Yaptırımın Tanımı
|
— EMİLE DURKHEIM
Bir kurala uyulmadığı zaman genel olarak eylemci için üzücü sonuçlar oluşur. Bu üzücü sonuçlar içinde iki cinsi ayırdedebiliriz:
1) Bir kısmı karşı çıkma eyleminin otomatik bir sonucudur. Kuşkulu temaslardan kaçınmamı emreden sağlık kuralına karşı çıkarsam, bu eylemin sonuçlan otomatik olarak (hastalık gibi) oluşur. ...
2) Ama öldürmememi emreden kurala karşı geldiğim zaman eylemimi boşuna incelerim çünkü içinde hiçbir zaman kınamayı veya cezayı bulamayacağım; eylem ve sonucu arasında tam bir ayrışıklık vardır; analitik olarak cinayet kavramından en ufak kınama, yüzkarası kavramını çıkarmak olanaksızdır. Burada eylemi ve sonucunu biraraya getiren bağ, sentetik bir bağdır.
Eyleme sentetik bir bağla bu şekilde bağlanan sonuçlan yaptmm olarak adlandınyorum.... Ama bu kavramı derinleştirebiliriz. Yaptınmlar, bağlı olduklan eylemlerin analitik sonuçlan olmadıklanna göre, herhalde şu veya bu hareketi yaptığım için cezalandınlmıyorum, kınanmıyorum. Yaptınma yolaçan eylemimin özünde bulunan bir özellik değildir. Yaptmm, eylemin şu veya bu olmasından değil, eylemin onu yasaklayan kurala uygun olmayışından dolayı oluşmaktadır. Ve aslında, aynı hareketlerden oluşmuş, aynı maddesel sonuçlan olan aynı eylem, onu yasaklayan bir kuralın olup olmamasına göre ayıplanacak veya ayıplanmayacaktır. Bu şekilde normal zamanda cezalandırılan insan Öldürme savaş zamamnda cezalandırılmamaktadır, çünkü savaşta bunu yasaklayan bir kural yoktur. Bugün bir Avrupa toplumunda ayıplanan özde aynı olan bir eylem eski Yunan'da ayıplanmamıştır. Çünkü bu eylem eski Yunan'da hiçbir kurala karşı gelmiyordu.
Böylece yaptırımın daha derin bir kavramına varmış oluyoruz: yaptırım, eylemin içeriğinden değil, eylemin önceden konmuş bir kurala uygun olmamasından ileri gelen, eylemin bir sonucudur. Önceden konmuş bir kural olduğu ve eylem bu kurala karşı geldiği için yaptırımcı neden olur.
Bir kurala uyulmadığı zaman genel olarak eylemci için üzücü sonuçlar oluşur. Bu üzücü sonuçlar içinde iki cinsi ayırdedebiliriz:
1) Bir kısmı karşı çıkma eyleminin otomatik bir sonucudur. Kuşkulu temaslardan kaçınmamı emreden sağlık kuralına karşı çıkarsam, bu eylemin sonuçlan otomatik olarak (hastalık gibi) oluşur. ...
2) Ama öldürmememi emreden kurala karşı geldiğim zaman eylemimi boşuna incelerim çünkü içinde hiçbir zaman kınamayı veya cezayı bulamayacağım; eylem ve sonucu arasında tam bir ayrışıklık vardır; analitik olarak cinayet kavramından en ufak kınama, yüzkarası kavramını çıkarmak olanaksızdır. Burada eylemi ve sonucunu biraraya getiren bağ, sentetik bir bağdır.
Eyleme sentetik bir bağla bu şekilde bağlanan sonuçlan yaptmm olarak adlandınyorum.... Ama bu kavramı derinleştirebiliriz. Yaptınmlar, bağlı olduklan eylemlerin analitik sonuçlan olmadıklanna göre, herhalde şu veya bu hareketi yaptığım için cezalandınlmıyorum, kınanmıyorum. Yaptınma yolaçan eylemimin özünde bulunan bir özellik değildir. Yaptmm, eylemin şu veya bu olmasından değil, eylemin onu yasaklayan kurala uygun olmayışından dolayı oluşmaktadır. Ve aslında, aynı hareketlerden oluşmuş, aynı maddesel sonuçlan olan aynı eylem, onu yasaklayan bir kuralın olup olmamasına göre ayıplanacak veya ayıplanmayacaktır. Bu şekilde normal zamanda cezalandırılan insan Öldürme savaş zamamnda cezalandırılmamaktadır, çünkü savaşta bunu yasaklayan bir kural yoktur. Bugün bir Avrupa toplumunda ayıplanan özde aynı olan bir eylem eski Yunan'da ayıplanmamıştır. Çünkü bu eylem eski Yunan'da hiçbir kurala karşı gelmiyordu.
Böylece yaptırımın daha derin bir kavramına varmış oluyoruz: yaptırım, eylemin içeriğinden değil, eylemin önceden konmuş bir kurala uygun olmamasından ileri gelen, eylemin bir sonucudur. Önceden konmuş bir kural olduğu ve eylem bu kurala karşı geldiği için yaptırımcı neden olur.
1 Yorum
Yani eylemin haklı olduğu zamanlar da vardır.Yaptırımın sebebi eylem değil, eylemin kurala karşı gelmesidir.Genel olarak eylemin haksız olduğu durumlar baz alınarak, toplumun gelişimi için en uygun kurallar seçilmeye ya da oluşturulmaya çalışılmıştır.Her kural doğru olmadığı gibi doğru olanlar günlük hayatta edinilen deneyimlerle ortaya çıkmıştır.Akıllı yöneticiler her zaman akıllı çözümler meydana getiremeyebilir.Veya alışkanlıktan-geleneklerden doğan kurallar doğruluğa engel olabilir ki bu da kurala karşı eylemin aslında her zaman yanlış olmadığının bir kanıtıdır.
Bir kural toplum için yararlı olabilir fakat bireyin özgürlüğüne sınır koyar ve akıllı insanların keşfedilmeden harcanmasına yol açar.
Doğada her şeyin bir zıttı vardır zeki/aptal, büyük/küçük, uzun/kısa, ters/düz.
Her iyinin yanında kötüler de olacaktır elbette.
Bu kötü insanların yapacakları ihtimaline karşı toplumu sınırlandırarak iyi insanların da yapacaklarını sınırlıyorlar.Gelişimi engelleyen faktörlerden biri de budur.
Tamamen özgürlükse birbirinin iyiliğini düşünmeyen insanlar yüzünden toplumda kaosa neden olur.Bencillik, olandan olmayana aktarımdır.Bu ilk başta mantıklı gelebilir yani toplumun hepsi eşit ekonomik, sosyal vs. haklara sahip olabilir ama iki madde arasındaki ısı alış-verişine benzemez!
Mağlesef bencillik pasif difüzyondan ziyade aktif taşımaya girer ki eşitlendiği halde aynı yöne aktarım devam etsin.İnsanlar arasında mutlaka bir akış vardır.Bu akışı durduramayız.
İyilik-kötülük derecesini gösteren ibre sürekli oynamaktadır.Özgürlük miktarı arttırılırsa ibre daha şiddetli oynamaya başlar ve yerinden çıkar.
Dünyada cingan çıkar, savaş çıkar(zaten var ama daha şiddetli).Tükenen kaynaklarla birlikte 3. dünya savaşı yakındır.Her ülke kendi menfaatleri doğrultusunda çalışır.Gelir elde eden ülke aç ülkelere yardım kayısı çekmeden daha iyisini kazanmaya çalışır.
bir insan adam öldürebilir.Bunda haklı olabilir de olmayabilir de.Karısını ve çocuklarını öldüren bir adamı öldüren bir adam, o adamın ceza olarak bunu hak ettiğini düşünmüştür.Ama asalara göre öyle değildir.Çünkü yasalar, bireyi düşünmez, sadece sonuca bakar.Yine aynı yere döndük.Eylemimiz ölümü hak ettiğini düşündüğümüz bir insanın cezasını vermek, kural ise bu veya şu gerekçeyle adam öldürmek suçtur.
Aynı yaptırım, haklı olabilir de.Örneğin bir adamın karısını ve çocuğu öldüren bir adamdan bahsetmiştik.Bu adam haksızdır ve yasalar bu sefer haklı çıktı.Öldüren adama göre düşünürsek o da kendince haklı olabilir.Zevk için öldürmesi de hak olabilir.O zaman hak nedir?
Önce bunun tanımını yapalım.Hak tüm insanların yarına olan mı? Adil paylaşıma da hak diyebiliriz.Buna göre en adil olan öldüren adamın haksız olduğudur.
Demek ki yaptırım doğru veya yanlış olduğu durumlar vardır.