Adalet ve Adaletsizlik
|
Toplumsal-siyasal bilinçte büyük bir rol oynayan, normativ ahlâk kavramları. Edimleşmiş ya da düşüncedeki bir durum, insanın özüne, haklarına ve gereksinimlerine uygun düşen ve karşılık veren ya da onlarla çatışan, bu nedenle de düzeltilmesi gereken bir durum oluşuna bakılarak, Adalet ve Adaletsizlik terimleri içinde tanımlanır. İyi ve kötü kavramlarından farklı olarak, Adalet ve Adaletsizlik kavramları, yalnızca tek bir fenomene bakılarak değil, ama iyi ile kötünün insanlar arasında nasıl dağıldığı açısından birçok fenomene toplu olarak bakılarak da ortaya konur. Böyle bir şey, özellikle kişilerin (sınıfların) toplumda oynadıkları rol ile kendi toplumsal konumları arasındaki, yapılan çalışma ile karşılığının alınması arasındaki; emek ile emeğin karşılığı, suç ile ceza, insanların meziyetleri ile insanların toplumda kabul görmeleri arasındaki; haklar ile ödevler arasındaki, vb. karşılıklı bağıntıyla ilgilidir.
Adalet ve Adaletsizlik kavramlarının içeriği, tarihsel olarak belirlenimlidir. Marx ve Engels’e göre, emekçi kitleler, Adalet ve Adaletsizlik kavramları içinde ele alınabilirler; ancak, böyle bir şey, nesnel tarihsel yasaların bilinçli olarak anlaşılmasıyla aynı şey değildir. Onun için, bilimsel toplum tarihi kuramı, Adalet ve Adaletsizlik kavramlarından kalkarak sonuçlamalara varmaz.
Yine de bu kavramlar, bu gibi yasaların işleyişinin iç güdüsel olarak farkına varılabileceğini yansıtır; örneğin, emekçi kitlelerin kapitalist toplumu adaletsiz olarak görmeye başlamaları, bu sistemin tarihte ömrünü doldurmaya başlamış olduğunu gösterir.
Kaynak: İvan Frolov - Felsefe Sözlügü
Adalet ve Adaletsizlik kavramlarının içeriği, tarihsel olarak belirlenimlidir. Marx ve Engels’e göre, emekçi kitleler, Adalet ve Adaletsizlik kavramları içinde ele alınabilirler; ancak, böyle bir şey, nesnel tarihsel yasaların bilinçli olarak anlaşılmasıyla aynı şey değildir. Onun için, bilimsel toplum tarihi kuramı, Adalet ve Adaletsizlik kavramlarından kalkarak sonuçlamalara varmaz.
Yine de bu kavramlar, bu gibi yasaların işleyişinin iç güdüsel olarak farkına varılabileceğini yansıtır; örneğin, emekçi kitlelerin kapitalist toplumu adaletsiz olarak görmeye başlamaları, bu sistemin tarihte ömrünü doldurmaya başlamış olduğunu gösterir.
Kaynak: İvan Frolov - Felsefe Sözlügü