Soru 80 : Hegel'den sonra, felsefi düşünce hangi yönlerde gelişti?
|
Hegel-sonrası felsefe, marksizm ve varoluşçuluk (egzistansiyalizm) gibi çağdaş ve etkili akımlar bir yana, temel bakımından iki yönde gelişmiştir. Bunlardan biri Kant'ın bilgi yoluyla kavrayamayacağımızı söylediği mutlak varlık (kendinde-şey), hakkındaki açıklamalara dayanan; felsefeyi, bu mutlak varlığın ne olduğunun araştırılmasına yönelten akımdır, ikincisi ise, Bacon ile başladığını gördüğümüz ampirizm akımının ve fizik bilimlerin etkisinde kalarak gelişen felsefe akımıdır. Birinci akımın en önemli temsilcilerinden biri, alman fijozofu Schopenhauer'dir (1788-1869). Bu filozofa göre, mutlak varlık, bir «varolma» ya da «yaşama - isteği» dir. Hint felsefesinin de etkisinde kalan filozof, kör bir iradenin (isteğin), bütün varlıkların temelinde bulunduğunu; kendini ortaya koyarak evreni oluşturduğunu; insanın da bu iradenin bir ürünü olduğunu söyler. Hayat, sürekli bîr acıdan başka şey değildir. Varolma isteği bizi sürekli olarak etkisi altında tutar, sonunda kötülük ve acıdan başka şey vermeyen davranışlara sürükler. Oysa önemli olan bizim ferdî varlığımız değildir, insan türünün devamıdır, insanoğlu, fert olarak sürekli bir aldanış içindedir. Ama insanoğlu, zekâsı ve kavrayış gücü sayesinde bu yaşama - iradesini ortadan kaldırabilir, yok edebilir. Böylece, temiz ve ahlâklı bir hayat sürebilir; acı veren bütün isteklerin, tutkuların ve eğilimlerin ötesine geçebilir. Schopenhauer, çağdaşları üzerinde büyük etki yapmış olan kötümser bir filozoftur (Bk. Schopenhauer, «Aşkın Metafiziği», S. Hilâv, Oluş Yayınları).
İkinci akımın en önemli temsilcileri ise fransız Auguste Comte ve İngiliz J.S. Mille ile Spencer'dir. Comte, «pozitivizm» diye tanınan felsefe akımının kurucusudur. Mili, bilgilerimizin duyulardan ve deneylerden geldiğini ileri sürmüş, özellikle tabiat bilimlerinin metotları üzerinde çalışmalar yapmıştır. Metodoloji diye adlandırılan tabiat bilimleri metotlarının yani tüme - varım metotlarının ilkelerini derli toplu ve ayrıntılı şekilde açıklayan düşünür Mille'dir. Spencer ise «evrimcilik» (tekâmülcülük) diye adlandırılan felsefe akiımının kurucusudur. Filozof, bütün varlığı ve olayları, gittikçe gelişen ve evrimleşen bir gerçek olarak görmüştür.
İkinci akımın en önemli temsilcileri ise fransız Auguste Comte ve İngiliz J.S. Mille ile Spencer'dir. Comte, «pozitivizm» diye tanınan felsefe akımının kurucusudur. Mili, bilgilerimizin duyulardan ve deneylerden geldiğini ileri sürmüş, özellikle tabiat bilimlerinin metotları üzerinde çalışmalar yapmıştır. Metodoloji diye adlandırılan tabiat bilimleri metotlarının yani tüme - varım metotlarının ilkelerini derli toplu ve ayrıntılı şekilde açıklayan düşünür Mille'dir. Spencer ise «evrimcilik» (tekâmülcülük) diye adlandırılan felsefe akiımının kurucusudur. Filozof, bütün varlığı ve olayları, gittikçe gelişen ve evrimleşen bir gerçek olarak görmüştür.