Antik Yunan’da bir Tragedya örneği olarak Antigon - 2
|
Ancak bütün olayın maiyetini değiştirecek olan kör kâhin Teiresias ise olanları haber almış ve Kreon’un huzuruna çıkarak şunları söylemiştir:
- Kâhin Teiresias: “Antigon’a vermiş olduğun bu ceza ile devleti doğru yönetmiş oldun ama Thebai’de bir süredir ilginç şeyler oluyor. Bugün kuşların inip kalktığı her zamanki yerimde oturuyordum ama birden alışılmadık kuş sesleri duymaya başladım. Kulak tırmalayıcı, barbarca seslerdi bunlar. Korkuyla bir kurban sunmak istedim ama kurban eti yanmakta olan sunak taşında alev almadı; çünkü Oidipus’un zavallı oğlunun ölüsünden kurdun kuşun koparıp getirdiği leş lokmalarıyla sunakların ve ocakların hepsi dolmuş durumda. Anladım ki şehir senin yüzünden bu illete tutulmuş. Bu yüzden hiçbir tanrı kurbanlarımızı kabul etmiyor. Onun için ölüyü rahat bırak. İnat etmekten vazgeç; yoksa tanrıların laneti senin üzerine olacak; çünkü ne senin ne de yer üstü tanrılarının, yer altı tanrılarının işine karışmaya hakkı var! Eğer vazgeçmezsen çok yakında hanenden bir erkek bir de kadın feryadı yükselecek.” Bu açıklamadan sonra kâhin Teiresias saraydan ayrılır. Bu açıklamadan etkilenen Kreon (Koro’dan gelen serzeniş sonra) vermiş olduğu karardan vazgeçer ve Antigon’u zindandan çıkartmak ister ama Antigon çoktan intihar ederek Sokrates’in Savunması’nda (Apology) olduğu gibi kutsalı kutsal bildiği için şerefli bir ölümü seçmiştir.
Bunu öğrenen Haimon babasına çok öfkelenir ve kılıcı ile kendini öldürür. Akabinde Haimon’un annesi yani Kreon’un karısı Eurüdike de oğlunun ölüm haberini alınca intihar eder. Thebai’nin kurucusu Labdakos sülalesinin kaderine Moiralar (Antik Yunan’da Kader tanrıçaları) tarafından çizilen lanet serisi, kör kâhin Theireisas’ın kâhini ile doğrulanır. Kreon’un hanesinden bir erkek bir de kadın feryadı yükselir. Böylece, Kreon, geleneğe karşı gelmekle ilahi bir tokadı suratına yemiş olur… Bu sefer ilahi otorite dünyevi otoriteye galip gelmiştir.
Antigon’dan çıkarılacak dersler ve modern dönemdeki yansımaları
Antik Yunan’da yapılan çalışmaların günümüzde dahi incelenmelerinin en önemli sebebi bugünkü gerek düşük mahiyetli konuların (low politics) gerekse yüksek mahiyetli konuların (high politics) o zaman dahi tartışılmalarındandır. (7) Örneğin, Platon’un “Erdem nedir?”, “Ahlak nedir?”, “İdeal devlet nasıl olmalıdır?” gibi birçok diyalektik konusu o zaman olduğu gibi bugün de tartışılmaktadır.
Antik Yunan tragedyasının önemli eserlerinden biri olan Antigon’un davranışlarından ortaya çıkan ve modern dönem insanının da paylaştığı dört farklı kimlik türünün çatışması vardır. (8) Bunlar: Vicdan sorunu, Din sorunu, Aile sorunu ve Cinsiyet sorunudur.
1. Vicdan sorunu ya da dünyevi ve ilahi otoritenin çatışması
Bu başlığı değerlendirmeden önce konuyla ilgili olarak otorite ve vicdan tanımlarına değinmek de fayda vardır.
Otorite nedir?
Bir kavram olarak “Otorite” çevrimiçi Oxford İngilizce sözlüğe göre şu şekilde tanımlanmıştır: (9)
· “Emir verme, karar alma ve itaat altına alma gücü ya da hakkı.”
Bu tanımın ötesinde, siyaset teorisinin en merkezi konularından birisini teşkil eden otoritenin belli başlı üç tanımı vardır. (10) Bunlardan birincisi kavramın sözlük anlamı olup, “emretme veya nihai kararı verme hakkı”, ikincisi “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisi”, ve üçüncüsü ise “herhangi bir konudaki uzmanlığı” ifade eder. Çalışmanın ekseriyeti açısından ikinci tanım “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisi” daha çok göze batmaktadır.
Antigon’un mobilize ettiği eylem (Kreon’un kör kâhin Teiresias’a söylediği gibi) “Devlet, ona hâkim olanın değil midir?” diyen bir tiranın ve o tiranın ikame ettirdiği devlet zulmüne başkaldırıdır. Bu noktada siyasi iktidar ile otoritenin farklılaştığını belirtmekte yarar var. Oyun bağlamında düşünüldüğünde Kreon’un genel tavrı, kendisine verilen “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisini” toplum bağlamından çıkarıp siyasi iktidarını sorgulanamaz bir hale getirmeye çalışmasıdır. Yani, Antigon örneğinde Kral Kreon kendini devlet olarak görmektedir. Kendi emirlerine karşı gelinmesi onun otoritesini sarsmaktadır; çünkü onun zihninde otorite kavramı daha çok saygı ve üstünlük göstergesidir. Haliyle, bu durum kendi otoritesini sorgulanamaz kılmaya çalışan bir iktidar için rahatsız edicidir. Bugünden örnek vermek gerekirse Kreon bir modern zaman iş önderi, Antigon da kendi değerleriyle işyerinin talepleri çakıştığı için ne yapacağı konusunda ahlaki ikilemle karşı karşıya kalan bir işçi olarak görülebilir. (11)
Vicdan nedir?
İlahi kitap Kur’an-ı Kerim’de de birçok ayette (12) değinilen “Vicdan” kavramı çevrimiçi Oxford İngilizce sözlüğe göre şu şekilde tanımlanmıştır: (13)
- “Bir insanın doğru ile yanlış fark edebilme iradesidir. Kişinin hareketlerine yön verir.”
Bu tanımlama dâhilinde eserin hiç kuşkusuz en didaktik unsurlarından bir diğeri kardeşlik bağından da öte bir insanın cesedinin açıkta kalmasını vicdanına sığdıramayan bir bireyin kendi iradesine göre fiiliyatta bulunmasıdır. Bu açıdan bakıldığında aslında basit bir sivil itaatsizlikten de öte, daha yüksek değerleri savunmak için ölümü gözüne olan bir “kadının” vicdan muhasebesidir. Antigon, Kreon’un emrine meydan okuyacağını ve kardeşini defnedeceğini söylediğinde aslında hala daha bugün “modern” insanın içinde bulunduğu siyasal yükümlülüğe karşı vicdan sorunu gün yüzüne çıkartır.
İki terimin ekseriyetinde bu kısım için bir kombinasyon yapmak gerekirse, Antigon bir yanda elindeki dünyevi otorite ile polis içerisindeki düzeni sürdürmeye çalışanların ve bu dünyevi otoritenin, insanın soyut manada sahip olduğu vicdan dünyasında her zaman bir karşılığı olmadığının savunanların hikâyesidir.
2. Din sorunu ya da dünyevi kimlik ile ilahi kimliğin çatışması
Eserin günümüze hitap eden bir başka didaktik öğesi ise insanın dünyevi kimliği ile ilahi kimliğinin çatışmasıdır. Yani, Antigon’un “Sen (Kreon) istersen tanrıların kutsal yasalarına yüz çevir ama hiçbir kanun beni kendi kanunumdan alı koyamaz.” derken bir ilahi muhasebe yapmaktadır.
Kreon’a göre herkesin dünyevi yasaları uyma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde bir anarşi ortamı çıkacaktır. Ancak böyle bir durumda siyasi anarşi yerine ilahi anarşi durumu ortaya çıkmaktadır. Yani, dünyevi kanunlara göre doğru olan bir şey tanrının kanunlarına uygun olmayabilir ve bu şekilde tanrı ile kul arasında bir anarşi ortamı çıkar. Peki, herkesin kendi dinini yaşadığı bir toplumda adalet nasıl sağlanır? Tabi ki toplumu ve toplumun değerlerini sekülerleştirerek (!). Ancak bu demek değildir ki dünyevi bir otorite olmasın. Herkesin farklı tanrıya inandığı ve haliyle her tanırının koymuş olduğu farklı kanunlar var iken bu kanunların ortak bir payda da kombine olması gerek. Buradan çıkarılacak sonuç, yeryüzündeki yasaların, daha yüksek konumda olan ilahi yasalar ve ebedi gelenekle uyum içinde olmalarıdır. Bireyin dünyadaki yasalara itaat yükümlülüğünü, yalnızca bu yasalar daha yüksek yasalarla uyum içinde olduğu zaman, söz konusudur. Eğer bunlar birbirleriyle çatışırlarsa, öncelikli yükümlülük daha yüksek yasadadır ki oyunun sonunda Kreon’un pes etmesi de ilahi hukukun galip geldiğini gösterir.
Bu kısım için bir sonuçlandırma yapmak gerekirse, Antik Yunan’ın Antigon’u, bugün insan eliyle sekülerleşen dünyevi kanunlar gibi vicdanın da sekülerleştirilmesi amaçlanan modern dönemin insanlarının muhasebesini yansıtmaktadır.
3. Aile sorunu
Kreon’un müstakbel gelini ve aynı zamanda yeğeni olan Antigon’u işlemiş olduğu hatadan ötürü cezalandırmasının sebebi polis içerisindeki devlet düzenin en başında yer almasındandır. Bu durum, onun kişisel ailevi bağlılıklarından taviz göstermemesine sebep olmaktadır. Haliyle, onun kişisel ailevi bağlılıkları devlete olan yükümlülüklerinden dolayı daha önemli hale getirir. Aynı şekilde, Antigon’un kardeşinin cansız bedenine karşı göstermiş olduğu hassasiyet de onun ailevi bağlarından kaynaklanmaktadır.
Bugün içinde bulunduğumuz toplumdan bir örnek vermek amacıyla kardeşi uyuşturucu kullanan birisinin durumunu ele alalım. Hukuken kamu görevlilerine haber vermesi gereken kişi onu ele vermemek de hatta ona yardım ve yataklık etmesi ancak ailevi bağ ile açıklanabilir.
Peki, herkesi aile bağına önem verdiği bir toplumda kamu düzeni sağlanabilir mi? İşte bu yüzyıllardır tartışılagelen bir başka soru…
- Kâhin Teiresias: “Antigon’a vermiş olduğun bu ceza ile devleti doğru yönetmiş oldun ama Thebai’de bir süredir ilginç şeyler oluyor. Bugün kuşların inip kalktığı her zamanki yerimde oturuyordum ama birden alışılmadık kuş sesleri duymaya başladım. Kulak tırmalayıcı, barbarca seslerdi bunlar. Korkuyla bir kurban sunmak istedim ama kurban eti yanmakta olan sunak taşında alev almadı; çünkü Oidipus’un zavallı oğlunun ölüsünden kurdun kuşun koparıp getirdiği leş lokmalarıyla sunakların ve ocakların hepsi dolmuş durumda. Anladım ki şehir senin yüzünden bu illete tutulmuş. Bu yüzden hiçbir tanrı kurbanlarımızı kabul etmiyor. Onun için ölüyü rahat bırak. İnat etmekten vazgeç; yoksa tanrıların laneti senin üzerine olacak; çünkü ne senin ne de yer üstü tanrılarının, yer altı tanrılarının işine karışmaya hakkı var! Eğer vazgeçmezsen çok yakında hanenden bir erkek bir de kadın feryadı yükselecek.” Bu açıklamadan sonra kâhin Teiresias saraydan ayrılır. Bu açıklamadan etkilenen Kreon (Koro’dan gelen serzeniş sonra) vermiş olduğu karardan vazgeçer ve Antigon’u zindandan çıkartmak ister ama Antigon çoktan intihar ederek Sokrates’in Savunması’nda (Apology) olduğu gibi kutsalı kutsal bildiği için şerefli bir ölümü seçmiştir.
Bunu öğrenen Haimon babasına çok öfkelenir ve kılıcı ile kendini öldürür. Akabinde Haimon’un annesi yani Kreon’un karısı Eurüdike de oğlunun ölüm haberini alınca intihar eder. Thebai’nin kurucusu Labdakos sülalesinin kaderine Moiralar (Antik Yunan’da Kader tanrıçaları) tarafından çizilen lanet serisi, kör kâhin Theireisas’ın kâhini ile doğrulanır. Kreon’un hanesinden bir erkek bir de kadın feryadı yükselir. Böylece, Kreon, geleneğe karşı gelmekle ilahi bir tokadı suratına yemiş olur… Bu sefer ilahi otorite dünyevi otoriteye galip gelmiştir.
Antigon’dan çıkarılacak dersler ve modern dönemdeki yansımaları
Antik Yunan’da yapılan çalışmaların günümüzde dahi incelenmelerinin en önemli sebebi bugünkü gerek düşük mahiyetli konuların (low politics) gerekse yüksek mahiyetli konuların (high politics) o zaman dahi tartışılmalarındandır. (7) Örneğin, Platon’un “Erdem nedir?”, “Ahlak nedir?”, “İdeal devlet nasıl olmalıdır?” gibi birçok diyalektik konusu o zaman olduğu gibi bugün de tartışılmaktadır.
Antik Yunan tragedyasının önemli eserlerinden biri olan Antigon’un davranışlarından ortaya çıkan ve modern dönem insanının da paylaştığı dört farklı kimlik türünün çatışması vardır. (8) Bunlar: Vicdan sorunu, Din sorunu, Aile sorunu ve Cinsiyet sorunudur.
1. Vicdan sorunu ya da dünyevi ve ilahi otoritenin çatışması
Bu başlığı değerlendirmeden önce konuyla ilgili olarak otorite ve vicdan tanımlarına değinmek de fayda vardır.
Otorite nedir?
Bir kavram olarak “Otorite” çevrimiçi Oxford İngilizce sözlüğe göre şu şekilde tanımlanmıştır: (9)
· “Emir verme, karar alma ve itaat altına alma gücü ya da hakkı.”
Bu tanımın ötesinde, siyaset teorisinin en merkezi konularından birisini teşkil eden otoritenin belli başlı üç tanımı vardır. (10) Bunlardan birincisi kavramın sözlük anlamı olup, “emretme veya nihai kararı verme hakkı”, ikincisi “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisi”, ve üçüncüsü ise “herhangi bir konudaki uzmanlığı” ifade eder. Çalışmanın ekseriyeti açısından ikinci tanım “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisi” daha çok göze batmaktadır.
Antigon’un mobilize ettiği eylem (Kreon’un kör kâhin Teiresias’a söylediği gibi) “Devlet, ona hâkim olanın değil midir?” diyen bir tiranın ve o tiranın ikame ettirdiği devlet zulmüne başkaldırıdır. Bu noktada siyasi iktidar ile otoritenin farklılaştığını belirtmekte yarar var. Oyun bağlamında düşünüldüğünde Kreon’un genel tavrı, kendisine verilen “başkaları adına konuşma veya eylemde bulunma hakkı veya yetkisini” toplum bağlamından çıkarıp siyasi iktidarını sorgulanamaz bir hale getirmeye çalışmasıdır. Yani, Antigon örneğinde Kral Kreon kendini devlet olarak görmektedir. Kendi emirlerine karşı gelinmesi onun otoritesini sarsmaktadır; çünkü onun zihninde otorite kavramı daha çok saygı ve üstünlük göstergesidir. Haliyle, bu durum kendi otoritesini sorgulanamaz kılmaya çalışan bir iktidar için rahatsız edicidir. Bugünden örnek vermek gerekirse Kreon bir modern zaman iş önderi, Antigon da kendi değerleriyle işyerinin talepleri çakıştığı için ne yapacağı konusunda ahlaki ikilemle karşı karşıya kalan bir işçi olarak görülebilir. (11)
Vicdan nedir?
İlahi kitap Kur’an-ı Kerim’de de birçok ayette (12) değinilen “Vicdan” kavramı çevrimiçi Oxford İngilizce sözlüğe göre şu şekilde tanımlanmıştır: (13)
- “Bir insanın doğru ile yanlış fark edebilme iradesidir. Kişinin hareketlerine yön verir.”
Bu tanımlama dâhilinde eserin hiç kuşkusuz en didaktik unsurlarından bir diğeri kardeşlik bağından da öte bir insanın cesedinin açıkta kalmasını vicdanına sığdıramayan bir bireyin kendi iradesine göre fiiliyatta bulunmasıdır. Bu açıdan bakıldığında aslında basit bir sivil itaatsizlikten de öte, daha yüksek değerleri savunmak için ölümü gözüne olan bir “kadının” vicdan muhasebesidir. Antigon, Kreon’un emrine meydan okuyacağını ve kardeşini defnedeceğini söylediğinde aslında hala daha bugün “modern” insanın içinde bulunduğu siyasal yükümlülüğe karşı vicdan sorunu gün yüzüne çıkartır.
İki terimin ekseriyetinde bu kısım için bir kombinasyon yapmak gerekirse, Antigon bir yanda elindeki dünyevi otorite ile polis içerisindeki düzeni sürdürmeye çalışanların ve bu dünyevi otoritenin, insanın soyut manada sahip olduğu vicdan dünyasında her zaman bir karşılığı olmadığının savunanların hikâyesidir.
2. Din sorunu ya da dünyevi kimlik ile ilahi kimliğin çatışması
Eserin günümüze hitap eden bir başka didaktik öğesi ise insanın dünyevi kimliği ile ilahi kimliğinin çatışmasıdır. Yani, Antigon’un “Sen (Kreon) istersen tanrıların kutsal yasalarına yüz çevir ama hiçbir kanun beni kendi kanunumdan alı koyamaz.” derken bir ilahi muhasebe yapmaktadır.
Kreon’a göre herkesin dünyevi yasaları uyma zorunluluğu vardır. Aksi takdirde bir anarşi ortamı çıkacaktır. Ancak böyle bir durumda siyasi anarşi yerine ilahi anarşi durumu ortaya çıkmaktadır. Yani, dünyevi kanunlara göre doğru olan bir şey tanrının kanunlarına uygun olmayabilir ve bu şekilde tanrı ile kul arasında bir anarşi ortamı çıkar. Peki, herkesin kendi dinini yaşadığı bir toplumda adalet nasıl sağlanır? Tabi ki toplumu ve toplumun değerlerini sekülerleştirerek (!). Ancak bu demek değildir ki dünyevi bir otorite olmasın. Herkesin farklı tanrıya inandığı ve haliyle her tanırının koymuş olduğu farklı kanunlar var iken bu kanunların ortak bir payda da kombine olması gerek. Buradan çıkarılacak sonuç, yeryüzündeki yasaların, daha yüksek konumda olan ilahi yasalar ve ebedi gelenekle uyum içinde olmalarıdır. Bireyin dünyadaki yasalara itaat yükümlülüğünü, yalnızca bu yasalar daha yüksek yasalarla uyum içinde olduğu zaman, söz konusudur. Eğer bunlar birbirleriyle çatışırlarsa, öncelikli yükümlülük daha yüksek yasadadır ki oyunun sonunda Kreon’un pes etmesi de ilahi hukukun galip geldiğini gösterir.
Bu kısım için bir sonuçlandırma yapmak gerekirse, Antik Yunan’ın Antigon’u, bugün insan eliyle sekülerleşen dünyevi kanunlar gibi vicdanın da sekülerleştirilmesi amaçlanan modern dönemin insanlarının muhasebesini yansıtmaktadır.
3. Aile sorunu
Kreon’un müstakbel gelini ve aynı zamanda yeğeni olan Antigon’u işlemiş olduğu hatadan ötürü cezalandırmasının sebebi polis içerisindeki devlet düzenin en başında yer almasındandır. Bu durum, onun kişisel ailevi bağlılıklarından taviz göstermemesine sebep olmaktadır. Haliyle, onun kişisel ailevi bağlılıkları devlete olan yükümlülüklerinden dolayı daha önemli hale getirir. Aynı şekilde, Antigon’un kardeşinin cansız bedenine karşı göstermiş olduğu hassasiyet de onun ailevi bağlarından kaynaklanmaktadır.
Bugün içinde bulunduğumuz toplumdan bir örnek vermek amacıyla kardeşi uyuşturucu kullanan birisinin durumunu ele alalım. Hukuken kamu görevlilerine haber vermesi gereken kişi onu ele vermemek de hatta ona yardım ve yataklık etmesi ancak ailevi bağ ile açıklanabilir.
Peki, herkesi aile bağına önem verdiği bir toplumda kamu düzeni sağlanabilir mi? İşte bu yüzyıllardır tartışılagelen bir başka soru…