Soru 2 : Felsefe ile din arasında ne gibi ilişkiler vardır?

Yukarda söylediklerimizden anlaşılacağı gibi, felsefe ve din, birbirine karşıt iki düşünüş ve davranış biçimidir. İlkel dînlerde olduğu gibi gelişmiş dînlerde (Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık) de, inanç yani îman temeldir. Herhangi bir dini benimseyen kişi, evren (kâinat) ve insanoğlunun hayatı hakkında belli birtakım görüşleri ve yargıları (hükümleri) kabul etmiş; bunlara inanmış kimsedir. Başka bir deyişle, hakikatin kendisine verilmiş olduğunu ve hakikate sahip bulunduğunu sanan kimsedir; evreni ve insanoğlunu bu hükümler, bu dogmalar (naslar) açısından gören kimsedir. Dinde, «bu, acaba böyle midir?» diye sorulmaz. Çünkü dinde, her şeyin cevabı verilmiş ve inanç sahibi kimse, bu cevaplara inanmış; onları doğru diye bellemiş ve benimsemiştir. Evreni kim yaratmıştır? insanoğlu nereden ve nasıl türemiştir? İnsanoğlunun dünyadaki yeri, tanrı ve hemcinsleri ile ilişkileri nelerdir? İnsanoğlu mutluluğa nasıl ulaşabilir? «İyi» ve «kötü» nedir? Ölümden sonra ruhlarımız ne olacaktır? giibi sorulara, dinlerde (özellikle, gelişmiş dinlerde) inceden inceye cevap verilmiştir. Bunlar, her dinin kutsal kitabında ve din öğretisinde açıklanmıştır. Dindar kimse, bu sorulara verilecek cevapları hazır olan kimsedir. Oysa felsefe, bunlara ve bunlara benzer bütün öteki sorulara, mantığa ve akılgücüne dayanarak eovap vermeye çalışır. Hazırlop cevapların hiçbirini kabul
edemez; dinleri, inançları, peşin hükümleri, gelenekleri sürekli olarak irdeler ve eleştirir, işte bundan ötürü, bu iki tavır, yani din ile felsefenin tavırları, birbirleriyle bağdaşması mümkün olmayan iki ayrı düşünce tarzıdır. Dinin, neden, nasıl ve ne için ortaya çıktığını ve neden ötürü etkili olduğunu felsefe araştırabilir ve açıklayabilir. Bu tür bir Inceleme, din felsefesinin konusunu teşkil eder. Ama din ve dinî düşünüş, felsefeyi kapsayamaz ve açıklayamaz. Dîn, felseye karşı, sadece, belirli bir tavır takınır. Felsefenin, «dinsizlik» olduğunu, insan aklının, tanrı ye evren hakkında bilgi edinemeyeceğini, felsefeyle uğraşmanın gereksiz ve beyhude bir çaba olduğunu söyler.

3 Yorumlar

Adsız
9 Temmuz 2008 13:25  

Düşünmek ve sorgulamak hiç bir zaman dinle çelişen bir eylem olmamıştır.Yazıyı yazanın bunu düşünmesi ya da kendisine din hakkında bilgi verenden doğrusunu öğrenmesi gerekiyor kanımca.
Sınav dünyadır cevap anahtarı dindir ama bu cevapları kopya çekmeden kavrayabilmek için sorgulamak gerekir; yani din ve felsefe içiçedir ,tezat teşkil etmezler.

Adsız
5 Eylül 2008 12:22  

Bilirsiniz Edison ışığı tam bilmiyorum ama 1000 kez denedikten sonra bulmuş ve aydınlığa kavuşmuştu.İşte dinler ışığı bulmak için gereken yöntemi hazır olarak vermektedirler.Aklına güvenen filozoflar ise 1000 lerce kere denemekte fakat bir türlü ışığa kavuşamamaktadırlar.Her gelen filozof Allah,dünya,insan,evren,yaratılış,ahiret,cennet...gibi onlarca soruyu aklıyla çözmeye çalışmakta fakat aklının ve zamanının sınırlılığı,doğruyu bulmasına imkan vermemektedir.Ve hayatı boyunca karanlıkta kalmakta ve kendisi gibi başkalarının da karanlıkta kalmasına sebep olmaktadır.Keşke bir deneselerdi hem kendileri hem de çevrisi aydınlanacak ve hayat sınavında kaybedenlerden olmayacaklardı.Yaratıcı ve Ahiret ile ilgili aklına takılan sorusu olan ve bunlara cevap arayanlar varsa bana cebrail9002@hotmail.com adresinden ulaşabilirler

17 Mart 2009 06:52  

Bilim adamı SANMAZ,
BİLİR.
İnandırmaya çalışmaz
Çünkü ISPAT eder.
Hiç kimsenin güveneni beklemez
Sadece DİKKAT edilmesini ister.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP