Metafizik Ve Duygu
|
- JEAN WAHL
Fiziğin ötesinde birşeyler var ve belki de insanın çaresiz ve reddedilemez olarak yöneldiği şey aynı zamanda fiziğin berisinde olan birşeydir. Aynı zamanda Fransa'da boşuna bu sorunların adı değiştirilmiş ve böylece boşuna Genel Felsefe adı altında toplanmıştır, öğrenciler güzel bir sözcük olan metafiziği bırakmak istemiyorlar. Metafizik genel felsefeden farklı bir şeydir, aşkınlaşmış fiziktir, psikolojidir, fizyolojidir.
"Genel Felsefe"nin yandaşları az veya çok Auguste Comte'a bağlanıyorlar. Ama Comte nesnel düzlemde hiçbir sentezin mümkün olmadığını çok iyi görmüştü. Öznel bir sentezi denemişti; faydasız. Ancak aşkınsal olarak bir sentez olabilir. Bir çekince gereklidir. Sentez fikrinin bile üstüne çıkmalıyız. Burada hiçbir filozof Platon'dan daha büyük olmamış ve olmayacaktır da Platon, iyilik ile diğer tüm fikirler arasındaki bir kopuş olan, en küçük fikirler ile gerçek arasındaki bir kopuş olan kopuşların bir diyalektiğini öngörmüştü. Bu, Hegel'in onu içkinleştirerek ortadan kaldırmak istediği aşkınlığın anlamını her yere yerleştirdiğini söylemektir.
Bu böyleyse, metafizik fikrinin varlık fikrine bağlanmasının, bütünlük fikrine bağlanmasının gerekmemesi gibi hiçbir şekilde gerekmediği görülmektedir. Felsefık düşünce, diğerleri arasında, varlığın metafizikleri evresini (Aristo, Aziz Thomas) ve bütünlük metafizikleri evresini (Hegel) geçmiştir. Metafiziğin en son tanımalarından biri olan Heidegger, metafiziği yokluğa bağlamak istemiştir. Ama, eğer varlık fikri olabilecek en skolastik fikir ise, hiçlik fikrinin olabilecek en skolastik fikirden daha skolastik olduğunu kim görmeyecektir? Birçok noktada olduğu gibi burada da Platon'a dönmek zorundayız; sürekliliklerin iki süreksizlik arasında yer aldığı diyalektik, mutlak hiçlik fikrinin yokedilmesi, fikirlerin varlığa katılımı gibi fikirlere katılan olarak varlığın onaylanması. Bu öğretilerden üçüncüsünün, Platon'da olmayan ontolojik bir anlama doğru yön değiştirmiş olması üzücüdür.
Kuşkusuz metafizik varlığa ve herşeye bağlıdır; ama varlığa ve herşey fikirler olarak değil, daha çok duygu olarak ve buradan hatta bize bağlıdır.... Duygu onu dolduran şeye doğru, kendisinden başka olan şeye doğru bir eğilim değil midir? Aşkınlık ve duygu, aslanlık ve aklın hiçbir zaman olamadıkları, yapı olarak birbirlerine bağlıdırlar.
Metafiziğin öte tarafı araştırdığını söylemiştik. Ama öte tarafta olan şey aynı zamanda beri taraftadır. ... Metafizik, hipo-fiziktir. Klasik felsefenin herşeye rağmen donmuş temalarının arkasında bizim şeylerin çarpıntısını bulmamız gerekir.
Fiziğin ötesinde birşeyler var ve belki de insanın çaresiz ve reddedilemez olarak yöneldiği şey aynı zamanda fiziğin berisinde olan birşeydir. Aynı zamanda Fransa'da boşuna bu sorunların adı değiştirilmiş ve böylece boşuna Genel Felsefe adı altında toplanmıştır, öğrenciler güzel bir sözcük olan metafiziği bırakmak istemiyorlar. Metafizik genel felsefeden farklı bir şeydir, aşkınlaşmış fiziktir, psikolojidir, fizyolojidir.
"Genel Felsefe"nin yandaşları az veya çok Auguste Comte'a bağlanıyorlar. Ama Comte nesnel düzlemde hiçbir sentezin mümkün olmadığını çok iyi görmüştü. Öznel bir sentezi denemişti; faydasız. Ancak aşkınsal olarak bir sentez olabilir. Bir çekince gereklidir. Sentez fikrinin bile üstüne çıkmalıyız. Burada hiçbir filozof Platon'dan daha büyük olmamış ve olmayacaktır da Platon, iyilik ile diğer tüm fikirler arasındaki bir kopuş olan, en küçük fikirler ile gerçek arasındaki bir kopuş olan kopuşların bir diyalektiğini öngörmüştü. Bu, Hegel'in onu içkinleştirerek ortadan kaldırmak istediği aşkınlığın anlamını her yere yerleştirdiğini söylemektir.
Bu böyleyse, metafizik fikrinin varlık fikrine bağlanmasının, bütünlük fikrine bağlanmasının gerekmemesi gibi hiçbir şekilde gerekmediği görülmektedir. Felsefık düşünce, diğerleri arasında, varlığın metafizikleri evresini (Aristo, Aziz Thomas) ve bütünlük metafizikleri evresini (Hegel) geçmiştir. Metafiziğin en son tanımalarından biri olan Heidegger, metafiziği yokluğa bağlamak istemiştir. Ama, eğer varlık fikri olabilecek en skolastik fikir ise, hiçlik fikrinin olabilecek en skolastik fikirden daha skolastik olduğunu kim görmeyecektir? Birçok noktada olduğu gibi burada da Platon'a dönmek zorundayız; sürekliliklerin iki süreksizlik arasında yer aldığı diyalektik, mutlak hiçlik fikrinin yokedilmesi, fikirlerin varlığa katılımı gibi fikirlere katılan olarak varlığın onaylanması. Bu öğretilerden üçüncüsünün, Platon'da olmayan ontolojik bir anlama doğru yön değiştirmiş olması üzücüdür.
Kuşkusuz metafizik varlığa ve herşeye bağlıdır; ama varlığa ve herşey fikirler olarak değil, daha çok duygu olarak ve buradan hatta bize bağlıdır.... Duygu onu dolduran şeye doğru, kendisinden başka olan şeye doğru bir eğilim değil midir? Aşkınlık ve duygu, aslanlık ve aklın hiçbir zaman olamadıkları, yapı olarak birbirlerine bağlıdırlar.
Metafiziğin öte tarafı araştırdığını söylemiştik. Ama öte tarafta olan şey aynı zamanda beri taraftadır. ... Metafizik, hipo-fiziktir. Klasik felsefenin herşeye rağmen donmuş temalarının arkasında bizim şeylerin çarpıntısını bulmamız gerekir.