Proudhon'un Liberter Düşüncesi ve Anarşist Hareket - 1

L. Gambone


GİRİŞ

Pierre Joseph Proudhon'un çalışmalarını okumam yirmi yılı buldu. Bakunin, Kropotkin, Malatesta ve Goldman, hepsi bana oldukça aşinaydılar; peki "Anarşizmin Babası" hakkında bu kadar suskun olmam nedendi?. Bu kısmen Marks'ın çalışmalarının kamuoyu üstündeki genel etkisine bağlanabilir. Marks Proudhon üzerinde kıyıcı işler yaptı, ve Hal Draper gibi Marksistler Proudhon'u otoriter veya faşist eğilimli olarak gösterecek bağlamından koparılmış alıntılar yaptılar veya utanç verici açıklamalar ortaya çıkardılar. Proudhon'un "tutarsız" olduğunu veya "pek de anarşist olmadığı"nı iddia eden anarşistler de var. İngilizce konuşan liberterler arasında, P.J. "mülkiyet hırsızlıktır" ifadesi ve hükümeti kınaması, ve de birkaç ufak tefek şeyle bilinmektedir.

Onun çalışmalarını en sonunda okuduğumda, "tutarsız" veya "pek de anarşist olmamak" bir yana, "Besancon'lu Bilge" [bende] pratik olan ve ütopik karşıtı bir anarşizm olarak gözüktü --Mevcut toplum içindeki potansiyellere dayanan, dışardan dayatılan bir doktrin veya ideoloji olmayan bir anarşizm. Proudhon'un anarşizm algısı özgün olduğuna ve diğerleri ondan türediğine göre, eğer bu sonraki varyasyonlar orijinal olandan önemli bir şekilde farklılaşıyorlarsa, o zaman belki de bu değişikliklerinin olumlu veya "ilerici" bir doğaya sahip olup olmadıkları sorgulanmalıdır. Anarşizmin tarihi, genel olarak Proudhon ve Bakunin'in oluşum dönemi kolektivizmden anarşist komünizme ve sendikalizme doğru yönelen doğrusal bir ilerleme olarak görülür. Ancak tarihte daha sonra gerçekleşen herşeyin, daha önce olanlardan ne daha iyi olması ne de bir gelişmeyi ifade etmesi birer zorunluluktur.

Halk zihninde, anarşizm fanatiklerin veya teröristlerin mantık dışı doktrindir. Ancak Proudhon'un anarşizmi mantıksal, şiddet karşıtı ve ütopik olmayan bir anarşizmdir. Ancak, "eylemli propaganda" dönemi olumsuz anlayışı için zemin hazırlamıştır. Orijinal olarak algılandığı şekliyle anarşizm [kendisinin] tam karşıtına dönüştü. Bu tarihte hiç de sıradışı bir şey değildir; orijinal Hristiyanları ve Engizasyonu, Nietzsche ve "Nietzschecileri" bir düşünün.

Anarşizmin özgün anlayışından tamamen farklı bir şeye dönüşmesi, yanlızca akademik ilginin alanında olan bir şey değildir. Levithan Devlet ve Yeni Dünya Düzeni'nden beri, tarihimizdeki en büyük meydan okumalarla karşı karşıyayız. Ancak kitlesel bir hareket bizi kurtarabilir. Bölünmüş bir halk asla bu işi başaramaz. Proudhon'un felsefesi bu tip bir hareketin yapılandırılabileceği temeli sağlamaktadır. O, popülizm ile liberterlik ve "sol" ile "sağ" liberterlik arasında bir köprü kuran ender düşünürlerden birisidir.

KUZEY AMERİKALI OKURLARA NOT:

Kuzey Amerika'daki insanların çoğunun Proudhon'dan haberi yoktur, ancak burada etkileri olmuştur. Gazete editörleri Charles Dana ve Horace Greely' onun fikirlerine sempatik yaklaşmışlardır, ve Amerikan bireyselcilerini etkilemiştir --özellikle onun en önemli yazılarını çeviren ve yayınlayan Benjamin Tucker'ı. Proudhon'un kredi ve para sistemlerine yaptığı eleştiriler, Greenback Party üzerinde etkili olmuştur. Karşılıkçı birlikler ve Halk Bankası fikirleri, kredi birlikleri ve kooperatif hareketlerinin öncelleridir.

ROUDHON ANARŞİZM AÇISINDAN NE ANLAMA GELİR?

Kamuoyu anarşizmin kaos veya terörizm anlamına geldiğini düşünür. Ancak anarşist olduğunu iddia eden pekçok insanın da anlamı konusunda kafası karışıktır. Bazıları anarşizmin yapmak istediğin herşeyi yapma hakkının olduğunu benimseyen bir doktrin olduğunu düşünür. Bazıları ise saf anarşist ütopyanın --bir nevi dünyevi bir barış ve özgürlük Cennet'e-- erişilecek günü düşler. Bunların hiç biri Proudhon'un düşüncesi değildir. "Anarşi" saf veya mutlak bir özgürlük durumu değildir, çünkü saf anarşizm sadece bir ideal veya efsanedir.

"(Anarşi) ..., insani hükümet ideali, ... bu ideale erişene kadar yüzyıllar geçecektir, ancak bizim yasamız o yönde ilerlemektir, o amaca hiç durmadan giderek yaklaşmaktır, ve bu nedenle ben federasyon ilkesini destekliyorum. ... hükümet veya otoritenin bütün izlerinin ortadan kaybolması olası değildir ..."

Proudhon, halkın otoritenin rolünü en aza indirgemesini arzular; sürecin bir parçası olarak, bu anarşiye yol açabilir de açmayabilir de. Sonuç, sürecin kendisi kadar önemli değildir.

"(Anarşi) kelimesiyle, siyasi ilerlemenin en aşırı sınırına işaret etmek istedim. Anarşi ..., bilim ve hukuğun gelişmesiyle oluşan özel ve kamusal bilincin tek başına düzeni sağlamaya ve tüm özgürlükleri garanti etmeye yeterli olduğu bir hükümet veya anayasa biçimidir. ... Polis, önleyici ve baskıcı yöntemler memuriyetliğinin, vergi v.b. kurumları en aza indirilmiştir; ... monarşi ve yoğun merkezileşme ortadan kaybolur, [bunun yerini] komüne dayanan federal kurumlar ve yaşam tarzı alır." (NOT: "Komün" belediye anlamına gelir).

Gerçek dünyada, tüm mevcut siyasi anayasalar, anlaşmalar ve hükümet biçimleri uzlaşma ve dengeye dayanır. Bu iki terimden hiç birisi, [yani] ne Otorite ne de Özgürlük ortadan kaldırılamaz; anarşinin amacı yanlızca otoriteyi azami şekilde sınırlamaktır.

"Tüm örgütlü toplum biçimlerinin temelini oluşturan iki ilke, [yani] Otorite ve Özgürlük [ilkeleri], bir yandan devamlı bir çatışma hali içinde birbirlerine karşıttırlar; öte yandan da hiç biri bir diğerini ortadan kaldıramaz veya [bu karşıtlığı] çözüme kavuşturamaz, bu ikisi arasında bir tür uzlaşma olması gereklidir. Hangi sistem tercih edilirse edilsin, bu ister monarşik, demokratik, komünist veyahut anarşist olsun, [bu sistemin] ömrü karşıt ilkeyi hesaba katma derecesine bağlı olacaktır."

"...yani monarşi ve demokrasi, komünizm ve anarşizm, bunların hepsi kendi kavramlarınının saflığı içinde kendilerini gerçekleştiremezler, karşılıklı olarak ödünç almalarla bir diğerini tamamlamak zorundadırlar. Burada herhangi bir karşıt görüşü dinleyemeyecek fanatiklerin hoşgörüsüzlüğünü azaltacak bir şeyler kesinlikle vardır ... Onlar, o zavallı biçareler, kendi ilkelerine vefasız olmaları gerektiğini, [yani] siyasi imanlarının bir tutarsızlıklar [toplamı bir] doku olduğunu, .... aykırılıkların [çelişmelerin] tüm programların kökünde yattığını öğrenmelidirler."

Mutlak anarşiyi redderek ve açık uçlu bir süreci tercih ederek, Proudhon tüm mutlakçılık ve ütopyacılık biçimlerini yermişti. Ütopyacılığın tehlikeli olduğunu ve mutlakçılığın bir ürünü --somut gerçeklikle zihnin soyut ürünlerini ayırd etmekte başarısız olan bir düşünce biçimi-- olduğunu düşünür. Anarşist kuram açık uçlu, "gevşek" olmalıdır. Ne katı-köşeli bir determinizm [gerekircilik] ne de "tarihin zorunlu aşamaları" vardır Proudhon'a göre.

"... yazarlar pratiği kuramdan, gerçeği idealden ayırt etmekte başarısız olan, yanlış olduğu kadar da tehlikeli olan siyasi bir varsayımı yanlış bir şekilde kabullenmişlerdir, ... her gerçek hükümet zorunlu olarak bir karışımdır ..."

"... pek az kişi bugünkü gidişatı savunmaktadır, ancak ütopyalardan tiksinme hiç de daha az yaygın değildir".

Ütopya sadece tehlikeli bir efsane [mit] olarak kalmamakta, çalışan insanlar bu tip boş hayallerle kendilerini meşgul etmeyecek kadar pratik ve zekidirler.

"Halk aslında hiç de ütopyacı değildir, ... mutlak olana hiç inanmazlar ve tüm a priori [önsel, önceden mantıksal olarak çıkarımsanmış] sistemleri redderler..."

Ortada kolay bir --Dünyevi Cennet-- çözüm yok; işler iyileşebilir, ancak biz yine de çalışmalıyız. İşte bu, entelektüellerin tüm süslü rüyalarının ve sistem-simsarlıklarının karşısında olan, onun katı gerçekçiliğidir. Yoksunluk [ing. destitution, aşırı yoksulluk] değil, yoksulluk --ki bununla lüksün olmamasını ifade eder-- iyi bir yaşamın temelidir.

Mutlakçılığı reddederken, Proudhon asla özgürlük sorunu hakkında laf kalabalığı yapmamıştır. Eşitliği özgürlüğün karşısını koyan, ve birincisi için bu ikincisinin kısıtlanmasını talep eden modern solun aksine, Proudhon kararlı bir liberterdir:

"Lois Blanc cumhuriyetçi sloganı tersine çevirecek kadar ileri gitmişti. Artık Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik dememektedir; o Eşitlik, Kardeşlik, Özgürlük! ... Eşitlik! demektedir. Ben bunun --ne kurama ne de sınırlamaya gereksinimi olmayan-- Özgürlüğün doğal bir ürünü olduğunu düşünüyordum. ... yerel iktidarın gücünü çoğaltarak vergilerin, merkezi otoritenin kaldırılması. İşte Jakobenlikten ve Komünizm'den kaçınmanın yolu burada yatar."

1 - 2 - 3 - 4

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP