BİLİM TARİHİNDE METİN ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ

Melek Dosay - Remzi Demir

Ülkemizdeki ve ülkemizin dışındaki yazma kütüphanelerinde mevcut olan bilimsel eserlerden sadece küçük bir kısmı yayınlanmış olduğu için Türklerin bilimin çeşitli dallarında yapmış oldukları hizmetler hakkındaki bilgilerimiz henüz çok yetersizdir ve bu durum Türklerin bilim yeteneği hakkında bazı şüphelerin doğmasına neden olmuştur. Türk bilim tarihinin aydınlatılabilmesi ve bu şüphelerin giderilmesi için ilk planda metin çalışmalarına ağırlık vermemiz gerekmektedir. Bu makalemizde metin çalışmalarının Türk bilim tarihi açısından önemine temas edilecektir.

Bilim Tarihinde Araştırma Biçimleri

Bilim tarihçileri araştırmalarını iki biçimde yaparlar:

1) Metin Çalışması:

Metin çalışması, esasen, bir veri toplama çalışmasıdır ama bilim tarihçileri sadece metin çalışmalarıyla veri toplamaz. Önceki tarihçilerin konuya ilişkin makale ve kitaplarından, arşiv belgelerinden, arkeolojik buluntulardan ve kazı raporlarından, canlı tanıklardan ve diğer yollardan da yararlanırlar. Ancak hiç kuşku yoktur ki, bilim tarihi, en güvenilir verileri eskiden yazılmış bilimsel eserlerden çıkarır ve bu nedenle metin çalışmaları, bu araştırmalarda diğer veri toplama yöntemlerine göre daha seçkin bir yer işgal eder.

Bir metin çalışması üç unsurdan meydana gelir:

a) İncelenmek istenen bilim metninin kurulması.
b) Kurulmuş olan metnin Türkçe'ye tercüme edilmesi veya sadeleştirilmesi.

Bütün bu hazırlıklardan sonra tenkitli metin çalışmalarına geçilebilir. Burada da öncelikle metnin doğru olarak tesbit edilmesi gerekir. Metin teshilinin amacı, yazarın kaleminden çıkmış orjinal metni yeniden kurmaktır. Metin tenkidi de. orjinal metni aramak ve ona ulaşmak için kullanılan araçlar ve takip edilen yollardan oluşur. Genellikle metinlerin birden fazla nüshası olur. Tenkitli metin, mevcut nüshaların birbiriyle karşılaştırılması yoluyla hazırlanır. Müstensih hatalarının çok fazla olması nedeniyle tenkitli metin hazırlamanın önemi büyüktür.

Müntensih hatalarının başlıca sebepleri şunlar olabilir:

1) Dalgınlık: Müstensihin dalgınlıkla değiştirdiği bir kelime bazen anlamlı da olabilir.
2) Müstensih yanlış okuyabilir ve yazı sistemleri değişebilir.
3)Bazen bir okuyucu anlamadığı bir kelimenin manasını satırın üzerine veya işaret koyarak sahife kenarına yazar. İkinci bir müstensih ise bunların metne ait olduğunu düşünerek metne sokar.

Metin, ele geçen herhangi bir nüshaya göre değil, mevcut nüshaların en hatasızları karşılaştırılarak kurulur ve neşredilir. Eğer eldeki nüsha yazarın kendisi tarafından yazılmış nüsha ise. bu nüshayı ondan istinsah edilmiş diğer nüshalarla karşılaştırmaya gerek yoktur. Eğer bir metnin asıl nüshası yoksa ve aslından istinsah edilen nüshalara göre neşredilmesi gerekiyorsa, o zaman bu karşılaştırma yöntemi kullanılır. Oldukça zor olan bu yöntemin tekniğini ise ayrıca öğrenmek gerekir.

Tenkitli metin neşri için esas olarak şu yol takip edilir:

Elde mevcut olan nüshalar kökenlerine göre tasnif edilirler. Bunun için şu hususlar araştırılır: Acaba nüshalardan birisi diğerinden mi kopye edilmiştir ve bunun orjinal nüsha ile ilişkisi nedir? Bu hususlar yazma nüshalarında mevcut eksikliklerin ve belirli hataların tekrarından anlaşılabilir. Eğer eserin yazma nüshaları çok ise, bunların hepsini biraraya gitmeye gerek yoktur; yalnızca mevcut nüshaların en iyilerini (yani en az hatalı olanlarının) almak yeterli olur. Bunlardan en güvenilir nüsha esas olarak alınır. Ancak, en eski nüsha en güvenilir nüsha olmayabilir. Örneğin X. yüzyılda yazılmış bir eserin XI. yüzyıla ail eski bir nüshası hatalarla dolu olabilir, buna karşılık bu eserin daha mükemmel ve daha eski bir nüshasından dikkatli bir kimse tarafından XVII. yüzyılda kopye edilen bir nüsha daha doğru olabilir. Bu nedenle, elde mevcut nüshalar arasında en eskisini değil, bilim adamının yazdığı orjinal nüshayı en iyi biçimde yansıtacak olan en titiz ve en dikkatle yazılmış olanını saptamak gerekir.

c) Tercüme edilmiş veya sadeleştirilmiş metnin değerlendirilmesi, yani bilim tarihi açısından öneminin gösterilmesi.

2) Derleme Çalışması:

Bir derleme çalışması, çeşitü metin çalışmalarından (ve diğer veri toplama yöntemlerinden) elde edilen bulguları derleyerek genel hükümlere varan ve bu nedenle güvenilirliği, metin çalışmalarının (ve diğer çalışmaların, nitelik ve niceliğine bağlı olan bir araştırma biçimidir.

Öyleyse bilim tarihi araştırmalarında, metin çalışmaları ile (ve diğer veri toplama yöntemleriyle) toplanan gözlemsel veriler, derleme çalışmaları ile kuramsallaştırılmakta ve bu araştırma biçimleri arasındaki karşılıklı iletişim bilim tarihini anlamamızı ve kavramamızı mümkün kılmaktadır.

Bu yazımızın amacı, ülkemizde bugüne kadar değeri ve yöntemi hemen hemen hiç tartışılmamış olan metin çalışmalarının önemini vurgulamaktır. Metin çalışmaları sadece bilim tarihçilerini değil, felsefe tarihçileri ile edebiyat tarihçileri gibi diğer kültür tarihçilerini de yakından ilgilendirdiği için, ulaşacağımız sonuçlar onlara da ışık tutabilecektir.

Metin Çalışmaları

1) İncelenmek istenen bilim metninin kurulması:

Metin çalışması, bir bilim metninin belirlenmesiyle başlar. Bu konuda eski ve yeni bibliyografyalardan, yazma kataloglarından yararlanılabilir. Bunlar aracılığıyla, ilgi duyulan bilim adamlarına ait yazma eserlerin hangi kütüphanelerde bulunduğunu belirlemek mümkündür. Avrupa kütüphanelerinin Şark eserlerine ait kataloglarının incelenmesi de aranan yazarların veya nüshalarının yerlerinin bulunmasını sağlayabilir. Ancak, sadece yazma kataloglarını incelemek de yeterli olmayabilir. Kütüphanelerde çeşitli konulardan bahseden ufak hacimdeki eserleri toplayan ve Mecmuâtü'l Resâil adı verilen belgeler de meçhul birer hazinedir. Bazen ciltler arasında hiç umulmadık çok değerli metinlere tesadüf edilebilir. '

Metin çalışmasına başlamadan önce. ilgilenilen metnin yazara ait olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bunu anlamak için de, şayet metin yazarın elyazısı değilse, aslına uygun olup olmadığı soruşturulur. Aslına uygun değilse, yanlış olarak mı isnad olunuyor, yoksa tamamen uydurma mıdır? Metin acaba tam ve doğru mudur, yoksa fazla veya eksik midir? gibi soruların sorulması ve cevaplarının bulunması gerekir. Metnin istinsah tarihinin, istinsah yerinin ve müstensihinin bilinmesi eserin gerçek olup olmadığının anlaşılması açısından önemlidir.

En iyi nüshaları belirlemenin ise iki yolu vardır:

1) Eserin çeşitli yerlerinden seçilen bölümler karşılaştırılır; isimler ve tarihler, doğruluğundan emin olunan diğer eserlerle mukayese edilir.

2) Eserin ulaşılabilen bütün nüshaları görüldükten ve araştırıldıktan sonra birbirine benzeyen nüshaların en iyileri seçilerek mukayese edilecek nüsha sayısı bir kaç taneye indirilir: bunlar karşılaştırılarak farkları tesbit edilir ve aslına en yakın metin tesis edilir. Burada gerekirse varsayımlarla da metin tamamlanır. Bu işler yapılmadan nüshaları gelişigüzel sıralayarak metin neşretmenin anlamı ve bilimsel değeri yoktur Tenkitli metin hazırlanırken gözönünde bulundurulması gereken bir nokta da yazarın kaleminden çıkmış metinde neler olabileceğini ve neler olamayacağım tahmin etmektir, Bunun için tenkitçinin şu ilkelere uygun olarak hareket etmesi gerekir:

1 ) Yazar anlamsız bir şey yazmak istemez; kendi fikirleri içinde çelişkiye düşmez.
2) Yazar sarf ve nahve uymayan bir cümle yazmaz. Onun için eserin yazıldığı devrin gramerini çok iyi bilmek gerekir.
3) Yazarın düşebileceği bazı hatalar bir tarafa bırakılırsa, onun bildiği, inandığı veya düşünebileceği şeylere tamamıyla zıt bir fikir ileri süremeyeceği açıktır. Tenkitçi bu konuda hüküm verebilmek için. yazar ve zamanı hakmda yeterli bilgiye sahip olmalıdır.

Bir bilim tarihçisi için en güvenilir ve en yararlanılabilir malzemeyi, tenkitli metni neşredilen bu eserler sağlar. Bu eserlerden, yazılmış oldukları dönemin bilimlerini (mesela matematiğini, astronomisini veya tıbbini), bilim anlayışlarını, o güne değin tanınmayan ama bilimlere katkıda bulunmuş olan bilginlerle eserlerini vs. öğrenmek mümkündür. Kimlerin hangi alanlarda çalıştıkları, katkıları, neyi ne kadar bildikleri işte bu bilim eserlerinden öğrenilebilir. Bu durum, bilim metinlerini diğer tarihi malzemeden çok daha ayrıcalıklı kılar. Çünkü esas itibarıyla, bilim tarihi, aklın çektiği acıların, amansız bir düşman olan bilgisizlik karşısında kazanılan zaferlerin ve yenilgilerin tarihidir. Bu alanda yaşananların en güvenilir tanıkları ise hiç kuşkusuz bilim eserleridir.

Bu eserlerden bazıları taklitten öteye gitmez ve bu nedenle bilim tarihi açısından fazla kıymetli değildirler. Bazıları ise gerçekten çok yüksek düzeyde zihin mahsulleridir ve içinde yeşerdikleri toplumun o günlerdeki medeniyet düzeyini gösterirler. Örneğin. Fârabi. İbn Sina. Beyrûnî ve Takiyüddin ibn Marufun eserleri bu türden eserlerdir.

Metin neşrinde metin seçimi önemlidir. Bir bilim tarihçisinin taramalardan ve incelemelerden sonra, dikkatini bu ikinci tip eserler üzerinde yoğunlaştırması gerekir. Ancak burada, metin neşri yapanların sık sık karşılaştıkları bir güçlüğe değinmek gerekir. Bir bilim metni kendisini kolay kolay ele vermez. Bilim tarihçisi ne kadar iyi donanmış olursa olsun, her metne tamamen nüfuz edemeyebilir veya metinlerin kendisine kurmuş oldukları tuzaklardan birine kolaylıkla düşebilir. Bu yüzden ilk bakışta değersiz gibi görünen eserler, aslında, sanılandan çok daha değerli olabilir. Şu halde bir bilim tarihçisi, bu metinlere ulaşmalı ve onları iyice inceledikten sonra bir hükme varmalıdır.

Ülkemizde, tarihçilerin özellikle siyaset tarihine yönelmiş olmaları nedeniyle burada şu hatırlatmayı yapmakta fayda vardır. Bir siyaset tarihçisi, tarihle ilgili bir eseri açtığında, seferler, savaşlar, cülus törenleri ve taht kavgaları gibi bir takım askerî ve siyasî hadiselerle karşılaşır. Sadece bir iki metin siyasi ve askeri tarihin yanısıra sosyal tarihten de bahseder. Ama, yine de, iyi bir siyaset tarihçisinin metin çalışmaları için, tıpkı bilim tarihçileri gibi, incelediği metinlerin dili ve tarih biliminden başka, dönemin kültürünü de iyi bilmesi gerekir. Bu noktada kaçınılmaz olarak bir siyaset tarihçisi, bilim tarihçileri ile birlikte diğer kültür tarihçilerinin de araştırmalarına ihtiyaç duyacaktır.

Öyleyse, yazma eserlere ulaşmak gibi bütün tarihçilerin karşılaştıkları maddi güçlükler bir tarafa bırakılacak olursa, diğer tarihçiler gibi bilim tarihçilerinin de metin çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmeleri, şu şartları öncelikle yerine getirmelerine bağlıdır:

1) Klasik dillerden birini öğrenmek. Bir bilim tarihçisi, diğer kültür tarihçileri gibi, Arapça ve Farsçayi, metinleri okuyup doğru anlayacak kadar bilmelidir. Tercüme edilebilecek derecede anlaşılmayan bir metnin neşrine asla girişilmemelidir.

2) Tarih bilimini öğrenmek. Bir bilim tarihçisi, yine diğer kültür tarihçileri gibi, tarih-bilimini öğrenmeden işe girişmemelidir. Çoğu araştırmacı, tarih biliminin, nasıl bir bilim olduğunu bilmez ve tarihçi olmadan tarih yazmaya başlar. Oysa, diğer bilimler gibi, tarih biliminin de araştırma yöntemleri vardır ve tarih yazmaya başlamadan önce bunları iyice öğrenmek gerekir.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP