Üç Değişme Üzerine
|
"Ruhun üç değişmesini anlatacağım size. Ruhun deve, devenin aslan ve sonunda aslanın çocuk oluşunu...
Saygılı, dayanıklı ve kuvvetli bir ruhun ağır yükleri vardır. Onun kuvveti, her zaman ağırı ve en ağırı ister.
'Ağır nedir?' Dayanıklı ruh böyle sorar. Deve gibi diz çöker ve iyice yüklenmek ister. 'Yiğitler, en ağır şey nedir ki omzuma alayım ve kuvvetime sevineyim?' Her türlü cefayı çekebilen ruh böyle sorar. Kibrini zedelemek için alçalmak, hikmetiyle alay etmek için deliliğini belli etmek midir? Yoksa, zaferini kutlayan bir davadan ayrılmak, ayartıcıyı ayartmak için yüksek dağlara çıkmak mıdır? Akıl erdirmenin çayır ve otu ile geçinmek, gerçeğin aşkıyla ruhta açlık çekmek midir? Hasta olmak ve teselliye geleni geri çevirmek, senin istediğini hiçbir zaman duyamayan sağırlarla dostluk etmek midir? Bizi hor görenleri sevmek, korkutmak isteyen hayaletlere el uzatmak mıdır? İçinde gerçek var diye kirli sulara dalmak ve soğuk kurbağaları, sıcak yengeçleri itememek midir ağır olan? Nedir öyleyse?...
Bütün bu en güç şeyleri dayanıklı bir ruh yüklenir. Yükünü almış ve çöl yolunu tutan bir deve gibi, o da kendi çölüne doğru yürür. Fakat o ıssız çölde ikinci değişim olur. Ruh, aslanlaşır. Hür olmak ve kendi çölünde egemen olmak ister.Burada son efendisini arar. Son tanrısına düşman olmak ister ve zafer için büyük devle boğuşmayı diler. Artık ruhun efendi ve tanrı olarak tanıyamadığı büyük dev nedir? Büyük devin adı Sen yapmalısındır. Fakat aslanın ruhu Ben isterim der.
'Sen yapmalısın' onun yolunda altın kıvılcımlarıyla parlayan pullu bir hayvandır ve her pulun üstünde altın bir parıltı ile 'Sen yapmalısın' sözleri parıldar ve devlerin en güçlüsü şöyle der: 'Bütün değerler bende parıldar. Bütün değerler yaratılmıştır ve bütün yaratılmış değerler benim. Ve gerçekten, ben artık egemen olmalıyım.' Dev böyle söyler.
Ruhun aslanlaşmasına ne gerek var kardeşlerim? Dayanıklı ve saygılı yük hayvanı neden yetmez? Kardeşlerim!... Özgürlüğe ulaşmak ve göreve karşı da kutsal bir hayır diyebilmek için, aslan olmak gereklidir. Yeni değerleri hak saymak gerçekten de hak koymadır ve bu ancak yırtıcı bir hayvanın işidir. O da aslandır.
Bir zamanlar o en kutsal şey olarak "Sen yapmalısın"ı seviyordu. Şimdi sevgisinden özgürlük çalabilmek için her şeyde cinnet ve keyiflilik bulabilmelidir. Bir el koyma için aslana ihtiyaç vardır. Fakat söyleyin kardeşlerim, aslanın yapamayıp da çocuğun yapabileceği şey nedir? Yırtıcı aslan niçin çocuğa dönüşmelidir? Çocuk bir günahsızlıktır. Çocuk bir temizliktir. Çocuk bir unutmadır çünkü. Bir yeni başlama, bir oyun, kendiliğinden yuvarlanan bir tekerlek, bir ilk haraket ve kutsal bir 'evet'tir.
Evet kardeşlerim, yaratıcının oyunu için kutsal bir 'Evet' gereklidir. Ruh şimdi kendi iradesini ister ve dünyayı kaybeden, kendi dünyasını kazanır.
Size ruhun üç değişmesini söyledim: Ruh, nasıl deve oldu, deve nasıl aslanlaştı ve sonunda aslan nasıl çocuk oldu..."
Zerdüşt böyle dedi. Bu "Alaca İnek" denen şehirde oluyordu.
KAYNAK: Friedrich Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt
Saygılı, dayanıklı ve kuvvetli bir ruhun ağır yükleri vardır. Onun kuvveti, her zaman ağırı ve en ağırı ister.
'Ağır nedir?' Dayanıklı ruh böyle sorar. Deve gibi diz çöker ve iyice yüklenmek ister. 'Yiğitler, en ağır şey nedir ki omzuma alayım ve kuvvetime sevineyim?' Her türlü cefayı çekebilen ruh böyle sorar. Kibrini zedelemek için alçalmak, hikmetiyle alay etmek için deliliğini belli etmek midir? Yoksa, zaferini kutlayan bir davadan ayrılmak, ayartıcıyı ayartmak için yüksek dağlara çıkmak mıdır? Akıl erdirmenin çayır ve otu ile geçinmek, gerçeğin aşkıyla ruhta açlık çekmek midir? Hasta olmak ve teselliye geleni geri çevirmek, senin istediğini hiçbir zaman duyamayan sağırlarla dostluk etmek midir? Bizi hor görenleri sevmek, korkutmak isteyen hayaletlere el uzatmak mıdır? İçinde gerçek var diye kirli sulara dalmak ve soğuk kurbağaları, sıcak yengeçleri itememek midir ağır olan? Nedir öyleyse?...
Bütün bu en güç şeyleri dayanıklı bir ruh yüklenir. Yükünü almış ve çöl yolunu tutan bir deve gibi, o da kendi çölüne doğru yürür. Fakat o ıssız çölde ikinci değişim olur. Ruh, aslanlaşır. Hür olmak ve kendi çölünde egemen olmak ister.Burada son efendisini arar. Son tanrısına düşman olmak ister ve zafer için büyük devle boğuşmayı diler. Artık ruhun efendi ve tanrı olarak tanıyamadığı büyük dev nedir? Büyük devin adı Sen yapmalısındır. Fakat aslanın ruhu Ben isterim der.
'Sen yapmalısın' onun yolunda altın kıvılcımlarıyla parlayan pullu bir hayvandır ve her pulun üstünde altın bir parıltı ile 'Sen yapmalısın' sözleri parıldar ve devlerin en güçlüsü şöyle der: 'Bütün değerler bende parıldar. Bütün değerler yaratılmıştır ve bütün yaratılmış değerler benim. Ve gerçekten, ben artık egemen olmalıyım.' Dev böyle söyler.
Ruhun aslanlaşmasına ne gerek var kardeşlerim? Dayanıklı ve saygılı yük hayvanı neden yetmez? Kardeşlerim!... Özgürlüğe ulaşmak ve göreve karşı da kutsal bir hayır diyebilmek için, aslan olmak gereklidir. Yeni değerleri hak saymak gerçekten de hak koymadır ve bu ancak yırtıcı bir hayvanın işidir. O da aslandır.
Bir zamanlar o en kutsal şey olarak "Sen yapmalısın"ı seviyordu. Şimdi sevgisinden özgürlük çalabilmek için her şeyde cinnet ve keyiflilik bulabilmelidir. Bir el koyma için aslana ihtiyaç vardır. Fakat söyleyin kardeşlerim, aslanın yapamayıp da çocuğun yapabileceği şey nedir? Yırtıcı aslan niçin çocuğa dönüşmelidir? Çocuk bir günahsızlıktır. Çocuk bir temizliktir. Çocuk bir unutmadır çünkü. Bir yeni başlama, bir oyun, kendiliğinden yuvarlanan bir tekerlek, bir ilk haraket ve kutsal bir 'evet'tir.
Evet kardeşlerim, yaratıcının oyunu için kutsal bir 'Evet' gereklidir. Ruh şimdi kendi iradesini ister ve dünyayı kaybeden, kendi dünyasını kazanır.
Size ruhun üç değişmesini söyledim: Ruh, nasıl deve oldu, deve nasıl aslanlaştı ve sonunda aslan nasıl çocuk oldu..."
Zerdüşt böyle dedi. Bu "Alaca İnek" denen şehirde oluyordu.
KAYNAK: Friedrich Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt