Ahmet İnam’la felsefe eğitimi üzerine söyleşi

Söyleşi: Halil Turan


Felsefe Yazın: Türkiye’de felsefe eğitiminin gelişimini genel olarak nasıl görüyorsunuz?

Ahmet İnam: Bu soruya eğitimin aşamalarını göz önüne alarak cevap vermek gerekir. Felsefe eğitimi aile içinde başlıyor, belki de anaokulu öncesinde, yani insanın kendi dilini ve kültürünü öğrenmeye başladığı zaman başlayan bir şeydir. Çünkü felsefe dünyaya yönelen bir tavırsa, bir tavırla başlayan bir eğitimdir. Türkiye’de büyük ölçüde yaşam biçimine baktığımızda yaşam biçiminin çoğunlukla buna uygun olmadığını söyleyebiliriz. Sonradan eklemelerle olmuyor, yani diyelim ki bir insan resmi olarak felsefe dersi almadan ya da felsefe bölümlerinde okumadan önce aile içinde bir tavrı ve bakış tarzını edinememişse üzerine ne kadar eklersen ekle olmuyor.

Felsefe Yazın: Hocam, biliyorsunuz ortaöğretimde “Düşünme Eğitimi” adında bir ders var, felsefe dersine kavramsal bir ön hazırlığı amaçlıyor. Bu derse felsefe öğretmenlerinin yerine, öğretmen açığı olan çoğu yerde başka derslerin öğretmenleri giriyor. Bu dersin gerektiği gibi yapılabilmesi ve halkın felsefe ile tanıştırılması için devlete düşen ödevler olsa gerek.

Ahmet İnam: Tabii. Elbette. Devletin bu konuda kesinlikle katkısı olması lazım. Aile içinde zaten ona uygun yetiştirilmiyor, ama okul ortamına geldiği zaman okulda bu eksikliği kapatma, bu özrü büyük ölçüde giderme olanağı var. Fakat eğer bu dersler uygun bir eğitim ortamı içerisindeyse… Eğer düşünme eğitimi adıyla verilen dersler birtakım ideolojik dayatmalardan ibaret olacaksa, zaten medya bunu yaptığı için, çevre, arkadaş çevresi, yaşam ortamı bunu hazırladığı için, çok da faydalı olmaz. Çünkü felsefe eğitiminde en önemli olan şeyler galiba iklim ve ortam. Düşüncenin nasıl bir şey olduğunu anlamak için düşünen insanlar ve örnekler görmek lazım. O da kitaplarla olmaz.

Felsefe Yazın: O halde, öğrenciler profesyonel felsefecilerle ta­nışmalı mıdır?

Ahmet İnam: Elbette. Ama profesyonel felsefeci hakikaten düşünebiliyorsa tabii. Bir de o var. Çünkü felsefe bölümünden diploma almış olmak yetmiyor. Bütün problem burada. Felsefe eğitimini verecek öğretmenlerin eğitimi de çok önemli. Üniversitedeki hocaların eğitimi de. Yıllardan beri bizim bu topraklardaki yaşam biçimimiz de insanı buna sürüklediği için, birtakım aktarmacılıkları felsefe olarak anlıyoruz. Düşünmek ayrı bir çaba, ayrı bir serüven galiba. Bunun örneklerini vermek lazım. Bir öğretmen kendisi bu işi ba­şaramayabilir. Mesela çok iyi bir ressam olmayabilir bir resim öğretmeni, ama resmin nasıl yapılabileceği konusunda bir fikri vardır, iyi ressamların hayatlarını anlatabilir, nasıl resim yaptıklarını anlatarak gençleri resme teşvik edebilir. Felsefede de buna benzer şeyler yapılabilir.

Felsefe Yazın: ikinci sorumuz da bu konuya bağlı: Felsefe öğrencilerinin mezun olduktan sonra yaşadıkları iş bulma sıkıntılarını biliyorsunuz. Bu durumun Türkiye’de felsefenin gelişimine olumsuz etkileri olduğunu söyleniyor. Sizin görüşünüz nedir?

Ahmet İnam: Ben de böyle düşünüyorum. Çünkü iş problemini, geçim problemini çözemeyen bir beynin düşünme olanağı da yok. Bunun için bence devletin yapabileceği şeyler var.

Felsefe Yazın: Devlet felsefe öğretmeni istihdamını artırmalı mı?

Ahmet İnam: Tabii, istihdamı artırabilir. Ayrıca, felsefe öğretmenleri birçok alanda da ders verebilir, rehber öğretmen olabilirler, birçok farklı etkinliğe katkıda bulunabilirler. Çünkü felsefe eğitiminin içinde yararlanılabilecek birçok özellik var.

Felsefe Yazın: O halde şunu söyleyebilir miyiz: Her okula bir felsefe öğretmeni şart?

Ahmet İnam: En az bir! Yani nasıl her odaya bir kapı, bir pencere nasıl lazımsa, bence kesinlikle her okula bir felsefe öğretmeni lazımdır. Ama tabii bizim de mahcup olmamak için iyi felsefeciler yetiştirmemiz lazım.

Felsefe Yazın: Öğretimde başarı öğrencilerin durumu özel koşullarına da bağlı görünüyor. Mezun olunca iş bulma sıkıntısı çekeceğini düşünen felsefe öğrencilerinin bu kaygıları eğitimlerini olumsuz etkiliyor mu?

Ahmet İnam: Kesinlikle olumsuz etkiliyor benim gördüğüm kadarıyla. Mesela bizimki gibi üniversitelerde yandal [kayıtlı olduğundan farklı bir dalda diploma] çalışması yapabilenler yapıyor ve kendilerini farklı bir işe hazırlıyorlar. İşte, otelde çalışabilirim, turizmde çalışabilirim, reklamcılıkta
çalışabilirim veya babamın işyerinde çalışabilirim diyor.

Felsefe Yazın: O halde, felsefecilerin bilgi birikimleri boşa gidiyor.

Ahmet İnam: Kesinlikle. Kendisini bir felsefeci olmaya hazırlamadığı için felsefeci olarak gelişimi de yara alıyor büyük ölçüde.

Felsefe Yazın: Genel olarak Fen­-Edebiyat fakültesi mezunlarının tümünün karşılaştığı bu sorunların önüne geçebilmek için ne yapılmalı?

Ahmet İnam: Eskisine dönebiliriz. Sanıyorum ki yine bizim üniversitenin bir marifetidir bu maalesef. Bizim üniversitemizin eğitimcileri bir ara YÖK’te egemendi ve onların icadıdır bu. Öğretmen olmak için ayrıca eğitim almak zorunluluğu gibi, eğitimcilere iş alanı açmaya çalıştılar. Yanlıştı. Fen­ Edebiyat fakültesi içerisinde öğrenciler pedagojik formasyon kazanabilirler. Ben zaten oldum olası pedagojik formasyon gibi bir şeye de inanmam. Sebebi de çok somut bir şey: Pedagojik formasyon veren insanların doğru dürüst pedagojik formasyonu yoktur. Tahta nasıl kullanılır diye anlatır, kendisi kullanamaz. Dersin nasıl anlatılacağını anlatır, anlattığından bir şey anlaşılmaz. Kasıntı, tuhaf, ezberci, papağan adamlar eğitimci olmuşlar. Gerçi bu laflarıma kızacaklar ama söyleyeyim yahu!

Felsefe Yazın: Günümüzde felsefeyle uğraşanlar Eski­ Yu­nanlılarla karşılaştırıldıklarında garip bir çelişki varmış gibi görünüyor. Orada felsefe bir boş zaman etkinliğiydi, hâlbu ki şimdiki felsefeciler, felsefe mezunları ciddi yaşamsal, maddi sorunların içine gömülmüş bulunuyorlar. Bu onların üretimini ciddi ölçüde etkileyecektir herhalde ?

Ahmet İnam: Felsefede, bugün bütün dünya için söyleyebiliriz, yaygın bir yabancı deyimle bir stagnasyon var, bir durgunluk var ve büyük çapta filozoflar herhalde şu anda pek gözükmüyor etrafta. Yavaş yavaş, belki yirmi otuz sene sonra çıkacak olabilir ama. İnsanların bu yaşam biçimi içinde, hele bizim gibi toplum-

Felsefe Yazın: Aristoteles de böyle düşünür, değil mi?

Ahmet İnam: Evet, kesinlikle. Nermi Uygur Hoca hep şunu söylerdi derslerinde: “Felsefe bir keyif işidir.” Yani o keyfe sahip değilseniz düşünme olanağınız yok. O keyif için de altyapı lazım, yani adamın geçim sıkıntısı, aileye bakma kaygısı olmaması lazım en azından. Psikolojik sorunları falan olabilir, ama geçim sorunu çok ağır bir sorun.

Felsefe Yazın: Son yıllarda ülkemizde birçok felsefe bölümü açıldı, çok sayıda mezun veriyorlar. Bu kadar çok bölüm açılmasının olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyor musunuz?

Ahmet İnam: Hem evet, hem hayır. Bir açıdan bu niceliğin artması belki içlerinden yüksek nitelikli insanları bulmada bir imkân sağlayabilir. Ama bir açıdan da maalesef birçok felsefecinin aldığı eğitimin düzeyinin büyük olasılıkla düşük olabileceğinden de kaygılanıyorum. Kendine felsefeci diyen, fakat sıradan insanlar gibi düşünen ve yaşayan örnekler görüldüğü zaman bu felsefe adına kötü bir leke de olabilir. Demek ki felsefe hiçbir işe yaramıyor, felsefeci dediğiniz adamlar da bunlardır denebilir. Belki bu şikâyetleri sen de duy­muşsundur, Türkiye’de felsefeciler için hiçbir işe yaramadığı söylenir. İşte bugün açılımdan söz ediliyor, Türkiye’nin bir sürü probleminden söz ediliyor, fakat felsefeciler hiç konuşmuyorlar. Bir felsefecinin olup biten konusunda hiç mi fikri yoktur yahu? Hiç ses çıkarmayacak mıdır veya çıkardığı ses kimsenin anlamadığı sesler mi olacak? Yani büyük terminolojiyle konuşup sonra ne dediği anlaşılmayacak?

Yaşadığımız hayattan da biz sorumluyuz. Madem giderek sayıları bu kadar artıyor, hiç değilse medyaya girsinler. Ne bileyim işte, televizyonlara gazetelere girip, eğer doğru dürüst bir felsefe eğitimi almışlarsa, o farklılığı gösterseler ne iyi olur! O açıdan nicelliğin her zaman büyük bir zarar vermeyeceğini düşünüyorum, ama yine de bu seviyesiz bir nicel artış ise zararı olur diye düşünüyorum.

Felsefe Yazın: Hocam, sorularımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ederiz.

Kaynak: http://www.acepplatform.com/felsefe-yazin-dergisinin-ahmet-inamla-felsefe-egitimi-uzerine-yaptigi-bir-soylesi/

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP