Felsefe Nedir?
|
Nilüfer Tekin
Felsefe, temel olarak ikiye ayrılır: Dinsel felsefe, bilimsel felsefe. Dinsel felsefe, bir tanrıya dayanır, doğal nedenleri doğaüstüne, bir Tanrıya bağlar, bilimsel felsefe ise doğaya ve bilime dayanır, doğal nedenleri doğada arar, doğaya, doğanın yasalarına bağlar. Dinler birer dinsel felsefe oldukları gibi idealist felsefeler de birer dinsel felsefedirler. Materyalist (Tarihsel ve diyalektik Mataryalist) felsefe ise bilimsel bir felsefe olduğu gibi tek bilimsel felsefedir.
Felsefe, bilimin henüz hiç açıklayamadığı konular üzerine de düşünebilir, bilimin az ya da çok açıkladığı konular üzerine de düşünebilir. Felsefe, bu konular üzerine doğaüstü, dinsel ya da bilimsel yargılara varabilir. Felsefesel olarak varılan yargılar bilim tarafından doğrulanana kadar spekülatiftir (kurgul), bilim tarafından doğrulandıktan sonra bilim haline gelir. Bu yüzden felsefe Bertrand Russell’ın dediği gibi spekülasyondur.
Bilimin ilkeleri, yasaları, kuramları ve yöntemine dayanarak bilimin verileri, bunların ne anlama geldikleri, doğru olup olmadıkları üzerine düşünmek ve bilimsel genellemelere akılla varmaya çalışmak bilimsel bilim felsefesidir. Bilimsel bilim felsefesidir, çünkü bilimin verilerinin, ilkelerinin, yasa ve kuramlarının çarpıtılıp tanrıya bağlandığı bilimsel olmayan bir bilim felsefesi de vardır.
Dinlerin, felsefenin ve bilimin temel amacı aynıdır; evrene bir açıklama getirmek.
Dinsel ya da bilimsel, genel olarak felsefe, Sokrates’in dediği gibi neleri bilmediğini bilmek ve kendini bilmektir. Aristoteles’in dediği gibi ilkeler ya da ilk nedenler bilimi’dir, mutlu bir yaşam sağlamak için tasarlanmış ‘eylemsel bir sistem’dir. Platon’un dediği gibi ‘’doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma’’ dır, eşdeyişle, gerçeklere ve doğrulara akılla, düşünmekle varmaya çalışmaktır. Felsefenin temel konusu evren ve yaşamdır.
Dinsel felsefe, şöyle açıklanmıştır: Felsefe, Augustinus’a göre ‘Tanrı’yı bilmek’tir, ‘gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir’ler. Tertullianus’a göre felsefe yapmak ‘dogma’yı açıklamak’tır. Anselmus’a göre de ‘inanılanı anlamaya çalışmak’tır. Skolastiklere göre felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması’dır. Aquino’lu Thomas’ya göre felsefenin konusu Tanrı’dır, felsefe Tanrı’nın tanıtlanması’dır. Scottus Eriugena’ya göre felsefe ‘inan’ın bilimi’dir, Hegel’e göre felsefe, dinin hayal ürünü olarak sunduğu şeyi, kavramsal olarak yakalamak’’ tır.
Bilimsel felsefe ise, Abaclardus’un dediği gibi felsefe, inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır. Epikuros’un dediği gibi her şeyin doğal bir nedeni olduğunu bilmek, doğru bilgi edinip doğru eylemde bulunmak ve insana huzursuzluk vererek insanı boş yere mutsuz eden en büyük mutluluk olan ataraxia durumunu bozan hayal, masal, düş ürünü doğal olmayan düşüncelerden kaçınarak doğal bir dünya görüşü edinmektir. Hegel’in kurtulup dediği gibi felsefe, evreni açıklamaktır. Giordano Bruno’nun dediği gibi felsefe, doğayı bilmektir. Francis Bacon’un dediği gibi felsefe, deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde düşünmek’tir. Auguste Comte’un dediği gibi felsefe, bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi’dir. Ludwig Feuerbach’ın dediği gibi felsefe, doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır. Eytişimsel özdekçiliğin dediği gibi, felsefe, bilginin yolunu aramak ve onu elde etmek demek olduğuna göre, felsefe bilimsiz, bilim de felsefesiz olamaz, felsefe tıpkı bilim gibi somut ve bilimsel sezgiden soyut düşünceye ve bundan da yeniden somut pratiğe geçilerek gerçekleştirilmelidir. Felsefe, doğasal, düşünsel ve toplumsal evrenin tüm olgularının ve kesikli süreklilik içindeki her türlü gelişmenin temeli olan genel yasaları saptayan, evrensel bağımlılık, birlik ve varlık anlayışıyla bütünleyen, bilime dayanan, bilimle değişen ve güçlenen evrensel bilimdir. Bilimsel veriler üstünde düşünmek ve onlardan kılgısal sonuçlar çıkarmaktır. Özdeksel dış dünyanın belirlediği bilincimizle özdeksel dış dünyayı yalnızca elini şakağına koyarak kavramak ve açıklamak değil, doğaya hiçbir şey katmadan olduğu gibi bilimsel olarak (bilime dayanarak) kavramak ve açıklamaktır, aynı zamanda da dünyayı değiştirme yöntemi olduğu gibi dünyayı değiştirmektir. İnsanlık-öncesi çağını insanlık çağına dönüştürmenin tek bilimsel kılavuzudur.
Kaynak: Felsefe Sözlüğü-Orhan Hançerlioğlu s. 412-414
Felsefe, temel olarak ikiye ayrılır: Dinsel felsefe, bilimsel felsefe. Dinsel felsefe, bir tanrıya dayanır, doğal nedenleri doğaüstüne, bir Tanrıya bağlar, bilimsel felsefe ise doğaya ve bilime dayanır, doğal nedenleri doğada arar, doğaya, doğanın yasalarına bağlar. Dinler birer dinsel felsefe oldukları gibi idealist felsefeler de birer dinsel felsefedirler. Materyalist (Tarihsel ve diyalektik Mataryalist) felsefe ise bilimsel bir felsefe olduğu gibi tek bilimsel felsefedir.
Felsefe, bilimin henüz hiç açıklayamadığı konular üzerine de düşünebilir, bilimin az ya da çok açıkladığı konular üzerine de düşünebilir. Felsefe, bu konular üzerine doğaüstü, dinsel ya da bilimsel yargılara varabilir. Felsefesel olarak varılan yargılar bilim tarafından doğrulanana kadar spekülatiftir (kurgul), bilim tarafından doğrulandıktan sonra bilim haline gelir. Bu yüzden felsefe Bertrand Russell’ın dediği gibi spekülasyondur.
Bilimin ilkeleri, yasaları, kuramları ve yöntemine dayanarak bilimin verileri, bunların ne anlama geldikleri, doğru olup olmadıkları üzerine düşünmek ve bilimsel genellemelere akılla varmaya çalışmak bilimsel bilim felsefesidir. Bilimsel bilim felsefesidir, çünkü bilimin verilerinin, ilkelerinin, yasa ve kuramlarının çarpıtılıp tanrıya bağlandığı bilimsel olmayan bir bilim felsefesi de vardır.
Dinlerin, felsefenin ve bilimin temel amacı aynıdır; evrene bir açıklama getirmek.
Dinsel ya da bilimsel, genel olarak felsefe, Sokrates’in dediği gibi neleri bilmediğini bilmek ve kendini bilmektir. Aristoteles’in dediği gibi ilkeler ya da ilk nedenler bilimi’dir, mutlu bir yaşam sağlamak için tasarlanmış ‘eylemsel bir sistem’dir. Platon’un dediği gibi ‘’doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma’’ dır, eşdeyişle, gerçeklere ve doğrulara akılla, düşünmekle varmaya çalışmaktır. Felsefenin temel konusu evren ve yaşamdır.
Dinsel felsefe, şöyle açıklanmıştır: Felsefe, Augustinus’a göre ‘Tanrı’yı bilmek’tir, ‘gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir’ler. Tertullianus’a göre felsefe yapmak ‘dogma’yı açıklamak’tır. Anselmus’a göre de ‘inanılanı anlamaya çalışmak’tır. Skolastiklere göre felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması’dır. Aquino’lu Thomas’ya göre felsefenin konusu Tanrı’dır, felsefe Tanrı’nın tanıtlanması’dır. Scottus Eriugena’ya göre felsefe ‘inan’ın bilimi’dir, Hegel’e göre felsefe, dinin hayal ürünü olarak sunduğu şeyi, kavramsal olarak yakalamak’’ tır.
Bilimsel felsefe ise, Abaclardus’un dediği gibi felsefe, inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır. Epikuros’un dediği gibi her şeyin doğal bir nedeni olduğunu bilmek, doğru bilgi edinip doğru eylemde bulunmak ve insana huzursuzluk vererek insanı boş yere mutsuz eden en büyük mutluluk olan ataraxia durumunu bozan hayal, masal, düş ürünü doğal olmayan düşüncelerden kaçınarak doğal bir dünya görüşü edinmektir. Hegel’in kurtulup dediği gibi felsefe, evreni açıklamaktır. Giordano Bruno’nun dediği gibi felsefe, doğayı bilmektir. Francis Bacon’un dediği gibi felsefe, deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde düşünmek’tir. Auguste Comte’un dediği gibi felsefe, bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi’dir. Ludwig Feuerbach’ın dediği gibi felsefe, doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır. Eytişimsel özdekçiliğin dediği gibi, felsefe, bilginin yolunu aramak ve onu elde etmek demek olduğuna göre, felsefe bilimsiz, bilim de felsefesiz olamaz, felsefe tıpkı bilim gibi somut ve bilimsel sezgiden soyut düşünceye ve bundan da yeniden somut pratiğe geçilerek gerçekleştirilmelidir. Felsefe, doğasal, düşünsel ve toplumsal evrenin tüm olgularının ve kesikli süreklilik içindeki her türlü gelişmenin temeli olan genel yasaları saptayan, evrensel bağımlılık, birlik ve varlık anlayışıyla bütünleyen, bilime dayanan, bilimle değişen ve güçlenen evrensel bilimdir. Bilimsel veriler üstünde düşünmek ve onlardan kılgısal sonuçlar çıkarmaktır. Özdeksel dış dünyanın belirlediği bilincimizle özdeksel dış dünyayı yalnızca elini şakağına koyarak kavramak ve açıklamak değil, doğaya hiçbir şey katmadan olduğu gibi bilimsel olarak (bilime dayanarak) kavramak ve açıklamaktır, aynı zamanda da dünyayı değiştirme yöntemi olduğu gibi dünyayı değiştirmektir. İnsanlık-öncesi çağını insanlık çağına dönüştürmenin tek bilimsel kılavuzudur.
Kaynak: Felsefe Sözlüğü-Orhan Hançerlioğlu s. 412-414