Davidson’un Düzensiz Tekçilik Kuramı ve Sosyal Bilimsel Yasaların Varlığı - 3

McIntyre, oldukça basit ama o denli yıkıcı gözüken bir argüman savunuyor. Maddecilerin ileri sürdüğü gibi fiziksel olanla zihinsel olan özdeşse, fiziksel olanın sınırlılığından zihinsel olanın da sınırlı olması gerekir. Eğer bu argüman doğruysa, Davidson’un düzensiz tekçilik kuramı ciddi bir tutarsızlık içeriyor. Ne var ki, tartışmaya çalışacağım gibi, McIntyre’ın argümanı üç önemli sorun taşıyor:

Birincisi, kapalılığı sınırlılıkla özdeş tutması. İkincisi, Davidson savunmadığı halde, tüm maddecileri tür-özdeşliği savunucusu göstermesi. Üçüncüsü, zihinsel olanla fiziksel olanın etkileşiminde her zaman fiziksel olandan zihinsel olana olmak üzere tek yönlü bir etkileşimden söz etmesi. Şimdi bu üç sorunu, elimizden geldiğince Davidson’un kuramına sadık kalarak sırasıyla ele alalım.

McIntyre, Davidson’un zihinsel olanın sıkı yasalılık özelliği göstermediği görüşünü onun zihinsel olanı etkileyebilen çok fazla şeyin olduğunu ifade eden sözlerine dayandırır. Ona göre, Davidson psikolojik yasaların kapalılık özelliği göstermesini sonsuz olan insan düşüncesinin davranışlara muhtemel etkisinin de sonsuz olacağı temelinde savunmaktadır. Oysa Davidson, psikolojik olayların kapalı bir sistem oluşturmadığını farklı ölçütlere dayandırmaktadır. Bu nedenle, Davidson’un sıkı psikolojik yasalar yoktur derken neyi kastettiğini anlamak için kesin ya da sıkı yasa ile kesin-olmayan yasa arasındaki ayrımını açıklamamız gerekir.

Bilim felsefesi terminolojisinde yaygın olarak kabul edilen görüşe göre, kesin yasalar, “diğer koşullar aynı kaldığı sürece”, “genel olarak” veya “çoğunlukla” gibi istisnai durumları içinde barındırmayan yasalar olarak kabul edilir. Davidson, bu sınırlamaları kabul etmekle birlikte, kesin yasa kavramına bundan daha fazla bir anlam yükler.

Ona göre, bu iki yasa türü arasındaki temel farklılık şudur: Kesin yasalar, kesin olmayan yasaların aksine, kuşatıcı ve kapalı bir dilsel yapıda ifade edilen yasalardır. Eğer, T gibi bir kuramın kapsamındaki olaylar yalnızca T’nin kapsamındaki diğer olaylarla nedensel etkileşimde bulunuyorsa bu durumda T kuramı kapalı bir kuramdır. Buna göre, “psikolojik olaylar açıkçası kapalı bir sistem oluşturamazlar; çünkü [bu olaylarda] psikolojik olmayan çok şey olur ve psikolojik olanı etkiler” (Davidson, 1980a: 23). Görüldüğü üzere, Davidson kapalılığı zihinsel olanın sonsuzluğuyla değil, zihinsel olanın kapsamındaki olayların zihinsel olmayan olaylarla da nedensel etkileşimde bulunmasına dayandırmaktadır.

McIntyre’ın yorumunun bir başka sorunu aynı tür zihinsel ifadelerin tüm bireylerce, her zaman aynı olacağını ileri süren tür özdeşliğine (type-identity) dayanıyor olmasıdır. Oysa Davidson düzensiz tekçilik kuramının tür özdeşliğine değil, her bireyin kendi zihinsel ifadesinin ancak yine kendi fiziksel ifadesiyle özdeş olabileceğini savunan tekil özdeşlik (token-identity) üzerine kurulu olduğunu açıkça belirtir. Davidson, her fırsatta olayları tekil veya birey olarak almadıkça eylemlere, onların açıklanmasına, nedensel ilişkisine veya zihinsel olanla fiziksel olan arasındaki ilişkiyi veren doğru bir kuram savunmanın olanaksız olduğunu ifade eder (Davidson, 1980c: 165). Dahası, onun zihinsel olanla fiziksel olanın özdeşliğinin olduğunu kabul eden maddeci anlayışı, bu özdeşliğin zihinsel ve fiziksel kavramlar arasında değil, zihinsel ve fiziksel ifadeler arasındaki özdeşliği savunan bir maddeciliktir. Düzensiz tekçilik “zihinsel varlıkların fiziksel varlıklar olduğunu, ama zihinsel kavramların tanım gereği veya doğal yasa gereği fiziksel kavramlara indirgenebilir olmadığını ileri savunur. [Düzensiz tekçilik], varlıksal (ontological) indirgemeyi kabul eder ama kavramsal indirgemeyi dışlar” (Davidson, 1995: 3).

McIntyre’ın Davidson yorumunda ortaya çıkan üçüncü sorun fiziksel olandan zihinsel olana olmak üzere tek yönlü bir etkileşimin olduğunun varsayılmasıdır. McIntyre böyle bir varsayımı kabul etmiş olacak ki, fiziksel olanın sınırlı olduğu iddiasından zihinsel olanın da sınırlı olacağı sonucunu çıkarıyor. Oysa düzensiz tekçiliğin birinci ilkesinde ifade edildiği gibi, zihinsel olaylar fiziksel olayların hem nedeni, hem de sonucu olabilirler.

Düzensiz tekçilik fiziksel olanla zihinsel olan arasında kavramsal indirgemeye ve özdeşliğe olanak vermediğine göre, fiziksel olanın sınırlılığından zihinsel olanın sınırlılığı sonucunu çıkarmak olanaksızdır. Buna göre, kavramsal indirgenemezlik görüşü doğruysa, zihinsel olanın sonsuzluğu, Davidson böyle bir temellendirmeye girişmiş olmasa da, sosyal bilimsel yasaların kapalı olmadığı görüşünü destekler. Gerçekten de, fiziksel olanla zihinsel olan arasında kavramsal indirgenemezlik ve tekil özdeşliği ilkelerinden hareketle, zihinsel olayların sonsuz olduğunu kanıtlamak hiç de zor değil. Sayılar evreninin sonsuz olduğu gerçeğinden hareket eden bir argüman bunu kolayca gösterebilir. S bireyinin aşağıdaki zihinsel ifadelere sahip olduğunu düşünelim:

S, 2’nin 3’ten büyük olduğuna inanıyor.

S, 3’ün 2’den büyük olduğuna inanıyor.

S, 57’nin 38’den büyük olduğuna inanıyor.

Şimdi, tekil özdeşlik ilkesine göre yukarıdaki önermesel tutumların her birinde S’nin zihinsel ifadelerinin birbirinden farklıdır. Buna göre, sayılar evreninin sonsuzluğundan, S, mantıksal olarak sonsuz sayıda zihinsel ifadeye sahip olabilir. S’nin ömrünün sınırlılığı ya da geçmişte yaşamış, halen yaşamakta olan ve de gelecekte yaşayacak olan insanların hem sayı olarak, hem de yaşam sürelerinin sınırlılığı böyle bir olasılığı mantıksal olarak ortadan kaldırmaz. Davidson’un zihin felsefesi böyle bir çıkarımı yapmaya olanak veriyorsa, ki verdiğine inanıyorum, o zaman McIntyre iki seçenekten birini seçmek zorunda: Ya fiziksel olan sınırlı değildir, ya da fiziksel olanın sınırlılığından zihinsel olanın sınırlı olduğunu çıkarmak olanaksızdır. Bu nedenle, McIntyre’ın argümanı, Davidson’un düzensiz tekçilik kuramına ciddi bir eleştiri olarak görülemez.

5. Sonuç

Zihinsel olan hiçbir kesin yasaya bağımlı değilse sosyal bilimsel açıklama nasıl olanaklıdır? Sanıldığının aksine, Davidson psikoloji bilgisinin tümüyle bilimsellik niteliğinden yoksun olduğunu ileri sürmüyor, aksine, psikolojinin özerk ve indirgenemez bir bilim olduğunu savunuyor. Kesin-olmayan yasalar da tekil olaylara ilişkin iddialara destek verebilirler. Ancak bu destek, açık veya kapalı istisnası olmayan bir kesin yasanın varlığını kanıtlayarak veya söz konusu nedensel ilişkide tüm nedensel ilişkileri ortaya çıkararak sağlanabilir. Bu ayrım doğrultusunda, psikolojinin kapalı bir kuram olmadığı, psikolojik terimlerin indirgeyici köprü yasalarla veya tanımlarla kapalı bir kuramın diline dönüştürülemeyeceği görülecektir.

Davidson’un kesin yasa kavramı irdelendiğinde fizik dışında hemen hemen hiçbir bilimin kesin yasaya sahip olduğunu söylemek olanaksızlaşır. Davidson, kesin yasa kavramından böyle bir çıkarımın yapılabileceğini kabul eder. Onun amacı, fiziğin dışında kalan psikoloji, biyoloji, kimya ve ekonomi gibi özel bilimlerin bilimselliğini tartışmak değil, psikoloji gibi temel konusu zihinsel olanı araştırmak olan bir bilimin olaylara ilişkin nedensel açıklamalarının kesin yasalara bağımlı olmadığını, zihinsel olaylara ilişkin gerçek nedensel açıklamanın olayların tikelliğini ve tekilliğini göz önünde bulundurarak yapılması gerektiğini, böyle bir açıklama modelinin insan eylemlerini açıklamada en uygun model olduğunu göstermeye çalışmaktır.

KAYNAKÇA

Davidson, Donald. (1980a). “Psychology as Philosophy”, Essays on Actions and Events içinde (229-39), Oxford: Clarendon Press.
Davidson, Donald. (1980b). “Mental Events”, Essays on Actions and Events içinde (207-27), Oxford: Clarendon Press.
Davidson, Donald. (1980c). “The Individuation of Events”, Essays on Actions and Events içinde (161-86), Oxford: Clarendon Press.
Donald Davidson. (1995). “Thinking Causes”, Mental Causation içinde (3-17), derleyenler: J. Heil ve A. Mele, Oxford: Clarendon Press.
Kim, Jeagwon. (1989). “The Myth of Nonreductive Materialism”, Proceedings of the American Philosophical Association, 63:31-47.
Kim, Jaegwon. (1995). “Can Supervenience and ‘Non-Strick Laws’ Save Anomalous Monism?” Mental Causation içinde (19-26), derleyenler: J. Heil ve A. Mele, Oxford: Clarendon Press.
McLaughlin Brain P. (1995). “On Davidson’s Response to the Charge of Epiphenomenalism”, Mental Causation içinde (27-40), derleyenler: J. Heil ve A. Mele, Oxford: Clarendon Press.
Quine, W. V. O. (1980). “Two Dogmas of Empiricism” From a Logical Point of View içinde (20-46), Massachusetts: Harvard University Press.
Smart, J. J. C. “Davidson’s Minimal Materialism”, Essays on Davidson: Actions and Events içinde (173-82), derleyenler: B. Vermazen ve M. B. Hintikka, Oxford: Clarendon Press.
McIntyre, Lee. (1998). “Davidson and Social Scientific Laws”, Synthese 120: 375-94.
Searle, John. (19849. Minds, Brains and Science, Massachusetts: Harvard University Press.
Searle, John. (1991). “Intentionalistic Explanations in the Social Sciences”, Philosophy of the Social Sciences 21(3): 332-344.
Sosa, Ernest. (1984). “Mind-Body Interaction and Supervenient Causation” Midwest Studies in Philosophy 9: 271-81.
Weber, Max. (1968). “Objectivity in Social Science” Readings in the Philosophy of the Social Science içinde (85-97), derleyen: May Brodbeck, New York : The Macmillan Company.
Yalowitz, Steven. (1998). “Causation in the Argument for Anomalous Monism”, Canadian Journal of Philosophy, 28 (2): 183-226.
1 | 2 | 3

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP