vermeye çalışacağız.

İ. Teymiyye'nin, Filozofların Görüşlerinden, Tasvip Ettiği Konular

İ. Teymiyye, felsefe ve filozoflara yönelttiği tenkitlerinin bulunduğu eserlerinde, onlara bazı konularda da hak vermektedir. Hatta bazı meselelerde filozofların bilgisinin, en güvenilir bilgiler olduğunu da itiraf ve kabul etmektedir. İşte bu kısımda onun, onlar hakkındaki olumlu görüşlerini izaha çalışacağız.

İ. Teymiyye, her şeyden evvel filozofların, hemen her konuda söylediklerinin reddedilmesine karşıdır. Nitekim O, bu konuda şöyle söylemektedir:

"...Filozofların söylediklerinden, kitap ve sünnete uygun olanların reddedilmemesi ve kabul edilmesi gerekir..."

Bu ifadelerinden de anlaşılacağı üzere her konuda ve her meselede onun tek ölçüsü kitap ve sünnettir. Filozoflara ve tenkit ettiği bütün kelami, tasavvuf vb. gruplara karşı ölçüsü, kitap ve sünnettir. Onların söyledikleri bunlara uymuyorsa atılmalı, ancak onların iddia ve inançları kitap ve sünnete aykırı değilse, bu durumda onların kabul edilmesi gerekir.

Eserlerinde birçok konuda keiamcılarla filozofları mukayese eden İ. Teymiyye, bu konulardan pekçoğunda kelamcıların görüşlerini İslam'a daha uygun bulur. Fakat filozofların da kelamcılara üstün olduğu konuların bulunduğunu şu ifadeleriyle belirtir:

"...Kelamcılar, İlahiyatla ilgili konularda felsefecilerden daha fazla bilgiye sahiptirler. Filozoflar ise tabiiyyat ve riyaziyat konularında hatalarıyla beraber en doğru ve derin bilgiye sahiptirler..."

Buradaki ifadelerinden başka bir diğer eserinde de O, kelamcı-fılozof mukayesesiyle filozofların üstün olduğu konulan şu şekilde açıklar:

"...Filozofların ilahiyat, nübüuet, ahiret gibi konulardaki hataları, kelamcıların hatalarından daha büyüktür. Fakat filozofların fizik(tabi'i) ve matematik(riyazi) ilimleri konusunda söyledikleri doğrular, kelamcıların bunları reddetmek için söyledikleri doğrulardan daha çoktur. Bu konularda kelamcıların söylediklerinin çoğu ilimden, akıldan ve şeriattan yoksundur.."

İ. Teymiyye bu ifadeleriyle, filozofların özellikle fizik ve matematik konularında en doğru ve sağlam bilgiye sahip olduklannı ifade etmektedir. Bu konulardaki bilgilerinin daha yakinî bir durumda olduğunu belirtmektedir.

İ. Teymiyye. filozofların fizik, matematik ve metafizik (el-İlm el-İlahi) olarak üçe ayırdığı bilimlerin konulanndan da eserlerinde bahsederek, bunlar hakkında bilgiler verir. Ancak şunu hemen belirtmek gerekir: O'nun eserlerinde çeşitli münasebetlerle verdiği fizik ve matematik konularındaki bilgiler, yeterli derinliğe sahip değildir.

Onun fizik, matematik ve tıp bilimleri konulannda fılozof-bilginlerin eserlerinden istifade edilmesi yönündeki görüşleri de, şu şekildedir:

"...İlk dönemlerde yapılan çevirilerden tıp ve matematik konularını işleyen kitaplarla Zekeriya er-Razi ve İbn Sina gibi tabiplerin kitaplarından dünya işlerinde istifade etmek caizdir. Bu husus, aynen çevirileri yapılan kitapların sahiplerinin memleketlerinde oturmanın, elbiselerini giymenin, silahlarını kullanmanın ve topraklarım işlemenin caiz olduğu gibi caizdir..."

Onun buradaki görüşlerinden anlaşılacağı üzere o, müslüman olsun veya olmasın dünya işlerinde, özellikle de tabiat, tıp ve matematik konularında eser sahibi olanların görüşlerinden de istifade edilebileceğini belirtir. Onların bu konulardaki görüşleri, günlük, mutad hayattaki zaruri hayat gereksinimleri için lazım olan şeyleri kullanmak gibidir. Nasıl bu gereksinimler, hayat için zorunluysa, onların, zikri geçen konulardaki görüşlerinden faydalanma da o derecede zorunludur.

Sonuç

İ. Teymiyye, İslam düşünce tarihinde oldukça ilginç bir bilimsel kişiliğe sahiptir. Zira onun yolu bazan da çok tenkit ettiği filozoflarla, bazan kelamcılarla birleşmektedir. Onun çok yönlü ve mücadeleci ilmi kişiliği, İslam tarihindeki her dini yeniden hareketlenmelerde daima ilk ilgi kaynağı olmuştur.

Felsefe ve filozofları birçok açıdan acımasızca tenkit eden İ.Teymiyye, onlara yönelttiği tenkitlerin temelinde daima şu hususlara dikkat çeker: Onlar, tarih boyunca hiçbir konu üzerinde ittifak etmediler, sürekli ihtilaf ettiler. İlahi dinlerin bozulmasında önemli roller oynadılar. İslam'ın özünden meydana gelen sapmalarda da onlar başı çektiler.

O, Gazzali'nin üç konuda tekfir ettiği filozofların küfre düşmelerine vesile olan konuların daha fazla olduğunu söyler. Bunlar arasında peygamberlik, ahiret gibi daha pek çok konunun bulunduğunu belirtir. Bu konularda filozoflara yönelttiği tenkitlerde o, Gazzali'yi oldukça geride bırakır.

Ayrıca o birçok konuda hak verdiği Gazzali'ye karşı, mantık söz konusu olunca adeta savaş açar. Zira Gazzali, "el-Mustasfa" adlı eserinde "mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez" derken. İ. Teymiyye, önemli felsefi eserlerinden ikisini mantığı ve mantıkçıları redde ayırmıştır. Özellikle o, mantığın temel konuları olan tanımın ve kıyasın reddi yönünde büyük çaba harcamıştır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, oldukça ilginç ilmi bir şahsiyete sahip olan İ. Teymiyye de bunun bir başka kanıtı da İslam dünyasında dün olduğu gibi bugün de özellikle tasavvuf ehli hem onu, hem de onun en çok tenkidine muhatap olan felsefe ve filozofları tenkid etmişlerdir. Ancak burada hemen şunu da belirtmeliyiz ki. mutasarafların filozofları tenkitleriyle î. Teymiyye'yi tenkitleri farklı açılardandır.

İ. Teymiyye'nin felsefe ve mantıkçı filozofları tenkidinde göz önüne aldığı ölçünün Kur'an ve sünnet olduğunu yukarıda belirtmiştik. Ona göre Kur'an ve sünnete aykırı olan her şey yanlış, Kur'an ve sünnete uyan her şey ise doğrudur. Bu bağlamda o, dini olmayan, ancak dünyaya ait olan işlerde filozofların görüşlerine de itibar eder.

İ. Teymiyye Kur'an'a ve sünnete aykırılığı görülmeyen fizik, matematik ve tıp konularında filozofların bilgilerine ve eserlerine güvenileceği kanaatindedir. Onların bu konulardaki bilgileri herkesten hem fazla, hem de en doğru bilgilerdir. Bu değerlendirmesi üzerinde dikkatle durulduğunda ise şu görülecektir: O, felsefe ve filozofların pozitif bilimler konusundaki bilgilerinden istifade etmenin gerekliliğini de özellikle vurgulamaktadir. Bu da bize gösteriyor ki, Gazzali'nin Tehâfütte aklın metafizik meseleler hakkında güvenilir söz söyleyemeyeceğine dair sözleri, İ. Teymiyye'ye, farkında olmadan tesir etmiştir. Nitekim 18. asırda aynı fikri Kant da Saf Aklın Tenkidinde Bilgiyi yapan aklın Noumenal aleme ulaşamayacağını söyleyerek ifade etmiştir.

Burada son olarak şunu hatırlatmakta fayda var: Yukarıda işaret ettiğimiz gibi İ. Teymiyye'nin tesirleri günümüz İslam dünyasında meydana getirilmiye çalışılan İslami düşünceyi canlandırma hareketinin içinde yer alanların İ.Teymiyye'yi çok iyi bilmeleri, anlamaları gerekir. Bu da, onun eserlerini ve fikirlerini birinci elden yani kendi eserlerinden derinliğine tetkikle mümkün olabilir.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP