Aristoteles'in Poetikası Üzerine Önsöz

Poetika, Aristoteles’den elimize eksik, öyle ki kimi bölümleri parçalar halinde geçmiş bir kitap olmakla birlikte, düşünce tarihinin tanıdığı sanat olayını araştıran ilk, ilk olduğu kadar da önemli bir eserdir. Gerçi, Aristoteles’den önce hocası Platon’un gerek Büyük Hippias, Symposion, Phaidros gerekse Politeia adh diyaloglarında sanat ile güzellik üzerine önemli düşünceler geliştirdiğini görüyoruz. Ancak, Platon’un bu düşünceleri, onun idealist felsefesinin kılavuzluğu altında gelişip daha çok bir güzellik idea’sının metafizik karakterini taşırlar. Çünkü Platon’a göre, güzel-idea’sı var olduğu içindir ki, bu ideadan pay alan (methexis) nesnelerin sanat eserlerinin güzelliğinden söz açılabilir. Aristoteles’in görüşü ise, böyle aşkın, metafizik bir karakter taşı­maz. Genel felsefesinde nasıl varolan’ların (to on) dışında (transcendent) bulunan bir idea’nın varlığını kabul etmezse, aynı şekilde sanat alanında da, sanat eserinin dışında, aşkın bir güzellik idea’sı kabul etmez. Aristoteles’e göre, güzellik idea’sı var olduğu için güzel bulduğumuz nesnelerle sanat eserleri bir varlık kazanmıyorlar, tersine sanat eserleri var oldukları içindir ki, güzellik kavramından söz açabili­yoruz, güzel nesneler olduğu içindir ki, nesnelerin güzelliğinden söz açabiliyoruz. 

Aristoteles’in çıkış noktası, metafizik, aşkın bir güzellik idea’sı değil (Platon’da olduğu gibi), daha çok bir “forjna-materia (morphehyle) kompositum”u olan tek tek sanat eserleridir. Aristoteles için şiir alanında araştırılması gereken varlık, idea’nın varlığı değil, tersine tek tek sanat eserlerinin varlığıdır, başka bir deyişle, sanat eseri denen “ontik bütün”dür. Sanat eseri, ontik bir bütün’dür. Sanat eserinin bir “ontik bü­tün” olarak belirlenimi, bu ontik bütün’ü belirleyen kategori’lerin araştırılması, artık bir metafizikle değil de, daha çok bir ontoloji, bir sanat ontolojisi ile ilgilidir. Bunun için Aristoteles poetika’sının, modern deyimiyle estetik’inin temel karakteri, onun bir ontoloji, bir sanat ontolojisi olması­dır. Ne yazık ki, Aristoteles bu sanat ontolojisini sonuna kadar götürmemiş, başka bir deyişle, ona sistemli olarak tam biçimini vermemiş­tir. Belki de poetika (estetik) için bu, büyük bir bahtsızlık olmuştur. Öyle sanıyoruz ki, Aristoteles öteki felsefe disiplinlerinde, örneğin "Prote Philosophia”da, “Ethika”larında gerçekleştirdiği sistematik’!, poetika alanında da gerçekleştirmiş olsaydı, ancak on sekizinci yüzyılın ortalarında bağımsız bir felsefe disiplini olarak kurulan estetik (A. Baumgarten, Aesthetica şive theoria liberalium artium, 1750-58), daha ilkçağda Aristoteles gibi bir düşünürün eliyle kurulmuş ve herhalde estetik’in alın yazısı, bugünkünden çok başka olurdu. 

Aristoteles, Poetika’sında, genel bir poetika (estetik) ile değil de, daha çok edebiyat sanatı, ayrıca da dil sorunlarıyla uğraştı. Bunlar da bize üstelik eksik olarak kalmış bulunuyor. Ama bu eksiklik içinde onun dokunduğu, ancak sonuna kadar götü­rüp belirlemediği öyle düşünceler var ki, bunların günümüz estetik’i, özellikle ontolojik estetik için önemi büyüktür. Çünkü, sanat eseri, günümüz sanat ontolojisi için olduğu gibi, Aristoteles’in sanat ontolojisi için de ontik ve kategorial bir bütün’dür. Bunlar arasında bu bakımdan içten bir bağlılık vardır. Aristoteles’in sanat eserinin varlığını açıklarken öne sürdüğü kategoriler, bugün bile sanat eserlerine uygulanabilir. Öte yandan onun tragedya üzerine geliştirdiği düşünceler, Horatius’un “Ars poetica”sından geçerek 17. yüzyılın Boileau’sunu (L’art podtique) hazırlamıştır.  Aristoteles’in genel olarak drama üzerine söyledikleri de tiyatro tarihi bakımından çok ilgi çekicidir.

Aristoteles’in Poetika’sı, yüzyılların sanat gö­rüşlerini belirlemiş, estetik tarihi yönünden çok önemli olan bir eserdir. Öyle ki, günümüzün estetikçisi bile ondan birçok bakımdan yararlanabilir.  
  
Kaynak: İsmail Tunalı - 28 Şubat 1960

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP