ANSELM'DE ONTOLOJİK DELİL ANLAYIŞI
|
VAHDETTİN BAŞÇI
Zorunlu Varlık ve O'nunla ilgili problemler felsefede filozofların uğraştığı metafizik konuların başında gelir. Bu problem felsefenin en önemli alanlarından biridir. Aynı zamanda teistik deliller etrafında mütalaa edilegelmiştir.Felsefi açıdan Tanrının varlığı konusunda çeşitli teistik deliller kullanılarak Tanrıya ulaşma yollan denenmiştir. Bu deliller ya a priori veya a posteriori bir özelliktir.
Hiçbir tecrübeye dayanmadan akıl yoluyla Tann'nın varlığım konu edinen ontolojik delil mümkün varlığı söz konusu etmeden zorunlu varlık fikrine ulaşır. Bu delil Tann'nın varlığı kavramından hareket eder. Bu kavram "Kendisinden daha büyüğü düşünülmeyen" ve "en mükemmel varlık" fikridir .
Tarihi kökleri İslâm felsefesine kadar geri giden ontolojik delili, bir delil şekli içinde dile getiren ve felsefeye mal eden tanınmış Hıristiyan filozofu Anselm olmuştur.
Ortaçağda derin izler bırakan, skolastik felsefenin de çok önemli bir filozofu olan Anselm, ontolojik delilin kurucusu olarak bilinir .Anselm tarafından ileri sürülen bu delil felsefede üzerinde en yoğun tartışmaların yapıldığı bir konu haline gelmiştir . Özellikle kendisinden sonra gelen rasyonalist filozoflar tarafından da geliştirilen bu delil sayesinde Tann'nın varlığı düşüncesinden O'nun varlığının gerçekliği ve zorunluluğu fikrine gidildi.
Anselm'in ontolojik delili, "Proslogion" adlı eserinin 2.ve 4. bölümleri arasında yer almaktadır. Aynı konuya "Responsio" adlı yazısında da yer vermiştir.
Onun "Proslogion" daki fikirleri ve kendi döneminde yaşamış olan Gaunilon'un itirazlarına verdiği cevaplar günümüzde de pek çok filozofun konu üzerinde önemle durmalarını sağlamıştır.
Anselm, Tann'nın varlığını O'nun tarifi ve Tanrı Kavramının tahlilinden çıkarmaya çalışır. Ona göre, Tanrı ile neyi kastediyoruz? sorusunun cevabı;Tanrı, "kendisinden daha büyük tasavvur edilemeyen varlık" tır.Anselm "kendisinden daha büyüğü tasavvur edilemeyen varhk" kavramından yola çıkar. Buradaki "daha büyüğü düşünülemeyen varlık", "çok mükemmel varlık" anlamındadır. Ona göre insanda böyle bir "mükemmel varhk" fikri a priori olarak mevcuttur. Bu bakımdan Anselm, Kutsal Kitab'ın Mezmurlar Psalm; 14: 1 bölümündeki şu ifadeyi tekrarlamaktadır: "Kalbinde Tanrı yoktur" diyen bir budalanın bile zihninde kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen Tanrı fikri mevcuttur .
Burada aklımıza şu soru gelebilir: Acaba zikredilen bu fikir sadece zihnimizde olan bir kavram mıdır? Yoksa o, zihnimizin dışında da bir gerçekliğe sahip midir? Anselm'in bu soruya cevabı şudur: "Farz edelim ki Tanrı sadece zihindedir; o zaman zihnimiz bir çıkmazda bulunur". Çünkü hem zihinde hem de zihnin dışında var olan bir şey sadece zihinde var olandan "daha mükemmel" olacaktır. Tanrı "kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilmeyen varlık" tır. Anselm'e göre, şayet Tanrı'ya zihin dışında da bir varlık atfetmezsek bu prensibe ters düşeriz. O halde Tanrı'nın, hem zihinde hem de zihin dışındaki realitede mevcut olması gerekir .
Anselm'in delilinin temelinde "Tanrı'nın varlığı" kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen bir varhk karakterlidir.Bu anlamdaki "mükemmel varlık" kavramı Anselm'in "Proslogion" adlı eserinin şu pasajında kendini gösterecektir: "Gerçekten Sen ne dün, ne bugün,ne de yarın mevcutsun; zira, Sen Mutlak, olarak bütün, zamanın dışındasın.Çünkü, dün, bugün ve yarın tamamen zaman içindedir. Fakat Sen, öyle bir varlıksın ki; hiç bir şey sensiz olamaz. Aynı zamanda hiç bir yer veya zaman senden uzak olamaz. Hiç bir şey seni ihtiva edemez. Fakat Sen her şeyi ihtiva edersin" .
Anselm, Tanrı'nın varlığını ontolojik delil vasıtasıyla izah ederken bu delili iki şekilde ele almıştır: Delilin birinci şeklinde Anselm, Tann'nın zihninde ve dış dünyadaki varlık fikrini zikrederek, Zorunlu varlığın sadece zihinde var olup dış dünyada var olmaması durumunda daha mükemmel olamayacağı kanaatini beyan eder.
"Mükemmel varlık" yalnız zihinde düşünülürse, o varlığın mükemmel varak gibi değil, mümkün varlık gibi olduğu düşünülecektir. Bu durum zorunlu varlığın tekzibi demektir. O halde Anselm'e göre, mükemmel varlığın hem zihinde hem de dış dünyada mevcut olması gerekir.
Delilin bu yönüyle "çok mükemmel varlık" a veya başka bir şeye de delâlet edilebileceğine işaret eden Gaunilon, Anselm'in delilinin manasız bir delil olduğunu savunarak bu delile itiraz etti. Ancak, Anselm'in bu tenkide bir cevap yazıp yazmadığı belli değildir .
Varlığın mükemmelliği fikrinden Zorunlu Varlığa ulaşmaya çalışan Anselm'in gayesi öyle görülüyor ki,var olduğuna kalpten inandığı Tanrı'nın Varlığına mükemmellik nokta-i nazarından akıl vasıtasıyla ulaşmak oluyor. Anselm delilini ikna edici bir delil olmaktan ziyade felsefi bir delil karakterinde mütalaa eder görünümdedir.
Delilin ikinci şekline gelince; "Proslogion" un üçüncü kısmında Anselm delili "Tanrı'nın mükemmelliği" fikri açısından değil, aynı zamanda "Tanrı'nın yegâne Zorunlu Varlık" olduğu cihetinden de ortaya koymaya çalışır.Delilin bu şeklinde anahtar terim "mükemmel varlık" değil, "Zorunlu Varlık" tır. Bu durumda "Tanrı" Zorunlu olarak vardır. Böyle bir varlığa sahip olmak "mümkün varlık" a sahip olmaktan daha çok mükemmellik arzeder.
Ağırlık noktası "Zorunlu Varlık" olan bu anlayışta Tann'mn varlığı zaruridir.Bu noktada Vacibu'l-Vücudu, Zorunluluk sıfatına dayandıran İbn-i Sina ve Anselm arasında bir yakın telâkkinin olduğu söylenebilir.Anselm'e göre, Tanrı'nın Zorunluluğunu düşünmeden Tanrı'nın varlığını izah etmek imkânsızdır. Ontolojik delilin esasındaki hakikat; Zorunlu varlığın,kendi kendine zaruri bir varak olduğu prensibinin bulunmasıdır .
Anselm'in Ontolojik delilinin şekillenmesinde "mükemmellik" ve "zorunluluk" sıfatlarına sahip olan Zorunlu Varlık yani Tann hakkındaki düşünceler iki noktada toplanabilir:
1 — Tanrı mükemmel varlık olarak başka bir mümkün varlığa tâbi değildir. Ayrıca başka bir realitenin karakterine de tâbi değildir. Tanrı herhangi bir varlık tarafından yaratılmamış olup, Tanrı'nın Varlığı'nda hiç bir şeyin terkibi olmadığı gibi, hiç bir şey de O'nu yok edemez. Kesin olarak sonsuzluğun zenginliğinde ve en son varlık olarak tam mükemmel varlık karakteri arzeder. O halde Tanrı "Mutlak" ve "Mükemmel" dir.
2 — "Zorunluluk" fikri açısından da Tanrı ezeli ve ebedi bir varlıktır. Şayet O'nun bir evveli ve sonu olsaydı, o takdirde Tann'nın varlığına evvel olan tesirli olacaktı. Bu durum ise Tann'nın varlığını suurlandıracaktı. Yani ontolojik delil bakımından Tanrı'nın mükemmeliğine engel olacaktı . Öyleyse, Tanrı Zorunlu olarak ezeli ve ebedidir.
Zorunlu Varlık ve O'nunla ilgili problemler felsefede filozofların uğraştığı metafizik konuların başında gelir. Bu problem felsefenin en önemli alanlarından biridir. Aynı zamanda teistik deliller etrafında mütalaa edilegelmiştir.Felsefi açıdan Tanrının varlığı konusunda çeşitli teistik deliller kullanılarak Tanrıya ulaşma yollan denenmiştir. Bu deliller ya a priori veya a posteriori bir özelliktir.
Hiçbir tecrübeye dayanmadan akıl yoluyla Tann'nın varlığım konu edinen ontolojik delil mümkün varlığı söz konusu etmeden zorunlu varlık fikrine ulaşır. Bu delil Tann'nın varlığı kavramından hareket eder. Bu kavram "Kendisinden daha büyüğü düşünülmeyen" ve "en mükemmel varlık" fikridir .
Tarihi kökleri İslâm felsefesine kadar geri giden ontolojik delili, bir delil şekli içinde dile getiren ve felsefeye mal eden tanınmış Hıristiyan filozofu Anselm olmuştur.
Ortaçağda derin izler bırakan, skolastik felsefenin de çok önemli bir filozofu olan Anselm, ontolojik delilin kurucusu olarak bilinir .Anselm tarafından ileri sürülen bu delil felsefede üzerinde en yoğun tartışmaların yapıldığı bir konu haline gelmiştir . Özellikle kendisinden sonra gelen rasyonalist filozoflar tarafından da geliştirilen bu delil sayesinde Tann'nın varlığı düşüncesinden O'nun varlığının gerçekliği ve zorunluluğu fikrine gidildi.
Anselm'in ontolojik delili, "Proslogion" adlı eserinin 2.ve 4. bölümleri arasında yer almaktadır. Aynı konuya "Responsio" adlı yazısında da yer vermiştir.
Onun "Proslogion" daki fikirleri ve kendi döneminde yaşamış olan Gaunilon'un itirazlarına verdiği cevaplar günümüzde de pek çok filozofun konu üzerinde önemle durmalarını sağlamıştır.
Anselm, Tann'nın varlığını O'nun tarifi ve Tanrı Kavramının tahlilinden çıkarmaya çalışır. Ona göre, Tanrı ile neyi kastediyoruz? sorusunun cevabı;Tanrı, "kendisinden daha büyük tasavvur edilemeyen varlık" tır.Anselm "kendisinden daha büyüğü tasavvur edilemeyen varhk" kavramından yola çıkar. Buradaki "daha büyüğü düşünülemeyen varlık", "çok mükemmel varlık" anlamındadır. Ona göre insanda böyle bir "mükemmel varhk" fikri a priori olarak mevcuttur. Bu bakımdan Anselm, Kutsal Kitab'ın Mezmurlar Psalm; 14: 1 bölümündeki şu ifadeyi tekrarlamaktadır: "Kalbinde Tanrı yoktur" diyen bir budalanın bile zihninde kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen Tanrı fikri mevcuttur .
Burada aklımıza şu soru gelebilir: Acaba zikredilen bu fikir sadece zihnimizde olan bir kavram mıdır? Yoksa o, zihnimizin dışında da bir gerçekliğe sahip midir? Anselm'in bu soruya cevabı şudur: "Farz edelim ki Tanrı sadece zihindedir; o zaman zihnimiz bir çıkmazda bulunur". Çünkü hem zihinde hem de zihnin dışında var olan bir şey sadece zihinde var olandan "daha mükemmel" olacaktır. Tanrı "kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilmeyen varlık" tır. Anselm'e göre, şayet Tanrı'ya zihin dışında da bir varlık atfetmezsek bu prensibe ters düşeriz. O halde Tanrı'nın, hem zihinde hem de zihin dışındaki realitede mevcut olması gerekir .
Anselm'in delilinin temelinde "Tanrı'nın varlığı" kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen bir varhk karakterlidir.Bu anlamdaki "mükemmel varlık" kavramı Anselm'in "Proslogion" adlı eserinin şu pasajında kendini gösterecektir: "Gerçekten Sen ne dün, ne bugün,ne de yarın mevcutsun; zira, Sen Mutlak, olarak bütün, zamanın dışındasın.Çünkü, dün, bugün ve yarın tamamen zaman içindedir. Fakat Sen, öyle bir varlıksın ki; hiç bir şey sensiz olamaz. Aynı zamanda hiç bir yer veya zaman senden uzak olamaz. Hiç bir şey seni ihtiva edemez. Fakat Sen her şeyi ihtiva edersin" .
Anselm, Tanrı'nın varlığını ontolojik delil vasıtasıyla izah ederken bu delili iki şekilde ele almıştır: Delilin birinci şeklinde Anselm, Tann'nın zihninde ve dış dünyadaki varlık fikrini zikrederek, Zorunlu varlığın sadece zihinde var olup dış dünyada var olmaması durumunda daha mükemmel olamayacağı kanaatini beyan eder.
"Mükemmel varlık" yalnız zihinde düşünülürse, o varlığın mükemmel varak gibi değil, mümkün varlık gibi olduğu düşünülecektir. Bu durum zorunlu varlığın tekzibi demektir. O halde Anselm'e göre, mükemmel varlığın hem zihinde hem de dış dünyada mevcut olması gerekir.
Delilin bu yönüyle "çok mükemmel varlık" a veya başka bir şeye de delâlet edilebileceğine işaret eden Gaunilon, Anselm'in delilinin manasız bir delil olduğunu savunarak bu delile itiraz etti. Ancak, Anselm'in bu tenkide bir cevap yazıp yazmadığı belli değildir .
Varlığın mükemmelliği fikrinden Zorunlu Varlığa ulaşmaya çalışan Anselm'in gayesi öyle görülüyor ki,var olduğuna kalpten inandığı Tanrı'nın Varlığına mükemmellik nokta-i nazarından akıl vasıtasıyla ulaşmak oluyor. Anselm delilini ikna edici bir delil olmaktan ziyade felsefi bir delil karakterinde mütalaa eder görünümdedir.
Delilin ikinci şekline gelince; "Proslogion" un üçüncü kısmında Anselm delili "Tanrı'nın mükemmelliği" fikri açısından değil, aynı zamanda "Tanrı'nın yegâne Zorunlu Varlık" olduğu cihetinden de ortaya koymaya çalışır.Delilin bu şeklinde anahtar terim "mükemmel varlık" değil, "Zorunlu Varlık" tır. Bu durumda "Tanrı" Zorunlu olarak vardır. Böyle bir varlığa sahip olmak "mümkün varlık" a sahip olmaktan daha çok mükemmellik arzeder.
Ağırlık noktası "Zorunlu Varlık" olan bu anlayışta Tann'mn varlığı zaruridir.Bu noktada Vacibu'l-Vücudu, Zorunluluk sıfatına dayandıran İbn-i Sina ve Anselm arasında bir yakın telâkkinin olduğu söylenebilir.Anselm'e göre, Tanrı'nın Zorunluluğunu düşünmeden Tanrı'nın varlığını izah etmek imkânsızdır. Ontolojik delilin esasındaki hakikat; Zorunlu varlığın,kendi kendine zaruri bir varak olduğu prensibinin bulunmasıdır .
Anselm'in Ontolojik delilinin şekillenmesinde "mükemmellik" ve "zorunluluk" sıfatlarına sahip olan Zorunlu Varlık yani Tann hakkındaki düşünceler iki noktada toplanabilir:
1 — Tanrı mükemmel varlık olarak başka bir mümkün varlığa tâbi değildir. Ayrıca başka bir realitenin karakterine de tâbi değildir. Tanrı herhangi bir varlık tarafından yaratılmamış olup, Tanrı'nın Varlığı'nda hiç bir şeyin terkibi olmadığı gibi, hiç bir şey de O'nu yok edemez. Kesin olarak sonsuzluğun zenginliğinde ve en son varlık olarak tam mükemmel varlık karakteri arzeder. O halde Tanrı "Mutlak" ve "Mükemmel" dir.
2 — "Zorunluluk" fikri açısından da Tanrı ezeli ve ebedi bir varlıktır. Şayet O'nun bir evveli ve sonu olsaydı, o takdirde Tann'nın varlığına evvel olan tesirli olacaktı. Bu durum ise Tann'nın varlığını suurlandıracaktı. Yani ontolojik delil bakımından Tanrı'nın mükemmeliğine engel olacaktı . Öyleyse, Tanrı Zorunlu olarak ezeli ve ebedidir.
1 Yorum
buna karşıt yer alan fikirler için richard dawkinsin tanrı yanılgısı adlı kitabını ve bernard russelin agnostiszm ile ilgili görüşlerini okusunlar. amaç fikirleri çürütmek değil başka bir açısı kazandırmak.