Soru 7 : «Felsefe» ve «feylesof» kelimeleri, dilimizde, ne gibi anlamlara gelir?
|
Günlük dilde «felsefe yapmak», derin ve anlaşılması güç sözler söylemek anlamına gelir. Kimi zaman da, sadece küçültücü ve alaycı bir anlamda kullanılır. Yani, anlaşılmaz şeyler söylemek, mugalata yapmak anlamını taşır. «Feylesof» kelimesi ise «felsefeyle uğraşan kimse» den başka, «dünyayı umursamayan kişi» ve «dinsiz» anlamına gelir. «Dünyayı umursamayan kişi» anlamında, yunanca «sopihos» yani «bilgi» kavramının kalıntılarını görmek mümkündür.
Çünkü bilge sözünün temeldeki anlamlarından biri de, «başına gelenlere göğüs gerebilen, aldırmayan kimse» dir. Ayrıca, dilimizdeki günlük kullanılışın taşıdığı bu anlamda, «dünya işlerine ve değerlerine önem vermeyen kimse» anlamı da bulunmaktadır. Nitekim «philosophos» da, yaşadığı çevrede kabullenilmiş düşüncelere ve değerlere karşı eleştirici tavır takınan; gerçek değerleri bulmaya çalışan, onları gözönünde tutan kimsedir. «Dinsiz» anlamında da, felsefenin inanca değil akıla dayanması özelliğinin dile geldiği görülüyor. Feylesofun, dinî inançlardan çok akla dayandığı, imana değil akla ve düşünceye yönelmiş olduğu belirtiliyor. Osmanlıcada, bilge karşılığı «bakîm» ve bilgelik karşılığı «hikmet» sözleri de kullanılır, islâm felsefesinde, filozofları belirtmek için «felâsife» dendiği gibi «hükema» yani «hakimler» (bilgeler) de deniyordu. Osmanlıcadaki «Hakîm», «feylesof»tan daha geniş kapsamlıydı ve «her şeyde üstün tedbirli tanrı», «çok bilgili», «feylesof» ve «bekim» anlamlarına geliyordu. «Hikmet» kelimesi de «felsefe», «gizli ve bilinmeyen nokta», «sebep», «ahlâka ait kısa söz» anlamını taşıyordu. Demek ki, «hikmet» kelimesi, «felsefe» den daha geniş anlamlıydı ve hem dinî hem de ahlakî kavramları kapsıyordu.
Çünkü bilge sözünün temeldeki anlamlarından biri de, «başına gelenlere göğüs gerebilen, aldırmayan kimse» dir. Ayrıca, dilimizdeki günlük kullanılışın taşıdığı bu anlamda, «dünya işlerine ve değerlerine önem vermeyen kimse» anlamı da bulunmaktadır. Nitekim «philosophos» da, yaşadığı çevrede kabullenilmiş düşüncelere ve değerlere karşı eleştirici tavır takınan; gerçek değerleri bulmaya çalışan, onları gözönünde tutan kimsedir. «Dinsiz» anlamında da, felsefenin inanca değil akıla dayanması özelliğinin dile geldiği görülüyor. Feylesofun, dinî inançlardan çok akla dayandığı, imana değil akla ve düşünceye yönelmiş olduğu belirtiliyor. Osmanlıcada, bilge karşılığı «bakîm» ve bilgelik karşılığı «hikmet» sözleri de kullanılır, islâm felsefesinde, filozofları belirtmek için «felâsife» dendiği gibi «hükema» yani «hakimler» (bilgeler) de deniyordu. Osmanlıcadaki «Hakîm», «feylesof»tan daha geniş kapsamlıydı ve «her şeyde üstün tedbirli tanrı», «çok bilgili», «feylesof» ve «bekim» anlamlarına geliyordu. «Hikmet» kelimesi de «felsefe», «gizli ve bilinmeyen nokta», «sebep», «ahlâka ait kısa söz» anlamını taşıyordu. Demek ki, «hikmet» kelimesi, «felsefe» den daha geniş anlamlıydı ve hem dinî hem de ahlakî kavramları kapsıyordu.