2. Teknik ve bilgelik
|
Felsefenin bir bilgi olmadıgını -çünkü bilgi işlevini çagdaş dünyada bilim üstlenmektedir- fakat bilgi üzerine eleştirel bir düşünme oldugunu gördük. Felsefe bilgi olmadıgı gibi bir güç de degildir. Çagdaş dünyada insanın gücünü ifade eden şey tekniktir. Rönesans’tan itibaren felsefi bilgelik idealinin yerine gitgide dünyanın fethi ve degiştirilmesi yönündeki prometheusçu ideal geçmiştir. Bilgelik eskiden, dünyaya boyun egmek, her şeyi kabul etmek, felaketlere rıza göstermek anlamına gelmekteydi. Stoacılarla birlikte dünyanın akışının iyi ve tanrısal oldugunu veya Spinoza ile birlikte neden ve eserler zincirinin zorunlu, mantıksal ve kaçınılmaz oldugunu ögreten felsefe, bu boyun egmenin entelektüel aracı olarak görünmekteydi. Perspektif degişikligi XVII. yüzyılda Descartes’ın Metot Üzerine Konuşma’sıyla ortaya çıktı. Konuşma’nın üçüncü kısmında Descartes, "geçici bir ahlak"a dayanmak üzere stoacı bilgeligi benimser. "insanın dünyanın düzenini degiştirmektense kendi arzularını degiştirmesi ve talihi yenmektense kendini yenmesi daha iyidir," der. Ancak Konuşma’nın altıncı kısmında, bu dünya merkezci bilgelik yerine, insanı "doganın efendisi ve sahibi kılacagı"nı söyledigi teknigin hümanizmini geçirir. Ve peygambersi bir sezgiyle mekanigin ve tıbbın gelecekteki fetihlerini haber verir.
XVIII. yüzyılda teknigin büyük savunucusu Diderot’dur. O, bilgelikleri mutluluktan vazgeçme sanatından ibaret olan filozoflara, teknikleriyle varoluşumuzu degiştirerek bizi gerçekten daha mutlu edecek olan sanayicilerden bazen daha fazla önem verilmesinden şaşkınlık duyar. "Bizi mutlu oldugumuza inandırmakla meşgul olan insanlar gerçekten mutlu olmamızı saglamakla meşgul olan insanlardan çok daha fazla övülmüşlerdir. Yargılarımız ne kadar tuhaf! Faydalı şeylerle meşgul olunmasını istiyoruz, ama faydalı insanları küçümsüyoruz."
Bugün Diderot’ya çok acı veren bu küçümsemeyi tamamen aşmış durumdayız. Teknik ideal her tarafta zafer kazanmaktadır. Pozitif bilimin felsefi bilginin her türlü içerigini boşaltması gibi, teknik güç de felsefi gücü her türlü etkililikten yoksun kılmaktadır. Ancak felsefi talep bir başka biçimde yeniden kendini göstermektedir. Bilimsel bilgiden hareketle felsefi bakış, bu bilginin temelleri üzerine eleştirel bir düşünme olarak kendini ortaya koymaktadır. Teknik güçten hareketle de çagdaş anlamında bilgelik, bu gücün koşulları üzerine eleştirel bir düşünce olarak kendini göstermektedir.
Bugün büyücü çıragı teknisyen teması herkes tarafından bilinen kaygı verici bir temadır. Hayatımızın otomasyonunun dogurdugu "robotlaşma" tehlikesi yanında gezegenimizi birçok defa ortadan kaldırma gücüne sahip nükleer silahların varlıgının ortaya koydugu tehlike, bilimin felsefenin yerini tutmadıgı gibi teknigin de bilgeligin yerini tutmadıgını parlak bir biçimde göstermektedir. R.P. Laberthonnière şöyle yazmaktadır: "Teknik bize şeylerden yararlanmamızı ögretir. Ancak biz kendimizin neye yaradıgını bilecek miyiz?" Teknik, insana ancak eylem araçlarını verir, ama davranışımıza kılavuzluk etmesi gereken erekler konusunda sessiz kalır. Oysa bugün her zamankinden daha fazla bilmemiz gereken ereklerle ilgili olarak bizi aydınlatacak bir bilgelige ihtiyacımız var. Bugünün dünyasında insani güçlerimizin parlaklıgı isteklerimizin çift anlamlıgını trajik boyutuyla ortaya koymaktadır. Ve eger teknik, güç ve istegi uzlaştırmanın zorunlu bir aracı ise, istegimizin ne oldugunu açık bir biçimde görmemize yalnızca felsefe imkan verir. Ancak felsefe degerler problemini ortaya atar.
XVIII. yüzyılda teknigin büyük savunucusu Diderot’dur. O, bilgelikleri mutluluktan vazgeçme sanatından ibaret olan filozoflara, teknikleriyle varoluşumuzu degiştirerek bizi gerçekten daha mutlu edecek olan sanayicilerden bazen daha fazla önem verilmesinden şaşkınlık duyar. "Bizi mutlu oldugumuza inandırmakla meşgul olan insanlar gerçekten mutlu olmamızı saglamakla meşgul olan insanlardan çok daha fazla övülmüşlerdir. Yargılarımız ne kadar tuhaf! Faydalı şeylerle meşgul olunmasını istiyoruz, ama faydalı insanları küçümsüyoruz."
Bugün Diderot’ya çok acı veren bu küçümsemeyi tamamen aşmış durumdayız. Teknik ideal her tarafta zafer kazanmaktadır. Pozitif bilimin felsefi bilginin her türlü içerigini boşaltması gibi, teknik güç de felsefi gücü her türlü etkililikten yoksun kılmaktadır. Ancak felsefi talep bir başka biçimde yeniden kendini göstermektedir. Bilimsel bilgiden hareketle felsefi bakış, bu bilginin temelleri üzerine eleştirel bir düşünme olarak kendini ortaya koymaktadır. Teknik güçten hareketle de çagdaş anlamında bilgelik, bu gücün koşulları üzerine eleştirel bir düşünce olarak kendini göstermektedir.
Bugün büyücü çıragı teknisyen teması herkes tarafından bilinen kaygı verici bir temadır. Hayatımızın otomasyonunun dogurdugu "robotlaşma" tehlikesi yanında gezegenimizi birçok defa ortadan kaldırma gücüne sahip nükleer silahların varlıgının ortaya koydugu tehlike, bilimin felsefenin yerini tutmadıgı gibi teknigin de bilgeligin yerini tutmadıgını parlak bir biçimde göstermektedir. R.P. Laberthonnière şöyle yazmaktadır: "Teknik bize şeylerden yararlanmamızı ögretir. Ancak biz kendimizin neye yaradıgını bilecek miyiz?" Teknik, insana ancak eylem araçlarını verir, ama davranışımıza kılavuzluk etmesi gereken erekler konusunda sessiz kalır. Oysa bugün her zamankinden daha fazla bilmemiz gereken ereklerle ilgili olarak bizi aydınlatacak bir bilgelige ihtiyacımız var. Bugünün dünyasında insani güçlerimizin parlaklıgı isteklerimizin çift anlamlıgını trajik boyutuyla ortaya koymaktadır. Ve eger teknik, güç ve istegi uzlaştırmanın zorunlu bir aracı ise, istegimizin ne oldugunu açık bir biçimde görmemize yalnızca felsefe imkan verir. Ancak felsefe degerler problemini ortaya atar.
1 Yorum
"Teknik bize şeylerden yararlanmamızı ögretir. Ancak biz kendimizin neye yaradıgını bilecek miyiz?" Teknik, insana ancak eylem araçlarını verir, ama davranışımıza kılavuzluk etmesi gereken erekler konusunda sessiz kalır." TEK KELİMEYLE HARİKA BİR TESBİT..