Proudhon'un Liberter Düşüncesi ve Anarşist Hareket - 2
|
PROUDHON'UN DEVRİMİ
Proudhon anarşist toplumu nasıl tanıtmaktadır? Ütopyacı projelerle veya sil baştan bir devrimle değil, "bu devasa makinanın, ... Devlet'in çarklarını birbiri ardına küçülterek, basitleştirerek, merkezsizleştirerek ve bastırarak, ekonomik sistemdeki siyasi veya hükümetsel sistemin yok olmasına yol açmak, onu dağıtmak, batırmak."
"devrimci eylemi toplumsal reformun bir aracı olarak öne sürmemeliyiz, çünkü bu sahte araçlar[-ın kullanılması] basitçe zora veya keyfiliğe başvurmak olacaktır, kısacası bir çelişki olacaktır. Ben şahsen sorunu şöyle ortaya koyuyorum; toplumdan alınan refahı ekonomik bileşimle topluma geri verilmesini sağlamak."
"Biz barışçıl bir devrim istiyoruz ... devirmekten sizi sorumlu tuttuğumuz kurumları bizzat kullanmalısınız ... öyle ki, yeni toplum adeta eskisinin kendiliğinden, doğal ve zorunlu bir gelişimi olarak görülecektir; ve devrim, eski düzeni ortadan kaldırırken, yine de ondan kaynaklanacaktır."
Proudhon bir devrimciydi, ancak onun devrimi şiddet içeren bir ayaklanma veya bir iç savaş demek değildi; daha ziyade toplumun dönüştürülmesi demektir. Bu dönüşüm doğası itibariyle temelde ahlakidir ve değişimi isteyenlerden en yüksek etiğe sahip olmalarını talep eder:
"Küçük reformlar, veya küçük ekonomiler veya küçük hatalar diye bir şey yoktur. İnsanın yaşamı, toplumun devamlı bir reform içinde olduğu bir savaşımdır, o nedenle reform yapalım ve durmaksızın reform yapmaya devam edelim."
Kendini algılayışı ılımlı bir kişidir; senden-daha-ahlaklı, sizden-daha militan olma tavırlarıyla meşgul olmaya gereksinimi duymamıştır.
"Ben düzenin en büyük sanatçılarından birisiyim, en ılımlı ilericilerden birisiyim, bugüne kadar yaşayan en az Ütopist olan ve en pratik reformcularından birisiyim."
FEDERALİZM
Kendinden yönetimi [self-government] veya anarşiyi başarmanın yolu federasyon'dur. Proudhon, otorite ve Devlet'i federal bir sistem yardımı ile ortadan kaldırmayı arzular. Aşağıdaki alıntıda nasıl Devlet'in hala var olduğuna, ancak artık yok olma yoluna girdiğine dikkat ediniz.
"Özü daima devletten ziyade yurttaşlara, ve merkezi iktidardan ziyade belediyesel ve ilçesel otoritelere güç sağlamak olan federasyon anlaşması, bizi doğru yöne ulaştıracak tek şeydir. ... birliğe dahil olan yurttaşlar 1. devlete feda ettiği kadar devletten kazanmalıdır. 2. anlaşmanın, ... özel amacına --[yani] federasyon olarak adlandırılan siyasi anlaşmaya-- erişmek için vazgeçmesi gereken hariç olmak üzere, özgürlüğüne tamamen sahip olmalıdır. Özgür birlik ... yegane toplum biçimidir. Yasalar sisteminin yerini alacak olan anlaşmalar sistemi gerçek hükümeti, halkın gerçek egemenliğini, [yani] CUMHURİYET'i oluşturacaktır."
SİYAH VE BEYAZ DEĞİL
Anarşizm dahil olmak üzere tüm hükümet biçimlerinin karışık bir tabiata sahip olması nedeniyle, Proudhon hükümet tiplerini bir devamlılık [süreklilik] içinde canlandırabilmiştir. Bütün hükümetlerin diğerleri kadar otoriter olması gerekmez.
"...anayasal monarşi sınırlı bir monarşiye yeğdir: aynen temsili demokrasinin (monarşik) anayasalcılığa tercih edilebilir olduğu gibi."
Bununla beraber, hükümetleri iki tipe ayırmıştır; Özgürlük Rejimi ve Otorite Rejimi. Anarşi ve demokrasinin aynı liberter çatı altında yer aldığına dikkat ediniz. Hiç şüphesiz aklında ABD ve İsviçre vardı. Günümüzün seçkinci demokrasinin burada yer alması pek olacak bir şey değildir.
Otorite Rejimi
1. Herkesin birisi tarafından yönetilmesi - monarşi
2. Herkesin herkesçe yönetilmesi - komünizm
Özgürlük Rejimi
1. Herkesin her bir kişi tarafından yönetilmesi - demokrasi
2. Her bir kimsenin her bir kişi tarafından yönetilmesi - anarşi veya kendinden yönetim.
PROUDHON'UN İKTİSADI
Proudhon'un ilgisi yanlızca toplumun siyasi örgütlenmesiyle sınırlı değildi. İlk eserlerinde, örneğin Mülkiyet Nedir?'de, kapitalist ekonominin doğasını ve sorunlarını ele almıştı. Kapitalizme karşı derinlemesine eleştirel olmakla beraber, birliği putlaştıran günün sosyalistlerini de karşı çıkmıştı. Kendi haline veya kişilere bırakılması daha iyi olacak şeyler vardır. Aynı zamanda ne çeşit birlik örgütlenmesi gerektiği sorusu vardı. O, ister Fourierci koloniler olsun isterse komünist ütopyalar olsun, tüm sistemlere şüpheyle yaklaşırdı. Sosyalistleri, seküler bir dinin inanırları gibi nasıl duvara çivilediğine dikkat ediniz.
"Birlik, bir dogmadır [inaktır] ... bir ütopyadır , ... bir SİSTEMDİR ....; onlar, sabit fikirleriyle toplumun hayali bir plan üstünden yeniden inşaasıyla ... sonlanmaya mahkumdurlar. ... Bu gibi yorumcularla sosyalizm bir din haline gelir ..."
"Birlik doğası itibariyle özgürlüğün karşısında olan, ve zararını yeterince telafi etmedikçe hiç kimsenin bağımlı olmaya razı olmayacağı bir bağdır. ... Birliğin ilkeleri ile toplumun bizi şekillendirdiği sonsuz sayıda çeşitli yöntem arasında bir ayrım yapalım. ... birlik yanlızca belli koşullar altında uygulanabilirdir. ..."
"Herhangi bir dışsal iktisadi karşılık veya herhangi bir önde giden çıkar olmaksızın kurulan birlik; bir birliğin kendi başına gerçek bir değeri yoktur, bir efsanedir [mittir]."
Proudhon anarşist toplumu nasıl tanıtmaktadır? Ütopyacı projelerle veya sil baştan bir devrimle değil, "bu devasa makinanın, ... Devlet'in çarklarını birbiri ardına küçülterek, basitleştirerek, merkezsizleştirerek ve bastırarak, ekonomik sistemdeki siyasi veya hükümetsel sistemin yok olmasına yol açmak, onu dağıtmak, batırmak."
"devrimci eylemi toplumsal reformun bir aracı olarak öne sürmemeliyiz, çünkü bu sahte araçlar[-ın kullanılması] basitçe zora veya keyfiliğe başvurmak olacaktır, kısacası bir çelişki olacaktır. Ben şahsen sorunu şöyle ortaya koyuyorum; toplumdan alınan refahı ekonomik bileşimle topluma geri verilmesini sağlamak."
"Biz barışçıl bir devrim istiyoruz ... devirmekten sizi sorumlu tuttuğumuz kurumları bizzat kullanmalısınız ... öyle ki, yeni toplum adeta eskisinin kendiliğinden, doğal ve zorunlu bir gelişimi olarak görülecektir; ve devrim, eski düzeni ortadan kaldırırken, yine de ondan kaynaklanacaktır."
Proudhon bir devrimciydi, ancak onun devrimi şiddet içeren bir ayaklanma veya bir iç savaş demek değildi; daha ziyade toplumun dönüştürülmesi demektir. Bu dönüşüm doğası itibariyle temelde ahlakidir ve değişimi isteyenlerden en yüksek etiğe sahip olmalarını talep eder:
"Küçük reformlar, veya küçük ekonomiler veya küçük hatalar diye bir şey yoktur. İnsanın yaşamı, toplumun devamlı bir reform içinde olduğu bir savaşımdır, o nedenle reform yapalım ve durmaksızın reform yapmaya devam edelim."
Kendini algılayışı ılımlı bir kişidir; senden-daha-ahlaklı, sizden-daha militan olma tavırlarıyla meşgul olmaya gereksinimi duymamıştır.
"Ben düzenin en büyük sanatçılarından birisiyim, en ılımlı ilericilerden birisiyim, bugüne kadar yaşayan en az Ütopist olan ve en pratik reformcularından birisiyim."
FEDERALİZM
Kendinden yönetimi [self-government] veya anarşiyi başarmanın yolu federasyon'dur. Proudhon, otorite ve Devlet'i federal bir sistem yardımı ile ortadan kaldırmayı arzular. Aşağıdaki alıntıda nasıl Devlet'in hala var olduğuna, ancak artık yok olma yoluna girdiğine dikkat ediniz.
"Özü daima devletten ziyade yurttaşlara, ve merkezi iktidardan ziyade belediyesel ve ilçesel otoritelere güç sağlamak olan federasyon anlaşması, bizi doğru yöne ulaştıracak tek şeydir. ... birliğe dahil olan yurttaşlar 1. devlete feda ettiği kadar devletten kazanmalıdır. 2. anlaşmanın, ... özel amacına --[yani] federasyon olarak adlandırılan siyasi anlaşmaya-- erişmek için vazgeçmesi gereken hariç olmak üzere, özgürlüğüne tamamen sahip olmalıdır. Özgür birlik ... yegane toplum biçimidir. Yasalar sisteminin yerini alacak olan anlaşmalar sistemi gerçek hükümeti, halkın gerçek egemenliğini, [yani] CUMHURİYET'i oluşturacaktır."
SİYAH VE BEYAZ DEĞİL
Anarşizm dahil olmak üzere tüm hükümet biçimlerinin karışık bir tabiata sahip olması nedeniyle, Proudhon hükümet tiplerini bir devamlılık [süreklilik] içinde canlandırabilmiştir. Bütün hükümetlerin diğerleri kadar otoriter olması gerekmez.
"...anayasal monarşi sınırlı bir monarşiye yeğdir: aynen temsili demokrasinin (monarşik) anayasalcılığa tercih edilebilir olduğu gibi."
Bununla beraber, hükümetleri iki tipe ayırmıştır; Özgürlük Rejimi ve Otorite Rejimi. Anarşi ve demokrasinin aynı liberter çatı altında yer aldığına dikkat ediniz. Hiç şüphesiz aklında ABD ve İsviçre vardı. Günümüzün seçkinci demokrasinin burada yer alması pek olacak bir şey değildir.
Otorite Rejimi
1. Herkesin birisi tarafından yönetilmesi - monarşi
2. Herkesin herkesçe yönetilmesi - komünizm
Özgürlük Rejimi
1. Herkesin her bir kişi tarafından yönetilmesi - demokrasi
2. Her bir kimsenin her bir kişi tarafından yönetilmesi - anarşi veya kendinden yönetim.
PROUDHON'UN İKTİSADI
Proudhon'un ilgisi yanlızca toplumun siyasi örgütlenmesiyle sınırlı değildi. İlk eserlerinde, örneğin Mülkiyet Nedir?'de, kapitalist ekonominin doğasını ve sorunlarını ele almıştı. Kapitalizme karşı derinlemesine eleştirel olmakla beraber, birliği putlaştıran günün sosyalistlerini de karşı çıkmıştı. Kendi haline veya kişilere bırakılması daha iyi olacak şeyler vardır. Aynı zamanda ne çeşit birlik örgütlenmesi gerektiği sorusu vardı. O, ister Fourierci koloniler olsun isterse komünist ütopyalar olsun, tüm sistemlere şüpheyle yaklaşırdı. Sosyalistleri, seküler bir dinin inanırları gibi nasıl duvara çivilediğine dikkat ediniz.
"Birlik, bir dogmadır [inaktır] ... bir ütopyadır , ... bir SİSTEMDİR ....; onlar, sabit fikirleriyle toplumun hayali bir plan üstünden yeniden inşaasıyla ... sonlanmaya mahkumdurlar. ... Bu gibi yorumcularla sosyalizm bir din haline gelir ..."
"Birlik doğası itibariyle özgürlüğün karşısında olan, ve zararını yeterince telafi etmedikçe hiç kimsenin bağımlı olmaya razı olmayacağı bir bağdır. ... Birliğin ilkeleri ile toplumun bizi şekillendirdiği sonsuz sayıda çeşitli yöntem arasında bir ayrım yapalım. ... birlik yanlızca belli koşullar altında uygulanabilirdir. ..."
"Herhangi bir dışsal iktisadi karşılık veya herhangi bir önde giden çıkar olmaksızın kurulan birlik; bir birliğin kendi başına gerçek bir değeri yoktur, bir efsanedir [mittir]."