Soru 18 : Sofistler kimlerdi ve ne gibi görüşleri savundular?
|
Yunan felsefesinin Sokrates - öncesi döneminde,buraya kadar düşüncelerini açıkladığımız filozoflardan sonra «sofistler» adıyla tanınan düşünürler ortaya çıkmıştır. «Sofist» kelimesinin yunancadaki kök anlamı «bilgili kişi» demektir. Sofistler, eski Yunanistan'ın belli başlı şehirlerini gezerek parayla ders veren ve özellikle siyaset hayatında ve güzel konuşmada (hitabette) başarılı olmayı öğreten kimselerdi.
Çünkü o çağlarda, Yunanistan'ın toplum hayatında, siyaset ağır basmaya başlamış, güzel konuşma ve toplulukları etkileyip inandırma büyük bir önem kazanmıştı. Bundan ötürü, sofistler, herkes için geçerli olan «hakikatlersin araştırılmasından çok, «inandırmayı», öğretilerinin temeli olarak kabul etmişlerdi. Sofistlerin felsefesine göre, herkesin kabul etmesi gereken genel hakikatler ve doğrular yoktu; doğru dediğimiz şey tek tek insanlara göre değişen bir şeydi. Bu düşünürlerden önceki felsefe, insan bilincinin (şuurunun), dışımızda bulunan dünyaya yani nesnel (objektif) dünyaya bağlı bulunduğunu ve bu nesnel dünyanın bütün bilgilerimizin kaynağı olduğunu kabullenmişti. Oysa sofistler, içdünyanın yani bilincin ve öznenin dışdünyaya değil; dışdünyanın içdünyaya bağlı olduğunu söylüyorlardı. Başka bir deyişle, «dışdünya ve nesneler bize nasıl görünüyorlarsa öyledirler», diyorlardı.
Kendilerinden önce ortaya atılmış olan ve yukarda incelediğimiz çeşitli felsefe görüşlerinin, değişik ve birbirine taban tabana zıt görüşler ileri sürmesi de, sofistlerin, hakikat diye bir şey olmadığını söylemeleri için elverişli bir zemin hazırlamış bulunuyordu. Demek ki, insanların üzerinde birleşeceği bir «doğru» yoktu. «Doğru» dediğimiz şey, herkese göre değişiyordu. Ünlü sofistlerden Protagoras'ın «insan her şeyin ölçüsüdür» sözünün anlamı işte budur. Gorgias, Hippias, Prodikos gibi sofistler de, insan aklının hakikate ulaşamayacağını ve doğru diye bir şeyin bulunmadığını ileri süren bu «şüpheci» felsefeyi savundular. İnsanın edinebileceği bilgi hakkında sofistlerin savunduğu bu görüşe, aynı zamanda «rölativist» yani «görece» ya da «bağıl» bilgi görüşü diyoruz. Çünkü, yukarda belirtildiği gibi, sofistler, bilgilerimiz bize «göre» dir; bize bağlıdır, bize göre değişiklik göstermektedir; bizim dışımızda, nesnelere bağlı genel hakikatler yoktur, diyorlardı.
Felsefe bakımından ele alındığı zaman, sofistlerin bu görüşü, olumsuz (menfî) bir görüş olarak düşünülebilir. Çünkü felsefenin amacı, her şeye rağmen, genel hakikatlerin bulunduğuna inanmak ve bunları ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Bununla birlikte, o çağın Yunanistan'ında, sofistler bilgi ve kültür bakımından olumlu bir rol oynamışlardı. Çünkü, o güne kadar elde edilmiş olan bilgilerin bir bir elden geçirilmesine, eleştirilmesine, aydınlatılmasına önayak olmuşlardı. Bilgi teorisi, mantık ve dil alanlarında, şüpheci ve eleştirici bir tavır takındıkları için, bu alanlarda derinleşmek ihtiyacının duyulmasına yol açmışlardı. Ayrıca, tabiatın araştırılmasından çok insanın araştırılmasına, insanla ilgili problemlerin üzerinde durulmasına önayak olmuşlardı. Nitekim sofistler ve sofistlerin eleştirmeleri ve incelemeleri olmaksızın, Sokrates ve Platon gibi büyük filozofların ortaya çıkışını açıklamak mümkün değildir.
Çünkü o çağlarda, Yunanistan'ın toplum hayatında, siyaset ağır basmaya başlamış, güzel konuşma ve toplulukları etkileyip inandırma büyük bir önem kazanmıştı. Bundan ötürü, sofistler, herkes için geçerli olan «hakikatlersin araştırılmasından çok, «inandırmayı», öğretilerinin temeli olarak kabul etmişlerdi. Sofistlerin felsefesine göre, herkesin kabul etmesi gereken genel hakikatler ve doğrular yoktu; doğru dediğimiz şey tek tek insanlara göre değişen bir şeydi. Bu düşünürlerden önceki felsefe, insan bilincinin (şuurunun), dışımızda bulunan dünyaya yani nesnel (objektif) dünyaya bağlı bulunduğunu ve bu nesnel dünyanın bütün bilgilerimizin kaynağı olduğunu kabullenmişti. Oysa sofistler, içdünyanın yani bilincin ve öznenin dışdünyaya değil; dışdünyanın içdünyaya bağlı olduğunu söylüyorlardı. Başka bir deyişle, «dışdünya ve nesneler bize nasıl görünüyorlarsa öyledirler», diyorlardı.
Kendilerinden önce ortaya atılmış olan ve yukarda incelediğimiz çeşitli felsefe görüşlerinin, değişik ve birbirine taban tabana zıt görüşler ileri sürmesi de, sofistlerin, hakikat diye bir şey olmadığını söylemeleri için elverişli bir zemin hazırlamış bulunuyordu. Demek ki, insanların üzerinde birleşeceği bir «doğru» yoktu. «Doğru» dediğimiz şey, herkese göre değişiyordu. Ünlü sofistlerden Protagoras'ın «insan her şeyin ölçüsüdür» sözünün anlamı işte budur. Gorgias, Hippias, Prodikos gibi sofistler de, insan aklının hakikate ulaşamayacağını ve doğru diye bir şeyin bulunmadığını ileri süren bu «şüpheci» felsefeyi savundular. İnsanın edinebileceği bilgi hakkında sofistlerin savunduğu bu görüşe, aynı zamanda «rölativist» yani «görece» ya da «bağıl» bilgi görüşü diyoruz. Çünkü, yukarda belirtildiği gibi, sofistler, bilgilerimiz bize «göre» dir; bize bağlıdır, bize göre değişiklik göstermektedir; bizim dışımızda, nesnelere bağlı genel hakikatler yoktur, diyorlardı.
Felsefe bakımından ele alındığı zaman, sofistlerin bu görüşü, olumsuz (menfî) bir görüş olarak düşünülebilir. Çünkü felsefenin amacı, her şeye rağmen, genel hakikatlerin bulunduğuna inanmak ve bunları ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Bununla birlikte, o çağın Yunanistan'ında, sofistler bilgi ve kültür bakımından olumlu bir rol oynamışlardı. Çünkü, o güne kadar elde edilmiş olan bilgilerin bir bir elden geçirilmesine, eleştirilmesine, aydınlatılmasına önayak olmuşlardı. Bilgi teorisi, mantık ve dil alanlarında, şüpheci ve eleştirici bir tavır takındıkları için, bu alanlarda derinleşmek ihtiyacının duyulmasına yol açmışlardı. Ayrıca, tabiatın araştırılmasından çok insanın araştırılmasına, insanla ilgili problemlerin üzerinde durulmasına önayak olmuşlardı. Nitekim sofistler ve sofistlerin eleştirmeleri ve incelemeleri olmaksızın, Sokrates ve Platon gibi büyük filozofların ortaya çıkışını açıklamak mümkün değildir.
12 Yorumlar
çok güzel bir anlatım sabahtan beri kitaptan çalışıp sofistleri anlamaya çalışıyordum sagolun
çok yardımcı oldu gerçekten emeğinize sağlık teşekkür ederim
5 yıldız 10 numara
Gerçekten çok guzel tanmlamışsinz teşekkürler
Çok güzel anlatılmış çok teşekkürler
Vay sofistler vay zindikl
İyi ama atatürkün hayatını yazmamışsınız bu konuya onuda yazarsanız mükemmel olur size puanım 1.5
Felsefi bir konuyu, popüler bir hap niteliğinde aktarımınız mükemmel,tebrikler...
Sofistler para karşiligi bilgilerini basklarina satan kisilerdir
Sokrates, dersleri ve bilgisini karşılıksız olarak aktardığından dolayı sofistlerden ayrılır.
Sofist akımının felsefi düşünceye katkısı nedir ?
İslam felsefe metinlerinde klasik dil ile Sofistleri 3'e ayırır: la edriye, indiyye, inadiyye.