HÜKÜM VE ÖNERME
|
Önermenin tanımı:
önerme iki veya ikiden fazla terimle yapılmış bir sözdür. Öyle bir sözdür ki doğru veya yanlış olması gerekir. Bu nedenle dua, emir, soru gibi sözlerden ayrılır. Meselâ: Allahım, günahlarımı affet. Şu mektubu postaya, ver. Anakara ile İstanbul arası kaç kilometredir? gibi sözler anlamlıdır, fakat doğru veya yanlış değillerdir. Bunlara önerme denmez. Hava açıktır. Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır gibi ifadeler ise doğru ve yanlış olabilirler ve bunlar birer önermedir. Bir sözün doğru veya yanlış olması için, o sözün birşeyi tasdik veya inkâr etmesi gerekir, yani bir hükmü ihtiva etmelidir. O halde önerme bir hükümdür. Daha doğru bir deyimle önerme, hükmün ifadesidir. Hüküm zihnin bir işlemidir. Bu, sözle ifade edildi mi önerme denir. Aristo önermeyi şöyle tanımlıyor: "Bir şey hakkında bir şey tasdik veya inkâr eden sözdür" Önerme şöyle de tanımlanır: "Bir sözdür ki onu söyleyene bu sözünde doğrudur yahut yanlıştır demek sahih olur.
önermenin yapısı:
Önerme bir hüküm olduğuna göre, oır öneımede, bir yüklenen bir yüklenilenle bir de bu ikisi arasındaki ilişkiyi sağlayan bağ vardır.
Hava açıktır ve yağmur yağarsa sokaklar ıslanır önermelerini alalım. Birinci önermede haya, yüklenilen veya kendisine hükmedilen (mahkûm-u aleyh); açık, yüklenen veya kendisi ile hükmedilen (mahkûm-u bih), tır ise bağdır.
İkinci önermede, yağmur yağar kendisine hükmedilen; sokaklar ıslanır kendisi ile hükmedilendir, ikisi arasındaki bağ da, sa dır.
YÜKLEMLİ VE ŞARTLI ÖNERMELER
Bir önermede bağ kaldırıldığı zaman, iki tarafın, yani kendisine hükmedilen ile kendisi ile hükmedilenin alacağı şekle göre, önermeleri İslâm mantıkçıları yüklemli ve şartlı diye ikiye ayırırlar.
Önermede bağ kaldırıldığında iki tarafta tek kavram kalırsa böyle önermelere yüklemli önermeler denir. Meselâ Hava açıktır önermesinde, bağ kaldırılırsa geriye hava ve açık diye iki terim kalır. Bu tip önermelerde kendisine hükmedilene konu, kendisi ile hükmedilene de, yüklem denir. Yukarıdaki önermede de hava ,konu; açık yüklem; tır da bağ'dır.
Eğer önermedeki bağ kaldırıldığında iki tarafta tek kavram değil de birer cümlecik kalırsa bu tip önermelere de şartlı önermeler denir. Meselâ Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır. Ya gündüz olur veya güneş batmış bulunur önermelerini alalım. Birincisinde "sa", ikincisinde "ya. veya" bağlarını kaldırınca geriye, birincide yağmur yağar ve sokaklar ıslanır, ikincisinde ise gündüz olur ve güneş batmış bulunur, cüm leleri kalır. Şartlı önermelerde kendisine hükmedilene mukaddem (antecedent), kendisi ile hükmedilene tâli (consequent) denir.
Klasik Batı mantıkçılarının bu açıdan yaptıkları çeşitlemede bazı farklılıklar vardır. Bunlara göre, bir önermede, bir konu ve bir yüklem bulunursa bu öner* melere basit veya "cathegorique" veya "' attributive' önermeler;'birden fazla konu ve birden fazla yüklem bulunursa bunlara da bileşik önermeler denir.
Batı mantıkçılarının basit ve kategorik diye adlandırdıkları önermeler, İslâm mantıkçılarının yüklemli dedikleri önermelerdir. İslâm mantıkçılarının şartlı dedikleri önermeler, batılıların bileşik dedikleri önermeler içerisindedir. Aşağıda göreceğimiz gibi, Bileşik önermelerin birçok çeşidi vardır. İslâm mantıkçıları bunlardan yalnız ikisini bitişik şartlı (conditionnellej ve ayrık şartlı (disjonctif) önermeleri işlemişler, İsmail Hakkı İzmirli'nin dediği gibi,diğerlerini dikkat nazarına almamışlardır.
ÖNERMELERİN OLUMLU VE OLUMSUZLUĞU
Yukarıda önermenin iki tarafı olduğunu söylemiştik. Yüklemli önermelerde taraflar, koma ve yüklem; şartlı önermelerde ise "mukaddem ile "tâli" dir. Taraflar arasında bir bağ kurulduğu zaman önerme meydana geliyor. Zihin de böyle bir bağı iki şekilde kurar: Ya bu ikr taraf arasındaki ilişkinin (nisbetin) vuku bulması ile veya vuku bulmaması ile olur. Birinci durumda Önermeye olumlu (mucibe) ikinci durumda işe olumsuz (salibe) denilir.
Yukarıdaki misalleri tekrar ele alalım. Hava açıktır önermesinde, hava ile açık arasındaki ilişkinin vuku bulması ile hükmolunmuştur, bu önerme olumlu önermedir, Hava açık değildir önermesi ise olumsuz önermedir. Görülüyor ki yiiklemli önermelerde konu ile yüklem birleşirse ona olumlu, konu ile yüklem bir¬birinden ayrılırsa buna da olumsuz önerme deniyor.
Şartlı önermelere gelince: Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır bitişik şartlı önermesi olumlu önermedir. Çünki mukaddem ile tâli birbirine yaklaştırılmış, aralarında bitişiklik vuku bulmuştur. Yağmur yağarsa sokaklar kuru kalmaz önermesi ise olumsuzdur. Çünki mukaddem ile tâlinin birleşmeleri vuku bulmamış birbirinden ayrılmışlardır. Yani biri varsa diğeri yoktur. Yağmurun yağması ile sokakların kuru kalması bir arada olmaz.
Ya gündüz olur veya güneş batmış bulunur ayrık şartlı önermesi olumludur. Çünki mukaddem ile tâli aracındaki ayrılık vuku bulmuştur. Ayrık şartlı önermede iki taraf arasındaki ilişkinin esası, iki tarafın ayrık olmaları yani bir arada bulunmamalarıdır. O halde bu ayrılık vuku bulursa önerme olumlu olur.
Ayrık şartlının olumsuzunda ise bu ayrılığın vuku bulmaması gerekir. Meselâ, ya güneş doğar veya rüzgâr eser değildir. Burada iki taraf arasında ayrılık vuku bulmamıştır.
YÜKLEMLİ ÖNERMELERİN ÖZELLİK VE ÇEŞİTLERİ
1 — Konunun niceliğine göre çeşitleme:
Yüklemili önermelerde konu ile yüklem bir bağ vasıtasiyle ya birleştirilir veya uzaklaştırılır. Klasik mantık açısından böyle bir hükümde konu yüklem ile vasıflandırılırken, konu yüklemin içine sokulur. Meselâ insan ölümlüdür derken konu yüklemin içine sokulmuştur. Yani insan sınıfı ölümlüler sınıfı içindedir demektir.
Konu yüklem tarafından vasıflandırılırken, bu vasıflandırmada kastedilen konunun kavramı mı yoksa o konunun delâlet ettiği nesne mi? olduğu üzerinde İslâm mantıkçıları durmuş ve bu açıdan yüklemli önermeleri çeşitlemişlerdir.
Bu çeşitlemeye geçmeden önce çeşitlemede esas olan terimlerin açıklamasını yapalım: Önermede konunun kavramına zikredilen konu (mevzu-u zikri), asıl hükmedilene de yani konu olan kavramın delâlet ettiği fertlere gerçek konu (mevzu-u hakiki) denir. Konu eğer tek ise, kavramı hem zikredilen konu, hem de gerçek konu olur. Yani zikıedilen konu ile gerçek konu birleşir. Meselâ, Ahmet öğrencidir, önermesinde, Ahmet sözünün kavramı bilinen ve tek olan Ahmet adlı kişidir ki o öğrencidir.
Eğer konu tümel olup da, bizzat nelik (mahiyet) üzerine hükmolunursa yine zikredilen konu ile gerçek konu birleşir. Hayvan cinstir, önermesinde hüküm, hayyan kavramının neliği üzerindedir. O halde hayvan kavramı hem zikredilen konu hem de gerçek konu olur.
Zikredilen konu ile gerçek konunun birleştiği bil iki durumdan birincisine tekil önerme ikincisine tabiî önerme denir.
Önermelerde zikredilen konu ile gerçek konunun birleşmediği durumlar da olur. İkisinin ayrıldığı zaman zikredilen konuya konunun unvanı "ünvan-ı mevzu"' veya konunun vasfı (vasfa mevzu) denir. Hayvan yer içer dediğimizde hayvan kavramı "unvanı mevzu", bu kavramın delâlet ettiği fertler de "zatı mevzu" olur. Hüküm, "zatı mevzu" yani konunun kavramının fertleri kasdedilerek yapılırsa belirsiz (mühmele) ile nicelik bildiren (maksure) önermeler meydana gelir.
Bu şekilde yüklemli önermelerin beş çeşidi ortaya çıkar:
1— Önermenin zikredilen konusu tekil ise, tekil önerme (kaziye-i şahsiye) denir. Meselâ, Ahmet öğrencidir gibi.
2— Önermenin konusu tümel olup da hüküm, konunun özü (mevzu-u zati) kastedilmeyerek yalnız "unvan-ı mevzu" üzerine olursa tabiî önerme denir.
3- Hüküm, "zatı mevzu" yani konunun fertleri üzerine olupda nicelik bildirmezse belirsiz önerme (kaziye-i mühmele) denir. İnsan ölümlüdür gibi.
4— Eğer konunun fertlerinin niceliği belirtilerek bunlardan bir kısmı kastedilirse tikel önerme (kaziye-i cüz'iye) denir. Bazı insanlar öğretmendir, gibi.
5 — Hükümde konunun fertlerinin niceliği belirtilerek bunların tümü kasdedilirse tümel önerme denir. Bütün insanlar ölümlüdür gibi.
Bu beş önerme çeşidinden tabiî önerme bilimlerde kullanılmadığı iddiasiyle terkedilmiş tekil ve belirsiz "önermeler de tümel ve tikele irca edilmiştir.
Tekil önerme klasik mantıkçılarca tümel önerme gibi kabul edilmiştir. Çünki tekil önermede konu olan terim bütün kaplamıyla ele alınmıştır.
Belirsiz önerme ise kullananın kasdma göre bazan tikel bazan da tümel olarak kabul edilebilir. Ahmet Cevdet (paşa) bu hususta şöyle diyor: "Belirsiz önerme tikel önerme hükmündedir. Yani birinin doğru olduğu yerde diğeri de doğru olur. Bilim ve fenlerde (ulûm vefunun) belirsiz önerme, tikel önerme gibi kullanılır. Fakat edebiyatta bazan belirsiz önerme tümel önerme gibi kullanıldığı olmuştur. Meselâ Avrupa ahalisi çalışkandır denildiğinde bütün avrupahlar kastedilir. Fakat bu türlü edebiyat önermelerinin tümelliği örf ve âdete dayanır. Yoksa felsefî meseleler gibi aklî bir isbata değil"
Bu şekilde beş önerme çeşidinden geriye ikisi kalıyor, tümel ve tikel diye. Bunların da olumlu ve olumsuzlukları dikkate almmca, İslâm mantıkçılarının "mahsurat-ı erbaa" dedikleri dört önerme çeşidi ortaya çıkmış olur.
Tümel olumlu her K Y dir.
Tümel olumsuz hiçbir K Y değildir.
Tikel olumlu bazı K Y dir.
Tikel olumsuz bazı K Y değildir.
Bunlarda şu harflerle gösterilir:
Tümel olumlu A
Tümel olumsuz E
Tikel olumlu I
Tikel olumsuz O
önerme iki veya ikiden fazla terimle yapılmış bir sözdür. Öyle bir sözdür ki doğru veya yanlış olması gerekir. Bu nedenle dua, emir, soru gibi sözlerden ayrılır. Meselâ: Allahım, günahlarımı affet. Şu mektubu postaya, ver. Anakara ile İstanbul arası kaç kilometredir? gibi sözler anlamlıdır, fakat doğru veya yanlış değillerdir. Bunlara önerme denmez. Hava açıktır. Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır gibi ifadeler ise doğru ve yanlış olabilirler ve bunlar birer önermedir. Bir sözün doğru veya yanlış olması için, o sözün birşeyi tasdik veya inkâr etmesi gerekir, yani bir hükmü ihtiva etmelidir. O halde önerme bir hükümdür. Daha doğru bir deyimle önerme, hükmün ifadesidir. Hüküm zihnin bir işlemidir. Bu, sözle ifade edildi mi önerme denir. Aristo önermeyi şöyle tanımlıyor: "Bir şey hakkında bir şey tasdik veya inkâr eden sözdür" Önerme şöyle de tanımlanır: "Bir sözdür ki onu söyleyene bu sözünde doğrudur yahut yanlıştır demek sahih olur.
önermenin yapısı:
Önerme bir hüküm olduğuna göre, oır öneımede, bir yüklenen bir yüklenilenle bir de bu ikisi arasındaki ilişkiyi sağlayan bağ vardır.
Hava açıktır ve yağmur yağarsa sokaklar ıslanır önermelerini alalım. Birinci önermede haya, yüklenilen veya kendisine hükmedilen (mahkûm-u aleyh); açık, yüklenen veya kendisi ile hükmedilen (mahkûm-u bih), tır ise bağdır.
İkinci önermede, yağmur yağar kendisine hükmedilen; sokaklar ıslanır kendisi ile hükmedilendir, ikisi arasındaki bağ da, sa dır.
ÖNERME ÇEŞİTLERİ
YÜKLEMLİ VE ŞARTLI ÖNERMELER
Bir önermede bağ kaldırıldığı zaman, iki tarafın, yani kendisine hükmedilen ile kendisi ile hükmedilenin alacağı şekle göre, önermeleri İslâm mantıkçıları yüklemli ve şartlı diye ikiye ayırırlar.
Önermede bağ kaldırıldığında iki tarafta tek kavram kalırsa böyle önermelere yüklemli önermeler denir. Meselâ Hava açıktır önermesinde, bağ kaldırılırsa geriye hava ve açık diye iki terim kalır. Bu tip önermelerde kendisine hükmedilene konu, kendisi ile hükmedilene de, yüklem denir. Yukarıdaki önermede de hava ,konu; açık yüklem; tır da bağ'dır.
Eğer önermedeki bağ kaldırıldığında iki tarafta tek kavram değil de birer cümlecik kalırsa bu tip önermelere de şartlı önermeler denir. Meselâ Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır. Ya gündüz olur veya güneş batmış bulunur önermelerini alalım. Birincisinde "sa", ikincisinde "ya. veya" bağlarını kaldırınca geriye, birincide yağmur yağar ve sokaklar ıslanır, ikincisinde ise gündüz olur ve güneş batmış bulunur, cüm leleri kalır. Şartlı önermelerde kendisine hükmedilene mukaddem (antecedent), kendisi ile hükmedilene tâli (consequent) denir.
Klasik Batı mantıkçılarının bu açıdan yaptıkları çeşitlemede bazı farklılıklar vardır. Bunlara göre, bir önermede, bir konu ve bir yüklem bulunursa bu öner* melere basit veya "cathegorique" veya "' attributive' önermeler;'birden fazla konu ve birden fazla yüklem bulunursa bunlara da bileşik önermeler denir.
Batı mantıkçılarının basit ve kategorik diye adlandırdıkları önermeler, İslâm mantıkçılarının yüklemli dedikleri önermelerdir. İslâm mantıkçılarının şartlı dedikleri önermeler, batılıların bileşik dedikleri önermeler içerisindedir. Aşağıda göreceğimiz gibi, Bileşik önermelerin birçok çeşidi vardır. İslâm mantıkçıları bunlardan yalnız ikisini bitişik şartlı (conditionnellej ve ayrık şartlı (disjonctif) önermeleri işlemişler, İsmail Hakkı İzmirli'nin dediği gibi,diğerlerini dikkat nazarına almamışlardır.
ÖNERMELERİN OLUMLU VE OLUMSUZLUĞU
Yukarıda önermenin iki tarafı olduğunu söylemiştik. Yüklemli önermelerde taraflar, koma ve yüklem; şartlı önermelerde ise "mukaddem ile "tâli" dir. Taraflar arasında bir bağ kurulduğu zaman önerme meydana geliyor. Zihin de böyle bir bağı iki şekilde kurar: Ya bu ikr taraf arasındaki ilişkinin (nisbetin) vuku bulması ile veya vuku bulmaması ile olur. Birinci durumda Önermeye olumlu (mucibe) ikinci durumda işe olumsuz (salibe) denilir.
Yukarıdaki misalleri tekrar ele alalım. Hava açıktır önermesinde, hava ile açık arasındaki ilişkinin vuku bulması ile hükmolunmuştur, bu önerme olumlu önermedir, Hava açık değildir önermesi ise olumsuz önermedir. Görülüyor ki yiiklemli önermelerde konu ile yüklem birleşirse ona olumlu, konu ile yüklem bir¬birinden ayrılırsa buna da olumsuz önerme deniyor.
Şartlı önermelere gelince: Yağmur yağarsa sokaklar ıslanır bitişik şartlı önermesi olumlu önermedir. Çünki mukaddem ile tâli birbirine yaklaştırılmış, aralarında bitişiklik vuku bulmuştur. Yağmur yağarsa sokaklar kuru kalmaz önermesi ise olumsuzdur. Çünki mukaddem ile tâlinin birleşmeleri vuku bulmamış birbirinden ayrılmışlardır. Yani biri varsa diğeri yoktur. Yağmurun yağması ile sokakların kuru kalması bir arada olmaz.
Ya gündüz olur veya güneş batmış bulunur ayrık şartlı önermesi olumludur. Çünki mukaddem ile tâli aracındaki ayrılık vuku bulmuştur. Ayrık şartlı önermede iki taraf arasındaki ilişkinin esası, iki tarafın ayrık olmaları yani bir arada bulunmamalarıdır. O halde bu ayrılık vuku bulursa önerme olumlu olur.
Ayrık şartlının olumsuzunda ise bu ayrılığın vuku bulmaması gerekir. Meselâ, ya güneş doğar veya rüzgâr eser değildir. Burada iki taraf arasında ayrılık vuku bulmamıştır.
YÜKLEMLİ ÖNERMELERİN ÖZELLİK VE ÇEŞİTLERİ
1 — Konunun niceliğine göre çeşitleme:
Yüklemili önermelerde konu ile yüklem bir bağ vasıtasiyle ya birleştirilir veya uzaklaştırılır. Klasik mantık açısından böyle bir hükümde konu yüklem ile vasıflandırılırken, konu yüklemin içine sokulur. Meselâ insan ölümlüdür derken konu yüklemin içine sokulmuştur. Yani insan sınıfı ölümlüler sınıfı içindedir demektir.
Konu yüklem tarafından vasıflandırılırken, bu vasıflandırmada kastedilen konunun kavramı mı yoksa o konunun delâlet ettiği nesne mi? olduğu üzerinde İslâm mantıkçıları durmuş ve bu açıdan yüklemli önermeleri çeşitlemişlerdir.
Bu çeşitlemeye geçmeden önce çeşitlemede esas olan terimlerin açıklamasını yapalım: Önermede konunun kavramına zikredilen konu (mevzu-u zikri), asıl hükmedilene de yani konu olan kavramın delâlet ettiği fertlere gerçek konu (mevzu-u hakiki) denir. Konu eğer tek ise, kavramı hem zikredilen konu, hem de gerçek konu olur. Yani zikıedilen konu ile gerçek konu birleşir. Meselâ, Ahmet öğrencidir, önermesinde, Ahmet sözünün kavramı bilinen ve tek olan Ahmet adlı kişidir ki o öğrencidir.
Eğer konu tümel olup da, bizzat nelik (mahiyet) üzerine hükmolunursa yine zikredilen konu ile gerçek konu birleşir. Hayvan cinstir, önermesinde hüküm, hayyan kavramının neliği üzerindedir. O halde hayvan kavramı hem zikredilen konu hem de gerçek konu olur.
Zikredilen konu ile gerçek konunun birleştiği bil iki durumdan birincisine tekil önerme ikincisine tabiî önerme denir.
Önermelerde zikredilen konu ile gerçek konunun birleşmediği durumlar da olur. İkisinin ayrıldığı zaman zikredilen konuya konunun unvanı "ünvan-ı mevzu"' veya konunun vasfı (vasfa mevzu) denir. Hayvan yer içer dediğimizde hayvan kavramı "unvanı mevzu", bu kavramın delâlet ettiği fertler de "zatı mevzu" olur. Hüküm, "zatı mevzu" yani konunun kavramının fertleri kasdedilerek yapılırsa belirsiz (mühmele) ile nicelik bildiren (maksure) önermeler meydana gelir.
Bu şekilde yüklemli önermelerin beş çeşidi ortaya çıkar:
1— Önermenin zikredilen konusu tekil ise, tekil önerme (kaziye-i şahsiye) denir. Meselâ, Ahmet öğrencidir gibi.
2— Önermenin konusu tümel olup da hüküm, konunun özü (mevzu-u zati) kastedilmeyerek yalnız "unvan-ı mevzu" üzerine olursa tabiî önerme denir.
3- Hüküm, "zatı mevzu" yani konunun fertleri üzerine olupda nicelik bildirmezse belirsiz önerme (kaziye-i mühmele) denir. İnsan ölümlüdür gibi.
4— Eğer konunun fertlerinin niceliği belirtilerek bunlardan bir kısmı kastedilirse tikel önerme (kaziye-i cüz'iye) denir. Bazı insanlar öğretmendir, gibi.
5 — Hükümde konunun fertlerinin niceliği belirtilerek bunların tümü kasdedilirse tümel önerme denir. Bütün insanlar ölümlüdür gibi.
Bu beş önerme çeşidinden tabiî önerme bilimlerde kullanılmadığı iddiasiyle terkedilmiş tekil ve belirsiz "önermeler de tümel ve tikele irca edilmiştir.
Tekil önerme klasik mantıkçılarca tümel önerme gibi kabul edilmiştir. Çünki tekil önermede konu olan terim bütün kaplamıyla ele alınmıştır.
Belirsiz önerme ise kullananın kasdma göre bazan tikel bazan da tümel olarak kabul edilebilir. Ahmet Cevdet (paşa) bu hususta şöyle diyor: "Belirsiz önerme tikel önerme hükmündedir. Yani birinin doğru olduğu yerde diğeri de doğru olur. Bilim ve fenlerde (ulûm vefunun) belirsiz önerme, tikel önerme gibi kullanılır. Fakat edebiyatta bazan belirsiz önerme tümel önerme gibi kullanıldığı olmuştur. Meselâ Avrupa ahalisi çalışkandır denildiğinde bütün avrupahlar kastedilir. Fakat bu türlü edebiyat önermelerinin tümelliği örf ve âdete dayanır. Yoksa felsefî meseleler gibi aklî bir isbata değil"
Bu şekilde beş önerme çeşidinden geriye ikisi kalıyor, tümel ve tikel diye. Bunların da olumlu ve olumsuzlukları dikkate almmca, İslâm mantıkçılarının "mahsurat-ı erbaa" dedikleri dört önerme çeşidi ortaya çıkmış olur.
Tümel olumlu her K Y dir.
Tümel olumsuz hiçbir K Y değildir.
Tikel olumlu bazı K Y dir.
Tikel olumsuz bazı K Y değildir.
Bunlarda şu harflerle gösterilir:
Tümel olumlu A
Tümel olumsuz E
Tikel olumlu I
Tikel olumsuz O