İLK DÖNEM İSLÂM MANTIKÇILARININ MODALİTEYE YAKLAŞIMI - 2

Başta Farabi olmak üzere İslâm mantıkçıları modal önermeler konusunda madde-modalite ayrımı gözeterek önermeleri ele almışlardır. Bir önermede konu ile yüklem arasındaki bağ olumlu ya da olumsuz olabilir. Eğer bu bağ maddeye dayanırsa zorunluluk veya zorunsuzlukla ya da devam veya devamsızlık ile kayıtlanır. Mesela "Bütün insanlar hayvandır" önermesindeki bağ gerçeklik alanında zorunludur; "Bütün insanlar katiptir" önermesindeki bağ ise zorunsuzdur. Bu iki örnekteki zorunluluk ve zorunsuzluk maddeye aittir. Burada modalifeyi gösteren terim açıklanmamıştır. Bazen de modaliteyi gösteren terim açıkça zikredilir. İşte bu durumda önerme, modal önerme (kazaya-i müveccihe) adını alır.

Aslında Farabi'nin zikredilen modalité ayırımı Aristoteles'in üç önerme tipini karşılamaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi Aristoteles yorumcularına göre basit önerme modalitesiz önerme olarak kabul edilir. Farabi, basit önermeyi karşılayan "mutlak"ı da bir modalité çeşidi olarak kabul etmekte ve bu yönüyle de Aristoteles'ten ayrılmaktadır. Ancak Farabi'ye göre "mutlak"tan anlaşılan, bütün modalité bildiren unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Bu nedenle Farabi'nin de Aristoteles gibi temelde iki modalité kabul ettiği söylenebilir.

Farabî'den sonra gelen İslâm dünyasının en büyük filozoflarından biri olan İbn Sina, zorunlu, imkansız ve mümkün olmak üzere üç modalité kabul eder, zorunlu varlığın devamına, imkansız yokluğun devamına, mümkün ise varlığın ve yokluğun devamsızlığına delalet eder. İbn Sina modalité konusunu işlerken zorunlu ve imkansız modalitesini birlikte ele almıştır. Zorunlu ve imkansız zorunluluk içinde incelendikleri halde aralarında gaye bakımından fark vardır. Yani her ikisi de zorunluluk anlamında birleşirken gayeleri birbirinden farklıdır. Böyle olunca zorunlu, varlığı zorunlu olan, imkansız da varolmaması zorunlu olan şeklinde tanımlanır.

İbn Sina, zorunluluğun altı şekilde yüklem olabileceğine dikkat çeker. Bu altı çeşidin hepsi de devamlı olmakta müşterektir.

1. Zorunluluğun öze ait olup ezeli ve ebedi olması. Mesela, "Allah haydır" (hayat sahibidir, diridir) önermesinde zorunluluk ezeli ve ebedidir.

2. Zorunluluğun bir şarta bağlı olması. Bağlı olduğu şart ise onun özünün devam etmesidir. "Bütün insanlar hayvandır (canlı)" önermesinde konu olan insanın özü var olmakta devam ettiği sürece "birer birer bütün insanlar devamlı olarak hayvandır." Bu ikincisinde konu, özünün varlığının devamı şartına bağlı olduğu için, öze aittir.

3. Konunun bir nitelikle nitelenmesinin devamının şart koşulması. Mesela, "Her hareket eden değişkendir" önermesinde hareket edenin özü hareket eden bir varlık olarak devam ettiği sürece yani, önermenin konusu hareketle mevsuf olduğu müddetçe, zorunluluk devam eder.

4. Zorunluluğun konu hakkında yüklem devam ettiği müddetçe devam etmesi. Bu şart olmaksızın zorunluluk da olmaz. Mesela, "Zeyd'in yürümesi zorunludur" önermesinde Zeyd yürümeye devam ettiği sürece zorunluluk da devam eder. Çünkü Zeyd yürüdüğü halde, yürür olmaması mümkün değildir.

5. Zorunluluğun belirli bir vakitle kayıtlanmış olması. Mesela, "Ayın tutulması zorunludur" önermesinde ayın tutulması devamlı değildir. Aksine belirli bir vakitle sınırlıdır.

6. Zorunluluğun belirli olmayan bir vakitle sınırlı olması. Mesela, "Her insanın nefes alıp vermesi zorunludur" önermesi devamlı ve belirli olmayan herhangi bir vakitle sınırlanmıştır.

İbn Sina'ya göre, şarta bağlı bulunan bu son dört çeşit zorunluluktan şartlılık durumu kaldırıldığı zaman zorunluluk taşıyan önermeler, zorunlu olmaksızın devamlı önermeler haline dönüşürler. Böylece bu tür önermelere "mutlak" önermeler denir. Bu şekilde, devamlı olan fakat zorunlu olmayana örnek olarak, zorunlu olmaksızın yaşadıkları sürece "Bazı insanlar beyaz (tenli) olacaklardır" önermesi verilebilir. Bazı insanların, yaşadıkları sürece beyaz tenli olmaları devamlıdır, fakat zorunlu değildir. İbn Sina'nın zorunluluk hakkındaki zikredilen altılı taksimi modaliteyi zorunluluk, devam, imkan ve fiil olarak kabul eden müteahhirin tarafından da benimsenmiştir. Çünkü müteahhirin de zorunluluğu ele alırken altı tür zorunluluktan söz eder.

Orta Çağ'ın en önemli filozoflarından biri olan Gazâlî, yüklemin, konu ile ilişkisi bakımından önermeleri temelde îbn Sina gibi "mümkün", "imkansız" ve "zorunlu" olmak üzere üçe ayırır. Mümkün, "İnsan katiptir", "İnsan katip değildir" önermelerinde olduğu gibi bir şeyin kendisinden varlığı ve yokluğunun olmamasıdır. Söz konusu önermelerde katiplik, izafet yoluyla imkan ifade eder. İmkansız "İnsan taştır", "İnsan taş değildir" önermelerinde olduğu gibi yüklemin konuya olan nisbetinin var olmamasının zorunlu olduğu hallerdir. Zorunlu ise "İnsan canlıdır" önermesinde olduğu gibi yüklemin konuya nisbetinin mutlaka gerekli olmasıdır. Söz konusu önermede canlı, konu olan insana yüklem olmuştur. Yüklem olarak canlının insana nisbeti zorunludur.

Gazâlî, diğer mantıkçılardan farklı olarak mümkünün iki anlamı olduğunu ifade eder. Ona göre mümkün kavramı ile bazen imkansız olmayan yani zorunlu dahil olmak üzere her şey kastedilir. Bu durumda varlıklar; mümkün ve imkansız olmak üzere iki kısma ayrılır. Bazen de mümkün kelimesi ile, varlığı mümkün olduğu gibi yokluğu da mümkün olan nesneler kastedilir. Bu, özel bir kullanımdır ve bu durumda varlıklar; "mümkün", "zorunlu" ve "imkansız" olmak üzere üç'e ayrılır. Görüldüğü gibi mümkünün birinci anlamı göz önünde bulundurulduğunda sadece iki modalité yani mümkün ve imkansız söz konusu olabilmektedir. Ayrıca Gazâlî, önermeleri zorunlu, mümkün ve imkansız olmaları bakımından "mutlak" ve "mukayyed" olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Mukayyed, yüklemin konu için zorunlu, mümkün veya varlığı zorunlu değil ama devamda mevcud olduğu belirlenen önermelerdir. Mutlak ise yüklemin soyut halinin dışmda herhangi bir şeyin kendisinde sunulmadığı önermelerdir.

Gazâlî zorunlu önermeleri ikiye ayırır:

1. Kendisinde şartın olmadığı önermeler: "Allah haydır" önermesi gibi. Allah her zaman hay idi ve her zaman hay olacaktır. Yukarıda da ifade edildiği gibi bu tür önermeler "vücub-u zati" olarak isimlendirmektedir, çünkü burada zorunluluk zatın özünden çıkmaktadır.

2. Kendisinde konunun varlığı şart koşulan önermeler: "İnsan canlıdır" gibi. İnsan, var olmaya devam ettiği sürece canlı olacaktır; konunun varlığı bu önerme çeşidinde şart koşulmuştur. Bu şart koşulan şey, birinci zorunlu olan şeyden zaruret bakımından değil, zatı için konunun ezel ve ebedde devam edip etmemesi ve onun nefsinin hakikatinde varlığının gerekli olması bakımından ayrılır. Gazâlî, bunu "mutlak zorunlu" olarak isimlendirir.

Ona göre, şartlı zorunlu önermeler üç kısma ayrılmaktadır:

1. Kendisinde konunun varlığının devamı şart koşulan önermeler. Yukarıda zikredilen "İnsan canlıdır" önermesi buna örnek olarak verilebilir.

2. Konunun bir nitelikle nitelenmesinin devamı şart koşulan önermeler. "Bütün hareketliler değişkendir" gibi. Hareket eden şey, sadece muteharikin zatının mevcut olmasının devam etmesiyle değil, hareket devam ettiği sürece değişken bir durumdadır.

3. Kendisinde beli bir zamanın şart koşulduğu önermeler. Bu tür önermeler, ya "muayyen" ya da "gayri muayyen" olur. "Ay zorunlu olarak tutulur" önermesinde "ay tutulması" belirli bir zamanla kayıtlanmıştır. Bu belirli zaman ayın tutulma şartlarının oluşmasıdır. "İnsanın nefes alıp vermesi zorunludur" önermesindeki "nefes alıp verme" ise beli bir zamanla kayıtlı değildir. Yine "Her yıldız ya doğudadır veya batıdadır" önermesinde yıldızların batıda veya doğuda olması her zaman için geçerlidir, ancak onların zatı gereği doğuda veya batıda olmaları zorunlu değildir. Çünkü söz konusu önerme "İnsan canlıdır" önermesi gibi değildir.

Gazâlî'ye göre devamlı olan ama zorunlu olmayan şeylerin varlığı da mümkündür. Mesela, zenci için "O siyah tenlidir" dendiğinde siyah tenli olması, onun varlığı devam ettiği sürece devam eder ancak, varlığı siyah tenli olmasına bağlı değildir. Yani siyah tenli olmak onun şartı değildir, fakat onunla devamlı var olmaya ittifak etmiştir. Filozofumuza göre bu tür önermelere "vücudi" önermeler denir. Gazâlî, bu tür önermelere zorunlu önermeler başlığı altında değinmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi İbn Sina da bu tür önermeleri zorunlu önermeler başlığı altında ele almaktadır. Fakat o "vücudi" kavramı yerine "mutlak" kavramını kullanmayı tercih etmektedir. Gazâlî'nin zorunlu önermeleri ortaya koymada İbn Sina'dan etkilendiği söylenebilir. Çünkü şartlı zorunlu önermeleri ortaya koymada neredeyse aynı örmekleri kullanmaktadır.

Gazâlî'nin çağdaşı sayılan Ebi Salt Dani (Ö.579/1134) , modalité konusunu Kitabu Takvimu'z- Zihn adlı eserinde incelemektedir. Bu eserde Dani, önermelerin modalitesine kısaca değinmekle beraber kıyasların modalitesini mod, şekil ve örnekleriyle beraber ortaya koymakta, ayrıca bunların her birini tablolarla göstermektedir.
1 | 2 | 3

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP