BENCİLİN ÇIKARCILIĞI ÜSTÜNE
|
Francis Bacon
Karınca, kendi çıkarında açıkgöz bir yaratıktır, ama meyveliklerle çiçek bahçeleri için büyük bir yıkımdır. Kendi çıkarlarına çok düşkün kimseler de toplum için böyle zararlıdır. Sevgini kendi benliğinle toplum arasında dengeli bir biçimde paylaştır, kendi çıkarımı gözeteyim derken başkalarına, özellikle kralınla ülkene, kötülük etme. İnsanın bütün eyleminin ekseni kendi benliği olursa, içler acısı bir durumdur bu. Tıpkı yeryuvarlağının durumu gibi. Gökkürede bulunan her şey başka bir odak çevresinde ortak dönerken, yalnız yeryuvarlağı sıkı sıkı kendi ekseninde durur.1 Hükümdarların her şeyi kendilerine göre ölçmeleri bir bakıma hoşgörülebilir, çünkü onlar yalnız kendileri değildirler, iyi ya da kötü durumda olmaları toplumun durumuna bağlıdır. Ama kralın bir uyruğunun ya da bir cumhuriyet yurttaşının yalnız kendini düşünmesi çok yanlış bir şeydir. Böyleleri ellerinden geçen her işi, ne yapar yapar kendi çıkarlarına yontarlar; bunun da çoğunlukla devletin ya da bağlı bulundukları efendinin çıkarıyla çelişmesi kaçınılmaz bir şeydir. Onun için, krallarla devletler, adamlarını, küçük işler dışında, bu nitelikten uzak kimseler arasından seçmelidirler, işleri daha da kötüye götürecek bir şey, dengenin bozulmasıdır. Uşağın kendi çıkarını bir işini bozması aşırılığın ta kendisidir. Ama birtakım kötü memurların, hazine sorumlularının, elçilerin, komutanların, aynı türden olan bütün çıkarcı, rüşvetçi devlet görevlilerinin durumu budur. Bunlar efendilerinin büyük, önemli işlerini altüst etme pahasına, terazide hep kendi kefelerini ağır tutarlar. Çoğunlukla, bu yoldan sağladıkları çıkar kendi ölçülerine göredir, ama bunun karşılığında verdikleri zarar, efendilerinin büyüklüğü oranındadır. Bu aşırı benciller, bir yumurta pişirmek için bile koca bir evi ateşe verecek yaradılıştadırlar. Oysa bu türlüleri çoğunlukla efendilerinin güvendiği insanlardır. Çünkü bütün çabaları onların gönlünü hoş etmek, bu arada bir yandan da kendi çıkarlarına bakmaktır. Bu iki işi de efendilerinin sırtından yürütürler. Bu nedenle, kendi çıkarına düşkünlük, her yönüyle aşağılık bir şeydir. Ev yıkılmadan az önce çekip giden sıçanların bilgeliği gibi tıpkı, yeri kazıp kendine bir kovuk açan porsuğu yuvasından zorla kaçıran tilkinin bilgeliği gibi. Avını yutacağı zaman gözyaşları döken timsahın bilgeliği gibi. Ama özellikle, Cicero'nun Pompeius'u tanımlayan "sui amantaes, sine rivali"2 sözündeki türden kimselerin çok daha mutsuz olduklarını unutmamak gerekir. Bunlar bütün zamanlarını kendilerine ayırdıklarından, önünde sonunda, bencil bilgelikleriyle kıskıvrak bağladıklarını sandıkları talihin bir cilvesine kurban gidiverirler.
Notlar:
1- Bacon, evren konusunda, yermerkezli Ptolemaios görüşüne inanıyordu.
2- "Kendinden başkasını sevmemek." Cicero, Ad Quintum Fratrem, III, 8.
Karınca, kendi çıkarında açıkgöz bir yaratıktır, ama meyveliklerle çiçek bahçeleri için büyük bir yıkımdır. Kendi çıkarlarına çok düşkün kimseler de toplum için böyle zararlıdır. Sevgini kendi benliğinle toplum arasında dengeli bir biçimde paylaştır, kendi çıkarımı gözeteyim derken başkalarına, özellikle kralınla ülkene, kötülük etme. İnsanın bütün eyleminin ekseni kendi benliği olursa, içler acısı bir durumdur bu. Tıpkı yeryuvarlağının durumu gibi. Gökkürede bulunan her şey başka bir odak çevresinde ortak dönerken, yalnız yeryuvarlağı sıkı sıkı kendi ekseninde durur.1 Hükümdarların her şeyi kendilerine göre ölçmeleri bir bakıma hoşgörülebilir, çünkü onlar yalnız kendileri değildirler, iyi ya da kötü durumda olmaları toplumun durumuna bağlıdır. Ama kralın bir uyruğunun ya da bir cumhuriyet yurttaşının yalnız kendini düşünmesi çok yanlış bir şeydir. Böyleleri ellerinden geçen her işi, ne yapar yapar kendi çıkarlarına yontarlar; bunun da çoğunlukla devletin ya da bağlı bulundukları efendinin çıkarıyla çelişmesi kaçınılmaz bir şeydir. Onun için, krallarla devletler, adamlarını, küçük işler dışında, bu nitelikten uzak kimseler arasından seçmelidirler, işleri daha da kötüye götürecek bir şey, dengenin bozulmasıdır. Uşağın kendi çıkarını bir işini bozması aşırılığın ta kendisidir. Ama birtakım kötü memurların, hazine sorumlularının, elçilerin, komutanların, aynı türden olan bütün çıkarcı, rüşvetçi devlet görevlilerinin durumu budur. Bunlar efendilerinin büyük, önemli işlerini altüst etme pahasına, terazide hep kendi kefelerini ağır tutarlar. Çoğunlukla, bu yoldan sağladıkları çıkar kendi ölçülerine göredir, ama bunun karşılığında verdikleri zarar, efendilerinin büyüklüğü oranındadır. Bu aşırı benciller, bir yumurta pişirmek için bile koca bir evi ateşe verecek yaradılıştadırlar. Oysa bu türlüleri çoğunlukla efendilerinin güvendiği insanlardır. Çünkü bütün çabaları onların gönlünü hoş etmek, bu arada bir yandan da kendi çıkarlarına bakmaktır. Bu iki işi de efendilerinin sırtından yürütürler. Bu nedenle, kendi çıkarına düşkünlük, her yönüyle aşağılık bir şeydir. Ev yıkılmadan az önce çekip giden sıçanların bilgeliği gibi tıpkı, yeri kazıp kendine bir kovuk açan porsuğu yuvasından zorla kaçıran tilkinin bilgeliği gibi. Avını yutacağı zaman gözyaşları döken timsahın bilgeliği gibi. Ama özellikle, Cicero'nun Pompeius'u tanımlayan "sui amantaes, sine rivali"2 sözündeki türden kimselerin çok daha mutsuz olduklarını unutmamak gerekir. Bunlar bütün zamanlarını kendilerine ayırdıklarından, önünde sonunda, bencil bilgelikleriyle kıskıvrak bağladıklarını sandıkları talihin bir cilvesine kurban gidiverirler.
Notlar:
1- Bacon, evren konusunda, yermerkezli Ptolemaios görüşüne inanıyordu.
2- "Kendinden başkasını sevmemek." Cicero, Ad Quintum Fratrem, III, 8.
1 Yorum
Menfaatçi bir insanı kusursuz bir şekilde eleştirmiştir.Harika