Mutlu olma görevi
|
Emile Auguste Chartier - Alain
Mutsuz ya da hoşnutsuz olmak güç bir şey değildir; eğlendirilmeyi bekleyen bir hükümdar gibi oturmak yeter; mutluluğu bir nimet gibi arayıp gözetlemek yok mu, işte bu, her şeyin üstüne can sıkıntısını bir tül gibi örter; gerçi bunu görkemli bir tavırla yaparlar; çünkü bütün nimetleri hor görmenin altında bir tür gizli güç yatar; ama çocukların bahçeler yapması gibi, mutluluklarını bir hiçten yaratan o becerikli işçilere karşı bir sabırsızlık, bir öfke de yok değildir tavırlarında. Kaçarım onlardan. Deneyimimle bilirim ki, kendilerinden sıkılanları eğlendirmek mümkün değildir.
Buna karşılık izlemeye doyum olmaz mutluluğun, manzaraların en güzelidir o ... Bir çocuktan daha şirin ne olabilir? Oysa o, hep kendi oyunlarıyla ilgilidir; başkalarının oynayıp onu eğlendirmesini beklemez. Gerçi huysuz çocuklarda vardır, hep somurturlar; yalnız, çok şükür, çocuklar çabuk unutur; oysa bizler, durmadan surat asan nice büyükler tanımışızdır. Bunlar kendilerine göre haklı da olabilirler; mutlu olmak kolay iş değildir; bir sürü olaya ve insanlara karşı bir savaştır bu; insan bu savaşta yenilebilir; elbette ki katlanılmaz belalar vardır. Stoa'cı yamağından daha güçlü felaketler vardır; ama bütün gücümüzle karşı koymadan yenildiğimizi kabul etmemek de, en belirgin görevimizdir. Bana pek açık görünen bir gerçek var: Mutlu olmaya niyet etmedikçe insan mutlu olamaz. Demek ki mutlu olmayı istemeli ve bu uğurda çaba göstermeliyiz.
Yeterince üzerinde durulmamış bir şey var: Mutlu olmak, başkalarına karşı da görevimizdir. Yalnız mutlu olanlar sevilir, deriz; ama unutuyoruz ki, bu ödül haklı ve yerindedir; çünkü felaket, can sıkıntısı ve umutsuzluk, soluduğumuz havayı doldurup taşırmıştır; onun için kötülükleri hazmederek ortak yaşantımızı gayretli örnekleriyle arıtanlara minnet borcumuz vardır. Aşkın en güzel yanı, mutlu olmak için edilen yemindir. Sevilen insanın sıkıntısı, kederi ya da felaketi kadar katlanması güç ne vardır? Her erkek ve her kadın, hiç aklından çıkarmamalıdır ki, mutluluk, yani kendimiz için kuşattığımız mutluluk, en güzel ve en cömert özverimizdir. Hatta, mutlu olmak zahmetine girmiş insanlara ödüller dağıtılmasını isteyecek kadar ileri gideceğim. Çünkü kanımca, bütün bu ölüler, bu harabeler, bu çılgınca masraflar ve bu önlem saldırıları, hiçbir zaman mutlu olmasını bilememişlerin ve mutlu olmaya kalkışanlara da katlanamayanların eseridir.
Mutsuz ya da hoşnutsuz olmak güç bir şey değildir; eğlendirilmeyi bekleyen bir hükümdar gibi oturmak yeter; mutluluğu bir nimet gibi arayıp gözetlemek yok mu, işte bu, her şeyin üstüne can sıkıntısını bir tül gibi örter; gerçi bunu görkemli bir tavırla yaparlar; çünkü bütün nimetleri hor görmenin altında bir tür gizli güç yatar; ama çocukların bahçeler yapması gibi, mutluluklarını bir hiçten yaratan o becerikli işçilere karşı bir sabırsızlık, bir öfke de yok değildir tavırlarında. Kaçarım onlardan. Deneyimimle bilirim ki, kendilerinden sıkılanları eğlendirmek mümkün değildir.
Buna karşılık izlemeye doyum olmaz mutluluğun, manzaraların en güzelidir o ... Bir çocuktan daha şirin ne olabilir? Oysa o, hep kendi oyunlarıyla ilgilidir; başkalarının oynayıp onu eğlendirmesini beklemez. Gerçi huysuz çocuklarda vardır, hep somurturlar; yalnız, çok şükür, çocuklar çabuk unutur; oysa bizler, durmadan surat asan nice büyükler tanımışızdır. Bunlar kendilerine göre haklı da olabilirler; mutlu olmak kolay iş değildir; bir sürü olaya ve insanlara karşı bir savaştır bu; insan bu savaşta yenilebilir; elbette ki katlanılmaz belalar vardır. Stoa'cı yamağından daha güçlü felaketler vardır; ama bütün gücümüzle karşı koymadan yenildiğimizi kabul etmemek de, en belirgin görevimizdir. Bana pek açık görünen bir gerçek var: Mutlu olmaya niyet etmedikçe insan mutlu olamaz. Demek ki mutlu olmayı istemeli ve bu uğurda çaba göstermeliyiz.
Yeterince üzerinde durulmamış bir şey var: Mutlu olmak, başkalarına karşı da görevimizdir. Yalnız mutlu olanlar sevilir, deriz; ama unutuyoruz ki, bu ödül haklı ve yerindedir; çünkü felaket, can sıkıntısı ve umutsuzluk, soluduğumuz havayı doldurup taşırmıştır; onun için kötülükleri hazmederek ortak yaşantımızı gayretli örnekleriyle arıtanlara minnet borcumuz vardır. Aşkın en güzel yanı, mutlu olmak için edilen yemindir. Sevilen insanın sıkıntısı, kederi ya da felaketi kadar katlanması güç ne vardır? Her erkek ve her kadın, hiç aklından çıkarmamalıdır ki, mutluluk, yani kendimiz için kuşattığımız mutluluk, en güzel ve en cömert özverimizdir. Hatta, mutlu olmak zahmetine girmiş insanlara ödüller dağıtılmasını isteyecek kadar ileri gideceğim. Çünkü kanımca, bütün bu ölüler, bu harabeler, bu çılgınca masraflar ve bu önlem saldırıları, hiçbir zaman mutlu olmasını bilememişlerin ve mutlu olmaya kalkışanlara da katlanamayanların eseridir.
1 Yorum
Çok çok güzel bir paylaşım olmuş...