Filozofça Düşünceler - 3
|
Denis Diderot
Evet, ben tutkulara aşırı bağlılığı Tanrı’ya, tanrı tanımazlıktan daha ağır bir hakaret sayıyorum . Plutarkhos şöyle der: «Plutarkhos adaletsiz, öfkeli, vefa sız, kıskanç, kinci bir kişiydi diye bilinmektense, bu dünyada Plutarkhos adlı bir kişi yaşamadı diye düşünülsün daha iyi.»
Tanrı tanımaza yalnız Tanrı’ya inanan kişi kafa tutabilir. Tutkulara aşırı bağlılığı olan kişide o güç yoktur. Onun Tanrısı bir kuruntu, bir hayal ürünüdür. Maddenin ortaya koyduğu engeller hesaba katılmasa bile, kavramlarının boşluğunu, kofluğunu açığa vuran bir yığın engelle gene de karşı karşıya kalır. Bir Vanini (Lneüllo VAnini (1585-1619), Italyan filozofu. Tanrıtanımazlıkla suçlanarak ateşte yakılmıştır) için, Cudworth, bir Shaftesbury, dünyanın bütün Nicole’lerinden Pascal’larından bin kat daha can sıkıcı olurdu.
Pascal sağduyu sahibiydi, ama korkaktı ve saftı. Ondaki Tanrı vergisi yetenekleri kendi kinlerine kurban eden kişilerin eline düşmeseydi usta bir yazar, derin bir düşünür olarak evreni aydınlatabilirdi şüphesiz. Tanrıbilim konusunda yapılan kalem kavgalarını zamanın tanrıbilimcilerine pekâlâ bırakabilir, Tanrı’nın kendisine verdiği zekâyı kullanarak, Tanrı’ya dil uzatırım korkusuna kapılmadan gerçeğin araştırılmasına koyulabilir, üstelik onun çıraklığına bile lâyık olmayan kişileri üstad saymayabilirdi! La Mothe'un La Fontaine için söyledikleri ona da uygulanabilir pekâlâ: Arnaud’nun, Sacy’nin ve Nicole’ün ondan daha üstün olduğuna inanmak budalalıktır.
İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığı boş bir inançtır. Dünyanın öncesiz ve sonsuz olduğu, ruhun ölümsüzlüğünden daha az akla yatkın değildir. Çünkü hareketin, ilkesi sakınım olduğu halde, bu evreni nasıl meydana getirebildiğini anlamıyorum. Hiç gereği yokken varsayılan bir varlığı ileri sürüp bu güçlüğü yenmeye çalışmaksa gülünç olmaktır. O varsayılanı anlamanın yolu da yoktur ya! Madde dünyasında göze çarpan harikulade şeyler, üstün bir zekânın varlığına kanıt sayılsa bile, manevi dünyada göze çarpan bozukluklar Tanrı kavramını yok etmeye ge ne de yeter. Diyorum ki, her şey bir Tanrı eseri ise, her şeyin olabildiği kadar iyi olması gerekir. Çünkü, her şey olabildiği kadar iyi değilse, ya Tanrı’nın buna gücü yetmiyor, ya da bunu isteyerek kötü yap mıştır. Onun varlığını ortaya çıkarmak için bundan daha iyi bir yöntem olamaz. Soruyu bu şekilde ortaya koyduktan sonra sizin tanrısal nurunuzla bir alış verişe deyer kalmaz. Eğer kralların en iyisi Britannicus'un öldürülm si ve insanların en kötüsü Neron’un kral oluşu iyi bir şey olsaydı, zayıf bir ihtimal de olsa, her kötülüğün kaynağı bir iyilik olduğu sonucuna varılabilirdi. Benzer araçlar kullanmaksızın aynı amaca ulaşmanın imkânsız olduğu nasıl ispat edilebilir? Erdemlerin yüceliğini daha da arttırmak için kötülüklere göz yummak, apaçık bir zarar için çok önemsiz bir fayda sağlamak demektir.
İşte ileri sürdüğüm sorular bunlar. Nasıl karşılık vereceksiniz bunlara?.. «Ben kötü bir kişiyim, Tanrıdan korkacak yanım olmasaydı onunla savaşmazdım.» Bu cümleyi hatiplere bırakalım. Bu söz gerçeği sarsabilir, üstelik bunda çok az hoşgörü var. Bir kimse Tanrı’ya inanmıyor diye ona sövmece hakkımız var mı? iki tartışmacı arasında, öfkeye kapılanın haksız olduğuna bire karşı yüz konabilir. Menippo, Jüpiter’e şöyle der: «Cevap vereceğin yerde yıldırımına başvuruyorsun, o halde haksızsın.»
XII
Evet, ben tutkulara aşırı bağlılığı Tanrı’ya, tanrı tanımazlıktan daha ağır bir hakaret sayıyorum . Plutarkhos şöyle der: «Plutarkhos adaletsiz, öfkeli, vefa sız, kıskanç, kinci bir kişiydi diye bilinmektense, bu dünyada Plutarkhos adlı bir kişi yaşamadı diye düşünülsün daha iyi.»
XIII
Tanrı tanımaza yalnız Tanrı’ya inanan kişi kafa tutabilir. Tutkulara aşırı bağlılığı olan kişide o güç yoktur. Onun Tanrısı bir kuruntu, bir hayal ürünüdür. Maddenin ortaya koyduğu engeller hesaba katılmasa bile, kavramlarının boşluğunu, kofluğunu açığa vuran bir yığın engelle gene de karşı karşıya kalır. Bir Vanini (Lneüllo VAnini (1585-1619), Italyan filozofu. Tanrıtanımazlıkla suçlanarak ateşte yakılmıştır) için, Cudworth, bir Shaftesbury, dünyanın bütün Nicole’lerinden Pascal’larından bin kat daha can sıkıcı olurdu.
XIV
Pascal sağduyu sahibiydi, ama korkaktı ve saftı. Ondaki Tanrı vergisi yetenekleri kendi kinlerine kurban eden kişilerin eline düşmeseydi usta bir yazar, derin bir düşünür olarak evreni aydınlatabilirdi şüphesiz. Tanrıbilim konusunda yapılan kalem kavgalarını zamanın tanrıbilimcilerine pekâlâ bırakabilir, Tanrı’nın kendisine verdiği zekâyı kullanarak, Tanrı’ya dil uzatırım korkusuna kapılmadan gerçeğin araştırılmasına koyulabilir, üstelik onun çıraklığına bile lâyık olmayan kişileri üstad saymayabilirdi! La Mothe'un La Fontaine için söyledikleri ona da uygulanabilir pekâlâ: Arnaud’nun, Sacy’nin ve Nicole’ün ondan daha üstün olduğuna inanmak budalalıktır.
XV
İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığı boş bir inançtır. Dünyanın öncesiz ve sonsuz olduğu, ruhun ölümsüzlüğünden daha az akla yatkın değildir. Çünkü hareketin, ilkesi sakınım olduğu halde, bu evreni nasıl meydana getirebildiğini anlamıyorum. Hiç gereği yokken varsayılan bir varlığı ileri sürüp bu güçlüğü yenmeye çalışmaksa gülünç olmaktır. O varsayılanı anlamanın yolu da yoktur ya! Madde dünyasında göze çarpan harikulade şeyler, üstün bir zekânın varlığına kanıt sayılsa bile, manevi dünyada göze çarpan bozukluklar Tanrı kavramını yok etmeye ge ne de yeter. Diyorum ki, her şey bir Tanrı eseri ise, her şeyin olabildiği kadar iyi olması gerekir. Çünkü, her şey olabildiği kadar iyi değilse, ya Tanrı’nın buna gücü yetmiyor, ya da bunu isteyerek kötü yap mıştır. Onun varlığını ortaya çıkarmak için bundan daha iyi bir yöntem olamaz. Soruyu bu şekilde ortaya koyduktan sonra sizin tanrısal nurunuzla bir alış verişe deyer kalmaz. Eğer kralların en iyisi Britannicus'un öldürülm si ve insanların en kötüsü Neron’un kral oluşu iyi bir şey olsaydı, zayıf bir ihtimal de olsa, her kötülüğün kaynağı bir iyilik olduğu sonucuna varılabilirdi. Benzer araçlar kullanmaksızın aynı amaca ulaşmanın imkânsız olduğu nasıl ispat edilebilir? Erdemlerin yüceliğini daha da arttırmak için kötülüklere göz yummak, apaçık bir zarar için çok önemsiz bir fayda sağlamak demektir.
İşte ileri sürdüğüm sorular bunlar. Nasıl karşılık vereceksiniz bunlara?.. «Ben kötü bir kişiyim, Tanrıdan korkacak yanım olmasaydı onunla savaşmazdım.» Bu cümleyi hatiplere bırakalım. Bu söz gerçeği sarsabilir, üstelik bunda çok az hoşgörü var. Bir kimse Tanrı’ya inanmıyor diye ona sövmece hakkımız var mı? iki tartışmacı arasında, öfkeye kapılanın haksız olduğuna bire karşı yüz konabilir. Menippo, Jüpiter’e şöyle der: «Cevap vereceğin yerde yıldırımına başvuruyorsun, o halde haksızsın.»