METAFİZİK (... devam )
|
3- Cevap: Bu anlayış savunulamaz ve dikkatli bir incelemeye direnç gösteremez. Aguste Comte, metafiziği, önceki (basse) çağlarda, bilimin sahasına tecavüz etmekle ve kendi özel alanı hakkında tersini söylemekle haksızlık eden metafiziğin, büründüğü (revêtir) dogmatik, cevhersel, antropomorfik şekli ile karıştırdı. Metafiziğin Comte tarafından suçlanması sadece, bu özel forma ve metafiziğin kötüye kullanılmasına karşı olup, metafiziğin bizzat kendisine karşı hiç de olmuyor. Bazı bilim adamlarının yaptığı kötüye kullanımlar için, metafizik alana devamlı tecavüz etmenin haklı yakınmalarına başvurabilecektir, bilimi bütünüyle suçlamak tamamen haksızlık olacaktır. Bilim ve metafizik hiçbir zaman birbirini dışlamazlar, onlar asla birbirini rahatsız etmezler, yeter ki onların sınırları belirlensin ve "César'a" ait olan César'a, Tanrı'ya ait olan Tanrı'ya verilsin".(Math.XXII,21).
Gerçekten Claude Bernard'ın (PhilosophieJ, 15,44) gösterdiği gibi "bu kavramların biri diğerini geçersiz kılmaz: Bu kavramların biri diğeri ile düzelir ve olgunlaşırlar... inanmak, düşünmek (raisonner), tecrübe etmek: Din, felsefe, bilim. Bu üç şey gelişir, fakat birbirinin yerine geçmezler. Comte'un düşündüğü gibi, pozitif hal teolojik hali ortadan kaldırmaz: Onlar birbirinden ayrılmış olacaklardır, hepsi bu kadar. Fakat ilk nedenlere çıkmak istenilince teolojik hale girmek gerekecektir. Evreni (monde) yöneten kafa değil, kalptir"
Diğer taraftar Comte, dar ve ayrıca ikincil bir kavram olan "pozitif de kendini yetiştiriyor: Onun için pozitif kesin olan, ölçülebilen, göreli ve en sonunda faydalı olan şeydir. Fakat pozitif sadece bu değildir: Pozitif bütün genişliğinde ve bütün anlaşılmasında (comréhension) ele alındığı zaman gerçek olandır. Comte'un bizzat kendisi, bütün bilimleri matematiğe götürmeyi hayal ettikten sonra, büyüyen karmaşıklıkları içinde farklı bilimleri inceleyerek, ve inorganik fizikten biyolojiye "çok büyük gelişmeyi" tesbit ederek , astın (inférieur) üstü (supérieur) şartlandırıp şartlandırmadığını, onu açıklayanın üst olduğunu anladı, ( ) ona göre, sosyolojik açıdan, bütün bilimler insan tarafından yapılmıştır ve insan içindir, insana özdeştir. Comte, ömrünün sonuna doğru temel yedinci bilimi, ahlâkı, bireyin ilmini kurmayı araştırdı: Fakat metafizik bir bakış olmadığı için onu sağlam bir temel üzerine kurmayı başaramadı.
IV - POZİTİF BİR METAFİZİĞİN İMKANI
Her ne olursa olsun, eğer "pozitif" terimine gerçek anlamını geri verirsek , gerçeğin bilimi olan metafiziğin, pozitif bilimler tarafından hiçbir zaman dışlanmadığını bilmeye mecburuz: Metafizik tabiî ve kaçınılmaz tamamlayıcıdır; üstelik pozitif bir metafiziği, yani olgular üzerine kurulmuş bir metafiziği meydana getirmeye erişilebilir. Bu olabilir, ve olmalıdır: Zira insan aklının büyüklüğü, kendisi Tanrıymış gibi dünyayı yeniden in-şa etmek değil, fakat Tann'nın eseri olan olgulan yeniden tanımaktan; ve PascaFın dediği gibi, "aynı olgular içinde Tanrı'nın sözü kesin olduğu için" onlara saygı duymaktan ibarettir.(Cf.f.Cheralier, Pascal, p.195) Bunun içindir ki aklın gerçek kullanımı olgulara saygı göstermektir. Hangi şartlarda? Kurmaya gerçek olarak çaba sarfettiğimiz işte budur.
1- İlkin "olguların" yalnızca, matematik terimlerle ifade edilebilir fiziki düzenin olgularına indirgeniîmediğinin çok iyi anlaşılması gerekir. Kendi düşüncemin varoluşu, ve ödevin varoluşu fiziki olgularla aynı sıfatta (titre) pozitif olgudur, ve hatta daha fazla olgudur. Fakat onları algılamak için Platon'un, manevi hakikate açık "ruhun gözü" diye isimlendirdiği bu anlam gerekir.
2- Bu, metafizikçinin ve bilginin, olgularda ve görülebilir şekillerde aradığı aynı şey değildir. Meselâ Mariotte kanununu alalım: Mühendise kendi denklemini, mümkün bütün hallerde yalan şeyin çok azına uygulaması yeter, zira onun amacı tabiata etki yapmaktır. Aksine metafizikçiyi ilgilendiren şey- ve her gerçek bilgin zaman zaman metafizikçidir- tecrübeyle elde edilen gibi, tam (total) olgudur, ve bu, analitik kanunla tecrübe arasında beliren mesafedir, zira bu mesafe, tabiatta mekanik determinizme direnç gösteren bir şeyin var olduğunu, öyle ise bunun büyük çoğunluk için genel olarak (en gros) sadece bir gerçek olduğunu ortaya çıkarır. Aynı şekilde ruh ve beden ilişkileri konusunda, Comte biçimi pozitivist, yani tüm pozitifi uzaysal (spatiale) form altında anlayan, fizikî fenomeni biyolojik fenomene veya sosyal fenomene, onu oraya indirgemek amacıyla bağlayan ilişkileri keşfetmeye çabalayacaktır: Oysaki gerçek bir psikolog olarak bulunan metafizikçi ilkin olguları somut karmaşıklıklarında yakalamaya, gerçek anlamı ondan çıkarmaya (dégager), iç fenomen ile ona refakat eden veya onu söyleyen (articuler), fakat onu oluşturmayan organik değişiklik arasında var olan mesafeyi (écart) ortaya çıkarmaya çaba sarfeder. O halde metafizikçi, olgulara dayanır; ve özellikle o, daha az yoğun (grossiers) oldukları için genellikle fark edilmeden geçen anlamlı olguları hafızada tutar (retenir): Zira bu, ekseriya pek küçük değişmelerde (altérations) ve maddi olguların saptırılmalarında (infléchissements), veya biyolojideki gibi, var oluşun ve manevi gerçekliğin etkisinin, yani idenin kendini gösterdiği, mekanik olarak bağımsız olayların (phénomènes) amaç birliğinde (convergence) vardır.
V - METAFİZİK ZORUNLUDUR
1 -Eleştirisel Bir Metafiziğin Zorunluluğu
Eğer Auguste Comte ile metafiziğin gayri meşru ve kabul edilmez olduğu gösterilmek istenirse, insan zihninin ( esprit) yapısını, seviyesini ve sınırlarını incelemeyle işe başlamak gerekir: Bu, metafizik bir seyir (démarche) olan şeydir. Kant Saf Aklın Tenkidi (1781) isimli eserini, kendinde şeyin, ve dolayısıyla (en conséquent) dogmatik her metafiziğin her çeşit bilgisinin imkansızlığını ortaya koymak için yazdı: Onun eseri bilginin metafizik bir teorisidir.
Bu, Aristoteles'in şu sözü söylediği zaman, ta o vakit bilinmekteydi: "Eğer felsefe yapmak gerekirse felsefe yapalım; eğer felsefe yapmak gerekmezse felsefe yapmak gerekmediğini ispat etmek için yine felsefe yapalım." Metafiziği inkar etmek yine metafizik yapmaktır. Erekliliği inkar etmek, Tanrıyı inkar etmek, Aristoteles'in gösterdiği gibi, evrenin (monde) mekanizmlerle, sonunda tesadüf tarafından yönetildiğini doğrulamaktır-. Oysa ki mekanizm, bilimin hiçbir zaman ispatlamadığı belli bir metafizik inançtır;ve tesadüf, akla karşı olsa da sadece akıl ile aşılır.
2-Gerçek Metafiziğin Zorunluluğu
Gerçekten eleştirel bir metafizikle yetinilmeyeçektir. Düşüncelerimizin her biri, hatta haberimiz olmaksızın mutlaktan bir inancı veya eşyanın tabiatını ve hayatı düşünmenin belli bir biçimini içeriyor. Bu demektir ki insan pozitif ve gerçek bir metafizikten, evren hakkında, uzay ve zaman, madde, hayat ve ruh hakkında insanın ahn yazısı ve son amaçlan, iyiliğin esası, her gerçekliğin sebep ve ilkesi, Tanrı hakkındaki düşünceden vazgeçemez.
Auguste Comte'un bizzat kendisi her metafiziği reddettikten sonra sadece metafizik hale değil şekillerini ve sosyal ilkesini Katoliklikten aldığı, fakat onun dogmalarını kaldırdığı ve Tanrı'nın yerini ilahileşmiş insanlıkla doldurduğunu iddia ettiği, teolojik hale yeniden geldiği için sistemini yalanlıyor. Kant, kendine göre, "bilim" olarak metafiziği yıktıktan sonra onu "inanç" olarak, hürriyetin, pratik akılın postulalan olan ruhun ölümsüzlüğünün ve Tarın'nın varoluşunun olgusu olarak, bilmenin şartları olarak, yeniden kuruyor. Zaten yaratıcı değil fakat izlenim alabilir zihinsel bir sezginin varoluşunu insanda tanımadığı için eksik kalmış ve metafiziğin değerini bilmeyen çözüm, uzay ve zamanın formlarından bir bakıma kurtulur ve hissedilir sezgi olarak sadece fenomenleri ve ilişkilerini değil fakat akledilir gerçekliklerinde olguları, nesneleri algılamaya elverişli olur.
Bu, bizi çağımızın tüm metafizik hareketine götüren varlık ilmine aittir. İnsanlık, her şeyin sübjektif bir form altında temsil edilmesiyle başladı. Sonra o, sıkı sıkıya nesnel bilgilerle yetinmek için, şuurun, süjenin tanıklığını her taraftan kaldırdı: Bu, Auguste Comte'un pozitivist devresidir. Fakat daha sonra nesnel verilerin değere, ve zihin ışığında ne kadar yorumlanırsa yorumlansın anlama sahip olmadığı, ve bunun insan aklının yöneldiği son (final) bir senteze ait olduğu fark edildi.
Sonuç
Böylece özel bilimleri sadece metafizik aydınlığa kavuşturuyor, yine sadece metafizik onları yerleştiriyor ve onlara özel değerini veriyor. Bilimin itişi altında devamlı olarak, soyut sembolleri gerçeklik olarak (pour), ve şeyin (chase) işaretini, bütünlüğünde şeyin (chase) bizzat kendisi olarak almaya yöneliyoruz. Zihinsel sistemlerimiz gibi evren temsillerimizi de lekeleyen, ve ruhi ve ahlâkî gerçekliklerin her inkarının Metafizik, yarar gözetmeyen, en pozitif, gerçeğe en yakın bir zihin (esprit) için, en somut, araçsız olarak en fazla anlaşılabilir bilimdir. Metafizik sadece, özel bir bilimin sembollerinin ödün vermez (exclusive) seyrine ve çalışmasına dalarak körleşmiş olan zihinlere, kuruntucu olarak görünür. O, en derin ve en yüksek kavramlarında - öz ve varoluş, sebep ve sonuç, işaret ve alet, ruh ve Tanrı - tabii ruhlara, tecrübe ruhlarına, çocuklara ve algılanabilir bilgi açısından yoksul zihinlere (esprits) açıktır, (cf.baş papaz C.RAMBAUD'un çalışmaları ve eseri ve L.ARNOULD'un Âmes en prison isimli kitabı).
Metafizik bütün bilimlerin sonunda vardıkları şey kadar kalkış noktasıdır da, zira bütün bilimler sonunda nesnelerin (chases) bilgisini amaçlarlar. Oysa pek tabi nesnelerden (chases) onların dile getirildiği kavramlara gidilebilir, fakat kavramlardan nesnelere gidilemez. Böylece, nesneleri veya nedenleri araştıran metafizikçi, bilgine (savant) soru soran, bilgin sonuçlarını ileri sürdüğü zaman, ona bir cevap ve yeni araştırmalar telkin eden kimsedir.
Nihayet, metafizik ahlâkın temelidir, zira ahlâkî hakikatlerin, Leibniz'in geometrik hakikatler diye yazdığı şeyler gibi olduğu söylenebilir: "Her gerçek var olan, bir şeyde temellenmek mecburiyetindedir. Bir ateistin geometrici olabilmesi bir gerçektir. Fakat eğer Tanrı hiç olmasaydı, geometrinin objesi de asla olmayacakti".(Théodicée,184.) Eğer Tanrı olmasaydı ödev sadece bir yanılgı olacaktı: Ödev, objesi olarak mutlak İyiyi, ve müeyyideleri (sanctions) olarak da mutlak Adaleti gerektirir.
Tek kelimeyle metafizik bize pozitif bilim olarak hatta bütün bilimlerin en pozitifi olarak görünüyor, çünkü o eksiksiz tecrübeye dayanır ve şeylerin (chases) içine nüfuz ederek öbür dünyaya (au delà) gider. Metafizik, olağanüstü aydınlıklarına rağmen bilimin, insan düşüncesinin ilk zamanlarındaki kadar bugün de ulaşmaya daha yakın görünmediği sonsuz bir amaca durmaksızın yaklaşmak için, özel bilimlerin bütün tecrübesini kullanıyor. Ve daha fazla ve daha iyi olan şey insana, inanmak ve ümit etmek motiflerini vererek ona hayattaki davranışın kaidesini sadece metafizik sağlayabiliyor. Zira insan izafi ile yetinmeyecektir: İnsan mutlak için yaratılmıştır ve "Tek Mutlak-gerçek bir Mutlak-" onu tatmin edebilir temeli olan yanılgıların ekserisi buradan doğuyor. Sadece metafizik onu başansızlığa uğratıyor.
Gerçekten Claude Bernard'ın (PhilosophieJ, 15,44) gösterdiği gibi "bu kavramların biri diğerini geçersiz kılmaz: Bu kavramların biri diğeri ile düzelir ve olgunlaşırlar... inanmak, düşünmek (raisonner), tecrübe etmek: Din, felsefe, bilim. Bu üç şey gelişir, fakat birbirinin yerine geçmezler. Comte'un düşündüğü gibi, pozitif hal teolojik hali ortadan kaldırmaz: Onlar birbirinden ayrılmış olacaklardır, hepsi bu kadar. Fakat ilk nedenlere çıkmak istenilince teolojik hale girmek gerekecektir. Evreni (monde) yöneten kafa değil, kalptir"
Diğer taraftar Comte, dar ve ayrıca ikincil bir kavram olan "pozitif de kendini yetiştiriyor: Onun için pozitif kesin olan, ölçülebilen, göreli ve en sonunda faydalı olan şeydir. Fakat pozitif sadece bu değildir: Pozitif bütün genişliğinde ve bütün anlaşılmasında (comréhension) ele alındığı zaman gerçek olandır. Comte'un bizzat kendisi, bütün bilimleri matematiğe götürmeyi hayal ettikten sonra, büyüyen karmaşıklıkları içinde farklı bilimleri inceleyerek, ve inorganik fizikten biyolojiye "çok büyük gelişmeyi" tesbit ederek , astın (inférieur) üstü (supérieur) şartlandırıp şartlandırmadığını, onu açıklayanın üst olduğunu anladı, ( ) ona göre, sosyolojik açıdan, bütün bilimler insan tarafından yapılmıştır ve insan içindir, insana özdeştir. Comte, ömrünün sonuna doğru temel yedinci bilimi, ahlâkı, bireyin ilmini kurmayı araştırdı: Fakat metafizik bir bakış olmadığı için onu sağlam bir temel üzerine kurmayı başaramadı.
IV - POZİTİF BİR METAFİZİĞİN İMKANI
Her ne olursa olsun, eğer "pozitif" terimine gerçek anlamını geri verirsek , gerçeğin bilimi olan metafiziğin, pozitif bilimler tarafından hiçbir zaman dışlanmadığını bilmeye mecburuz: Metafizik tabiî ve kaçınılmaz tamamlayıcıdır; üstelik pozitif bir metafiziği, yani olgular üzerine kurulmuş bir metafiziği meydana getirmeye erişilebilir. Bu olabilir, ve olmalıdır: Zira insan aklının büyüklüğü, kendisi Tanrıymış gibi dünyayı yeniden in-şa etmek değil, fakat Tann'nın eseri olan olgulan yeniden tanımaktan; ve PascaFın dediği gibi, "aynı olgular içinde Tanrı'nın sözü kesin olduğu için" onlara saygı duymaktan ibarettir.(Cf.f.Cheralier, Pascal, p.195) Bunun içindir ki aklın gerçek kullanımı olgulara saygı göstermektir. Hangi şartlarda? Kurmaya gerçek olarak çaba sarfettiğimiz işte budur.
1- İlkin "olguların" yalnızca, matematik terimlerle ifade edilebilir fiziki düzenin olgularına indirgeniîmediğinin çok iyi anlaşılması gerekir. Kendi düşüncemin varoluşu, ve ödevin varoluşu fiziki olgularla aynı sıfatta (titre) pozitif olgudur, ve hatta daha fazla olgudur. Fakat onları algılamak için Platon'un, manevi hakikate açık "ruhun gözü" diye isimlendirdiği bu anlam gerekir.
2- Bu, metafizikçinin ve bilginin, olgularda ve görülebilir şekillerde aradığı aynı şey değildir. Meselâ Mariotte kanununu alalım: Mühendise kendi denklemini, mümkün bütün hallerde yalan şeyin çok azına uygulaması yeter, zira onun amacı tabiata etki yapmaktır. Aksine metafizikçiyi ilgilendiren şey- ve her gerçek bilgin zaman zaman metafizikçidir- tecrübeyle elde edilen gibi, tam (total) olgudur, ve bu, analitik kanunla tecrübe arasında beliren mesafedir, zira bu mesafe, tabiatta mekanik determinizme direnç gösteren bir şeyin var olduğunu, öyle ise bunun büyük çoğunluk için genel olarak (en gros) sadece bir gerçek olduğunu ortaya çıkarır. Aynı şekilde ruh ve beden ilişkileri konusunda, Comte biçimi pozitivist, yani tüm pozitifi uzaysal (spatiale) form altında anlayan, fizikî fenomeni biyolojik fenomene veya sosyal fenomene, onu oraya indirgemek amacıyla bağlayan ilişkileri keşfetmeye çabalayacaktır: Oysaki gerçek bir psikolog olarak bulunan metafizikçi ilkin olguları somut karmaşıklıklarında yakalamaya, gerçek anlamı ondan çıkarmaya (dégager), iç fenomen ile ona refakat eden veya onu söyleyen (articuler), fakat onu oluşturmayan organik değişiklik arasında var olan mesafeyi (écart) ortaya çıkarmaya çaba sarfeder. O halde metafizikçi, olgulara dayanır; ve özellikle o, daha az yoğun (grossiers) oldukları için genellikle fark edilmeden geçen anlamlı olguları hafızada tutar (retenir): Zira bu, ekseriya pek küçük değişmelerde (altérations) ve maddi olguların saptırılmalarında (infléchissements), veya biyolojideki gibi, var oluşun ve manevi gerçekliğin etkisinin, yani idenin kendini gösterdiği, mekanik olarak bağımsız olayların (phénomènes) amaç birliğinde (convergence) vardır.
V - METAFİZİK ZORUNLUDUR
1 -Eleştirisel Bir Metafiziğin Zorunluluğu
Eğer Auguste Comte ile metafiziğin gayri meşru ve kabul edilmez olduğu gösterilmek istenirse, insan zihninin ( esprit) yapısını, seviyesini ve sınırlarını incelemeyle işe başlamak gerekir: Bu, metafizik bir seyir (démarche) olan şeydir. Kant Saf Aklın Tenkidi (1781) isimli eserini, kendinde şeyin, ve dolayısıyla (en conséquent) dogmatik her metafiziğin her çeşit bilgisinin imkansızlığını ortaya koymak için yazdı: Onun eseri bilginin metafizik bir teorisidir.
Bu, Aristoteles'in şu sözü söylediği zaman, ta o vakit bilinmekteydi: "Eğer felsefe yapmak gerekirse felsefe yapalım; eğer felsefe yapmak gerekmezse felsefe yapmak gerekmediğini ispat etmek için yine felsefe yapalım." Metafiziği inkar etmek yine metafizik yapmaktır. Erekliliği inkar etmek, Tanrıyı inkar etmek, Aristoteles'in gösterdiği gibi, evrenin (monde) mekanizmlerle, sonunda tesadüf tarafından yönetildiğini doğrulamaktır-. Oysa ki mekanizm, bilimin hiçbir zaman ispatlamadığı belli bir metafizik inançtır;ve tesadüf, akla karşı olsa da sadece akıl ile aşılır.
2-Gerçek Metafiziğin Zorunluluğu
Gerçekten eleştirel bir metafizikle yetinilmeyeçektir. Düşüncelerimizin her biri, hatta haberimiz olmaksızın mutlaktan bir inancı veya eşyanın tabiatını ve hayatı düşünmenin belli bir biçimini içeriyor. Bu demektir ki insan pozitif ve gerçek bir metafizikten, evren hakkında, uzay ve zaman, madde, hayat ve ruh hakkında insanın ahn yazısı ve son amaçlan, iyiliğin esası, her gerçekliğin sebep ve ilkesi, Tanrı hakkındaki düşünceden vazgeçemez.
Auguste Comte'un bizzat kendisi her metafiziği reddettikten sonra sadece metafizik hale değil şekillerini ve sosyal ilkesini Katoliklikten aldığı, fakat onun dogmalarını kaldırdığı ve Tanrı'nın yerini ilahileşmiş insanlıkla doldurduğunu iddia ettiği, teolojik hale yeniden geldiği için sistemini yalanlıyor. Kant, kendine göre, "bilim" olarak metafiziği yıktıktan sonra onu "inanç" olarak, hürriyetin, pratik akılın postulalan olan ruhun ölümsüzlüğünün ve Tarın'nın varoluşunun olgusu olarak, bilmenin şartları olarak, yeniden kuruyor. Zaten yaratıcı değil fakat izlenim alabilir zihinsel bir sezginin varoluşunu insanda tanımadığı için eksik kalmış ve metafiziğin değerini bilmeyen çözüm, uzay ve zamanın formlarından bir bakıma kurtulur ve hissedilir sezgi olarak sadece fenomenleri ve ilişkilerini değil fakat akledilir gerçekliklerinde olguları, nesneleri algılamaya elverişli olur.
Bu, bizi çağımızın tüm metafizik hareketine götüren varlık ilmine aittir. İnsanlık, her şeyin sübjektif bir form altında temsil edilmesiyle başladı. Sonra o, sıkı sıkıya nesnel bilgilerle yetinmek için, şuurun, süjenin tanıklığını her taraftan kaldırdı: Bu, Auguste Comte'un pozitivist devresidir. Fakat daha sonra nesnel verilerin değere, ve zihin ışığında ne kadar yorumlanırsa yorumlansın anlama sahip olmadığı, ve bunun insan aklının yöneldiği son (final) bir senteze ait olduğu fark edildi.
Sonuç
Böylece özel bilimleri sadece metafizik aydınlığa kavuşturuyor, yine sadece metafizik onları yerleştiriyor ve onlara özel değerini veriyor. Bilimin itişi altında devamlı olarak, soyut sembolleri gerçeklik olarak (pour), ve şeyin (chase) işaretini, bütünlüğünde şeyin (chase) bizzat kendisi olarak almaya yöneliyoruz. Zihinsel sistemlerimiz gibi evren temsillerimizi de lekeleyen, ve ruhi ve ahlâkî gerçekliklerin her inkarının Metafizik, yarar gözetmeyen, en pozitif, gerçeğe en yakın bir zihin (esprit) için, en somut, araçsız olarak en fazla anlaşılabilir bilimdir. Metafizik sadece, özel bir bilimin sembollerinin ödün vermez (exclusive) seyrine ve çalışmasına dalarak körleşmiş olan zihinlere, kuruntucu olarak görünür. O, en derin ve en yüksek kavramlarında - öz ve varoluş, sebep ve sonuç, işaret ve alet, ruh ve Tanrı - tabii ruhlara, tecrübe ruhlarına, çocuklara ve algılanabilir bilgi açısından yoksul zihinlere (esprits) açıktır, (cf.baş papaz C.RAMBAUD'un çalışmaları ve eseri ve L.ARNOULD'un Âmes en prison isimli kitabı).
Metafizik bütün bilimlerin sonunda vardıkları şey kadar kalkış noktasıdır da, zira bütün bilimler sonunda nesnelerin (chases) bilgisini amaçlarlar. Oysa pek tabi nesnelerden (chases) onların dile getirildiği kavramlara gidilebilir, fakat kavramlardan nesnelere gidilemez. Böylece, nesneleri veya nedenleri araştıran metafizikçi, bilgine (savant) soru soran, bilgin sonuçlarını ileri sürdüğü zaman, ona bir cevap ve yeni araştırmalar telkin eden kimsedir.
Nihayet, metafizik ahlâkın temelidir, zira ahlâkî hakikatlerin, Leibniz'in geometrik hakikatler diye yazdığı şeyler gibi olduğu söylenebilir: "Her gerçek var olan, bir şeyde temellenmek mecburiyetindedir. Bir ateistin geometrici olabilmesi bir gerçektir. Fakat eğer Tanrı hiç olmasaydı, geometrinin objesi de asla olmayacakti".(Théodicée,184.) Eğer Tanrı olmasaydı ödev sadece bir yanılgı olacaktı: Ödev, objesi olarak mutlak İyiyi, ve müeyyideleri (sanctions) olarak da mutlak Adaleti gerektirir.
Tek kelimeyle metafizik bize pozitif bilim olarak hatta bütün bilimlerin en pozitifi olarak görünüyor, çünkü o eksiksiz tecrübeye dayanır ve şeylerin (chases) içine nüfuz ederek öbür dünyaya (au delà) gider. Metafizik, olağanüstü aydınlıklarına rağmen bilimin, insan düşüncesinin ilk zamanlarındaki kadar bugün de ulaşmaya daha yakın görünmediği sonsuz bir amaca durmaksızın yaklaşmak için, özel bilimlerin bütün tecrübesini kullanıyor. Ve daha fazla ve daha iyi olan şey insana, inanmak ve ümit etmek motiflerini vererek ona hayattaki davranışın kaidesini sadece metafizik sağlayabiliyor. Zira insan izafi ile yetinmeyecektir: İnsan mutlak için yaratılmıştır ve "Tek Mutlak-gerçek bir Mutlak-" onu tatmin edebilir temeli olan yanılgıların ekserisi buradan doğuyor. Sadece metafizik onu başansızlığa uğratıyor.
1 Yorum
biran ortaçağdayız sandım.pozitivizmin kusurlu olması metafiziği haklı çıkarmaz.ayrıca metafizik kabul edilirse geçerli olur bu makale.olay zaten onun gerçekçi olmayan düşüdür.çünkü quantum teorisinin çıkması yine bilimle olmuştur dikkatimizden kaçmasın şuan bilimde bazı şeylerin açıklığa kavuşmaması metafiziği doğrulamak zorunda değildir.buradan pozitivist olduğum görüşü çıkmasın.ama sezgi insan doğasında vardır bu su götürmez fakat bunun bilimde olması da metafiziği gerekli kılmaz.