SEÇMELER -1-
|
BİRİNCİ BÖLÜM
"Öğrenmek"
I - Üstat dedi ki: "Öğrenmek ve sonra bunu başkalarına öğretmek zevk verici bir şey değil midir?"
- "Uzak ülkelerden gelmiş arkadaşları olmak hoş değil midir?"
- "Kendisini tanımadıklarından dolayı kaygılanmayan bir kimse, 'büyük ve üstün insan' değil midir?"
II - Filozof Yu (1) dedi ki: "Ana babaya saygı ve kardeşlerine sevgi gösterip de öteki büyüklerine karşı kötü davranan insan pek azdır. Karışıklık çıkarmaktan hoşlanıp da büyüklerine karşı kötü davranışlarda bulunmak istemeyen kişi yok gibidir."
- "'Büyük ve üstün insan', kendini esas olan şeye verir. Bu esas şey ortaya çıkınca, 'gerçek ilkeler' gelişir; anaya babaya bağlılık ve kardeşlik sevgisi de kendini gösterir. Bunlar, 'İyilikseverlik'in kökü değil midir?"
III - Üstat dedi ki: "Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşamaz."
IV - Filozof Tsang (2) dedi ki: "Her gün kendimi üç nokta üzerinde yoklarım: Başkaları için bir iş görürken, acaba onlara bağlı mıyım? Arkadaşlarla konuşurken, içten miyim? Derslerden yeter derecede bilgi edinebildim mi?"
V - Üstat dedi ki: "Bin savaş arabası olan (büyük) bir ülkeyi yönetirken dikkatli, içtenlikli ve sonra ekonomik olmalı; insanlara karşı sevgi göstermeli ve halkı iyi bir yolda kullanmalı."
VI - Üstat dedi ki: "Bir genç, evinde anasına ve babasına bağlı ve öteki büyüklerine saygılı olmalıdır. Sonra, ciddi ve dürüst olmalı, herkese sevgi göstermeli ve iyi kimselerle arkadaşlık etmelidir. Fırsat bulduğu zaman da onların bilgi edinmesine yardım etmelidir."
VII - Tzu-hsia (3) dedi ki: "Bir kimse dış güzellikten çok iyi ahlaka değer verirse, ailesine hizmette en büyük çabayı gösterirse, efendisine (prensine) bütün yaşamınca bağlı kalabilirse, arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde içtense, o insan için 'bir şey bilmiyor' deseler de, ben onun bilgili olduğunu söylerim."
VIII - Üstat dedi ki: "Bir bilgin ağırbaşlı değilse, ona karşı saygı gösterilmez. Onun bilgisi de sağlam değildir."
- "Bağlılığı ve içtenliği birinci planda tut."
- "Kendine uygun olmayan kimselerle arkadaşlık etme."
- "Yanlışlarını düzeltmekten korkma."
IX - Filozof Tsang dedi ki: "Ana baba için yapılan cenaze törenlerine gereken dikkat gösterilirse, ölülere kurbanlar sunmak savsaklanmazsa, halkın erdemi kesinlikle yüksek düzeye erişir."
X - Tzu-ch'in, Tzu-kung'a (4) sordu: "Üstadımız bir ülkeye geldiğinde, o yerin hükümeti hakkında öğrenmediği şey kalmaz. O, bunları kendi mi öğreniyor, yoksa bu bilgiyi ona başkası mı veriyor?"
- Tzu-kung dedi ki: "Üstadımız bunları iyi yürekliliği, doğruluğu, nezaketi, ölçülülüğü ve her şeyi hoşgörürlüğüyle elde eder. Onun bu bilgiyi alma yöntemi başka insanlarınkinden farklı değil midir?"
XI - Üstat dedi ki: "Bir kimsenin babası yaşıyorken onun isteklerine bak. Babası ölünce onun davranışlarına dikkat et. O kimse, üç yıl babasının yolundan ayrılmazsa, ona 'ana babasına bağlı bir kimse' denir."
XII - Filozof Yu dedi ki: "Törenleri yerine getirirken düzenin değeri vardır. Eski kıralların gösterdiği yolda, bu en üstün bir nitelikti. Büyük küçük işlerde biz bu yolu izledik."
- "Bununla birlikte, bu her zaman yapılamamıştır. Bu düzen bilinirse, her şey yoluna girer; ama bu, yine törenlerle düzenlenmezse hiçbir şey yolunda gitmez."
XIII - Filozof Yu dedi ki: "Anlaşmalar, doğru olan şeye göre yapılırsa, verilen sözler yerine getirilir. Saygı yerinde gösterilirse ayıp ve utançlardan uzak kalınır. Böylece, birbirine bağlı olanlar saygıdeğer olurlar."
XIV - Üstat dedi ki: "Büyük ve üstün insan, yemekte karnının doyup doymayacağını düşünmez. Evinde rahatını aramaz. Yaptığı işlerde ağırbaşlı, konuşmalarında dikkatli bir kimsedir. O ilkesi olan kimseleri araştırır. Bu kimse için 'öğrenmeyi seven bir kimse' denebilir."
XV - Tzu-kung dedi ki: "Dalkavuk olmayan yoksul insanla, gururlu olmayan zengin bir kimse için bir şey söyleyebilir misiniz?" Üstat yanıt verdi: "Evet, söyleyebilirim; yalnızca onlar, yoksul ama mutlu, zengin ama terbiye ve incelikten ayrılmayan bir kimseyle karşılaştırılamazlar."
- Tzu-kung yanıt verdi: "Şiir kitabında (Shıh-ching) denmiştir ki, bir şeyi keserken törpüle, oyarken cilala. 'Anlaşıldığına göre, bu sözler, sizin söylediklerinizi aynen içeriyor demektir."
- Üstat dedi ki: "Sonunda seninle şiir üzerine konuşabilirim. Sana bir şey sorduğum zaman arkadan neyin geleceğini biliyorsun."
XVI - Üstat dedi ki: "İnsanların beni tanımamış olmalarından dolayı üzülme. Ben onları tanımadığım için üzülürüm."
İKİNCİ BÖLÜM
"Ülkeyi Yönetmek"
I - Üstat dedi ki: "Ülkesini erdemle yöneten kimse, yerini her zaman koruyabilen ve bütün yıldızların kendisine uyduğu kutup yıldızıyla karşılaştırılabilir."
II - Üstat dedi ki: "Şiir kitabında 300 parça şiir vardır; ama bir tümce hepsini içine alabilir: Kötücül düşüncelerin olmasın."
III - Üstat dedi ki: "Halk yasalarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya çalışacaklar; ama hiç utanç duymayacaklardır. Onlar erdemle yönetilir ve terbiye gerekleriyle yola getirilmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaklardır."
IV - Üstat dedi ki: "15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim."
- "30 yaşımda, istencime sahip olabildim."
- "40 yaşımda, kuşkulardan uzaklaştım."
- "50 yaşımda, 'göğün buyruğu'nu öğrendim."
- "60 yaşımda, seziş yoluyla her şeyi kavradım."
- "70 yaşımda, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim."
V - Meng İ (5), "Anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu" sordu. Üstat yanıt verdi: "Onların sözünü dinlemek demektir".
- Daha sonra Fan Ch'ıh (6) ile giderken dedi ki: "Meng-sun (Meng İ) bana 'Ana babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğu'nu sordu. Ben de, 'Onların sözünü dinlemektir,' dedim."
- Fan Ch'ıh dedi ki: "Ne demek istiyorsunuz?" Üstat yanıt verdi: "Yaşarken, ailemize terbiye gereklerine göre hizmet etmeliyiz. Öldükleri zaman, tören kurallarına göre onları gömmeli ve kurbanlar sunmalıyız."
VI - Meng Wu da, (7) yine anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Ana baba, çocuklarının hastalanmasından korkarlar."
VII - Tzu-yü (8) de anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Bugünlerde anaya babaya bağlılık demek, bir kimsenin ailesini geçindirmesi olarak anlaşılıyor. Ama, köpek ve atlar da ayni şeyi yaparlar. Saygı olmazsa bunu ötekinden nasıl ayırt edebiliriz?"
VIII - Tzu-hsia da, anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Zorunluk ve biçim sorunudur. Ailesinin bir sıkıntısı olunca, genç çocuk bu sıkıntıyı üzerine alırsa, şarabını, yiyeceğini onların önüne koyarsa, bu anaya babaya sevgi ve bağlılık sayılmaz mı?"
IX - Üstat dedi ki: "Hui (9) ile bütün gün konuştum. Söylediklerimin hiçbirine karşı çıkmadı. Sanki budalaydı. Benden uzaklaşınca özel yaşamınızı inceledim. Bu her şeyi açıkça gösterdi; Hui budala değildi."
X - Üstat dedi ki: "Bir insanın yapacağı işlere bak:
- "Onun davranışlarına dikkat et."
- "Dinlendiği şeylere bak."
- "Bir insan kişiliğini nasıl gizleyebilir?"
XI - Üstat dedi ki: "Bir kimse, sürekli yeni bilgiler elde ederek eski bilgisini geliştirmeye çalışırsa, o kimse başkalarının öğretmeni olabilir."
XII - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' bir araç değildir."
XIII - Tzu-kung, "'üstün insan' kimdir?" diye sordu. Üstat yanıt verdi: "Konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur."
XIV - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' özgür düşüncelidir ve dar kafalı değildir. Ancak küçük bir insan dar kafalıdır ve özgür düşünceli değildir."
XV - Üstat dedi ki: "Düşünmeden öğrenmek, zaman yitirmektir. Bir şeyi öğrenmeden düşünce ileri sürmek, tehlikelidir."
XVI - Üstat dedi ki: "Yu, (10) sana bilginin ne olduğunu öğreteyim mi? Bir şey bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şey bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir."
XVII - Üstat dedi ki: "Garip öğretiler üzerinde çalışmak, gerçekten zararlıdır."
XVIII - Tzu-chang, (11) para kazanmak amacıyla bilgi edinmeye çalışıyordu.
- Üstat dedi ki: "Çok dinle, kuşkulandığın noktaları bir yana bırak ve sakınarak konuş; o zaman pek az yanlışın olur. Çok gör ve tehlikeli şeylerden uzaklaş ve davranışlarında sakıngan ol. O zaman pişman olmazsın. Bir kimse konuşmalarında ve davranışlarında az yanlış yaparsa, bu kimse kazanç yolundadır demektir."
XIX - Dük Ai (12) sordu: "Halkı söz dinler kılmak için ne yolda davranmalı?"
- Üstat yanıt verdi: "Doğruluktan ayrılma, yanlışlarını düzelt. İşte o zaman halk söz dinler. Yanlışlarını düzeltmezsen, doğruluktan ayrılırsan, o zaman halk söz dinlemez."
XX - Chi K'ang (13) sordu: "Halkın hükümdarlarına karşı saygılı olması, bağlılık göstermesi ve çok çalışması için, ne yapmalı?"
- Üstat yanıt verdi: "Halkı ağırbaşlılıkla yönetirse, ona saygı gösterirler. O (hükümdar), ailesine bağlı ve herkese karşı incelikliyse, ona bağlılık gösterirler. İyi yoldan gider ve elinden geldiğince öğretmeye çabalarsa, halkı çok çalışır."
XXI - Birisi Konfüçyüs'e dedi ki: "Neden devlet hizmetinde bir görev almıyorsunuz?"
- Üstat yanıt verdi: "Şiir kitabında anaya babaya bağlılık konusunda ne diyor? Sen ana ve babana bağlıysan, kardeşlik ödevini yapmış olursun. Bu davranış devleti etkiler ve aynı zamanda hükümetin kurulmasını sağlar. Şu halde, bir insan neden devlet hizmetinde görev alsın?"
XXII - Üstat dedi ki: Bilmiyorum, bir kimse nasıl oluyor da yalancılıkla işini başarabiliyor. Büyük ve küçük arabalar, nasıl oluyor da boyunduruk ve koşum olmadan gidebiliyor?"
XXIII - Tzu-chang, "Bin yıl sonraki işler bilinebilir mi?" diye sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Yin sülalesi, Hsia sülalesinin devlet düzenini izledi. (14) Onların bir şeyler aldığı ya da onlara bir şeyler eklediği bilinmektedir. Chou hanedanı Yin hanedanının düzenini izledi. (15) Onlardan neyin alındığı ya da onlara neyin eklendiği biliniyor. Belki bundan sonra gelenler, Chouları izleyeceklerdir. Yüzlerce yıl sonra bile olsa, Chouların işleri bilinecektir."
XXIV - Üstat dedi ki: "Kendisiyle ilgili olmayan bir ölüye sunu sunmak dalkavukluktur."
- "Doğru olan şeyi görmek ama yapamamak, korkaklıktır."
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
"Sekiz Sıra"
I - Konfüçyüs, kendi bölgesinde sekiz tür eğlence düzenleyen Chi ailesinin başkanı için dedi ki: "O, bu gibi işlere dayanabiliyorsa, dayanamadığı şey acaba nedir?"
II - Üç aile, kurban törenlerinin sonunda kapları kaldırırken Yung ilahilerini okurlardı.
- Üstat dedi ki: "Yardımcılar, prenslerdi; Göğün Oğlu (imparator) ciddi ve ağırbaşlıydı, sözlerini bu üç büyük ailenin tören salonunda söylemeye nasıl cesaret ederler?"
III - Üstat dedi ki: "Bir kimse erdemli değilse, dinsel törenlerle ne ilgisi olabilir? Bir kimsenin erdemi yoksa, müzikle nasıl ilgilenebilir?"
IV - Lin Fang (16), 'Törenlerde neye dikkat edilmesi gerektiğini' sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Bu gerçekten önemli bir soru."
- "Şölenlerde savurganlık yapmaktansa, tutumlu olmak daha iyidir. Yas törenlerindeyse üzüntüyü derinden göstermek, ilgisiz görünmekten daha iyidir."
V - Üstat dedi ki: "Kuzey'in ve Doğu'nun yabanıl boylarının da başkanları vardır. Ancak bizim hükümdarsız büyük ülkelerimizle karşılaştırılamazlar."
VI - Chi ailesinin Başkanı T'ai dağına (17) sunu sunacaktı.
- Üstat, Tsan- Yü'ye (18) dedi ki: "Onu bu işi yapmaktan alıkoyamaz mısın? Tsan Yü, "Hayır!" dedi. Üstat, "Ya! Demek T'ai dağının Lin Fang gibi anlayışsız olduğunu söylemek istiyorsun?"
VII - Üstat dedi ki: "Büyük ve üstün insan, kavga etmez. Ama, gerekirse de okla dövüşmez mi? Ama, o yine düşmanını selamlar ve şerefe içki içer. O savaşında bile yine üstün bir insandır."
VIII - Tzu-hsia, "Şiir kitabındaki, insanı kendinden geçirici gamzeli gülümseyişi, gözlerinin beyaz-siyah parlaklığı (güzelliği) ve renklerin yalınlığı sözleriyle ne demek isteniyor?" diye sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Renkleri saptarken yalın bir zemin hazırlamak gerekir."
- "Öyleyse, törenler daha sonra mı gelir?"
- Üstat yanıt verdi: "Ancak Shang benim ne demek istediğimi anlar. Şimdi onunla şiir konusunda konuşmaya başlayabilirim."
IX - Üstat dedi ki: "Hsia sülalesinin törenlerinden söz edebilirim; ama, Chiler konusunda bir şey söyleyemem. Yin hanedanının törenlerinden söz edebilirim; ama, Sung hanedanı (19) için söyleyecek bir sözüm yok. Çünkü onların kayıtları noksandır ve akıllı hükümdarları yoktur. Bunlara sahip olsalardı, konuşmalarında bunları kanıt olarak gösterebilirlerdi."
X - Üstat dedi ki: "En büyük törenlerde içki verildikten sonra, daha çoğunu görmeye dayanamıyorum."
XI - Biri, "Büyük kurban törenlerinin ne anlam taşıdığını" sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Bilmiyorum. Bunu anlatabilen bir kimse, bunu seyreder gibi (avucunu gösterir) kolayca imparatorluğu yönetebilecektir."
XII - O, ölülere sanki oradaymışlar gibi sunu sundu. Ruhlara da, sanki oradaymışlar gibi sunu sundu.
XIII - Wang-sun Chia, (20) "Ocağa saygı göstermek, batı-güney köşesine saygı göstermekten daha iyi değil midir?" sözlerinden ne anlaşıldığını sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Göğü gücendiren bir kimsenin, dua edecek başka bir yeri olamaz."
XIV - Üstat dedi ki: "Chou sülalesi, önceki iki hanedanın kültüründen yararlanmıştır. Böylece o (Chou hanedanı), nasıl da yetkindir! Bunun içindir ki, ben Chouları izliyorum."
XV - Üstat büyük tapınağa girdiğinde, oradaki işleri sordu. Biri dedi ki: "Tsao'dan gelen bey oğlunun (yani, Konfüçyüs'ün) tören kurallarını bileceğini kim söyleyebilirdi. (21) O, büyük tapınağa girdi ve işler konusunda bilgi istedi.Üstat bu sözü duyunca dedi ki: 'İşte, törenlerin kuralı budur'."
XVI - Üstat dedi ki: "Ok atma sanatında, 'deri' asıl olan şey değildir. Çünkü insanların gücü eşit değildir. Bu, eski bir kuraldır."
XVII - Tzu-kung, her ayın birinci günü atalara kurban edilen koyunu ortadan kaldırmak istedi.
- Üstat dedi ki: "Tzu, sen koyunu seviyorsun; bense töreni seviyorum."
XVIII - Üstat dedi ki: "Bir hükümdara toplum kurallarına göre hizmet edilirse, halk ona dalkavukluk edildiğini düşünebilir."
XIX - Dük Ting, (22) "Bir hükümdarın adamlarını nasıl kullanması ve bu adamların hükümdarlarına nasıl hizmet etmeleri gerektiğini" sordu.
- Konfüçyüs yanıt verdi: "Bir hükümdar, adamlarını toplum kurallarına göre kullanmalı. Adamlarıysa ona bağlılıkla hizmet etmeliler."
XX - Üstat dedi ki: "Kuang Tsü şiiri neşe vericidir; ama kötü deyişli değildir. Üzüntüyü anlatır; ama, üzücü değildir. (23)
XXI - Dük Ai, Tsai Wo'ya, (23) "o ülkenin tanrısının sunağını sordu. Tsai Wo yanıt verdi: "Hsia hükümdarları buraya çam ağacı diktiler. Yin sülalesinin hükümdarları servi, Choularsa kestane ağaçları diktiler. Bunun anlamı, insanlara korku vermek demektir."
- Üstat bunu işitince dedi ki: "Yapılan işler konusunda konuşmak yersizdir. Nasıl sonuçlanacağı belli olan işler için gösteri yapmak anlamsızdır. Geçmiş şeyleri ayıplamaksa boştur."
XXII - Üstat dedi ki: "Kuang Chung (25) yeteneği az olan bir insandır."
- Biri dedi ki, "Bu, onun elisıkı olduğundan mı ileri gelmektedir?"
- Üstat, "Kuan'ın üç karısı vardır. Sonra, adamlarını da çok çalıştırmıyor. O, nasıl elisıkı bir insan olabilir?" diye yanıt verdi.
- "Kuan Chung toplum kurallarını biliyor muydu?"
- Üstat yanıt verdi: "Prenslerin saraylarının girişlerinde bir paravana vardır. Kwan'ın da böyle bir paravanası vardır. Prensler birbirlerini ziyaret ettiklerinde, önlerine özel masalar koyarlar. Burada içildikten sonra kapları ters çevirirler. Kwan da böyle yapar. Kwan toplum kurallarını biliyorsa, başkaları neden bilmesin?"
XXIII - Üstat, Lu derebeyliğinin büyük müzik üstadına ders veriyordu. Dedi ki: "Müzik kolayca öğrenilebilir. Önce çalgı seslendirilir, sonra notasına göre parça çalınır ve bu böylece sürerek sona erer."
XXIV - İ kentinin (26) sınır korumanı, Üstatla tanışmak istedi. Dedi ki: "Büyük bir insan buraya geldiğinde, hep onlarla tanışma fırsatını bulurum." Onu Konfüçyüs'le tanıştırdılar. Dışarı çıktığında, koruman, "Arkadaşlar, Üstadımızın devlet hizmetinde olmayışından dolayı neden üzüntü duyuyorsunuz? Ülke uzun zamandan beri gerçek ilkelerinden uzaklaşmış bulunuyor. Bir gün 'Gök' Üstadımızı tahtadan yapılmış bir çan gibi kullanacaktır". (27)
XXV - Üstat, Shao ezgisinin (28) pek yetkin ve güzel olduğunu, (kral) Wu'nun müziğinin de çok güzel, ama yetkin olmadığını söyledi.
XXVI- Üstat dedi ki: "İnsanlar hoşgörülü olmazsa, törenlere önem verilmezse, cenaze törenlerinde gözyaşı dökülmezse, ben bunlara nasıl dayanayım?"
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
"Komşulara Karşı Erdemli Olmak"
I - Üstat dedi ki: "Erdemli davranışlar, komşuluğu pek iyi kılar. Bir kimse erdemin egemen olduğu bir yerde kalmak istemezse, o kimse akıllı kabul edilebilir mi?"
II - Üstat dedi ki: "Erdemli olmayan kimseler, uzun zaman yoksulluğa, sıkıntıya ve eğlenceye karşı koyamazlar. Erdem, erdem içinde yer alır. Akıllı olanlar bunu ararlar."
III - Üstat dedi ki: "İstenç, erdemin üzerine kurulursa nefret uyandırıcı davranışlar olmaz."
IV - Üstat dedi ki: "Gerçekten erdemli olan bir kimse başkalarını sevebilir ya da onlardan nefret edebilir."
V - Üstat dedi ki: "Zenginlik ve onur, herkesin istediği şeylerdir. Bunlar doğru bir yolda kazanılmazsa, pek çabuk yitirilir. Yoksulluk ve düşkünlük insanların nefret ettiği şeylerdir. İnsanlar dürüst davranmazlarsa, bunlardan kendilerini sıyırmalarının olanağı yoktur."
- " 'Büyük ve üstün insan' erdemden uzaklaşırsa, o iyi bir ün kazanabilir mi?"
- " 'Büyük ve üstün insan', iki yemek arasında bile erdeme aykırı davranamaz. İvedi anlarında bile ondan ayrılmaz ve tehlikeli zamanlarında da onu bırakmaz."
VI - Üstat dedi ki: "Erdemi seven birini henüz görmedim. Erdemden hoşlanmayan bir kimseden nefret edene daha raslamadım; erdemli bir kimse, bundan başka şeye değer vermez. Erdemli olmayandan nefret eden kimse, kendisine erdemsiz birinin yaklaşmasına engel olacak yolda erdemi yerine getirecektir."
- "Bir kimse, bir gün gücünü erdem için kullanabilecek mi? Onun gücünün bu yolda yeterli olmadığını hiçbir zaman görmedim."
- "Böyle bir olay olabilir; ama ben görmedim."
VII - Üstat dedi ki: "İnsanların yanlışları, sınıflarının özelliğidir. Bir insanın yanlışını görmekle, onun erdemli olduğunu anlayabilirsiniz."
VIII - Üstat dedi ki: "Bir kimse, sabahleyin 'Tao'yu işitse, akşamleyin yazıklanmadan ölebilir."
IX - Üstat dedi ki: "Taosu olan bir bilgin, kötü giysilerinden ve tatsız tuzsuz yemeklerinden dolayı utanç duyuyorsa, bu kimseye önem vermeye değmez."
X - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' dünyada bir şeye karşı ne düşkünlük gösterir, ne de onu küçümser. O, doğru olan şeyi izler."
XI - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' erdemi, küçük insansa rahatını düşünür. 'Üstün insan' yasalar konusunda kafasını çalıştırır; küçük insansa kendi çıkarını aramaya bakar."
XII - Üstat dedi ki: "Hep kendi çıkarını göz önünde tutmaya çalışan kimse, pek çabuk düşman kazanır."
XIII - Üstat dedi ki: "Ülke, toplum düzenlerine göre ve içtenlikle yönetilirse, bir karışıklık çıkabilir mi? Ülke içtenlikle yönetilirse, toplum kurallarına gerek kalır mı?"
XIV - Üstat dedi ki: "Yüksek bir konumda bulunmadığından dolayı telaşlanma. Asıl o konuma uygun olup olmayacağından dolayı endişe et."
XV - Üstat dedi ki: "Shan, benim öğretim her yeri kapsar." Öğrencisi Tsang yanıt verdi: "Evet."
- Üstat dışarı çıktı. Öğrencileri birbirine sordu: "O, bu sözleriyle neyi anlatmak istedi?" Tsang şu yanıtı verdi: "Üstadımızın öğretisi bağlılık ve iyilikseverliği içine alır."
XVI - Üstat dedi ki: " 'büyük ve üstün insan' yalnızca doğruluğu, küçük insansa yalnızca çıkarını düşünür."
XVII - Üstat dedi ki: "Değerli bir insan gördüğümüzde, onun gibi olmayı düşünmeliyiz. Değersiz bir kimseye rasladığımızdaysa, geri dönmeli ve kendimizi incelemeliyiz."
XVIII - Üstat dedi ki: "Ailenize hizmet ederken eleştirilerinizde incelikli olmalısınız. Sözlerinize aldırış etmediklerini görseniz bile, daha çok saygılı olmayı sürdürün. Bu sizi yorsa bile, kızmayın."
XIX - Üstat dedi ki: "Aileniz yaşıyorken uzak yerlere gitmeyin. Gitseniz bile belirli bir yeriniz olmalı."
XX - Üstat dedi ki: "Bir kimse üç yıl babasının yolundan giderse, ona 'Anaya babaya bağlı bir kimse' denir."
XXI - Üstat dedi ki: "Sevinç ve üzüntü anları için, ana ve babanın yaşı kesinlikle bilinmelidir."
XXII - Üstat dedi ki: "Eski insanlar sözlerinde aşırılığa kaçmamışlardır; çünkü yaptıkları işlerde başarıya erişemeyeceklerinden korkmuşlardır."
XXIII - Üstat dedi ki: " 'büyük ve üstün insan' sözlerinde dikkatli, davranışlarında ağırbaşlı olmalıdır."
XXIV - Üstat dedi ki: "Erdem olduğu yerde kalmamalı, komşuları da etkilemeli."
XXV - Üstat dedi ki: "Sakıngan davranışlarda, pek az yanılgı olur."
XXVI - Üstat dedi ki: "Hükümdara hizmet ederken, sürekli olarak ona yanlışını söylemek, o kimseyi gözden düşürür. Arkadaşlar arasında kırıcı sözler kullanmak, arkadaşlığın bozulmasına yol açar."
"Öğrenmek"
I - Üstat dedi ki: "Öğrenmek ve sonra bunu başkalarına öğretmek zevk verici bir şey değil midir?"
- "Uzak ülkelerden gelmiş arkadaşları olmak hoş değil midir?"
- "Kendisini tanımadıklarından dolayı kaygılanmayan bir kimse, 'büyük ve üstün insan' değil midir?"
II - Filozof Yu (1) dedi ki: "Ana babaya saygı ve kardeşlerine sevgi gösterip de öteki büyüklerine karşı kötü davranan insan pek azdır. Karışıklık çıkarmaktan hoşlanıp da büyüklerine karşı kötü davranışlarda bulunmak istemeyen kişi yok gibidir."
- "'Büyük ve üstün insan', kendini esas olan şeye verir. Bu esas şey ortaya çıkınca, 'gerçek ilkeler' gelişir; anaya babaya bağlılık ve kardeşlik sevgisi de kendini gösterir. Bunlar, 'İyilikseverlik'in kökü değil midir?"
III - Üstat dedi ki: "Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşamaz."
IV - Filozof Tsang (2) dedi ki: "Her gün kendimi üç nokta üzerinde yoklarım: Başkaları için bir iş görürken, acaba onlara bağlı mıyım? Arkadaşlarla konuşurken, içten miyim? Derslerden yeter derecede bilgi edinebildim mi?"
V - Üstat dedi ki: "Bin savaş arabası olan (büyük) bir ülkeyi yönetirken dikkatli, içtenlikli ve sonra ekonomik olmalı; insanlara karşı sevgi göstermeli ve halkı iyi bir yolda kullanmalı."
VI - Üstat dedi ki: "Bir genç, evinde anasına ve babasına bağlı ve öteki büyüklerine saygılı olmalıdır. Sonra, ciddi ve dürüst olmalı, herkese sevgi göstermeli ve iyi kimselerle arkadaşlık etmelidir. Fırsat bulduğu zaman da onların bilgi edinmesine yardım etmelidir."
VII - Tzu-hsia (3) dedi ki: "Bir kimse dış güzellikten çok iyi ahlaka değer verirse, ailesine hizmette en büyük çabayı gösterirse, efendisine (prensine) bütün yaşamınca bağlı kalabilirse, arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde içtense, o insan için 'bir şey bilmiyor' deseler de, ben onun bilgili olduğunu söylerim."
VIII - Üstat dedi ki: "Bir bilgin ağırbaşlı değilse, ona karşı saygı gösterilmez. Onun bilgisi de sağlam değildir."
- "Bağlılığı ve içtenliği birinci planda tut."
- "Kendine uygun olmayan kimselerle arkadaşlık etme."
- "Yanlışlarını düzeltmekten korkma."
IX - Filozof Tsang dedi ki: "Ana baba için yapılan cenaze törenlerine gereken dikkat gösterilirse, ölülere kurbanlar sunmak savsaklanmazsa, halkın erdemi kesinlikle yüksek düzeye erişir."
X - Tzu-ch'in, Tzu-kung'a (4) sordu: "Üstadımız bir ülkeye geldiğinde, o yerin hükümeti hakkında öğrenmediği şey kalmaz. O, bunları kendi mi öğreniyor, yoksa bu bilgiyi ona başkası mı veriyor?"
- Tzu-kung dedi ki: "Üstadımız bunları iyi yürekliliği, doğruluğu, nezaketi, ölçülülüğü ve her şeyi hoşgörürlüğüyle elde eder. Onun bu bilgiyi alma yöntemi başka insanlarınkinden farklı değil midir?"
XI - Üstat dedi ki: "Bir kimsenin babası yaşıyorken onun isteklerine bak. Babası ölünce onun davranışlarına dikkat et. O kimse, üç yıl babasının yolundan ayrılmazsa, ona 'ana babasına bağlı bir kimse' denir."
XII - Filozof Yu dedi ki: "Törenleri yerine getirirken düzenin değeri vardır. Eski kıralların gösterdiği yolda, bu en üstün bir nitelikti. Büyük küçük işlerde biz bu yolu izledik."
- "Bununla birlikte, bu her zaman yapılamamıştır. Bu düzen bilinirse, her şey yoluna girer; ama bu, yine törenlerle düzenlenmezse hiçbir şey yolunda gitmez."
XIII - Filozof Yu dedi ki: "Anlaşmalar, doğru olan şeye göre yapılırsa, verilen sözler yerine getirilir. Saygı yerinde gösterilirse ayıp ve utançlardan uzak kalınır. Böylece, birbirine bağlı olanlar saygıdeğer olurlar."
XIV - Üstat dedi ki: "Büyük ve üstün insan, yemekte karnının doyup doymayacağını düşünmez. Evinde rahatını aramaz. Yaptığı işlerde ağırbaşlı, konuşmalarında dikkatli bir kimsedir. O ilkesi olan kimseleri araştırır. Bu kimse için 'öğrenmeyi seven bir kimse' denebilir."
XV - Tzu-kung dedi ki: "Dalkavuk olmayan yoksul insanla, gururlu olmayan zengin bir kimse için bir şey söyleyebilir misiniz?" Üstat yanıt verdi: "Evet, söyleyebilirim; yalnızca onlar, yoksul ama mutlu, zengin ama terbiye ve incelikten ayrılmayan bir kimseyle karşılaştırılamazlar."
- Tzu-kung yanıt verdi: "Şiir kitabında (Shıh-ching) denmiştir ki, bir şeyi keserken törpüle, oyarken cilala. 'Anlaşıldığına göre, bu sözler, sizin söylediklerinizi aynen içeriyor demektir."
- Üstat dedi ki: "Sonunda seninle şiir üzerine konuşabilirim. Sana bir şey sorduğum zaman arkadan neyin geleceğini biliyorsun."
XVI - Üstat dedi ki: "İnsanların beni tanımamış olmalarından dolayı üzülme. Ben onları tanımadığım için üzülürüm."
İKİNCİ BÖLÜM
"Ülkeyi Yönetmek"
I - Üstat dedi ki: "Ülkesini erdemle yöneten kimse, yerini her zaman koruyabilen ve bütün yıldızların kendisine uyduğu kutup yıldızıyla karşılaştırılabilir."
II - Üstat dedi ki: "Şiir kitabında 300 parça şiir vardır; ama bir tümce hepsini içine alabilir: Kötücül düşüncelerin olmasın."
III - Üstat dedi ki: "Halk yasalarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya çalışacaklar; ama hiç utanç duymayacaklardır. Onlar erdemle yönetilir ve terbiye gerekleriyle yola getirilmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaklardır."
IV - Üstat dedi ki: "15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim."
- "30 yaşımda, istencime sahip olabildim."
- "40 yaşımda, kuşkulardan uzaklaştım."
- "50 yaşımda, 'göğün buyruğu'nu öğrendim."
- "60 yaşımda, seziş yoluyla her şeyi kavradım."
- "70 yaşımda, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğimin isteklerini yerine getirebildim."
V - Meng İ (5), "Anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu" sordu. Üstat yanıt verdi: "Onların sözünü dinlemek demektir".
- Daha sonra Fan Ch'ıh (6) ile giderken dedi ki: "Meng-sun (Meng İ) bana 'Ana babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğu'nu sordu. Ben de, 'Onların sözünü dinlemektir,' dedim."
- Fan Ch'ıh dedi ki: "Ne demek istiyorsunuz?" Üstat yanıt verdi: "Yaşarken, ailemize terbiye gereklerine göre hizmet etmeliyiz. Öldükleri zaman, tören kurallarına göre onları gömmeli ve kurbanlar sunmalıyız."
VI - Meng Wu da, (7) yine anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Ana baba, çocuklarının hastalanmasından korkarlar."
VII - Tzu-yü (8) de anaya babaya bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Bugünlerde anaya babaya bağlılık demek, bir kimsenin ailesini geçindirmesi olarak anlaşılıyor. Ama, köpek ve atlar da ayni şeyi yaparlar. Saygı olmazsa bunu ötekinden nasıl ayırt edebiliriz?"
VIII - Tzu-hsia da, anaya babaya sevgi ve bağlılığın ne olduğunu sordu. Üstat yanıt verdi: "Zorunluk ve biçim sorunudur. Ailesinin bir sıkıntısı olunca, genç çocuk bu sıkıntıyı üzerine alırsa, şarabını, yiyeceğini onların önüne koyarsa, bu anaya babaya sevgi ve bağlılık sayılmaz mı?"
IX - Üstat dedi ki: "Hui (9) ile bütün gün konuştum. Söylediklerimin hiçbirine karşı çıkmadı. Sanki budalaydı. Benden uzaklaşınca özel yaşamınızı inceledim. Bu her şeyi açıkça gösterdi; Hui budala değildi."
X - Üstat dedi ki: "Bir insanın yapacağı işlere bak:
- "Onun davranışlarına dikkat et."
- "Dinlendiği şeylere bak."
- "Bir insan kişiliğini nasıl gizleyebilir?"
XI - Üstat dedi ki: "Bir kimse, sürekli yeni bilgiler elde ederek eski bilgisini geliştirmeye çalışırsa, o kimse başkalarının öğretmeni olabilir."
XII - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' bir araç değildir."
XIII - Tzu-kung, "'üstün insan' kimdir?" diye sordu. Üstat yanıt verdi: "Konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur."
XIV - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' özgür düşüncelidir ve dar kafalı değildir. Ancak küçük bir insan dar kafalıdır ve özgür düşünceli değildir."
XV - Üstat dedi ki: "Düşünmeden öğrenmek, zaman yitirmektir. Bir şeyi öğrenmeden düşünce ileri sürmek, tehlikelidir."
XVI - Üstat dedi ki: "Yu, (10) sana bilginin ne olduğunu öğreteyim mi? Bir şey bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şey bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir."
XVII - Üstat dedi ki: "Garip öğretiler üzerinde çalışmak, gerçekten zararlıdır."
XVIII - Tzu-chang, (11) para kazanmak amacıyla bilgi edinmeye çalışıyordu.
- Üstat dedi ki: "Çok dinle, kuşkulandığın noktaları bir yana bırak ve sakınarak konuş; o zaman pek az yanlışın olur. Çok gör ve tehlikeli şeylerden uzaklaş ve davranışlarında sakıngan ol. O zaman pişman olmazsın. Bir kimse konuşmalarında ve davranışlarında az yanlış yaparsa, bu kimse kazanç yolundadır demektir."
XIX - Dük Ai (12) sordu: "Halkı söz dinler kılmak için ne yolda davranmalı?"
- Üstat yanıt verdi: "Doğruluktan ayrılma, yanlışlarını düzelt. İşte o zaman halk söz dinler. Yanlışlarını düzeltmezsen, doğruluktan ayrılırsan, o zaman halk söz dinlemez."
XX - Chi K'ang (13) sordu: "Halkın hükümdarlarına karşı saygılı olması, bağlılık göstermesi ve çok çalışması için, ne yapmalı?"
- Üstat yanıt verdi: "Halkı ağırbaşlılıkla yönetirse, ona saygı gösterirler. O (hükümdar), ailesine bağlı ve herkese karşı incelikliyse, ona bağlılık gösterirler. İyi yoldan gider ve elinden geldiğince öğretmeye çabalarsa, halkı çok çalışır."
XXI - Birisi Konfüçyüs'e dedi ki: "Neden devlet hizmetinde bir görev almıyorsunuz?"
- Üstat yanıt verdi: "Şiir kitabında anaya babaya bağlılık konusunda ne diyor? Sen ana ve babana bağlıysan, kardeşlik ödevini yapmış olursun. Bu davranış devleti etkiler ve aynı zamanda hükümetin kurulmasını sağlar. Şu halde, bir insan neden devlet hizmetinde görev alsın?"
XXII - Üstat dedi ki: Bilmiyorum, bir kimse nasıl oluyor da yalancılıkla işini başarabiliyor. Büyük ve küçük arabalar, nasıl oluyor da boyunduruk ve koşum olmadan gidebiliyor?"
XXIII - Tzu-chang, "Bin yıl sonraki işler bilinebilir mi?" diye sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Yin sülalesi, Hsia sülalesinin devlet düzenini izledi. (14) Onların bir şeyler aldığı ya da onlara bir şeyler eklediği bilinmektedir. Chou hanedanı Yin hanedanının düzenini izledi. (15) Onlardan neyin alındığı ya da onlara neyin eklendiği biliniyor. Belki bundan sonra gelenler, Chouları izleyeceklerdir. Yüzlerce yıl sonra bile olsa, Chouların işleri bilinecektir."
XXIV - Üstat dedi ki: "Kendisiyle ilgili olmayan bir ölüye sunu sunmak dalkavukluktur."
- "Doğru olan şeyi görmek ama yapamamak, korkaklıktır."
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
"Sekiz Sıra"
I - Konfüçyüs, kendi bölgesinde sekiz tür eğlence düzenleyen Chi ailesinin başkanı için dedi ki: "O, bu gibi işlere dayanabiliyorsa, dayanamadığı şey acaba nedir?"
II - Üç aile, kurban törenlerinin sonunda kapları kaldırırken Yung ilahilerini okurlardı.
- Üstat dedi ki: "Yardımcılar, prenslerdi; Göğün Oğlu (imparator) ciddi ve ağırbaşlıydı, sözlerini bu üç büyük ailenin tören salonunda söylemeye nasıl cesaret ederler?"
III - Üstat dedi ki: "Bir kimse erdemli değilse, dinsel törenlerle ne ilgisi olabilir? Bir kimsenin erdemi yoksa, müzikle nasıl ilgilenebilir?"
IV - Lin Fang (16), 'Törenlerde neye dikkat edilmesi gerektiğini' sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Bu gerçekten önemli bir soru."
- "Şölenlerde savurganlık yapmaktansa, tutumlu olmak daha iyidir. Yas törenlerindeyse üzüntüyü derinden göstermek, ilgisiz görünmekten daha iyidir."
V - Üstat dedi ki: "Kuzey'in ve Doğu'nun yabanıl boylarının da başkanları vardır. Ancak bizim hükümdarsız büyük ülkelerimizle karşılaştırılamazlar."
VI - Chi ailesinin Başkanı T'ai dağına (17) sunu sunacaktı.
- Üstat, Tsan- Yü'ye (18) dedi ki: "Onu bu işi yapmaktan alıkoyamaz mısın? Tsan Yü, "Hayır!" dedi. Üstat, "Ya! Demek T'ai dağının Lin Fang gibi anlayışsız olduğunu söylemek istiyorsun?"
VII - Üstat dedi ki: "Büyük ve üstün insan, kavga etmez. Ama, gerekirse de okla dövüşmez mi? Ama, o yine düşmanını selamlar ve şerefe içki içer. O savaşında bile yine üstün bir insandır."
VIII - Tzu-hsia, "Şiir kitabındaki, insanı kendinden geçirici gamzeli gülümseyişi, gözlerinin beyaz-siyah parlaklığı (güzelliği) ve renklerin yalınlığı sözleriyle ne demek isteniyor?" diye sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Renkleri saptarken yalın bir zemin hazırlamak gerekir."
- "Öyleyse, törenler daha sonra mı gelir?"
- Üstat yanıt verdi: "Ancak Shang benim ne demek istediğimi anlar. Şimdi onunla şiir konusunda konuşmaya başlayabilirim."
IX - Üstat dedi ki: "Hsia sülalesinin törenlerinden söz edebilirim; ama, Chiler konusunda bir şey söyleyemem. Yin hanedanının törenlerinden söz edebilirim; ama, Sung hanedanı (19) için söyleyecek bir sözüm yok. Çünkü onların kayıtları noksandır ve akıllı hükümdarları yoktur. Bunlara sahip olsalardı, konuşmalarında bunları kanıt olarak gösterebilirlerdi."
X - Üstat dedi ki: "En büyük törenlerde içki verildikten sonra, daha çoğunu görmeye dayanamıyorum."
XI - Biri, "Büyük kurban törenlerinin ne anlam taşıdığını" sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Bilmiyorum. Bunu anlatabilen bir kimse, bunu seyreder gibi (avucunu gösterir) kolayca imparatorluğu yönetebilecektir."
XII - O, ölülere sanki oradaymışlar gibi sunu sundu. Ruhlara da, sanki oradaymışlar gibi sunu sundu.
XIII - Wang-sun Chia, (20) "Ocağa saygı göstermek, batı-güney köşesine saygı göstermekten daha iyi değil midir?" sözlerinden ne anlaşıldığını sordu.
- Üstat yanıt verdi: "Göğü gücendiren bir kimsenin, dua edecek başka bir yeri olamaz."
XIV - Üstat dedi ki: "Chou sülalesi, önceki iki hanedanın kültüründen yararlanmıştır. Böylece o (Chou hanedanı), nasıl da yetkindir! Bunun içindir ki, ben Chouları izliyorum."
XV - Üstat büyük tapınağa girdiğinde, oradaki işleri sordu. Biri dedi ki: "Tsao'dan gelen bey oğlunun (yani, Konfüçyüs'ün) tören kurallarını bileceğini kim söyleyebilirdi. (21) O, büyük tapınağa girdi ve işler konusunda bilgi istedi.Üstat bu sözü duyunca dedi ki: 'İşte, törenlerin kuralı budur'."
XVI - Üstat dedi ki: "Ok atma sanatında, 'deri' asıl olan şey değildir. Çünkü insanların gücü eşit değildir. Bu, eski bir kuraldır."
XVII - Tzu-kung, her ayın birinci günü atalara kurban edilen koyunu ortadan kaldırmak istedi.
- Üstat dedi ki: "Tzu, sen koyunu seviyorsun; bense töreni seviyorum."
XVIII - Üstat dedi ki: "Bir hükümdara toplum kurallarına göre hizmet edilirse, halk ona dalkavukluk edildiğini düşünebilir."
XIX - Dük Ting, (22) "Bir hükümdarın adamlarını nasıl kullanması ve bu adamların hükümdarlarına nasıl hizmet etmeleri gerektiğini" sordu.
- Konfüçyüs yanıt verdi: "Bir hükümdar, adamlarını toplum kurallarına göre kullanmalı. Adamlarıysa ona bağlılıkla hizmet etmeliler."
XX - Üstat dedi ki: "Kuang Tsü şiiri neşe vericidir; ama kötü deyişli değildir. Üzüntüyü anlatır; ama, üzücü değildir. (23)
XXI - Dük Ai, Tsai Wo'ya, (23) "o ülkenin tanrısının sunağını sordu. Tsai Wo yanıt verdi: "Hsia hükümdarları buraya çam ağacı diktiler. Yin sülalesinin hükümdarları servi, Choularsa kestane ağaçları diktiler. Bunun anlamı, insanlara korku vermek demektir."
- Üstat bunu işitince dedi ki: "Yapılan işler konusunda konuşmak yersizdir. Nasıl sonuçlanacağı belli olan işler için gösteri yapmak anlamsızdır. Geçmiş şeyleri ayıplamaksa boştur."
XXII - Üstat dedi ki: "Kuang Chung (25) yeteneği az olan bir insandır."
- Biri dedi ki, "Bu, onun elisıkı olduğundan mı ileri gelmektedir?"
- Üstat, "Kuan'ın üç karısı vardır. Sonra, adamlarını da çok çalıştırmıyor. O, nasıl elisıkı bir insan olabilir?" diye yanıt verdi.
- "Kuan Chung toplum kurallarını biliyor muydu?"
- Üstat yanıt verdi: "Prenslerin saraylarının girişlerinde bir paravana vardır. Kwan'ın da böyle bir paravanası vardır. Prensler birbirlerini ziyaret ettiklerinde, önlerine özel masalar koyarlar. Burada içildikten sonra kapları ters çevirirler. Kwan da böyle yapar. Kwan toplum kurallarını biliyorsa, başkaları neden bilmesin?"
XXIII - Üstat, Lu derebeyliğinin büyük müzik üstadına ders veriyordu. Dedi ki: "Müzik kolayca öğrenilebilir. Önce çalgı seslendirilir, sonra notasına göre parça çalınır ve bu böylece sürerek sona erer."
XXIV - İ kentinin (26) sınır korumanı, Üstatla tanışmak istedi. Dedi ki: "Büyük bir insan buraya geldiğinde, hep onlarla tanışma fırsatını bulurum." Onu Konfüçyüs'le tanıştırdılar. Dışarı çıktığında, koruman, "Arkadaşlar, Üstadımızın devlet hizmetinde olmayışından dolayı neden üzüntü duyuyorsunuz? Ülke uzun zamandan beri gerçek ilkelerinden uzaklaşmış bulunuyor. Bir gün 'Gök' Üstadımızı tahtadan yapılmış bir çan gibi kullanacaktır". (27)
XXV - Üstat, Shao ezgisinin (28) pek yetkin ve güzel olduğunu, (kral) Wu'nun müziğinin de çok güzel, ama yetkin olmadığını söyledi.
XXVI- Üstat dedi ki: "İnsanlar hoşgörülü olmazsa, törenlere önem verilmezse, cenaze törenlerinde gözyaşı dökülmezse, ben bunlara nasıl dayanayım?"
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
"Komşulara Karşı Erdemli Olmak"
I - Üstat dedi ki: "Erdemli davranışlar, komşuluğu pek iyi kılar. Bir kimse erdemin egemen olduğu bir yerde kalmak istemezse, o kimse akıllı kabul edilebilir mi?"
II - Üstat dedi ki: "Erdemli olmayan kimseler, uzun zaman yoksulluğa, sıkıntıya ve eğlenceye karşı koyamazlar. Erdem, erdem içinde yer alır. Akıllı olanlar bunu ararlar."
III - Üstat dedi ki: "İstenç, erdemin üzerine kurulursa nefret uyandırıcı davranışlar olmaz."
IV - Üstat dedi ki: "Gerçekten erdemli olan bir kimse başkalarını sevebilir ya da onlardan nefret edebilir."
V - Üstat dedi ki: "Zenginlik ve onur, herkesin istediği şeylerdir. Bunlar doğru bir yolda kazanılmazsa, pek çabuk yitirilir. Yoksulluk ve düşkünlük insanların nefret ettiği şeylerdir. İnsanlar dürüst davranmazlarsa, bunlardan kendilerini sıyırmalarının olanağı yoktur."
- " 'Büyük ve üstün insan' erdemden uzaklaşırsa, o iyi bir ün kazanabilir mi?"
- " 'Büyük ve üstün insan', iki yemek arasında bile erdeme aykırı davranamaz. İvedi anlarında bile ondan ayrılmaz ve tehlikeli zamanlarında da onu bırakmaz."
VI - Üstat dedi ki: "Erdemi seven birini henüz görmedim. Erdemden hoşlanmayan bir kimseden nefret edene daha raslamadım; erdemli bir kimse, bundan başka şeye değer vermez. Erdemli olmayandan nefret eden kimse, kendisine erdemsiz birinin yaklaşmasına engel olacak yolda erdemi yerine getirecektir."
- "Bir kimse, bir gün gücünü erdem için kullanabilecek mi? Onun gücünün bu yolda yeterli olmadığını hiçbir zaman görmedim."
- "Böyle bir olay olabilir; ama ben görmedim."
VII - Üstat dedi ki: "İnsanların yanlışları, sınıflarının özelliğidir. Bir insanın yanlışını görmekle, onun erdemli olduğunu anlayabilirsiniz."
VIII - Üstat dedi ki: "Bir kimse, sabahleyin 'Tao'yu işitse, akşamleyin yazıklanmadan ölebilir."
IX - Üstat dedi ki: "Taosu olan bir bilgin, kötü giysilerinden ve tatsız tuzsuz yemeklerinden dolayı utanç duyuyorsa, bu kimseye önem vermeye değmez."
X - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' dünyada bir şeye karşı ne düşkünlük gösterir, ne de onu küçümser. O, doğru olan şeyi izler."
XI - Üstat dedi ki: " 'Büyük ve üstün insan' erdemi, küçük insansa rahatını düşünür. 'Üstün insan' yasalar konusunda kafasını çalıştırır; küçük insansa kendi çıkarını aramaya bakar."
XII - Üstat dedi ki: "Hep kendi çıkarını göz önünde tutmaya çalışan kimse, pek çabuk düşman kazanır."
XIII - Üstat dedi ki: "Ülke, toplum düzenlerine göre ve içtenlikle yönetilirse, bir karışıklık çıkabilir mi? Ülke içtenlikle yönetilirse, toplum kurallarına gerek kalır mı?"
XIV - Üstat dedi ki: "Yüksek bir konumda bulunmadığından dolayı telaşlanma. Asıl o konuma uygun olup olmayacağından dolayı endişe et."
XV - Üstat dedi ki: "Shan, benim öğretim her yeri kapsar." Öğrencisi Tsang yanıt verdi: "Evet."
- Üstat dışarı çıktı. Öğrencileri birbirine sordu: "O, bu sözleriyle neyi anlatmak istedi?" Tsang şu yanıtı verdi: "Üstadımızın öğretisi bağlılık ve iyilikseverliği içine alır."
XVI - Üstat dedi ki: " 'büyük ve üstün insan' yalnızca doğruluğu, küçük insansa yalnızca çıkarını düşünür."
XVII - Üstat dedi ki: "Değerli bir insan gördüğümüzde, onun gibi olmayı düşünmeliyiz. Değersiz bir kimseye rasladığımızdaysa, geri dönmeli ve kendimizi incelemeliyiz."
XVIII - Üstat dedi ki: "Ailenize hizmet ederken eleştirilerinizde incelikli olmalısınız. Sözlerinize aldırış etmediklerini görseniz bile, daha çok saygılı olmayı sürdürün. Bu sizi yorsa bile, kızmayın."
XIX - Üstat dedi ki: "Aileniz yaşıyorken uzak yerlere gitmeyin. Gitseniz bile belirli bir yeriniz olmalı."
XX - Üstat dedi ki: "Bir kimse üç yıl babasının yolundan giderse, ona 'Anaya babaya bağlı bir kimse' denir."
XXI - Üstat dedi ki: "Sevinç ve üzüntü anları için, ana ve babanın yaşı kesinlikle bilinmelidir."
XXII - Üstat dedi ki: "Eski insanlar sözlerinde aşırılığa kaçmamışlardır; çünkü yaptıkları işlerde başarıya erişemeyeceklerinden korkmuşlardır."
XXIII - Üstat dedi ki: " 'büyük ve üstün insan' sözlerinde dikkatli, davranışlarında ağırbaşlı olmalıdır."
XXIV - Üstat dedi ki: "Erdem olduğu yerde kalmamalı, komşuları da etkilemeli."
XXV - Üstat dedi ki: "Sakıngan davranışlarda, pek az yanılgı olur."
XXVI - Üstat dedi ki: "Hükümdara hizmet ederken, sürekli olarak ona yanlışını söylemek, o kimseyi gözden düşürür. Arkadaşlar arasında kırıcı sözler kullanmak, arkadaşlığın bozulmasına yol açar."
17 Yorumlar
NE SÖYLEDİĞİMİ ANLAYA BİLİRSİNİZ ANCAK NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜ ÖĞRENEMEZSİNİZ ÖMER????&/(
ne söylediği anlarsam nasıl bir düşünce yapısına sahip olduğunuda anlayabilirim.
belki düşündğünden çok farklı bişi söleyerek yanıltmak istyr..
işte bu ikiyuzluluktur bence coğu zaman da boyle yapılıyor işte, herkes gercek dusuncesını özgurce soyleyebılmelı ve savunabılme neden soyeldıklerımızle dusunduklerımız farklı olsun kısının dusunduklerıdır soyedıklerı dusunmeden konusuyorsa zaten soyelenecek bır sey yoktur,ancak menfaatını dusunen kısıler bunu yapar dusunur fakat farklı seyler soyler boyle bır zorunlulugu kabul etmıyorum bu zorunluluk olamaz ,olmamalı.. Neyı saklıyoruz ya da neyden korkuyoruz nereye kadar bu kelıme oyunları surcek ...
insanlar genel de direk olarak dusunduklerini solemezler zaten.dusuncelerimizi solerken aslinda kime soledigimizde onemlidir.ayni dusuncemizi farkli yapilarda olan iki kisiye farkli soleyebiliriz.cevre etkisi diyelim buna.zaten insanlar kendi olamiyor bu yuzden .cevreye gore kisilik gelistiriyorlar.kendi olanlar da felsefeyle ugrasior demekdir bence.
düşündüklerimizle ,yaptıklarımız evet herzaman farklıdır bunun nedeni insanların bakşı açısının sabit olup kendi geliştirmememisi ve enpati yapmadığı gibi sadce kendi doğrularıyla yaşayan egoist bir millet olmamızdan kaynaklanıyor.sorarım size bugün ünlü filozoflar neden ünlü olmuştır gerçekler sadce gerçekleri yansıttıklarından ve biz insanlar sanal alem yani gerçek olmayan hayatı doru gördğümüzden bence insanlar dürüstlükten korkar oldu çünki onları zarara uğrattıklarını benimsediler bende katılıyorumm buna ........
abdullah der ki; insan et ve kemikten ibaret değil, erdemi mutluluğu acıyı seviyi verenden boş değil, adına hayvan değil, insan denen gizli bir hazinenin
elbette bir yaradanı bir izleni yok değil. sevgiler....
ancak yaşanarak öğrenilir... emeği geçenlere teşekkürler
bu sözün üç farklı boyutu var diyebiliriz. 1. düşünmek:bazen insan çok şey düşünür ancak onu anlatamaz.kelimelerin kifayetsiz kalması diyebiliriz. 2. söylemek:insanlar düşündüklerini tam olarak mutlak bir şekilde karşı tarafa aktaramaz. ayrıca söylenenler düşüncenin elbise giymiş biçimidir.3. anlamak:bu boyut karşı tarafı ilgilendirir.(ne kadar bilirsen bil anlattıkların karşıdakinin anladığı kadardır. Mevlana)son olarak şunu diyeyim: söylediklerin düşündüklerin,anlaşılan düşündüklerin,düşündüklerin anlaşılan ve söylediklerin olmayabilir.
gariptir ki; insanlar doğrularından çok yanlışlarını savunurlar...
inciler
"Bizi anlayanlar, bizim içimizdeki bir şeylere de hükmederler"
-
Hiç kimseyi bildiğinin ötesinde yargılayamazsın ve bildiğin ne kadar az...
akıllı insanlar tarafından söylenen sözleri ezberleyin,yaşayın.gündelik yaşamınızda uygulayın onları,fakat olur olmaz yerlerde ezbere okumayın yoksa sırtına kitap vurulmuş bir eşek'ten farkınız kalmaz."
Kendi kılıfımızdan sıyrılıp dinleyebileydik anlayabilirdik az nebze, fakat hep kırmızı ışıkta geçip benlikçi kulaklarla dinledik .
Herşeyi bildiğini sanma! gerçekte çok bilgili olsanda kendine Cahilim diyebilecek cesaretin olmalı
ivan pavlov
doğru yalnı iyi kötü sevgi ahlak gökten dünyaya inmedi insanlık istedi kefetti bazen doğru bildiklerimiz yalnı yalnı bildiklerimiz doğru olur nasıl bazı zamanlar en iyiler en kötülerden en kötüler en iyilerden çıkıyorsa doğru ve yalnı göreceli değilmidir
Teşekkürler
Bati guney kosesine saygi gostermekten kasit nedir? 3.bolum XIII den bahsediyorum.