KANT'IN KURAMSAL METAFİZİK ELEŞTİRİSİ HAKKINDAKİ BAZI DÜŞÜNCELERİ - 3
|
Kant'a göre bizim bilgi yetimiz öyle yapılmıştır ki, akıl bu son sentez denemesine hep girişir. Bununla da varlığın son sorularını çözümleyebileceğini umar. Ancak bu yolda akıl, hiçbir zaman için. bir şey bilemeyeceği pradoksuyla da karşı karşıya kalır. Deneyimin üstüne çıkmaya çalışan insan zihni, her zaman çelişkilere düşmeye mahkumdur. Çünkü, çatışkı (antigonizm) aklın yapısıyla ilgilidir. Yani akla içkindir. Öyleyse antinomi, mutlak olana, salt olana (koşulsuz olana) ulaşmak isteyen salt akılda, ortaya çıkar. Dolayısıyla deneyim üstünde yükselmeye çalışan salt düşüncenin zorunlu olarak çelişmelere (antinomilere) düşmesi kaçınılmazdır. Antinomiler bir bakıma aklın yazgısıdır.
Kant, kozmolojik idelere uygun olarak saf aklın dört türlü diyalektik savı olduğunu belirtir. Temelini insan aklında bulan antinomi kavramı, karşıtlarıyla birlikte dört önermeyi içerir. Bunlar:
1."Sav: Evrenin zamanda başlangıcı vardır, ve uzay açısından da sınırlar içinde kapalıdır.
Karşısav: Evrenin hiçbir başlangıcı, ve uzayda hiçbir sının yoktur; tersine , zaman açısından olduğu gibi uzay açısından da sonsuzdur"
2."Sav: Evrendeki her bileşik töz yalın parçalardan oluşur, ve genel olarak yalın olandan ya da bundan bileşmiş olandan başka hiç bir şey yoktur Dünyada her şey yalın olandan oluşur.
Karşısav: Evrende hiçbir bileşik şey yalın parçalardan oluşmaz ve genel olarak evrende yalın hiç bir şey yoktur"
3." Sav: Doğa yasalarına göre nedensellik kendisinden evrenin görüngülerinin tümünün de türetilebileceği biricik nedensellik değildir. Bu görüngüleri açıklamak için bir de özgürlük yoluyla nedenselliği varsaymak zorunludur.
Karşısav: Hiçbir özgürlük yoktur, tersine evrendeki her şey yalnızca doğa yasalarına göre olur".
4."Sav: Evrene öyle bir şey aittir ki, onun parçası ya da nedeni olarak, saltık olarak zorunlu bir varlıktır.
Karşısav: ne evrende ne de evrenin dışında onun nedeni olarak saltık olarak zorunlu hiçbir varlık yoktur".
Antinomi bir Kant terimidir. Karşıt savlar eşit ölçüde doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. Bu ise bir çatışkıdır. Çatışkı duyulur dünyanın görünüşlerini olanaklı kılan bağlantı ilkelerini, kendi başına şeyler "Ding an sich" alanı içinde geçerli diye kabul edince ortaya çıkar. Çatışma hiçbir zaman sentezle sonuçlanmaz; gerek tez gerekse anti tez eşit ölçüde açık ve karşı çıkılmaz bir biçimde hem olumlanabilir hem de olumsuzlanabilir. Bu ikilem, saltığın alanındaki bütün önermelerin antinomi niteliği kazanmasına yol açtığı için, sentez önermeler olanaksızdır. Senteze ulaşılamamasmın nedeni, bu tür kavramların hiçbir deneyime verilmemiş olmaları dolayısıyla, deneyimlenememeleridir.
Kant bu sorunu fenomen (Erscheinung) ve numen {Ding an sich) arasında yapmış olduğu ayrımla aşmaya çalışır. Biz ancak fenomen alanını bilebiliriz. Bu bilme, alırlığımızın (Receptivitemizin) apriori formları olan uzay ve zaman ile anlığın apriori kavramları olan kategoriler aracılığı ile olur. "Numen" alanını ise, kategorilerin kullanılması burada sona erdiğinden -çünkü kategoriler yalnızca fenomenlere uygulanabilirdi- hiçbir zaman bilemeyiz. Çünkü "Ding an sich" alanına ilişkin bilgi, aklın kullanılışı deney ve kategorilerle sınırlandırılmış olduğundan, elde edilemez. "Ding an sich" alam duyulur görü ile içerik kazanmadığından bu alanın fenomenal anlamda bilgisine ulaşamayız. Ama kendimizi bunları araştırmaktan da alıkoyamayız. Kant'a göre deney, hiçbir zaman akla yetmeyeceğinden akim hep öteye gitme arzusu kaçınılmazdır. Görülebileceği gibi Kant'ta metafizik, aklın doğal yapısının ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kant'ın da altını çizmiş olduğu gibi, "Metafizik insan aklının doğal bir yatkınlığıdır". Dolayısıyla, "Aklın doğal bir yatkınlığı olarak metafizik gerçektir ama kendi başına bırakıldığında diyalektik ve aldatıcıdır".
SONUÇ
Bu çalışmada, Kant'ta metafizik bilginin olanağına yönelik olarak yaptığımız incelemeler şu maddeler altında toplanabilir:
1. Kant'ın "Salt Aklın Kritiği"nde ve "Salt Aklın Kitiği"ne önsöz olarak yazdığı "Prologemena"da amaçladığı, gelenekle gelen metafiziği eleştirmek ve metafiziği yeniden yapılandırmaktı.
2. Kant, duyular üstünün kabul edilmesi anlamına gelen bir metafiziği yersiz bulmaz. Metafizik insanda doğal bir yatkınlık olarak vardır. Ortaya çıkan metafizik sorunlar, onun bu yatkınlığının zorunlu uzantısıdır.
3. Aklın doğal yanılsamasının temelinde insanın kurgucu bilgi etkinliği yatar. Akıl bilgisine verilen gerçekliğin; fenomenal dünyanın ötesinde bilgi edinemez. Fakat nüfuz edemediği bu gerçekliği düşünmekten de kendini alıkoyamaz. Bu durum, Metafizik sorunlara neden olan insan aklındaki doğal yanılsamayı oluşturur.
4. Kant'a göre kategoriler duyusal görüyle içerik kazanır; oysa biz kategorilerin uzay ve zaman formları dışındaki şeylere de uygulanabileceğini düşünürüz. Böyle düşünmekle Kant'a göre tutarsızlığa düşmeyiz. Fakat metafiziksel yargılar üretmeye yöneliriz.
5. Kant, fenomen (görünüş alanı) ve numen (kendinde şeyler alanı) arasında yapmış olduğu ayrım ile gelecekteki olası metafiziğe zemin oluşturmaya çalışır.
6. Kant'a göre problematik olan anlığımızdır. Görünüşlerin ötesine uzanan bir anlığımız vardır. Fakat paradoks duyarlılığın alanı dışındaki nesneleri bize verebilecek hiç-bir görümüzün olmamasıdır.
7. Bu noktada metafizik önermelerin oluştuğu "numen" (numenon) alanı, bilgimizi sınırlandırıcı bir kavram olarak karşımıza çıkar.
8. Deneyim dışı kullanımı mümkün olmadığı için numen alanı negatif bir anlama sahiptir.
9. Kant "Ding an sich" alanının sınırlarını çizerek geleneksel metafiziğin bu alana yönelik sorularına kesin yanıtlar bulamayacağını temellendirir.
10. Fakat Kant, empiriststlerin de savunduğu gibi, insan aklının en yüksek ve en son şeylere ilişkin tüketici yanıtlar bulamıyor olmasını metafizik türden soruşturmaların yasaklanmasının gerekçesi olarak görülemeyeceğini dile getirir.
11. Kuramsal olarak "Ding an sich"in bilgisi olanaksızdır. Ama insan aklı bu alana ilişkin soru sormaktan ve sorulara yanıt aramaktan kaçınamaz. Çünkü bu alan, bilgisi deneyimlenemesse de insanın anlamaktan ve dile getirmekten vaz geçemeyeceği bir alandır.
12. Metafiziğin bir bilim olmasına olanak yoktur. Fakat matafizik, doğal bir yetenek olarak varlığını insanın akıl sahibi bir varlık olmasında bulur.
13. İnsandaki "koşulsuz olana" yükselme çabası metafizik kurgulamaların ana motifidir.
14. Metafiziğin eleştirisi felsefe alanına Kant tarafından taşınmıştır. Metafiziği yargılamaya girişen kişinin kaderi de metafizik yapmaktır. "Eğer felsefe yapmak gerekirse felsefe yapalım; eğer felsefe yapmak gerekmezse felsefe yapmak gerekmediğini ispat etmek için yine felsefe yapalım". Çünkü "Metafiziği inkar etmek yine (de) felsefe yapmaktır"
KAYNAKÇA
-Afşar Timuçin, Düşünce Tarihi, Çetin Matbaası, İstanbul 1992.
-Cassirer Ernst, Kant'm Yaşamı ve Öğretisi, Çev: Doğan Özlem, İzmir 1988.
-Chevalier Jacques, Leçon de Philosophie, Çev: Murtaza Korlaelçi (Yayınlanmamış çeviri)
-Deleuze Gilles, Kant Üzerine Dört Ders, Çev: Ulu-BakerQkrofonomedya, Ankara 2000.
-Heimsoht Heinz, Immanuel Kant'm Felsefesi, Çev: Takiyettin Mengüşoğlu, İstanbul 1986.
-Hoffmeister Johannes, Wörterbuch Der Philosophischen Begriffe, Zwite Auflage,Verlag
-Von Felix Meiner in Hamburg, 1955.
-Hume David, İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme, Çev: Aziz Yardımlı, İstanbul 1997.
-Immanuel Kant, An Usun Eleştirisi, Çev: Aziz Yardımlı, İstanbul 1993.
-Immanuel Kant, Prolegomena ,Çev: fonna Kuçuradi, Yusuf Örnek, Ankara 1983.
-John Locke, İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme,Çev: Vehbi Hacıkadiroğlu, İstanbul 1996.
-Immanuel Kant, Kritik der reinen Vernuft, Hamburg, Nach der ersten und zweiten original- -Ausgabe, herausgegeben von Raymund Schmidt, Felix meiner Verlag, hamburg 1990.
Kant, kozmolojik idelere uygun olarak saf aklın dört türlü diyalektik savı olduğunu belirtir. Temelini insan aklında bulan antinomi kavramı, karşıtlarıyla birlikte dört önermeyi içerir. Bunlar:
1."Sav: Evrenin zamanda başlangıcı vardır, ve uzay açısından da sınırlar içinde kapalıdır.
Karşısav: Evrenin hiçbir başlangıcı, ve uzayda hiçbir sının yoktur; tersine , zaman açısından olduğu gibi uzay açısından da sonsuzdur"
2."Sav: Evrendeki her bileşik töz yalın parçalardan oluşur, ve genel olarak yalın olandan ya da bundan bileşmiş olandan başka hiç bir şey yoktur Dünyada her şey yalın olandan oluşur.
Karşısav: Evrende hiçbir bileşik şey yalın parçalardan oluşmaz ve genel olarak evrende yalın hiç bir şey yoktur"
3." Sav: Doğa yasalarına göre nedensellik kendisinden evrenin görüngülerinin tümünün de türetilebileceği biricik nedensellik değildir. Bu görüngüleri açıklamak için bir de özgürlük yoluyla nedenselliği varsaymak zorunludur.
Karşısav: Hiçbir özgürlük yoktur, tersine evrendeki her şey yalnızca doğa yasalarına göre olur".
4."Sav: Evrene öyle bir şey aittir ki, onun parçası ya da nedeni olarak, saltık olarak zorunlu bir varlıktır.
Karşısav: ne evrende ne de evrenin dışında onun nedeni olarak saltık olarak zorunlu hiçbir varlık yoktur".
Antinomi bir Kant terimidir. Karşıt savlar eşit ölçüde doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. Bu ise bir çatışkıdır. Çatışkı duyulur dünyanın görünüşlerini olanaklı kılan bağlantı ilkelerini, kendi başına şeyler "Ding an sich" alanı içinde geçerli diye kabul edince ortaya çıkar. Çatışma hiçbir zaman sentezle sonuçlanmaz; gerek tez gerekse anti tez eşit ölçüde açık ve karşı çıkılmaz bir biçimde hem olumlanabilir hem de olumsuzlanabilir. Bu ikilem, saltığın alanındaki bütün önermelerin antinomi niteliği kazanmasına yol açtığı için, sentez önermeler olanaksızdır. Senteze ulaşılamamasmın nedeni, bu tür kavramların hiçbir deneyime verilmemiş olmaları dolayısıyla, deneyimlenememeleridir.
Kant bu sorunu fenomen (Erscheinung) ve numen {Ding an sich) arasında yapmış olduğu ayrımla aşmaya çalışır. Biz ancak fenomen alanını bilebiliriz. Bu bilme, alırlığımızın (Receptivitemizin) apriori formları olan uzay ve zaman ile anlığın apriori kavramları olan kategoriler aracılığı ile olur. "Numen" alanını ise, kategorilerin kullanılması burada sona erdiğinden -çünkü kategoriler yalnızca fenomenlere uygulanabilirdi- hiçbir zaman bilemeyiz. Çünkü "Ding an sich" alanına ilişkin bilgi, aklın kullanılışı deney ve kategorilerle sınırlandırılmış olduğundan, elde edilemez. "Ding an sich" alam duyulur görü ile içerik kazanmadığından bu alanın fenomenal anlamda bilgisine ulaşamayız. Ama kendimizi bunları araştırmaktan da alıkoyamayız. Kant'a göre deney, hiçbir zaman akla yetmeyeceğinden akim hep öteye gitme arzusu kaçınılmazdır. Görülebileceği gibi Kant'ta metafizik, aklın doğal yapısının ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kant'ın da altını çizmiş olduğu gibi, "Metafizik insan aklının doğal bir yatkınlığıdır". Dolayısıyla, "Aklın doğal bir yatkınlığı olarak metafizik gerçektir ama kendi başına bırakıldığında diyalektik ve aldatıcıdır".
SONUÇ
Bu çalışmada, Kant'ta metafizik bilginin olanağına yönelik olarak yaptığımız incelemeler şu maddeler altında toplanabilir:
1. Kant'ın "Salt Aklın Kritiği"nde ve "Salt Aklın Kitiği"ne önsöz olarak yazdığı "Prologemena"da amaçladığı, gelenekle gelen metafiziği eleştirmek ve metafiziği yeniden yapılandırmaktı.
2. Kant, duyular üstünün kabul edilmesi anlamına gelen bir metafiziği yersiz bulmaz. Metafizik insanda doğal bir yatkınlık olarak vardır. Ortaya çıkan metafizik sorunlar, onun bu yatkınlığının zorunlu uzantısıdır.
3. Aklın doğal yanılsamasının temelinde insanın kurgucu bilgi etkinliği yatar. Akıl bilgisine verilen gerçekliğin; fenomenal dünyanın ötesinde bilgi edinemez. Fakat nüfuz edemediği bu gerçekliği düşünmekten de kendini alıkoyamaz. Bu durum, Metafizik sorunlara neden olan insan aklındaki doğal yanılsamayı oluşturur.
4. Kant'a göre kategoriler duyusal görüyle içerik kazanır; oysa biz kategorilerin uzay ve zaman formları dışındaki şeylere de uygulanabileceğini düşünürüz. Böyle düşünmekle Kant'a göre tutarsızlığa düşmeyiz. Fakat metafiziksel yargılar üretmeye yöneliriz.
5. Kant, fenomen (görünüş alanı) ve numen (kendinde şeyler alanı) arasında yapmış olduğu ayrım ile gelecekteki olası metafiziğe zemin oluşturmaya çalışır.
6. Kant'a göre problematik olan anlığımızdır. Görünüşlerin ötesine uzanan bir anlığımız vardır. Fakat paradoks duyarlılığın alanı dışındaki nesneleri bize verebilecek hiç-bir görümüzün olmamasıdır.
7. Bu noktada metafizik önermelerin oluştuğu "numen" (numenon) alanı, bilgimizi sınırlandırıcı bir kavram olarak karşımıza çıkar.
8. Deneyim dışı kullanımı mümkün olmadığı için numen alanı negatif bir anlama sahiptir.
9. Kant "Ding an sich" alanının sınırlarını çizerek geleneksel metafiziğin bu alana yönelik sorularına kesin yanıtlar bulamayacağını temellendirir.
10. Fakat Kant, empiriststlerin de savunduğu gibi, insan aklının en yüksek ve en son şeylere ilişkin tüketici yanıtlar bulamıyor olmasını metafizik türden soruşturmaların yasaklanmasının gerekçesi olarak görülemeyeceğini dile getirir.
11. Kuramsal olarak "Ding an sich"in bilgisi olanaksızdır. Ama insan aklı bu alana ilişkin soru sormaktan ve sorulara yanıt aramaktan kaçınamaz. Çünkü bu alan, bilgisi deneyimlenemesse de insanın anlamaktan ve dile getirmekten vaz geçemeyeceği bir alandır.
12. Metafiziğin bir bilim olmasına olanak yoktur. Fakat matafizik, doğal bir yetenek olarak varlığını insanın akıl sahibi bir varlık olmasında bulur.
13. İnsandaki "koşulsuz olana" yükselme çabası metafizik kurgulamaların ana motifidir.
14. Metafiziğin eleştirisi felsefe alanına Kant tarafından taşınmıştır. Metafiziği yargılamaya girişen kişinin kaderi de metafizik yapmaktır. "Eğer felsefe yapmak gerekirse felsefe yapalım; eğer felsefe yapmak gerekmezse felsefe yapmak gerekmediğini ispat etmek için yine felsefe yapalım". Çünkü "Metafiziği inkar etmek yine (de) felsefe yapmaktır"
KAYNAKÇA
-Afşar Timuçin, Düşünce Tarihi, Çetin Matbaası, İstanbul 1992.
-Cassirer Ernst, Kant'm Yaşamı ve Öğretisi, Çev: Doğan Özlem, İzmir 1988.
-Chevalier Jacques, Leçon de Philosophie, Çev: Murtaza Korlaelçi (Yayınlanmamış çeviri)
-Deleuze Gilles, Kant Üzerine Dört Ders, Çev: Ulu-BakerQkrofonomedya, Ankara 2000.
-Heimsoht Heinz, Immanuel Kant'm Felsefesi, Çev: Takiyettin Mengüşoğlu, İstanbul 1986.
-Hoffmeister Johannes, Wörterbuch Der Philosophischen Begriffe, Zwite Auflage,Verlag
-Von Felix Meiner in Hamburg, 1955.
-Hume David, İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme, Çev: Aziz Yardımlı, İstanbul 1997.
-Immanuel Kant, An Usun Eleştirisi, Çev: Aziz Yardımlı, İstanbul 1993.
-Immanuel Kant, Prolegomena ,Çev: fonna Kuçuradi, Yusuf Örnek, Ankara 1983.
-John Locke, İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme,Çev: Vehbi Hacıkadiroğlu, İstanbul 1996.
-Immanuel Kant, Kritik der reinen Vernuft, Hamburg, Nach der ersten und zweiten original- -Ausgabe, herausgegeben von Raymund Schmidt, Felix meiner Verlag, hamburg 1990.
2 Yorumlar
bu yazıdan cok yararlandiğimi belirtmek istiyorum sınavda cok işime yaradı tesekkürler
güzel anlatılmış teşekkürler