1OO SORUDA FELSEFE

Soru 81 : Marx ve Engels, Hegel'i nasıl eleştirdiler?

Hegel, İde'nin kendine yabancılaşarak tabiat haline geldiğini ve daha sonra insanın bilincinde yeniden kendine döndüğünü ve özgürlüğe ulaştığını söylüyordu. Böylece, insan yabancılaşmadan kurtulmuş oluyor ve aklın egemenliğinde bulunan, insana yaraşır düzenli bir dünyaya ulaşıyor ve bu ulaşma bilinç olarak Hegel'in felsefesinde, toplum hayatı olarak Prusya devletinde gerçekleşiyordu.

Dikkat edilecek olursa, Hegel felsefesi bütün olumlu yanlarına rağmen, sonunda mevcut düzeni savunan bir felsefe haline geliyordu; tutucu ve gerici bir teori niteliği taşıyordu. Toplumun o günkü düzenini savunmanın imkânsız olduğunu gören; insanca bir hayatın gerçekleşmiş olmadığını ama gerçekleştirilmesi gerektiğini ileri süren düşünürler, genç Hegelciler denilen grubun sol kanadında toplanmıştı. Bunlar Hegel felsefesini devrimci bir görüşle eleştiriyorlar ve yetersizliğini ortaya koyuyorlardı. Ama Hegel'in felsefesinden tamamen sıyrılamıyorlardı. Marx (1818-1883) ve Engels (1820-1895), Hegel'in görüşlerini yukarda açıklanan açıdan ele alarak dana derin ve geniş eleştirmelere giriştiler; böylece, kendi felsefelerini, Hegel'den kalkarak ama ona karşıt olarak ortaya koydular.

Marx, tıpkı Hegel gibi, tarihin ve toplum hayatının çelişmelerle geliştiğini yani diyalektik bir gelişme gösterdiğini kabul ediyordu. Ama Marx'a göre bu çelişmeler İde'nin içinde ortaya çıkmıyordu; bu çelişmelerden geçerek tarihi ortaya koyan şey ide değildi. Canlı ve somut insanın ve faaliyetlerinin soyutlanması; bu canlı insanda ve faaliyetlerinde bulunan özelliklerin manevî bir ilkeye aktarılması, ide kavramını ortaya çıkarmıştı,ide'yi varlıktan önceye alarak, varlığın kaynağı olduğunu söylemek, maddî-olmayan varlığın maddî varlığı ortaya çıkarmış olduğunu ileri sürmek, idealist bir düşünceydi.Bu düşüncede, yani Hegel'in felsefî düşüncesinde din görüşü ve mistik anlayışlar ağır basıyordu. Hegel, dinî düşünüşten tamamen sıyrılmamıştı. Hegel'in felsefesi,dinin soyut ve aklî bir hale getirilmesinden, geliştirilmesinden başka şey değildi.Tarihin ve toplum hayatının ortaya çıkmasını ve gerçekleşmesini sağlayan çatışmaları ve çelişmeleri, elle tutulur somut bir gerçekle, maddî bir ilkeyle açıklamak gerekliydi, önemli olan nokta bu ilkenin nerede bulunduğunu ortaya çıkarmaktı.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP