Felsefe nedir, anlamı, konuları ve özellikleri - 2
|
Örneğin, ucu sert ve keskin olan bir mızrak ya da ok gibi. Daha sonraki dönemlerde insanlar makine teknik bilgisine erişerek, el gücü yerine, makine gücü kullanmaya başladılar. Örneğin, buharla ya da rüzgarla çalışan makineler gibi. Günümüzde insanoğlu, artık makine bilgisini aşarak otomasyon teknik bilgisini kullanmaya başlamıştır. İnsan, seri üretimde makinelerin birlikteliğine geçerek, kendisini denetleyen ve planlayan otomatik makineler yapmıştır.
Teknik bilgi ile bilimsel bilgi ilk günden itibaren birbirlerini desteklemelerine ya da birlikte varlıklarını sürdürmelerine rağmen, farklı bilgi türleridir. Eski Yunan'da teknik bilgi, bilimsel bilgiden önce gelmekteydi. Önce alet ve gereç yapılır; sonra da bunlara uygun olarak bilimsel bilgi gelişirdi. Fakat bu öncelik- sonralık ilişkisi günümüzde değişmiştir. Günümüz insanı tekniği ya da teknolojiyi, bilimsel bilginin bir ürünü olarak kabul etmektedir. Kısaca bilimsel bilgi, teorik bilgi olması nedeniyle teknik bilgiden; yani pratik üretimden önce gelmektedir. Teknik, bilimin sonucu ya da pratiğe uygulanışı olarak tanımlanmaktadır.
d. Sanatsal Bilgi
Teknik bilgi gibi, sanat bilgisi de beceri, yaratma ve üretim etkinliği olarak ortaya çıkar. Fakat sanat bilgisi yarar amacından ziyade, güzellik duygusuna hizmet eder. Sanat bilgisi, güzelliklerin ortaya konulması sırasında çıkan bilgidir. Sanatçı (özne), nesneye yönelerek onda gördüğü bir şeyi elindeki malzemede ifade etmeye çalışır. Sanatçı bu ifadesini müzikte, resimde, heykelde, edebiyatta, seramikte ve tiyatroda açığa çıkarabilir.
Sanatçının öznel becerisiyle yaptığı eser, hoşlanma, beğeni, güzellik ve haz alma duygusunu ortaya çıkarmak içindir. Bu anlamıyla sanat bilgisi, sübjektif (öznel) bilgi türüdür; çünkü aynı nesneyle ilişkiye giren iki sanatçı farklı sanat bilgileri ve eserleri ortaya koyabilirler. Sanat bilgisi, hayal gücünün, sezginin, yaratmanın ve becerinin bir ürünüdür.
Sanat bir tür yaratma sonucu yapılan üretim ise doğayla her zaman karşıtlık içindedir. Sanatçı kullandığı malzemeyi (örneğin bir mermer parçasını) doğadan almasına rağmen, çoğunlukla doğada olmayan bir niteliği veya güzelliği ona vererek, yeni bir eser yaratır. Kısaca sanatçı, doğadaki nesneleri kullanmasına karşılık, doğada olmayan bir güzelliği eserine koyar.
e. Bilimsel Bilgi
İnsan aklının belli bir konuya yönelerek elde ettiği yöntemli, sistemli, düzenli, tutarlı ve geçerli, kanıtlanabilir ve denenebilir nesnel (objektif) bilgisine, bilimsel bilgi denir.
Tanımdan anlaşılacağı gibi, bilimsel bilgi şu temel özellikleri içerir:
İnsanın aklını kullanması,
Bir alanı konu yapması,
Yöntem (deney ve gözlem) kullanması,
Sistemli ve düzenli olması,
Tutarlı ve geçerli olması,
Kanıtlanabilir ve denetlenebilir olması,
Nesnel; yani tarafsız bilgi olması.
Bilimsel bilgi yöntemleri, konuları ve amaçları bakımından üçe ayrılır: 1) Formel Bilimler 2) Doğa Bilimleri 3) İnsan Bilimleri
1) Formel Bilimler
Konusunu doğadan almayan; yani duyu deneyinden gelmeyen, buna karşılık duyular üstü ideal bir varlık alanını ele alan bilim dallarına formel bilimler denir. Duyular alanının ötesinde kalan düşünce alanını ya da tasarlanan varlık alanını incelediği için formel bilimlere ideal bilimler de denir. Matematik ve mantık bu tür bilimlerdir. Her iki bilimin incelediği varlık alanı düşünceye veya tasarıma aittir. Örneğin, matematiğin bir öğesi olan rakam "bir'M doğada bulmak olanaksızdır. Yine mantığın bir önermesini doğada değil, düşüncede veya zihinde bulmaktayız. Görüldüğü gibi, formel bilimler konusu bakımından hem doğa bilimlerinden hem de insan bilimlerinden farklıdır.
Formel bilimlerin incelediği alandaki varlıklar, doğa ve insan bilimlerinin varlık alanının aksine, zaman ve mekânda yer almazlar, örneğin; "2 + 2 = 4" gibi bir matematik ifadesi zaman ve mekâna bağlı değildir. Mantığın geçerli çıkarımları da zaman ve mekâna bağlı olmadan daima geçerlidirler. Çünkü hem matematik hem de mantık tümden gelimsel çıkarımları kullanırlar. Formel bilimlerin yöntemi, bir düşünme yöntemi olan tümden gelimdir. Buna karşılık doğa ve insan bilimleri çoğunlukla deney, gözlem ve tümevarım yöntemlerini kullanırlar.
Formel bilimler, sembolleri kullanarak kendilerini ifade ettikleri için aynı zamanda bir ideal; yani yapay bir anlatım biçimine de sahiptirler. Bu nedenle diğer bilimlere göre en nesnel bilgi türleridir. Günümüzde hem doğa bilimleri hem de insan bilimleri, formel bilimlerin ifade biçimleri olan sembolleri kullanmak suretiyle daha nesnel olmayı amaçlamaktadırlar.
2) Doğa Bilimleri
Formel bilimlerin tersine, reel dünyada var alan varlıkların bilgisini inceleyen bilim dalına doğa bilimleri denir. Konu alanı reel varlık alanı olan doğa bilimleri, kendi içinde fizik bilimleri, yer bilimleri ve yaşam bilimleri olarak üçe ayrılır.
Fizik bilimleri, doğa bilimleri içindeki varlıkları birçok açıdan ele alınarak, onlar hakkında olgusal, tümel ve doğru bilgiler verirler. Fizik, maddeyi, hareketi ve enerjiyi; kimya maddenin yapısını, bileşenlerini, özeliklerini ve değişimlerini; astronomi gezegenleri, yıldızları kısaca uzayı inceler. Yer bilimleri, jeoloji, meteoroloji ve oşinografi (deniz bilimleri), mineraloji ve paleontoloji (fosil bilimi); yaşam bilimleri, biyoloji ve tıp bilimidir.
Doğa bilimlerinin temel özelliği, olgusal ve deneysel oluşlarıdır. Bu özeliği bu bilimlerin reel varlık alanı hakkında bilgi vermelerinden kaynaklanır. Olgu veya olgular arası ilişkiyi neden-sonuç bağıntısı ilkesine göre açıklamaya çalışırlar. Nedensellik ilkesi doğa bilimlerinin genel, kesin, tümel ve doğru yasalara erişmesinin en önemli temelidir.
Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre hareket etmekteler. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlıkların ne olduğunu anlayabiliriz. Bu amaç doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Buldukları yargıları tüme varım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde ederler.
3) İnsan Bilimleri
İnsanı değişik boyutlarıyla inceleyen bilgi türüne, insan bilimleri adı verilir. İnsan bilimleri, antropoloji, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, dilbilimi ve tarih gibi insanı kendisine konu yapan bilimlerden oluşur.
Tüm insan bilimleri insanı geçmişi, şimdisi veya geleceği bakımından ele alabildiği gibi, onu kültür yapan, toplum oluşturan, tarih yapan, siyaset yapan ve dil oluşturan varlık olarak ele alıp, inceleyebilir. Kısaca bu bilimler, insanın yapıp ettikleriyle ve ne yapacaklarıyla ilgilenirler.
İnsan bilimlerinin konusu insan olduğu için, doğa bilimlerinde olduğu gibi kesin yasalara varamazlar; çünkü insan doğadaki cansız varlıklarda bulunan sahil vc geııel yasalara bağlı hareket etmez. İnsan, cansız doğadan farklı olarak, özgür iradeye sahiptir. Nedensellik ve genel-geçer yasalar, insan bilimlerinde tam bir karşılık bulamazlar. Bu nedenle, insan bilimlerinin amacı genel-geçer yasalara varmak yerine, insanın yapıp ettiklerini anlamaktır. İnsan bilimleri, açıklama yöntemi yerine anlama yöntemini kullanırlar.
Teknik bilgi ile bilimsel bilgi ilk günden itibaren birbirlerini desteklemelerine ya da birlikte varlıklarını sürdürmelerine rağmen, farklı bilgi türleridir. Eski Yunan'da teknik bilgi, bilimsel bilgiden önce gelmekteydi. Önce alet ve gereç yapılır; sonra da bunlara uygun olarak bilimsel bilgi gelişirdi. Fakat bu öncelik- sonralık ilişkisi günümüzde değişmiştir. Günümüz insanı tekniği ya da teknolojiyi, bilimsel bilginin bir ürünü olarak kabul etmektedir. Kısaca bilimsel bilgi, teorik bilgi olması nedeniyle teknik bilgiden; yani pratik üretimden önce gelmektedir. Teknik, bilimin sonucu ya da pratiğe uygulanışı olarak tanımlanmaktadır.
d. Sanatsal Bilgi
Teknik bilgi gibi, sanat bilgisi de beceri, yaratma ve üretim etkinliği olarak ortaya çıkar. Fakat sanat bilgisi yarar amacından ziyade, güzellik duygusuna hizmet eder. Sanat bilgisi, güzelliklerin ortaya konulması sırasında çıkan bilgidir. Sanatçı (özne), nesneye yönelerek onda gördüğü bir şeyi elindeki malzemede ifade etmeye çalışır. Sanatçı bu ifadesini müzikte, resimde, heykelde, edebiyatta, seramikte ve tiyatroda açığa çıkarabilir.
Sanatçının öznel becerisiyle yaptığı eser, hoşlanma, beğeni, güzellik ve haz alma duygusunu ortaya çıkarmak içindir. Bu anlamıyla sanat bilgisi, sübjektif (öznel) bilgi türüdür; çünkü aynı nesneyle ilişkiye giren iki sanatçı farklı sanat bilgileri ve eserleri ortaya koyabilirler. Sanat bilgisi, hayal gücünün, sezginin, yaratmanın ve becerinin bir ürünüdür.
Sanat bir tür yaratma sonucu yapılan üretim ise doğayla her zaman karşıtlık içindedir. Sanatçı kullandığı malzemeyi (örneğin bir mermer parçasını) doğadan almasına rağmen, çoğunlukla doğada olmayan bir niteliği veya güzelliği ona vererek, yeni bir eser yaratır. Kısaca sanatçı, doğadaki nesneleri kullanmasına karşılık, doğada olmayan bir güzelliği eserine koyar.
e. Bilimsel Bilgi
İnsan aklının belli bir konuya yönelerek elde ettiği yöntemli, sistemli, düzenli, tutarlı ve geçerli, kanıtlanabilir ve denenebilir nesnel (objektif) bilgisine, bilimsel bilgi denir.
Tanımdan anlaşılacağı gibi, bilimsel bilgi şu temel özellikleri içerir:
İnsanın aklını kullanması,
Bir alanı konu yapması,
Yöntem (deney ve gözlem) kullanması,
Sistemli ve düzenli olması,
Tutarlı ve geçerli olması,
Kanıtlanabilir ve denetlenebilir olması,
Nesnel; yani tarafsız bilgi olması.
Bilimsel bilgi yöntemleri, konuları ve amaçları bakımından üçe ayrılır: 1) Formel Bilimler 2) Doğa Bilimleri 3) İnsan Bilimleri
1) Formel Bilimler
Konusunu doğadan almayan; yani duyu deneyinden gelmeyen, buna karşılık duyular üstü ideal bir varlık alanını ele alan bilim dallarına formel bilimler denir. Duyular alanının ötesinde kalan düşünce alanını ya da tasarlanan varlık alanını incelediği için formel bilimlere ideal bilimler de denir. Matematik ve mantık bu tür bilimlerdir. Her iki bilimin incelediği varlık alanı düşünceye veya tasarıma aittir. Örneğin, matematiğin bir öğesi olan rakam "bir'M doğada bulmak olanaksızdır. Yine mantığın bir önermesini doğada değil, düşüncede veya zihinde bulmaktayız. Görüldüğü gibi, formel bilimler konusu bakımından hem doğa bilimlerinden hem de insan bilimlerinden farklıdır.
Formel bilimlerin incelediği alandaki varlıklar, doğa ve insan bilimlerinin varlık alanının aksine, zaman ve mekânda yer almazlar, örneğin; "2 + 2 = 4" gibi bir matematik ifadesi zaman ve mekâna bağlı değildir. Mantığın geçerli çıkarımları da zaman ve mekâna bağlı olmadan daima geçerlidirler. Çünkü hem matematik hem de mantık tümden gelimsel çıkarımları kullanırlar. Formel bilimlerin yöntemi, bir düşünme yöntemi olan tümden gelimdir. Buna karşılık doğa ve insan bilimleri çoğunlukla deney, gözlem ve tümevarım yöntemlerini kullanırlar.
Formel bilimler, sembolleri kullanarak kendilerini ifade ettikleri için aynı zamanda bir ideal; yani yapay bir anlatım biçimine de sahiptirler. Bu nedenle diğer bilimlere göre en nesnel bilgi türleridir. Günümüzde hem doğa bilimleri hem de insan bilimleri, formel bilimlerin ifade biçimleri olan sembolleri kullanmak suretiyle daha nesnel olmayı amaçlamaktadırlar.
2) Doğa Bilimleri
Formel bilimlerin tersine, reel dünyada var alan varlıkların bilgisini inceleyen bilim dalına doğa bilimleri denir. Konu alanı reel varlık alanı olan doğa bilimleri, kendi içinde fizik bilimleri, yer bilimleri ve yaşam bilimleri olarak üçe ayrılır.
Fizik bilimleri, doğa bilimleri içindeki varlıkları birçok açıdan ele alınarak, onlar hakkında olgusal, tümel ve doğru bilgiler verirler. Fizik, maddeyi, hareketi ve enerjiyi; kimya maddenin yapısını, bileşenlerini, özeliklerini ve değişimlerini; astronomi gezegenleri, yıldızları kısaca uzayı inceler. Yer bilimleri, jeoloji, meteoroloji ve oşinografi (deniz bilimleri), mineraloji ve paleontoloji (fosil bilimi); yaşam bilimleri, biyoloji ve tıp bilimidir.
Doğa bilimlerinin temel özelliği, olgusal ve deneysel oluşlarıdır. Bu özeliği bu bilimlerin reel varlık alanı hakkında bilgi vermelerinden kaynaklanır. Olgu veya olgular arası ilişkiyi neden-sonuç bağıntısı ilkesine göre açıklamaya çalışırlar. Nedensellik ilkesi doğa bilimlerinin genel, kesin, tümel ve doğru yasalara erişmesinin en önemli temelidir.
Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre hareket etmekteler. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlıkların ne olduğunu anlayabiliriz. Bu amaç doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Buldukları yargıları tüme varım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde ederler.
3) İnsan Bilimleri
İnsanı değişik boyutlarıyla inceleyen bilgi türüne, insan bilimleri adı verilir. İnsan bilimleri, antropoloji, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, dilbilimi ve tarih gibi insanı kendisine konu yapan bilimlerden oluşur.
Tüm insan bilimleri insanı geçmişi, şimdisi veya geleceği bakımından ele alabildiği gibi, onu kültür yapan, toplum oluşturan, tarih yapan, siyaset yapan ve dil oluşturan varlık olarak ele alıp, inceleyebilir. Kısaca bu bilimler, insanın yapıp ettikleriyle ve ne yapacaklarıyla ilgilenirler.
İnsan bilimlerinin konusu insan olduğu için, doğa bilimlerinde olduğu gibi kesin yasalara varamazlar; çünkü insan doğadaki cansız varlıklarda bulunan sahil vc geııel yasalara bağlı hareket etmez. İnsan, cansız doğadan farklı olarak, özgür iradeye sahiptir. Nedensellik ve genel-geçer yasalar, insan bilimlerinde tam bir karşılık bulamazlar. Bu nedenle, insan bilimlerinin amacı genel-geçer yasalara varmak yerine, insanın yapıp ettiklerini anlamaktır. İnsan bilimleri, açıklama yöntemi yerine anlama yöntemini kullanırlar.