Soru 69 : İnsanoğlu, mutlakla, deney - üstü ile ve şartlanmamış varlıkla ilinti kuramaz mı?

Gördüğümüz gibi Kant, bilgi bakımından, mutlakla ve kendinde-şeyle ilinti kuramayacağımızı; bilgi yetisi olarak aklın, yani teorik aklın bunu sağlayamayacağını, ancak deney dünyası hakkında bilgi edinebileceğimizi kabul etmektedir. Ama filozof, ahlâk alanında, pratik aklın ya da vicdanın, mutlak ve deney - üstü bir bilgiyi ortaya koyduğunu ileri sürer. Böylece Kant, bilgi yetisi olarak akla tanımadığı hakkı, ahlâk yetisi olarak akla tanımakta ve kendisine kadar süregelmiş olan akılcı metafiziği yıktığı halde ahlâkî bir metafizik kurmak istemektedir. Ahlâkın herkes için geçerli olması gereklidir. Bundan ötürü ahlâk, tamamen deney - öncesi temeller üzerine kurulmalıdır. Duyularımızın verdiklerini (eğilimler, itkiler, içgüdüler) aşmadan; herkes için geçerli olan kesin bir ahlâk kurulamaz. Bundan ötürü, pratik akıl, ahlâk alanında, duyulara dayanmak zorunda değildir; kanunlarını kendisi koyar ve bu kanunlara yönelir, onları gerçekleştirir. Aklın koyduğu bu ahlâk buyruğu ve ödev, dış gerçeğe bağlı olmadan yine akıl tarafından konulmuştur, yani hür olarak konulmuştur. Demek ki ahlâkî irademiz, mutlak bir iradedir; şartlardan sıyrılmıştır. Ahlâk alanında, aklın ideleri, kesinliklerini doğrudan doğruya ortaya koyarlar.

Bu alanda, aklın dış nesnelerle olan bağıntısı araştırılmaz; tamamen içerde bulunan bir şeyle yani irade ile olan bağıntısı araştırılır. Aklın iradeyi tamamen kendisine dayanarak belirleyebilmesi dolayısıyle, hürriyet ve ruhun ölümsüzlüğü gibi ideler kesinlik kazanır. Oysa teorik aklın, bilgi bakımından bu kesinliği sağlayamadığını daha önce görmüştük.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP