KLASİK MANTIKTA KATEGORİLER TEORİSİ - 4

Edilgi: Edilgi, etkinin karşıtıdır yani suyun ısınması, soğuması, siyahlaşması ve beyazlaşması gibi nesnenin sürekli başka bir şeyden etkileniyor olmasıdır. Isınma, ısıdan, siyahlaşma da siyahtan farklıdır. Çünkü ısı ve siyahlık tasavvurunda başka şeye bağlanmaya ihtiyaç duymayan niteliklerdendir. Edilgi, bir cevherin bir şeyden başka bir şeye veya bir halden başka bir hal’e geçmesi şeklinde gerçekleşir. Her edilginin mutlaka bir faili vardır. Her “ısıtılan” ve “soğutulan” şeyin inanan bir kimseye göre, zorunlu olarak bir “ısıtanı” ve “soğutanı” vardır.

Kısacası, edilgi değişiklik demektir. etkilenme ve değişimin olması, nesnenin bir durumdan başka bir duruma intikal etmesidir. Mesela, sıcaklığın artması ve eksilmesi, saçın siyahlıktan beyazlığa dönüşmesi birer etkilenmedir. Saçın siyahlıktan beyazlığa dönüşmesi, büyüklerde tedrici olarak meydana gelir. Suyun soğukluktan sıcaklığa dönüşmesi de bir etkilenmedir. Su ısıtıldığı zaman, kendisindeki soğukluk yavaş yavaş azalır ve soğuk ile sıcak suyun bir araya gelmesiyle sudaki soğukluk sıcaklığa dönüşür. Ancak suyun ısıtılma işlemi her durdurulduğunda onun sıcaklığı ve soğukluğu kendisinden önceki ve sonraki durumdan farklı olur, yani ısıtılma işlemi boyunca istikrarlı bir durumu olmaz. Cisimde istikrar varsa, sıcaklık artıp eksilmiyorsa, cisim ısı ile nitelenir ve edilgen olmaz. Edilgiye, yakılıyor, kesiliyor gibi örnekler de verilebilir.

Yukarıda zikredilen on kategori üstün cinslerdir, bunların tanımla bilinmeleri mümkün değildir. Çünkü bunlardan daha genel bir cins yoktur. Bu on kategori bir tek şahısta toplanabilir: Mesela, fakih, filan kişidir (cevher), uzundur (nicelik), esmerdir (nitelik), filanın çocuğudur (göreli), oturuyor (durum), evindedir (mekan), şu senede (zaman), öğretiyor (etki), öğreniyor (edilgi), ipek elbiselidir (sahip olma).

Cevher dışındaki dokuz kategori, fiziksel nesnelerin değişebilen özeliklerini ifade eder. Mesela, bir insan zaman içinde yaşlanacak, boyu, kilosu, yaptığı iş değişecek, ama o insan aynı kişi olarak kalacaktır. O insanın aynı kişi olarak kalması cevher, yaş, boy, kilo gibi özeliklerinin değişmesi ise ilintiyi ifade eder. Bu durum söz konusu dokuz kategorinin, fiziksel nesnelerin değişebilen, gelip-geçici, özeliklerini ifade etmeye yaradığını göstermektedir.

Kategoriler, mevcut varlıkların cinsleridir. Bunlara delalet eden lafızlar, onların zihindeki izleri sebebiyle olur. Yani nefiste suretlerinin sabit olmasıyla bunlar ilim haline gelir ve bir şey bu kategorilerden birine dahil olmadıkça bilinmez.

d. Kant ve Ernest von Aster’a Göre Kategoriler

Kant’ın (öl. 1804) kategori anlayışı Aristoteles, Stoa ve İslam mantıkçılarının anlayışından farklıdır. Aristoteles’e göre, kategoriler varlığa ait iken, Kant’a göre müdrikenin a priori kalıplarıdır ve zihne aittirler. Bunlar zihinde tecrübeden önce mevcutturlar ve bilgi sadece bunlarla elde edilir.

Kant’a göre kategoriler sistemi saf aklın her nesnenin tüm ele alınışlarını sistematik kılark, her metafizik düşünce araştırmasının nasıl ve hangi noktalar aracılığıyla yapılması gerektiği konusunda, kendisinde şüphe edilmeyecek bir talimat ya da ipucu verir. Kategorilerin gördüğü iş, deney verilerini birbirine bağlamak, birleştirmektir, bir sentezdir. Ona göre kategoriler, nicelik, nitelik, görelik ve modalite olmak üzere dört kısma ayrılır. Bunlar da kendi aralarında üçer kısma ayrılırlar, böylece on iki kategori elde edilmiş olur.

Niceliğe göre: birlik, çokluk, tümlük (bütünlük).
Niteliğine göre: gerçeklik, olumsuzluk, sınırlılık.
İlişkilerine göre (görelik): töz (cevher ve ilinti), neden (nedensellik ve bağımlılık), birliktelik (ortaklık veya karşılıklı eylem).
Kipliğine göre: olanak (imkan ve imkansızlık), varoluş (varolma ve varolmama), zorunluluk (zorunluluk ve olumsallık).

Kant, Aristoteles’in, dogmatikler ve rasyonalistler tarafından benimsenmiş “kategoriler, mantığın esas mefhumlarıdır” şeklindeki görüşüne karşı çıkmış, onun kategoriler anlayışından farklı kategoriler ortaya koymuştur. Kant’a göre düşünmek, eşyayı tertip etmek faaliyetidir, bu nedenle kategorilerin metafizik hiçbir mahiyeti yoktur, aksine onlar zihnin ideal ve deneyden önceki apriori formlarıdır, biz tecrübemizi onlarla yaparız. Zihindeki ana mefhumlar, nesnelerde mevcut değildir. Çünkü biz dış dünyayı yani alemi bir takım nitelikleri olan objeler olarak kavrarız. “Bu niçin böyledir?” sorusuna Aristoteles; “eşyanın mahiyeti öyledir de ondan” derken, Kant “zihnimizin yapısı bizi evreni, dış dünyayı öyle anlamaya sevk ediyor da onun için” şeklinde cevap verir.

Aristoteles’in kategorileri objenin bünyesini aksettirir; eşya, kategorilerin kendisini gösterdiği şekildedir. Halbuki Kant için kategoriler sadece düşünmenin formlarıdır. Ona göre, biz eşyanın kendisinin nasıl olduğunu bilemeyiz, objeleri ancak zihnimizin formları olan kategorilere göre düşünmeğe mecbur kalırız. Aristoteles’te kategoriler hem varlığın hem düşüncenin özelikleri oldukları halde, Kant’ta yalnız düşüncenin özelikleridir.

Kant’tan sona kategorileri inceleme konusu yapan Ernest von Aster, kategorilerle ilgili her objeye dört soru sorulabileceğini ve bu sorulara verilecek cevapların da kategorileri oluşturacağını ifade eder. Ona göre ilk önce bir objeyi hangi kavram ya da kavramlar altına koyabileceğimizi sorabiliriz. Çünkü kavramlar altına konamayacak hiçbir obje yoktur. Daha sonra bu objenin ne gibi nitelikleri olduğu sorulabilir.

Nitelikleri olmayan hiçbir obje yoktur, nitelikleri olmayan bir obje bir hiç olur. Üçüncü olarak, her obje karşısında bu objenin başka objelerle ne gibi bir bağıntısı olduğu sorulabilir. Her objenin başka bir objeyle bir mekan-zaman bağıntısı vardır. Son olarak da her obje karşısında bu objenin var mı?, yok mu? olduğu sorusu sorulabilir.

Böylece yüklem, altına konunun girdiği bir kavram, konuya yüklenen bir nitelik, iki ya da daha çok obje arasındaki bir bağıntı, objenin var olduğu ya da olmadığına ilişkin bir ifade olabilir. Buna göre Ernest von Aster, Aristoteles gibi on değil, dört kategori kabul etmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi Aster’e göre Aristoteles’in on kategorisi, gerçekte mantık kategorileri değil, gramer kategorileridir. Örneğin Aristoteles’in “etkin” ve “edilgin” olarak kabul ettiği kategoriler, gerçekte kategori değildir. Çünkü, bütün objeler etkin ve edilgin değildir. Etkinlik ile edilginlik, bir yandan dil formları, öbür yandan da ruhsal hallerdir. Her obje, nitelikleri bulunduğu gibi, etkin ve edilgin olamaz; ancak ruhsal bir hayatı olanlar etkin ve edilgin olabilir.

Buna göre etkin ve edilginlik, mantıkla ilgili değil, bir yandan gramer formları, öbür yandan da belirli varlık gruplarının ruhsal halleriyle ilgilidir. Aster ayrıca Kant’ın kategorilerine de değinerek ondan farklı düşündüğü yerleri irdeler. Yani Aster kategoriler konusunda Aristoteles’ten faklı düşündüğü gibi Kant’tan da farklı düşünmektedir.

Sonuç

Mantık tarihine baktığımızda Aristoteles’in kategorilerinin bir çok batı ve İslam filozofu tarafında kabul edildiğini görürüz. Ancak bazı filozoflar Aristoteles’in kategorilerini olduğu gibi kabul ederken, bazıları da Aristoteles’in eksik bıraktığı noktaları tamamlamışlardır. Aristoteles’in kategorileri varlıkla ilgilidir, bu kategorileri kabul eden Müslüman filozoflar da onların varlıkla ilgili olduğunu ifade ederek, Aristoteles’in eksik bıraktığı kısımları açıklama çabası içerisinde olmuşlardır. Ancak kategorileri Aristoteles gibi kabul etmeyenler olduğu gibi onların varlıkla ilgili olmadığını ileri süren filozoflar da olmuştur. Nitekim Stoa mantığında, Aristoteles gibi on değil, dört kategori kabul edilir. Stoalılara göre genel kavramların bir varlığı yoktur; bunlar sadece zihinde yer alırlar. Son dönem mantıkçılarından olan Kant ve von Aster’in de kategoriler konusunda Aristoteles, Stoa ve İslam mantıkçılarından farklı düşündüklerini görüyoruz. Kant dört kategori kabul edip bunların her birini üçe ayırıp, toplam on iki kategori kabul ederken Aster, Stoa mantıkçılarında olduğu gibi sadece dört kategori kabul etmektedir. Kategorilerin sayısı, varlığa mı yoksa zihne mi ait olduklarının yanı sıra, mantığın mı yoksa metafiziğin mi konusu oldukları da filozoflar tarafından tartışılmıştır. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda kategorilerin değişmez bir listesinin olmadığı sayılarının filozoflara göre değiştiği, felsefede genel olarak kategorilerden temel yüklem/kavramların anlaşıldığını görülür.

KAYNAKLAR

Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1984.
Ali Sedat, Mizan’ul-Ukul, İstanbul 1303.
Aristoteles, Kategoryalar, çev. H. R. Atademir, İstanbul 1995.
Aristoteles, Metafizik, çev. Ahmet Arslan, İzmir 1985.
Aristoteles, Topikler, İstanbul, 1996.
Atademir, H. R., Aristo’nun Mantık ve İlim Anlayışı, Ankara, 1974.
Averroes, Middle Commentary on Porphry’s Isagoge and on Aristotle’s Categoriae, Cambridge, 1969.
Bolay, M. Naci, Farabi ve İbn Sina’da Kavram Anlayışı, İstanbul, 1990.
Bolay,S. Hayri, Felsefi Doktrinler Sözlüğü, Ankara, 1990.
Brun, Jean, Stoa felsefesi çev. Medar Atıcı, İstanbul 2003.
Çotuksöken, Betül - Saffet Babür, Ortaçağda Felsefe, İstanbul, 1993.
Dumitriu, Anton, History of Logic, C. I., Kent 1977.
Dürüşken,Çiğdem, “Stoa Mantığı”, Felsefe Arkivi, Sayı 28, İstanbul, 1991.
Farabi, Kategoriler, Islamic Philosophy içinde, C. 11, Frankfurt, 1999.
Farabi, Peri Hermeneias (Kitabu’l-İbare), (nşr. Mübahat Türker-Küyel), Ankara, 1990.
Gazali, el-Mustasfa min İlmi’l-Usul, Mısır, h.1322, C.I, s. 14;
Gazali, Makasıdu’l-Felasife, (tahk. S. Dünya), Mısır, 1961.
Gazali, Mihakku’n-Nazar, (tahk. Refik Acem), Beyrut, 1994.
Gazali, Miyaru’l-İlm, nşr. Süleyman Dünya, Kahire, 1961.
Gökberk, Macit, Felsefe Tarihi, İstanbul, 1999.
İbn Sina, el-Mûcezü-Sağir fi’l-Mantık çev. Ali Durusoy, M.Ü.İ.F. Dergisi, sayı, 13-14-15, İstanbul, 1997.
İbn Sina, en-Necat, Mısır, 1938.
Kant, Immanual, Pratik Usun Eleştirisi, çev. İsmet Zeki Eyuboğlu, İstanbul, 1994.
Kant, Immanual, Prolegomena, çev. İonna Kuçuradi – Yusuf Örnek, Ankara, 1995.
Mates, Benson, Stoic logic, London, 1953.
Nihat Keklik, İslam Mantık Tarihi ve Farabi Mantığı, C.2, İstanbul, 1969-1970.
Öner, Necati, Klasik Mantık, Ankara 1996.
Russell, Bertrand, Batı Felsefe Tarihi çev. Muammer Sencer İstanbul, 2000.
Taylan, Necip, Mantık Tarihçesi-Problemleri, İstanbul, 1996.
von Aster, Ernest, Bilgi Teorisi ve Mantık, çev. Macit Gökberk, İstanbul, 1994.
von Aster, Ernest, Bilgi Teorisi ve Mantık, çev. Macit Gökberk, İstanbul, 1994.
von Aster, Ernest, Felsefe Tarihi Dersleri, çev. Macit Gökberk, İstanbul, 1943.
Yaren, Tahir, İbn Sina Mantığına Giriş, Ankara, 1999.
1 | 2 | 3 | 4

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP