Felsefe nedir, anlamı, konuları ve özellikleri - 1
|
1. Felsefenin Anlamı
Felsefe kelimesi Arapça olup Yunanca philosophia sözcüğünden gelmektedir. Philo sevgi anlamına gelirken, sophia bilgi veya bilgelik anlamına gelmektedir. Philosophia, bilgiyi veya bilgeliği sevmek, araştırmak ve peşinden koşmak anlamına gelmektedir. İlk olarak Pythagoras (M.Ö. 580-500) tarafından philosophia terimi kullanılmıştır. Bilginin sevilmesi ve istenmesi olarak felsefeyle uğraşanlara da filozof ya da bilge insan adı verildi. Delphi tapınağının kâhini tarafından en bilge insan olarak nitelenen Sokrates (M.Ö.469-3999)'e göre, "felsefe dostlar arasında özgür bir araştırma biçimi veya özgür insanların her konu hakkında yaptıkları her türden araştırma biçimidir." Bu terimler ve tanımlar, tam anlamıyla Platon (İslâm dünyasında Eflâtun olarak tanınır, M.Ö. 427-347) ve Aristoteles (M.Ö.384-322)'in hem kişiliklerinde hem de felsefelerinde değer kazanır.
Filozoflar insan yaşamıyla ilgili her şeyi akılları yardımıyla düşünerek, felsefeyi her şeyi araştıran bir bilgi alanı yapmışlardır. Bilginin ve bilgeliğin ne olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok değişik görüşler mevcuttur.
Felsefe düşünmeyi öğreten sanattır.
Felsefî sorgulama, fikirler dünyasına bir çağrıdır.
Felsefe insanın aklını kullanarak, var olan hakkında soru sorup, yanıt arama etkinliğidir.
Felsefe ruh güzelliğini ve mutluluğu amaçlar; kısaca felsefe yaşama sanatını öğretir
Felsefe mutluluk için bir düşünme ve yaşama aracıdır.
Felsefe, evren, dünya, insan ve toplum hakkında soru sorup, varlığı ve yaşamı anlamlandırma çabasıdır.
"Felsefe, 'iletişimsel ussallık' ya da 'evrensel demokratik konuşma 'dır."
"Felsefe, kavram yaratma ve [düşünme] düzleminin çatılmasıdır. "
Yapılan tanımlardan anlaşılacağı gibi, felsefe gerçeği ve doğruluğu araştırma ve bilme etkinliğidir. O hâlde, öncelikle yapılması gereken bu bilme etkinliğini anlamaktır. Sonuç olarak felsefenin ne olup olmadığını tam olarak kavramak için, kaç tür bilgi bulunduğunu belirlemek gerekir.
2. Bilginin Tanımı
İnsan, içinde bulunduğu ve yaşadığı dünyada çeşitli nesnelerle (varlıklarla) karşılaşır, onları algılar ve bilmeye çalışır. Bilinçli ve akıllı varlık olarak insan sahip olduğu farklı bilgi türleriyle karşılaştığı nesneleri bilmek ister. İnsan bilme etkinliğinde bilen; yani özne; karşılaştığı nesneler ise bilinen; yani objedir. O hâlde, bilme etkinliği, özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasında oluşan süreçtir. Böyle bir etkinliğin sonucunda çıkan ürüne de bilgi adı verilir.
Bilgi, özne ve nesne arasında kurulan bağdan oluştuğuna göre, bu bağlar ancak özne tarafından kurulabilir. Çünkü nesneye yönelen ve onu algılayan, anlayan ve açıklayan öznedir. Bu bağlar, bilgi aktları ve bu bilgi aktlarını kuran da etkin öznedir. Nesne (bilinen), öznenin yöneldiği pasif konumdaki bir olgu, olay veya varlıktır. Etkin özne, bilinçli ve akıllı varlık olarak ya kendisinin dışındaki bir varlığı bilmek ya da kendisini bilgi nesnesi yaparak kavramak ister. Nesnelere yönelen özne, onlar üzerine düşünerek, bir zihinsel etkinlik gerçekleştirir. Bu etkinlik sonucu kavramlara ve kavramlardan kalkarak önerme ve çıkarımlara varır. İşte, varılan son nokta bilgiyi verir.
Bilgi aktı, özneden objeye yönelen bilinç etkinliğidir. Bilinç etkinliği olarak bilgi aktları algılama, anlama (kavrama) ve açıklama türünde olabilir.
Örneğin, "Yanımda duran bu masa, kahverengidir." şeklindeki bir önermenin bilgisi, algılama aktı ile elde edilmiş bir bilgi türüdür. Algılama aktı ile elde edilen bilgiler, somut nesneler üzerine yaptığımız duyu deneyleri sonucu elde edilir.
Bilgi, yalnızca duyu verileri ile temellenen algı aktıyla sınırlanamaz. Anlama aktı ile, özne gerçekte olan varlığı kavrayabilir veya
anlayabilir. Anlama aktı, doğruyu bütünüyle kavramayı içerdiğinden, sezgisel ya da zihinsel içerikli olabilir. Örneğin; "Şu resimdeki gerçeği kavradım." ifadesiyle resimde verilen bir gerçekliği tüm açılardan anladığımı söylemek istemekteyim.
Açıklama aktı, öznenin nesne hakkında olan bilgileri, nedenleri, gerekçeleri veya kanıtları ile adım adım vermesini sağlar. Açıklama mantıksal bir bilgi türü olup, bir şey hakkında ilk bilgiden kalkarak adım adım son bilgiye doğru giden bir sıra içerir. Örneğin, yağmurun nasıl yağdığını açıklamak gibi.
3. Bilgi Türleri
İnsan, kendi dışındaki varlıkları ve kendini tanımaya ve bilmeye çalışan tek varlık türü olarak, bilgi nesneleriyle farklı tarzlarda ilişkiye girer ve farklı bilgiler elde eder. İlk çocukluk günlerinden beri bilme ve tanıma merakı içinde olduğunu psikoloji ve pedagoji; ilk toplumlardan itibaren çeşitli türde bilgi ürettiklerini tarih, sosyoloji ve antropoloji bilimleri ortaya koymuştur.
Bilinçli ve akıllı varlık olarak insanın en büyük özelliği, nesnelerle çok çeşitli türden ilişkilere girerek, tek tür bilgi değil de farklı bilgiler üreten olmasıdır. İnsanlığın geçmişine baktığımızda, nesneleri dinsel veya gündelik bilgi ile kavramaya çalışmıştır. Günümüz insanı ise çoğunlukla nesnelere, bilimsel açıdan yaklaşmaktadır. Görüldüğü gibi, öznenin nesneye yönelmesinde kullandığı yöntem veya ilişki türü, bilginin ne tür bilgi olduğunu da belirlemektedir.
Bilgi, taşıdığı özelliğe ve elde ediliş yöntemlerine göre farklı türlere ayrılır: a. Gündelik Bilgi, b. Dinsel Bilgi, c. Teknik Bilgi, d. Sanatsal Bilgi, e. Bilimsel Bilgi, f. Felsefî Bilgi.
a. Gündelik Bilgi
İnsan, doğal ve toplumsal olmak üzere iki dünyada yaşar; duyu ve algılarıyla her iki dünyadaki varlıklar hakkında bilgi edinir. Eğer bu bilgiler belli bir neden-sonuç ilişkisi ve yönteme dayanılmadan, doğrudan kişinin algılarına ve sezgilerine dayanılarak elde edilmişse, bu tür bilgilere gündelik bilgi denir. Gündelik bilgi, insanın günlük yaşamında kullandığı pratik bilgilerdir.
"Hava bulutlanmaya başladı, sanırım biraz sonra yağmur yağacak." şeklindeki bir bilgi, gündelik bilgidir. Böyle bir bilgi her ne kadar neden-sonuç ilişkisinden çıkarılmış gibi görünse de kişinin öznel algı ve yargılarına dayanmasının yanı sıra gerçek anlamda neden-sonuç ilişkisiyle ve bilimsel bir yöntemle elde edilmediği için genel-geçer bir bilgi değildir. O hâlde, gündelik bilgi öznel genellemeler sonucu elde edilmiş bilgi olduğu için bilimsel içerikli bir neden-sonuç ilişkisini ve genel-geçer olma özelliğini taşımaz.
Gündelik bilginin kendi ölçüleri içinde her ne kadar bir geçerliliği, doğruluğu ve hayatı kolaylaştıran bir yanı varsa da, tek tek olay ve olguların öznel algı ve sezgileri olması nedeniyle, bilimsel bilgi değildir. Gündelik bilgi, akıl ve deney temelli açıklamalar yapmaksızın varılan genellemelerdir. Sonuç olarak, deneme-yanılma sonucu bulunan gündelik bilgi, nesnel, gözlemsel, deneysel, neden-sonuç ilişkili ve genel-geçer değildir.
b. Dinsel Bilgi
Özne ve nesne arasındaki bağ, yüce bir varlık (Tanrı) tarafından belirlenen bir inanç sistemine dayanarak elde ediliyorsa, bu tür bilgiye dinsel bilgi denir. Dinsel bilgi, belli bir din temeli üzerinde evreni, insanı ve toplumu açıklayan değişmez ve kesin bilgidir. Dinî bilgi, inanca dayandığı ve kaynağı Tanrı olduğu için, mutlak ve bağlayıcıdır.
Dinin amacı, insanın anlamakta güçlük çektiği özellikle manevî yaşantılar ve yaratan hakkında inanca dayalı bilgi vermenin yanı sıra insanın bu bilgiler doğrultusunda yaşamını sürdürmesini sağlamaktır. Din, insanların ne yapıp ne yapamayacağını kutsal kitap ve peygamberin söz ve tutumlarıyla açıklar. İnsanların bunları kabul edip etmemeleri serbest bırakılmasına rağmen, yaşamlarını ve eylemlerini dine uygun şekilde yapmaları için zorlayıcı veya bağlayıcı önlemler de getirilmiştir. Sonuç olarak, dinî bilgi, diğer bilgi türlerinden farklı olarak inanç bağından kaynaklanan mutlak, değişmez, zorlayıcı ve kesin bilgidir.
c. Teknik Bilgi
İnsanlar diğer birçok hayvanlardan farklı olarak daha güçsüz olarak yaratılmışlardır. Fakat insanları diğer hayvanlardan ayıran en önemli özelliği, akıllı olmasıdır. Akıllı varlık olarak insan, karşılaştığı varlıkları ve olayları yalnızca tanıma ve bilmenin ötesinde onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmak için değiştirme gücüne de sahiptir. Kısaca alet yapan varlık olarak insan, kendini diğer varlıklara karşı üstün ve güçlü yapar. Alet ve gereç yapma bilgisine teknik bilgi denir.
Yunanca "techne" sözcüğünden gelen teknik, beceri ve sanat anlamına gelir. Yunanlılara göre teknik, doğal olanın insanın becerisi ve sanatı sayesinde yaşamda kullanışlı ve yararlı bir alet ya da araca dönüştürülme işlemidir. Bu anlamıyla teknik, doğada olmayan fakat insanın kendi aklı sayesinde doğadan aldığı malzemeyi kendi hayatını kolaylaştıracak alete çevirmesi- dir. Görüldüğü gibi teknik, teorik bir bilgi olmaktan çok bir şeyin pratik kullanıma dönüştürülme bilgisidir.
Teknik bilgi, öznenin nesneyi pratik amaçları için değiştirme ve ondan alet yapma bilgisidir. Teknik bilgi, pratik bilgi olup, insana yarar ve kolaylık sağlayan bir işleve de sahiptir. İnsanlığın tarihine baktığımızda, ilkin alet yapma teknik bilgisi gelişmiştir. İlk insanlar doğa ile giriştikleri hayat mücadelesinde önce yaşamlarını kolaylaştıracak avcılık ve barınma için alet ve gereçlerini yapmışlardır.
Felsefe kelimesi Arapça olup Yunanca philosophia sözcüğünden gelmektedir. Philo sevgi anlamına gelirken, sophia bilgi veya bilgelik anlamına gelmektedir. Philosophia, bilgiyi veya bilgeliği sevmek, araştırmak ve peşinden koşmak anlamına gelmektedir. İlk olarak Pythagoras (M.Ö. 580-500) tarafından philosophia terimi kullanılmıştır. Bilginin sevilmesi ve istenmesi olarak felsefeyle uğraşanlara da filozof ya da bilge insan adı verildi. Delphi tapınağının kâhini tarafından en bilge insan olarak nitelenen Sokrates (M.Ö.469-3999)'e göre, "felsefe dostlar arasında özgür bir araştırma biçimi veya özgür insanların her konu hakkında yaptıkları her türden araştırma biçimidir." Bu terimler ve tanımlar, tam anlamıyla Platon (İslâm dünyasında Eflâtun olarak tanınır, M.Ö. 427-347) ve Aristoteles (M.Ö.384-322)'in hem kişiliklerinde hem de felsefelerinde değer kazanır.
Filozoflar insan yaşamıyla ilgili her şeyi akılları yardımıyla düşünerek, felsefeyi her şeyi araştıran bir bilgi alanı yapmışlardır. Bilginin ve bilgeliğin ne olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok değişik görüşler mevcuttur.
Felsefe düşünmeyi öğreten sanattır.
Felsefî sorgulama, fikirler dünyasına bir çağrıdır.
Felsefe insanın aklını kullanarak, var olan hakkında soru sorup, yanıt arama etkinliğidir.
Felsefe ruh güzelliğini ve mutluluğu amaçlar; kısaca felsefe yaşama sanatını öğretir
Felsefe mutluluk için bir düşünme ve yaşama aracıdır.
Felsefe, evren, dünya, insan ve toplum hakkında soru sorup, varlığı ve yaşamı anlamlandırma çabasıdır.
"Felsefe, 'iletişimsel ussallık' ya da 'evrensel demokratik konuşma 'dır."
"Felsefe, kavram yaratma ve [düşünme] düzleminin çatılmasıdır. "
Yapılan tanımlardan anlaşılacağı gibi, felsefe gerçeği ve doğruluğu araştırma ve bilme etkinliğidir. O hâlde, öncelikle yapılması gereken bu bilme etkinliğini anlamaktır. Sonuç olarak felsefenin ne olup olmadığını tam olarak kavramak için, kaç tür bilgi bulunduğunu belirlemek gerekir.
2. Bilginin Tanımı
İnsan, içinde bulunduğu ve yaşadığı dünyada çeşitli nesnelerle (varlıklarla) karşılaşır, onları algılar ve bilmeye çalışır. Bilinçli ve akıllı varlık olarak insan sahip olduğu farklı bilgi türleriyle karşılaştığı nesneleri bilmek ister. İnsan bilme etkinliğinde bilen; yani özne; karşılaştığı nesneler ise bilinen; yani objedir. O hâlde, bilme etkinliği, özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasında oluşan süreçtir. Böyle bir etkinliğin sonucunda çıkan ürüne de bilgi adı verilir.
Bilgi, özne ve nesne arasında kurulan bağdan oluştuğuna göre, bu bağlar ancak özne tarafından kurulabilir. Çünkü nesneye yönelen ve onu algılayan, anlayan ve açıklayan öznedir. Bu bağlar, bilgi aktları ve bu bilgi aktlarını kuran da etkin öznedir. Nesne (bilinen), öznenin yöneldiği pasif konumdaki bir olgu, olay veya varlıktır. Etkin özne, bilinçli ve akıllı varlık olarak ya kendisinin dışındaki bir varlığı bilmek ya da kendisini bilgi nesnesi yaparak kavramak ister. Nesnelere yönelen özne, onlar üzerine düşünerek, bir zihinsel etkinlik gerçekleştirir. Bu etkinlik sonucu kavramlara ve kavramlardan kalkarak önerme ve çıkarımlara varır. İşte, varılan son nokta bilgiyi verir.
Bilgi aktı, özneden objeye yönelen bilinç etkinliğidir. Bilinç etkinliği olarak bilgi aktları algılama, anlama (kavrama) ve açıklama türünde olabilir.
Örneğin, "Yanımda duran bu masa, kahverengidir." şeklindeki bir önermenin bilgisi, algılama aktı ile elde edilmiş bir bilgi türüdür. Algılama aktı ile elde edilen bilgiler, somut nesneler üzerine yaptığımız duyu deneyleri sonucu elde edilir.
Bilgi, yalnızca duyu verileri ile temellenen algı aktıyla sınırlanamaz. Anlama aktı ile, özne gerçekte olan varlığı kavrayabilir veya
anlayabilir. Anlama aktı, doğruyu bütünüyle kavramayı içerdiğinden, sezgisel ya da zihinsel içerikli olabilir. Örneğin; "Şu resimdeki gerçeği kavradım." ifadesiyle resimde verilen bir gerçekliği tüm açılardan anladığımı söylemek istemekteyim.
Açıklama aktı, öznenin nesne hakkında olan bilgileri, nedenleri, gerekçeleri veya kanıtları ile adım adım vermesini sağlar. Açıklama mantıksal bir bilgi türü olup, bir şey hakkında ilk bilgiden kalkarak adım adım son bilgiye doğru giden bir sıra içerir. Örneğin, yağmurun nasıl yağdığını açıklamak gibi.
3. Bilgi Türleri
İnsan, kendi dışındaki varlıkları ve kendini tanımaya ve bilmeye çalışan tek varlık türü olarak, bilgi nesneleriyle farklı tarzlarda ilişkiye girer ve farklı bilgiler elde eder. İlk çocukluk günlerinden beri bilme ve tanıma merakı içinde olduğunu psikoloji ve pedagoji; ilk toplumlardan itibaren çeşitli türde bilgi ürettiklerini tarih, sosyoloji ve antropoloji bilimleri ortaya koymuştur.
Bilinçli ve akıllı varlık olarak insanın en büyük özelliği, nesnelerle çok çeşitli türden ilişkilere girerek, tek tür bilgi değil de farklı bilgiler üreten olmasıdır. İnsanlığın geçmişine baktığımızda, nesneleri dinsel veya gündelik bilgi ile kavramaya çalışmıştır. Günümüz insanı ise çoğunlukla nesnelere, bilimsel açıdan yaklaşmaktadır. Görüldüğü gibi, öznenin nesneye yönelmesinde kullandığı yöntem veya ilişki türü, bilginin ne tür bilgi olduğunu da belirlemektedir.
Bilgi, taşıdığı özelliğe ve elde ediliş yöntemlerine göre farklı türlere ayrılır: a. Gündelik Bilgi, b. Dinsel Bilgi, c. Teknik Bilgi, d. Sanatsal Bilgi, e. Bilimsel Bilgi, f. Felsefî Bilgi.
a. Gündelik Bilgi
İnsan, doğal ve toplumsal olmak üzere iki dünyada yaşar; duyu ve algılarıyla her iki dünyadaki varlıklar hakkında bilgi edinir. Eğer bu bilgiler belli bir neden-sonuç ilişkisi ve yönteme dayanılmadan, doğrudan kişinin algılarına ve sezgilerine dayanılarak elde edilmişse, bu tür bilgilere gündelik bilgi denir. Gündelik bilgi, insanın günlük yaşamında kullandığı pratik bilgilerdir.
"Hava bulutlanmaya başladı, sanırım biraz sonra yağmur yağacak." şeklindeki bir bilgi, gündelik bilgidir. Böyle bir bilgi her ne kadar neden-sonuç ilişkisinden çıkarılmış gibi görünse de kişinin öznel algı ve yargılarına dayanmasının yanı sıra gerçek anlamda neden-sonuç ilişkisiyle ve bilimsel bir yöntemle elde edilmediği için genel-geçer bir bilgi değildir. O hâlde, gündelik bilgi öznel genellemeler sonucu elde edilmiş bilgi olduğu için bilimsel içerikli bir neden-sonuç ilişkisini ve genel-geçer olma özelliğini taşımaz.
Gündelik bilginin kendi ölçüleri içinde her ne kadar bir geçerliliği, doğruluğu ve hayatı kolaylaştıran bir yanı varsa da, tek tek olay ve olguların öznel algı ve sezgileri olması nedeniyle, bilimsel bilgi değildir. Gündelik bilgi, akıl ve deney temelli açıklamalar yapmaksızın varılan genellemelerdir. Sonuç olarak, deneme-yanılma sonucu bulunan gündelik bilgi, nesnel, gözlemsel, deneysel, neden-sonuç ilişkili ve genel-geçer değildir.
b. Dinsel Bilgi
Özne ve nesne arasındaki bağ, yüce bir varlık (Tanrı) tarafından belirlenen bir inanç sistemine dayanarak elde ediliyorsa, bu tür bilgiye dinsel bilgi denir. Dinsel bilgi, belli bir din temeli üzerinde evreni, insanı ve toplumu açıklayan değişmez ve kesin bilgidir. Dinî bilgi, inanca dayandığı ve kaynağı Tanrı olduğu için, mutlak ve bağlayıcıdır.
Dinin amacı, insanın anlamakta güçlük çektiği özellikle manevî yaşantılar ve yaratan hakkında inanca dayalı bilgi vermenin yanı sıra insanın bu bilgiler doğrultusunda yaşamını sürdürmesini sağlamaktır. Din, insanların ne yapıp ne yapamayacağını kutsal kitap ve peygamberin söz ve tutumlarıyla açıklar. İnsanların bunları kabul edip etmemeleri serbest bırakılmasına rağmen, yaşamlarını ve eylemlerini dine uygun şekilde yapmaları için zorlayıcı veya bağlayıcı önlemler de getirilmiştir. Sonuç olarak, dinî bilgi, diğer bilgi türlerinden farklı olarak inanç bağından kaynaklanan mutlak, değişmez, zorlayıcı ve kesin bilgidir.
c. Teknik Bilgi
İnsanlar diğer birçok hayvanlardan farklı olarak daha güçsüz olarak yaratılmışlardır. Fakat insanları diğer hayvanlardan ayıran en önemli özelliği, akıllı olmasıdır. Akıllı varlık olarak insan, karşılaştığı varlıkları ve olayları yalnızca tanıma ve bilmenin ötesinde onları kendi istekleri doğrultusunda kullanmak için değiştirme gücüne de sahiptir. Kısaca alet yapan varlık olarak insan, kendini diğer varlıklara karşı üstün ve güçlü yapar. Alet ve gereç yapma bilgisine teknik bilgi denir.
Yunanca "techne" sözcüğünden gelen teknik, beceri ve sanat anlamına gelir. Yunanlılara göre teknik, doğal olanın insanın becerisi ve sanatı sayesinde yaşamda kullanışlı ve yararlı bir alet ya da araca dönüştürülme işlemidir. Bu anlamıyla teknik, doğada olmayan fakat insanın kendi aklı sayesinde doğadan aldığı malzemeyi kendi hayatını kolaylaştıracak alete çevirmesi- dir. Görüldüğü gibi teknik, teorik bir bilgi olmaktan çok bir şeyin pratik kullanıma dönüştürülme bilgisidir.
Teknik bilgi, öznenin nesneyi pratik amaçları için değiştirme ve ondan alet yapma bilgisidir. Teknik bilgi, pratik bilgi olup, insana yarar ve kolaylık sağlayan bir işleve de sahiptir. İnsanlığın tarihine baktığımızda, ilkin alet yapma teknik bilgisi gelişmiştir. İlk insanlar doğa ile giriştikleri hayat mücadelesinde önce yaşamlarını kolaylaştıracak avcılık ve barınma için alet ve gereçlerini yapmışlardır.