Hedonizm (hazcılık)

Hedonizm Kirene okulu Sokratesin öğrencisi Aristippos'un (M.Ö. 435-355) öğretisidir. Sokratesçi okullar iyiyi aramışlardır; Aristippos'a göre iyi demek haz demektir; haz veren her şey iyi, acı veren her şey de kötüdür. Yaşamanın amacı hazdır ve insan yaşamı süresince hazza yönelmeli, acıdan kaçınmalıdır.

Hedonizm (Yunanca “hedone”: zevk), felsefede, zevkin, yaşamdaki tek ya da temel iyi olduğunu söyleyen ve ideal davranış biçimini zevkin peşinde koşmakla açıklayan öğretidir. Eski Yunan’da iki önemli hedonist kuram ortaya atılmıştır.

Kyrene Okulu takipçileri ya da egoist hedonistler, bireyin o anki kişisel isteklerinin diğer insanları düşünmeksizin karşılanmasını varlığın gerçek temeli olarak açıklayan öğretiyi desteklemişlerdir. Onlara göre bilginin kökleri, anın geçici duyumlarında saklıdır ve bu yüzden, anlık zevk düşkünlüklerini gelecekte neden olabilecekleri acıya göre sorgulayan bir ahlaki değerler sistemi oluşturmaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur.

Epikurosçular ya da akılcı hedonistler, egoist hedonistlerin tersine, gerçek zevkin yalnızca akılla elde edilebileceğini ileri sürmüşlerdir. Epikuros’un etik anlayışı, Aristo’nun, en yüce iyinin başka bir şeyin değil, kendi yararı için değerli görülen şey olduğu yönündeki çok bilinen görüşüne dayanır. Epikuros, mutluluğun en yüce iyi olduğu konusunda Aristo ile hemfikirdir.

Ne var ki Epikuros, mutluluğu zevkle açıklayarak Aristo’dan ayrılır. Bunun için iki neden öne sürer. Ana neden, zevkin, insanların gerçek anlamda değer verdikleri için yaptıkları tek şey olmasıdır. Başka bir deyişle, Epikuros’un etik hedonizmi, onun psikolojik hedonizmine dayanır.

Epikuros, yaptığımız her şeyi, sonuçta kendi adımıza ve zevk almak için yaptığımızı iddia eder. İçdürtüsel olarak zevk almak istedikleri ve acıdan kaçındıkları ileri sürülen bebeklerin davranışları gözlemlendiğinde, bu iddianın doğru olduğu düşünülebilir.

Epikuros, bu durumun yetişkinler için de geçerli olduğunu; ama yetişkinlerde bunun doğruluğunu görmenin daha zor olduğunu; çünkü yetişkinlerin kendilerine neyin zevk vereceği konusunda daha karmaşık inançlara sahip olduklarını düşünür.

Ama Epikurosçular, tüm aktivitelerin, hatta açıkça kişisel bir fedakarlık olan ya da yalnızca bir erdem ya da asil bir davranış olduğu için yapılan aktivitelerin bile, aslında kişinin zevk duyması için yapıldığı şeklindeki iddiayı mantıklı gösterebilmek için epey enerji harcamışlardır.

Epikuros’un deneycilik görüşüyle iyi uyuşan ikinci kanıtın, kişinin iç gözlemsel deneyimlerine dayandığı düşünülür. Kişi, ateşin sıcak olduğunu anında algılaması gibi zevkin iyi, acının ise kötü olduğunu hemen algılar. Zevkin iyiliğini ya da acının kötülüğünü göstermek için daha fazla kanıta ihtiyaç yoktur.

Epikuros, tüm zevklerin iyi, tüm acıların da kötü olmasına rağmen, zevklerin tamamının tercih edilmeye layık olmadığını ya da acıların tamamından kaçınılması gerekmediğini söyler. Bunun yerine kişi, uzun vadede çıkarına neyin uygun olacağını hesaplamalı ve eğer kısa vadede kendisine daha az zevk veren bir şeyden vazgeçmek uzun vadede daha fazla zevk sağlayacaksa, kısa vadedeki zevki bir yana bırakmalıdır.

Epikurosçular, kendini kontrol etmenin ve ihtiyatlı olmanın erdemli yanlarını vurgulamışlardır.

İki öğreti de değişmeden modern çağlara kadar pratikte varlığını korumuştur. 18. ve 19. yüzyıllarda Jeremy Bentham, James Mill ve John Stuart Mill gibi İngiliz felsefeciler, evrensel hedonizmi, daha yaygın olarak faydacılık diye bilinen öğretiyi savunmuşlardır.

Bu kurama göre, insan davranışının temel kriteri, toplumun iyiliğidir ve kişisel ahlaki davranışın yönlendirici ilkesi, en çok sayıda insanın refahını sağlayacak ve yükseltecek olana sadakattir.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP