Montaigne' den Seçmeler - 3
|
1-Bence en dayanılmaz, en korkunç durum uyanık olup da azap çeken bir ruhun duyduğunu anlatma olanağını bulamamasıdır. Dili kesildikten sonra işkence edilen insanların durumuna benzetebiliriz bunu...
2-Tanrılaşmaya en elverişli olan en az bildiğimiz şeylerdir.
3-Her şeyin bir adı bir de kendisi vardır. Ad, nesneyi gösteren, arılatan bir sestir ad, nesnenin, özün bir parçası değildir; nesneye eklenen yabancı, nesne dışı bir takıntıdır.
4-Vicdan içimize korku saldığı gibi, suçsuzsak rahatlık ve güven verir bize. Ben kendimden söyleyebilirim ki türlü kötü durumlarda, içimden geçeni, niyetlerimin temizliğini gizlice kendim bildiğim, düşündüğüm için daha korkusuz adımlarla yürümüşümdür.
5-Ama nasıl şükrediyorum tanrıya, varımı yoğumu bana aracısız vermiş, beni yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için! Nasıl yalvarıyorum ona gece gündüz beni hiçbir zaman, kimseye karşı ağır bir minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bir özgürlükle bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm! Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
6-Bir başkasına bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir şeydir. Kendimiz ki en iyi, en emin sığınağımız odur; -kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince. Kendimi hem yürekçe -asıl iş yürekli olmakta çünkü-, hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki, başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim.
7-Her konudan çok kendimi incelerim. Benim metafiziğim de budur, fiziğim de.
8-Filozofça soruşturmalar, derin düşünmeler merakımızı beslemeye yarar yalnızca. Filozoflar zaten pek haklı olarak doğanın kurallarına uymayı salık verirler bize; ama bu kurallar pek o kadar yüksek bilgiler istemez. Filozoflar aslında uzaklaştırıyor bu kuralları ve doğanın yüzünü bize boya olarak gösteriyorlar; bu yüzden de o kadar bir örnek olan şeyin türlü çeşit bir sürü resimleri çıkıyor ortaya...
9-İyi yapılı bir kafanın dinlenmesi için bilgisizlik ve ilgisizlik ne tatlı, ne yumuşak, hem de sağlık için ne yararlı bir yastık!
10-Cicero'yu iyi anlamaktan çok kendimi iyi anlamak isterdim. Kendi üzerimde edindiğim görgü, iyi bir öğrenci olsam, beni adam etmeye yeter de artar bile. Geçirdiği aşırı bir öfkeyi, bu azgınlığın kendisine nelere götürdüğünü aklında tutan kişi, öfkenin çirkinliğini Aristoteles'te okuyacaklarından daha iyi görür ve daha haklı bir nefret duyardı ona karşı. Göze aldığı, savuşturduğu belaları, ne sudan nedenlerle bir durumdan ötekine geçiverdiğini aklında tutanlar, gelecek değişikliklere, durumlarını kavramaya hazırlıklı olurlar. Caesar'ın hayatındaki ibret dersleri bizim hayatımızdakinden daha çok değildir. İmparatorların olsun, halkın olsun herkesin hayatında bütün insanlık durumları vardır. Dinlemesini bilelim yalnız: Ne eksiğimiz olduğunu kendi kendimize hep söylemekteyiz. Bir düşüncesinde kaç kez aldandığını unutmamış insan ne kadar budala olmalı ki kendi düşüncesinden kuşku duymasın.
11-Her bilimdeki zorlukları ve karanlık yanı o bilime girenler bilir yalnız. Çünkü bilmediğini bilmek için bir hayli anlayış olmalı insanda: Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
12-Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
13-Benim pek öyle soluğumu kesecek tutkularım yoktur. Benim kadar boş zamanı olmayan başkalarına cimriliğin, yükselme hırsının, kavgaların, davaların verdiği aşk daha rahatlıkla verebilirdi bana: Kendime daha iyi bakar, daha dikkatli, daha tok gözlü, daha alımlı olurdum; ihtiyarlığın surat asmalarından o biçimsiz, o zavallı surat asmalarından korurdu beni aşk; daha fazla sevip sayılmanın sağlam ve akıllıca yollarını aratırdı bana; ruhumu umutsuzluktan, bezginlikten kurtarıp kendi kendisiyle barıştırdı; benim yaşımdakilere işsizliğin ve kötüleşen sağlık durumunun yüklediği bir sürü sıkıntılı düşüncelerden, kasvetli kaygılardan uzaklaştırırdı beni; doğanın ilgilenmez olduğu kanımı ısıtır, coştururdu; çöküşüne doğru alabildiğine giden bu zavallı insanın çenesini dik tutturur, sinirlerini biraz gerer, canına dirilik, tazelik getirirdi. Ama bu mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını iyi bilirim; gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor az şey getirebildiğimiz zaman çok şey bekliyoruz; seçilmeyi en az hakettiğimiz bir yaşta daha çok seçme hakkı istiyoruz; kendimizi bildiğimiz için de daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz; kendimizin ve başkalarının durumlarını bildiğimizden, sevileceğimizden emin olamayız. Kendimden utanırım kanı kaynayan taptaze gençler arasında...
14-Güç de, akıl da onlardan yana; bırakalım meydanı gençlere; yarışamayız onlarla.
15-Aşk, karşılıklı duyumlar, uyumlar isteyen bir ilişkidir. Başka zevkleri insan ayrı cinsten türlü karşılıklar ödeyerek elde edebilir; ama bunda aldığını parayla ödemek zorundadır.
16-Vücut daha kıvrakken, bütün alışkanlıklara, gereklere göre eğilip bükülmektedir. Bir delikanlı, iştahının ve iradesinin dizginlerini tutabilmek koşuluyla, bırakın her ulustan, her çeşitten insanlar ve ahbaplarla düşsün kalksın; hatta, gerekirse, taşkınlık, serserilik de etsin; herkes gibi yetişsin, her şeyi yapabilsin, ama yalnız iyi şeyleri severek yapsın.
17-İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamalı.
18-Belki öteki varlıklarda görüldüğü gibi, insanlar için de doğal yasalar vardır; ama bizde kaybolup gitmiştir; çünkü şu mübarek insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, komuta etmeye kalkmış, dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırmış, karmakarışık etmiş.
19-Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz, yapma bir şeydir.
20-İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler: Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir ulus bir yüzüne, bir ulus başka bir yüzüne bakar ve o yüzünde durur.Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu adet varmış, hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış; isterlermiş ki ölü böylelikle en uygun, en onurlu bir mezara gömülsün; vücutları ve anıları içlerine, ta iliklerine yerleşsin; babaları sindirme ve özümleme yoluyla kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir boşinancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.
2-Tanrılaşmaya en elverişli olan en az bildiğimiz şeylerdir.
3-Her şeyin bir adı bir de kendisi vardır. Ad, nesneyi gösteren, arılatan bir sestir ad, nesnenin, özün bir parçası değildir; nesneye eklenen yabancı, nesne dışı bir takıntıdır.
4-Vicdan içimize korku saldığı gibi, suçsuzsak rahatlık ve güven verir bize. Ben kendimden söyleyebilirim ki türlü kötü durumlarda, içimden geçeni, niyetlerimin temizliğini gizlice kendim bildiğim, düşündüğüm için daha korkusuz adımlarla yürümüşümdür.
5-Ama nasıl şükrediyorum tanrıya, varımı yoğumu bana aracısız vermiş, beni yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için! Nasıl yalvarıyorum ona gece gündüz beni hiçbir zaman, kimseye karşı ağır bir minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bir özgürlükle bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm! Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
6-Bir başkasına bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir şeydir. Kendimiz ki en iyi, en emin sığınağımız odur; -kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince. Kendimi hem yürekçe -asıl iş yürekli olmakta çünkü-, hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki, başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim.
7-Her konudan çok kendimi incelerim. Benim metafiziğim de budur, fiziğim de.
8-Filozofça soruşturmalar, derin düşünmeler merakımızı beslemeye yarar yalnızca. Filozoflar zaten pek haklı olarak doğanın kurallarına uymayı salık verirler bize; ama bu kurallar pek o kadar yüksek bilgiler istemez. Filozoflar aslında uzaklaştırıyor bu kuralları ve doğanın yüzünü bize boya olarak gösteriyorlar; bu yüzden de o kadar bir örnek olan şeyin türlü çeşit bir sürü resimleri çıkıyor ortaya...
9-İyi yapılı bir kafanın dinlenmesi için bilgisizlik ve ilgisizlik ne tatlı, ne yumuşak, hem de sağlık için ne yararlı bir yastık!
10-Cicero'yu iyi anlamaktan çok kendimi iyi anlamak isterdim. Kendi üzerimde edindiğim görgü, iyi bir öğrenci olsam, beni adam etmeye yeter de artar bile. Geçirdiği aşırı bir öfkeyi, bu azgınlığın kendisine nelere götürdüğünü aklında tutan kişi, öfkenin çirkinliğini Aristoteles'te okuyacaklarından daha iyi görür ve daha haklı bir nefret duyardı ona karşı. Göze aldığı, savuşturduğu belaları, ne sudan nedenlerle bir durumdan ötekine geçiverdiğini aklında tutanlar, gelecek değişikliklere, durumlarını kavramaya hazırlıklı olurlar. Caesar'ın hayatındaki ibret dersleri bizim hayatımızdakinden daha çok değildir. İmparatorların olsun, halkın olsun herkesin hayatında bütün insanlık durumları vardır. Dinlemesini bilelim yalnız: Ne eksiğimiz olduğunu kendi kendimize hep söylemekteyiz. Bir düşüncesinde kaç kez aldandığını unutmamış insan ne kadar budala olmalı ki kendi düşüncesinden kuşku duymasın.
11-Her bilimdeki zorlukları ve karanlık yanı o bilime girenler bilir yalnız. Çünkü bilmediğini bilmek için bir hayli anlayış olmalı insanda: Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
12-Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
13-Benim pek öyle soluğumu kesecek tutkularım yoktur. Benim kadar boş zamanı olmayan başkalarına cimriliğin, yükselme hırsının, kavgaların, davaların verdiği aşk daha rahatlıkla verebilirdi bana: Kendime daha iyi bakar, daha dikkatli, daha tok gözlü, daha alımlı olurdum; ihtiyarlığın surat asmalarından o biçimsiz, o zavallı surat asmalarından korurdu beni aşk; daha fazla sevip sayılmanın sağlam ve akıllıca yollarını aratırdı bana; ruhumu umutsuzluktan, bezginlikten kurtarıp kendi kendisiyle barıştırdı; benim yaşımdakilere işsizliğin ve kötüleşen sağlık durumunun yüklediği bir sürü sıkıntılı düşüncelerden, kasvetli kaygılardan uzaklaştırırdı beni; doğanın ilgilenmez olduğu kanımı ısıtır, coştururdu; çöküşüne doğru alabildiğine giden bu zavallı insanın çenesini dik tutturur, sinirlerini biraz gerer, canına dirilik, tazelik getirirdi. Ama bu mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını iyi bilirim; gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor az şey getirebildiğimiz zaman çok şey bekliyoruz; seçilmeyi en az hakettiğimiz bir yaşta daha çok seçme hakkı istiyoruz; kendimizi bildiğimiz için de daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz; kendimizin ve başkalarının durumlarını bildiğimizden, sevileceğimizden emin olamayız. Kendimden utanırım kanı kaynayan taptaze gençler arasında...
14-Güç de, akıl da onlardan yana; bırakalım meydanı gençlere; yarışamayız onlarla.
15-Aşk, karşılıklı duyumlar, uyumlar isteyen bir ilişkidir. Başka zevkleri insan ayrı cinsten türlü karşılıklar ödeyerek elde edebilir; ama bunda aldığını parayla ödemek zorundadır.
16-Vücut daha kıvrakken, bütün alışkanlıklara, gereklere göre eğilip bükülmektedir. Bir delikanlı, iştahının ve iradesinin dizginlerini tutabilmek koşuluyla, bırakın her ulustan, her çeşitten insanlar ve ahbaplarla düşsün kalksın; hatta, gerekirse, taşkınlık, serserilik de etsin; herkes gibi yetişsin, her şeyi yapabilsin, ama yalnız iyi şeyleri severek yapsın.
17-İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamalı.
18-Belki öteki varlıklarda görüldüğü gibi, insanlar için de doğal yasalar vardır; ama bizde kaybolup gitmiştir; çünkü şu mübarek insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, komuta etmeye kalkmış, dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırmış, karmakarışık etmiş.
19-Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz, yapma bir şeydir.
20-İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler: Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir ulus bir yüzüne, bir ulus başka bir yüzüne bakar ve o yüzünde durur.Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu adet varmış, hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış; isterlermiş ki ölü böylelikle en uygun, en onurlu bir mezara gömülsün; vücutları ve anıları içlerine, ta iliklerine yerleşsin; babaları sindirme ve özümleme yoluyla kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir boşinancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.
3 Yorumlar
17. SÖZ ÇOK GÜZEL..........
6.SÖZ HARİKA.HEPSİ BİRBİRİNDEN ANLAMLI
GÜNÜMÜZDE BU TÜR İNSANLARA İHTİYAÇ VAR
15-Aşk, karşılıklı duyumlar, uyumlar isteyen bir ilişkidir. Başka zevkleri insan ayrı cinsten türlü karşılıklar ödeyerek elde edebilir; ama bunda aldığını "AYNI" parayla ödemek zorundadır.