Metafizik, Bilim ve Gerçek

-BERGSON

A) Bir mutlak ancak bir sezginin içinde verilebilir, buna karşın kalan şeylerin hepsi analize dayanır.... Bunu kabul ettikten sonra, pozitif bilimin genel olarak analiz yapma işlevi olduğu kolaylıkla görülecektir. O halde herşeyden önce semboller üzerinde çalışır. Hatta doğa bilimlerinin en somutu olan yaşam bilimleri canlı varlıkların, organlarının, anatomik unsurlarının görünür biçimleriyle yetinirler, içimleri birbirleriyle karşılaştırır, karmaşıkları en yalınlara indirger ve nihayet yaşamın işlemesini görünen sembolü içinde incelerler. Aksine, gerçeği göreceli olarak bilme yerine bu gerçeği mutlak olarak ele geçirme aracı varsa, onun üzerindeki görüş açılarını benimsemek yerine onun içine yerleşme olanağı varsa, analizini yapma yerine onun sezgisine sahip olunuyorsa, nihayet gerçeği, her türlü ifadenin, sembolik tasarımın veya dile getirmenin ötesinde kavrama olanağı varsa, metafizik budur. O halde metafizik sembollerden vazgeçmek isteyen bilimdir.

B) Metafiziğe, sınırlı bir nesneyi, temel olarak zihni ve özel bir yöntemi, herşeyden önce sezgiyi tahsis ediyoruz. Bununla metafiziği bilimden net olarak ayırıyoruz. Ama aynı zamanda onlara eşit bir değeri atfediyoruz. Her ikisinin de gerçeğin temeline dokunacağına inanıyoruz. Filozoflar tarafından desteklenen ve bilimadamlan tarafından kabul edilen bilginin göreceliliği ve mutlağa ulaşma olanaksızlığı üzerine olan tezleri kabul etmiyoruz....

Bilimadamlarının çoğunun aksine bilim için daha az alçak gönüllü olarak, modernlerin anladığı şekilde deneye dayanan bir bilimin gerçeğin özüne ulaşabileceğini tahmin ediyoruz. Kuşkusuz bilim gerçeğin ancak bir bölümünü kucaklamaktadır; ama bu bölümden yola çıkarak bir gün gerçeğin özüne varabilecektir; her durumda gerçeğe sınırsızca yaklaşacaktır. O halde bilim, eski metafiziğin programının yansını içermektedir: bilim adını korumayı tercih etmiyorsa metafizik olarak adlandırılabilir. Geriye diğer yan kalıyor. Bu yan bize, aynı şekilde deneyden yola çıkan ve mutlağa ulaşma amacındaki bir metafiziğe ait gibi görünüyor: eğer bilim gerçeğin kalan kısmıyla kendisi sınırlamayı tercih etmemiş olsaydı, bunu da bilim olarak adlandıracaktık.

O halde metafizik bilimin üstü değildir; bilimden sonra, ondan daha yüksek bir bilgiyi elde etmek için aynı nesneyi ele almaz. Filozofların hemen hemen değişmeyen alışkanlığına göre, metafizik ve bilim arasında bu ilişkiyi varsaymak her ikisine de haksızlık yapmaktır: göreceliliğe mahkum edilerek bilime; artık yalnızca varsayımsal ve belirsiz bir bilgi olacak metafiziğe, çünkü bilim bu durumda önceden, nesnesi üzerinde kesin ve doğru olarak bilinebilecek herşeyi zorunlu olarak kendisi için almış olacaktır. Bizim metafizik ve bilim arasında kurduğumuz ilişki çok farklıdır. Her ikisinin de eşit olarak kesin ve doğru olduklarına veya kesin ve doğru hale gelebileceklerine inanıyoruz. Her ikisi de gerçeğe yönelmişlerdir. Ama her biri gerçeğin ancak yansını elde tutuyor. Öyle ki, eğer düşüncenin etkinliğinin ayrı yönlerini belirtmiyorlarsa, onlarda isteğe göre bilimin iki alt bölümünü veya metafiziğin iki bölümünü görebiliriz.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP