İHVÂN-I SAFA FELSEFESİNDE SAYILARIN GİZEMİ ÜZERİNE BİR ÇÖZÜM DENEMESİ - 4
|
"İki"
İki'yi mutlak ilk sayı kabul eden İhvân'a göre, onunla bütün sayıların yarısı sayılalilir. Ancak sayılabilecek olan sayılar tek sayılar değil, çift sayılar olmalıdır. Dolayiıyla bir'in, sayıların aslı (ilkesi) olması nedeniyle iki'inin özelliği, kesinlikle ilk sayı olması ve bütün çift sayıların paydası olmasıdır. Sayıların asıl unsuru ve kökeni olan bir'in bir'e eklenmesiyle iki elde edilir. Bir başka ifadeyle söylersek, iki, bir'in iki kere tekrarıdır. Aynı zamanda iki, çift sayıların ilkidir.
Öte yandan yine bu nedenledir ki filozoflar ve bilgeler cisimden madde (hyle) ve süret biçiminden söz etmişlerdir; bir kısmı da aydınlıktan ve karanlıktan söz etmişlerdir; bazıları müsbet ve menfi; bazıları maddi ve manevi; bazıları Levh-i Mahfuz ve Kalem, bazıları akıl ve coşku; bazıları aşk ve nefret; bazıları hareket ve hareketsizlik; bazıları kevn ve fesâd; bazıları bu dünya ve öteki dünya; bazıları illet ve malul; bazıları başlangıç ve son; bazıları da daralma ve genişleme demişlerdir.
İhvân'a göre " her şeyden de çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız" (51 Zâriat, 49) ilahi ilkesinden hareket ederek tabiatta buna benzer daha bir çok ikilikler ve zıtlıklar bulunabiliceğinden bahseden İhvan, bu ikilik ve zıtlıkları şöyle sıralar: Hareket eden ve duran cisimler; zahir ve batın; yüksek ve alçak; içeri ve dışarı; ince ve kalın; sıcak ve soğuk; ıslak ve kuru; eksik ve fazla; canlı ve cansız; konuşkan ve suskun; erkek ve dişi, ve bunun gibi bir çift oluşturan bütün zıtlıklar hayvan olsun bitki olsun bu bütün varlıklar için gerekli bir şarttır. (İkilik) hayat ve ölümdür; uyku ve uyanıklıktır; sağlık ve hastalıktır; sevinç ve acıdır; bolluk ve kıtlıktır; neşe ve hüzündür; mutluluk ve kederdir; refah ve sefalettir; fayda ve zarardır; iyi ve kötüdür; iyi talih ve kötü kaderdir; ...
İhvan, bu ikili düzeni, ilâhî yasanın, sosyal ve dinî kurumların temel kavram ve özelliklerine de uyarlamaktadır. Şöyle ki; emir ve yasak; tergib ve terhib; çekicilik ve iticilik; itaat ve isyan; övünç ve utanç; ceza ve ödül; helal ve haram; sınırlar ve ruhsatlar; doğru ve yanlış; iyi ve kötü; doğruluk ve yalan; hakikat ve batıl.
"Üç "
Üç, İhvân'a göre, tek sayıların mutlak ilk sayısıdır. Onunla tek ve çift sayıların üçte biri sayılabilir. O halde üç'ün özelliği, ilk tek sayı ve hem tek hem de çift bütün sayıların, üçte birinin paydası olmasıdır.
"Dört"
Kare sayıların birincisi (ilki) dört sayıdır. Buna göre dört'ün özelliği, İhvan için, ilk kare sayı olmasıdır. Dört, aynı zamanda kendisiyle çarpıldığında kendisinin kare kökünü verir. 'Bununla birlikte dört, çift sayıların ikincisidir.
Bir bütün olarak ele alındığında sayıların, dünyayı anlamaya, insanı ruhun bilgisine, ruhani dünya ve mutlak varlık olan Allah'ın bilgisine götüren ipuçları olarak onların hizmet edebilmelerini sağlayan belli başlı fiziksel ve metafıziksel özelliklere sahip oldukları söylenir. Buna göre, dört sayısı Yaratıcı, külli ruh ve ilk maddeden müteşekkil ruhanî alemin dört misli realitesini yansıtan Tanrı eliyle kurgulanmıştır. Nedeni, Tanrı'nın, dört sayısını, temel 'doğalar' veya klasik fiziğin ilk nitelikleri, huy ve mizaçlar mevsimler, yeryüzünün dört bucağı vs'den oluşması, kısaca dörtlerin tümünü ya da dört katların bütününü içine alması için öğeleri harekete geçirmesidir.
Sayıların tek-çift, rasyonel-irrasyonel, ve buna benzer özelliklerini konu alan diğer bir çalışmada İhvan, sayılan dört gruba ayırır: birler, onlar, yüzler ve binler (aynı Çinliler gibi) ve bu dörtlü ayırımı tabiat'ın her yerinde gördükleri dörtlü ayrıma bağlarlar:
"Tanrı, Tabiat'taki her şeyi dört grup halinde yarattı. Mesela sıcaklık ve soğukluk, kuruluk ve nemlilikten oluşan dört fizikî özellik: ateş, hava, su ve topraktan meydana gelen dört unsur: kan, balgam, san ve kara safradan oluşan dört salgı: dört mevsim... dört esas yön; metaller, bitkiler, hayvanlar ve insanlardan oluşan dört ürün."
Sayı yahut çokluk birin toplanmasından doğar ki, bu yüzden onun "sayının ilkesi" olduğu söylenir. Asıl tam sayılardan 4 (dört) sayısı sadece matematik yahut aritmetikte değil, fakat aynı zamanda bir bütün olarak alemin terkibinden tamamen kendi başına bir yer işgal eder. Nitekim "Allah, tabiî nesnelerin çoğunu dörder dörder yaratmıştır"; dört unsur (ateş, hava, su ve toprak), ilk dört keyfiyet (sıcaklık, soğukluk, yaşlılık ve kuruluk), dört karışım (kan, balgam, kara ve sarı safra), dört sayı basamağı (birler, onlar, yüzler, binler), bedenin dört bileşeni (et, kemik, sinir, damar), dört mevsim (ilkbahar, yaz, sonbahar, kış), dünyanın dört yönü (doğu, batı, kuzey, güney) vb. Bunun hikmeti şudur ki Bari Tealâ tabii varlıkların, aynı şekilde dörtlü bir grup oluşturan tabiat üstü varlıklara; yani, Tanrı, Küllî Akıl, Küllî Nefs ve İlk Madde'ye mutabık olmasını dilemiştir.
Bundan başka Tanrı'mn alemdeki cüz'î varlıkların çokluğuna nispeti; Nefs'in varlıklara nispeti üç'ün sayıya nispeti ve İlk maddenin varlıklara nispeti de Dört'ün sayıya nispeti gibidir.
İhvan, alemdeki sistemi sayısal değerlerle açıklamalarında o kadar ileri gidiyor ki, örneğin sayıların "birler, onlar, yüzler ve binler" şeklinde dört derece teşkil etmesini de sayı biliminin kendi yapısından kaynaklanan bir gereksinim olarak değil de, alemdeki sistemi ön plâna çıkararak, sayısal değerlerin alemdeki tabiî şeylerin derecelerine uygunluğunu sağlamak amacıyla bilginlerin bunu böyle düzenlediklerini kabul ederler. Tabiî şeylerin çoğunu Tanrı İhvân'a göre dörtlü yapmıştır. Sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve yaşlık şeklindeki dört nitelik; toprak, su, hava ve ateşten ibaret dört unsur; dört mevsim; dört yön; maden, bitki, hayvan ve insan alemleri... bu benzerliğin örneklerindendir. "Maden, bitki ve hayvan alemleri" şeklinde geçen aynrn (aslında bu tasnifte insan, hayvan alemi içinde düşünülmüştür), burada dörtlü sisteme uydurulmak gayesiyle, insan alemi ayrıca belirtilerek dörtlü olarak geçmektedir. Bu da İhvân'ın, alemdeki düzeni sayılardaki düzene uydurma çabasının ve ondaki düzeni, gerektiğinde sayı düzenine göre değiştirebildiklerinin ifadesidir. Sayılardaki dörtlü sistem de, alemdeki bu düzenden esinlenerek konmuştur. Bu tabiî şeylerin dörtlü bir sisteme tâbi olmalarının nedeni ise İhvân'a göre, kendilerinden üstün olan ruhanî varlıkların dörtlü oluşuna uygunluklarının sağlanmasıdır.
Cismanî olmayan bu ruhanî varlıklar dört derecedir: Tanrı, Küllî-Faal Akıl, Küllî Nefs ve İlk madde. Bunların birbirine ve daha sonraki cismanî varlıklara oranı gibidir. İhvan Tanrı'yı maddî-manevî bütün varlıkların nedeni olarak görmekle beraber, bu ruhanî dörtlü "yakın neden" ve "aracı varlık" olarak bütün maddî alemin varlık sebebidir. Tıpkı birler, onlar, yüzler ve birileriyle bütün sayıların ilk dört sayıya dayanması gibi.
Bu sistemini, İhvan, matematiksel dille formüle ederek ilk dört varlığın sayısal değerlerle ifade edilişini şöyle gösterir:
1 (Tanrı)
1+1=2 (Küllî Akıl)
1+2=3 (Küllî Nefs)
1+3=4 (İlk Madde)
Yine onlara göre diğer varlıkların ilk dört prensipten oluşunun sayısal ifade edilişi de şöyledir:
4+1=5 (Tabiat)
4+2=6 (Cisim)
4+3=7 (Felek)
4+3+1=8 (Unsurlar, elementler)
4+3+2=9 (bileşikler: madenler, bitkiler, hayvanlar)
"Beş "
İhvân'a göre, beş'in özelliği, ilk dairesel sayı olmasıdır.' Beş'e dönüşlü sayı da denir. Çünkü kendisiyle çarpıldığı taktirde hep kendini verir. Beş ile çarpılan sayı da kendisiyle çarpıldığında yine beşe dönüşür. Bu yüzden küresel sayı da denir. Bununla birlikte beş, üç'ten sonra tek sayıların ikincisidir.
"Altı"
Altı sayısının özelliği, tam sayıların ilki olmasıdır. Buna göre altı, ilk tam sayıdır. Nedeni, parçalarının birer birer toplanması halinde kendisini vermesidir. Altı kendisiyle çarpıldığında yine kendisini verirse de bu sürekli böyle devam etmez.
"Yedi"
Yedi sayısının özelliği, ilk kâmil sayı kabul edilmesidir. Bu durumda yedi, yetkin (kâmil) sayıdır. Bu adı almasının nedeni, ilk tek sayı ile ikinci çift sayının toplamı olmasındandır. Bilindiği gibi ilk çift sayı iki, ikincisi dörttür. İlk tek sayı da üç, ikincisi beştir. Yedi ise bunların toplamından meydana geldiğinden yetkin sayıdır. Ve bu özellik yediden önceki başka hiçbir sayıda yoktur.
"Sekiz"
Sekiz'in özelliği ilk kübik olmasıdır. ^ Çünkü o, iki olan kökü, onu sekiz yapan dört'ün iki katıyla, çoğaltılır. Onun ilk kesin sayı olduğu da söylenebilir; çünkü, bir dizi düzlemlerden oluşur. Düzlemler de birbirine yakın çizgilerden müteşekkildir. Çizgi, en küçük varlık sekiz parçadan oluşsun diye, minimum, iki noktadan ve iki en küçük varlığından ibarettir. Çünkü, eğer çizgiyi iki kat çoğaltırsak, dört parçadan mürekkep bir düzlemimiz olur. Fakat düzlemi kendi kenarlarından biriyle çoğaltacak olursak, tam olarak toplam sekiz parçamız veya uzunluğuna iki genişlik ve derinliğine iki parçamız olacak.
"Dokuz"
Dokuz'un özelliği, tek kare sayıların ilki ve bir basamaklı sayıların sonuncusu olmasıdır. Şu halde dokuz, ilk tek kare ve birler hanesinin sonudur. Üç'ün üç'le çarpımı dokuz'dur.
"On"
On sayısının özelliği, onlu sayı sisteminin ilki olmasıdır. On sayısı kuvvet bakımından dörde eşittir. Çünkü birden dörde kadar olan sayıların toplamı on etmektedir. On, onlular'ın ilkidir. Bir'in bir basamaklıların ilki olması gibi, on da onlu sayıların ilkidir. Bu bir izaha gerek kalmayacak kadar açık bir olgudur. Bu açıdan on, özellik bakımından bir'e benzer. Daha önce belirttiğimiz gibi, iki'nin yansının "bir" olması gibi, yirmi'nin yarısı da on'dur.
"Onbir"
Onbir'in özelliği, ilk sessiz sayı olmasıdır.
"Oniki"
Oniki sayısının özelliği, artan ilk sayı olmasıdır. Kendisini meydana getiren sayıların (onbir ve bir'in) birleşmesinden meydana geldiğinden dolayı oniki'ye artan sayı denilmiştir. Bu açıdan artan sayıların ilkidir.
Sayının özellikleriyle ilgilenmek yerine şunu belirtmek gerekir ki, müellif tek tek yahut birlikte saytlann özelliklerinin, nasıl varhklann zâti karakteristikleri olarak görüldüklerini tasvir etmek suretiyle Fisagoryen ve sözde -Fisagoryen sayıların özellikleri anlayışlarını büyük ölçüde geliştirir. Eşyanın bu hususiyetleri bizim sayı anlayışımızdan yahut onu tertip etme tarzımızdan değil, fakat eşyanın sayının tatbik edilebileceği gerçek mahiyetinden doğar.
Böylesi özelliklerin geliştirildiği keyfîlik hareketine bir örnek olarak tek ve çift sayıdan meydana gelmesi sebebiyle kâmil sayı denilen yedi'ye işaret edelim; zira o ilk tek sayı (3) ile bir çift sayı olan dört(4)'ün, aynca ilk çift sayı ile bir tek sayı beş (5)'in ve nihayet sayının ilkesi bir(l)'le "tam" sayı (6)'nın toplamlarının yekûnudur. Diğer taraftan sekize küb denir, çünkü eğer onun kökü olan iki, karesi olan dört'le çarpılırsa netice sekizdir. Ayrıca sekiz ilk mücessem (solid) sayıdır, zira cisim, satıhlardan ve satıh bir çok çizgiden meydana gelir. En basit çizgi olan sekiz parçadan meydana gelir. Eğer çizgiyi kendisiyle çarparsak bu dört parçadan ibaret olan sathı meydana getirir. Öte yandan sathı iki kenanndan biriyle çarparsak bu derinliği meydana getirecektir, bu suretle toplam sekiz olacaktır.
Sayılar "Tabiat Kitabı"na bu kadar yakın olduğuna göre, onlar aynı şekilde "Vahiy kitabıyla, yani İslâm Vahyinin dili olan Arap alfabesinin harfleriyle de ilgili olmalıdırlar. Bu bağlamda İhvan, -İslâm'dan önce Arapların alfabetik sembollerle ifade edilen sayı sisteminin bir benzeri şeklinde- harflerin sayısal değerlerini şöyle belirler:
Yaratılışla sudûru bağdaştırmaya çalışan İhvan için, -aşağıda bahsedileceği gibi - sayıların varlık hiyerarşisinde karşılıkları vardır. Onlara göre bu kapsamda Tanrı 1 sayısına, Akıl 2 sayısına, Nefs 3 sayısına, Heyula 4 sayışma, Tabiat 5 sayısına, Cisim 6 sayısına, Felek 7 sayısına, Erkan (Feleğin derinliğinde bulunur) 8 sayısına ve Erkan (hava,su, ateş, toprak unsurları) dan ortaya çıkan varlıklar da son olarak 9 sayısına tekabül etmektedirler. Sonuncu varlıklar madenler, bitkiler ve hayvanlardır. 9 sayısı teklik ve birlik (ahad) mertebesininin sonudur. Küllî varlıklar böylece dokuz mertebedir. Cüz'î varlıklar ise, bunlara dahildir. Demek ki insan nefsi ve varlığı bu dokuz mertebe içinde yer almaktadır.
Özetle, İhvân-ı Safa, sayılarla yaratılış ve sudur (feyz) arasında sağlam bir bağ kurma girişiminde bulunmaktadır.
İki'yi mutlak ilk sayı kabul eden İhvân'a göre, onunla bütün sayıların yarısı sayılalilir. Ancak sayılabilecek olan sayılar tek sayılar değil, çift sayılar olmalıdır. Dolayiıyla bir'in, sayıların aslı (ilkesi) olması nedeniyle iki'inin özelliği, kesinlikle ilk sayı olması ve bütün çift sayıların paydası olmasıdır. Sayıların asıl unsuru ve kökeni olan bir'in bir'e eklenmesiyle iki elde edilir. Bir başka ifadeyle söylersek, iki, bir'in iki kere tekrarıdır. Aynı zamanda iki, çift sayıların ilkidir.
Öte yandan yine bu nedenledir ki filozoflar ve bilgeler cisimden madde (hyle) ve süret biçiminden söz etmişlerdir; bir kısmı da aydınlıktan ve karanlıktan söz etmişlerdir; bazıları müsbet ve menfi; bazıları maddi ve manevi; bazıları Levh-i Mahfuz ve Kalem, bazıları akıl ve coşku; bazıları aşk ve nefret; bazıları hareket ve hareketsizlik; bazıları kevn ve fesâd; bazıları bu dünya ve öteki dünya; bazıları illet ve malul; bazıları başlangıç ve son; bazıları da daralma ve genişleme demişlerdir.
İhvân'a göre " her şeyden de çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız" (51 Zâriat, 49) ilahi ilkesinden hareket ederek tabiatta buna benzer daha bir çok ikilikler ve zıtlıklar bulunabiliceğinden bahseden İhvan, bu ikilik ve zıtlıkları şöyle sıralar: Hareket eden ve duran cisimler; zahir ve batın; yüksek ve alçak; içeri ve dışarı; ince ve kalın; sıcak ve soğuk; ıslak ve kuru; eksik ve fazla; canlı ve cansız; konuşkan ve suskun; erkek ve dişi, ve bunun gibi bir çift oluşturan bütün zıtlıklar hayvan olsun bitki olsun bu bütün varlıklar için gerekli bir şarttır. (İkilik) hayat ve ölümdür; uyku ve uyanıklıktır; sağlık ve hastalıktır; sevinç ve acıdır; bolluk ve kıtlıktır; neşe ve hüzündür; mutluluk ve kederdir; refah ve sefalettir; fayda ve zarardır; iyi ve kötüdür; iyi talih ve kötü kaderdir; ...
İhvan, bu ikili düzeni, ilâhî yasanın, sosyal ve dinî kurumların temel kavram ve özelliklerine de uyarlamaktadır. Şöyle ki; emir ve yasak; tergib ve terhib; çekicilik ve iticilik; itaat ve isyan; övünç ve utanç; ceza ve ödül; helal ve haram; sınırlar ve ruhsatlar; doğru ve yanlış; iyi ve kötü; doğruluk ve yalan; hakikat ve batıl.
"Üç "
Üç, İhvân'a göre, tek sayıların mutlak ilk sayısıdır. Onunla tek ve çift sayıların üçte biri sayılabilir. O halde üç'ün özelliği, ilk tek sayı ve hem tek hem de çift bütün sayıların, üçte birinin paydası olmasıdır.
"Dört"
Kare sayıların birincisi (ilki) dört sayıdır. Buna göre dört'ün özelliği, İhvan için, ilk kare sayı olmasıdır. Dört, aynı zamanda kendisiyle çarpıldığında kendisinin kare kökünü verir. 'Bununla birlikte dört, çift sayıların ikincisidir.
Bir bütün olarak ele alındığında sayıların, dünyayı anlamaya, insanı ruhun bilgisine, ruhani dünya ve mutlak varlık olan Allah'ın bilgisine götüren ipuçları olarak onların hizmet edebilmelerini sağlayan belli başlı fiziksel ve metafıziksel özelliklere sahip oldukları söylenir. Buna göre, dört sayısı Yaratıcı, külli ruh ve ilk maddeden müteşekkil ruhanî alemin dört misli realitesini yansıtan Tanrı eliyle kurgulanmıştır. Nedeni, Tanrı'nın, dört sayısını, temel 'doğalar' veya klasik fiziğin ilk nitelikleri, huy ve mizaçlar mevsimler, yeryüzünün dört bucağı vs'den oluşması, kısaca dörtlerin tümünü ya da dört katların bütününü içine alması için öğeleri harekete geçirmesidir.
Sayıların tek-çift, rasyonel-irrasyonel, ve buna benzer özelliklerini konu alan diğer bir çalışmada İhvan, sayılan dört gruba ayırır: birler, onlar, yüzler ve binler (aynı Çinliler gibi) ve bu dörtlü ayırımı tabiat'ın her yerinde gördükleri dörtlü ayrıma bağlarlar:
"Tanrı, Tabiat'taki her şeyi dört grup halinde yarattı. Mesela sıcaklık ve soğukluk, kuruluk ve nemlilikten oluşan dört fizikî özellik: ateş, hava, su ve topraktan meydana gelen dört unsur: kan, balgam, san ve kara safradan oluşan dört salgı: dört mevsim... dört esas yön; metaller, bitkiler, hayvanlar ve insanlardan oluşan dört ürün."
Sayı yahut çokluk birin toplanmasından doğar ki, bu yüzden onun "sayının ilkesi" olduğu söylenir. Asıl tam sayılardan 4 (dört) sayısı sadece matematik yahut aritmetikte değil, fakat aynı zamanda bir bütün olarak alemin terkibinden tamamen kendi başına bir yer işgal eder. Nitekim "Allah, tabiî nesnelerin çoğunu dörder dörder yaratmıştır"; dört unsur (ateş, hava, su ve toprak), ilk dört keyfiyet (sıcaklık, soğukluk, yaşlılık ve kuruluk), dört karışım (kan, balgam, kara ve sarı safra), dört sayı basamağı (birler, onlar, yüzler, binler), bedenin dört bileşeni (et, kemik, sinir, damar), dört mevsim (ilkbahar, yaz, sonbahar, kış), dünyanın dört yönü (doğu, batı, kuzey, güney) vb. Bunun hikmeti şudur ki Bari Tealâ tabii varlıkların, aynı şekilde dörtlü bir grup oluşturan tabiat üstü varlıklara; yani, Tanrı, Küllî Akıl, Küllî Nefs ve İlk Madde'ye mutabık olmasını dilemiştir.
Bundan başka Tanrı'mn alemdeki cüz'î varlıkların çokluğuna nispeti; Nefs'in varlıklara nispeti üç'ün sayıya nispeti ve İlk maddenin varlıklara nispeti de Dört'ün sayıya nispeti gibidir.
İhvan, alemdeki sistemi sayısal değerlerle açıklamalarında o kadar ileri gidiyor ki, örneğin sayıların "birler, onlar, yüzler ve binler" şeklinde dört derece teşkil etmesini de sayı biliminin kendi yapısından kaynaklanan bir gereksinim olarak değil de, alemdeki sistemi ön plâna çıkararak, sayısal değerlerin alemdeki tabiî şeylerin derecelerine uygunluğunu sağlamak amacıyla bilginlerin bunu böyle düzenlediklerini kabul ederler. Tabiî şeylerin çoğunu Tanrı İhvân'a göre dörtlü yapmıştır. Sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve yaşlık şeklindeki dört nitelik; toprak, su, hava ve ateşten ibaret dört unsur; dört mevsim; dört yön; maden, bitki, hayvan ve insan alemleri... bu benzerliğin örneklerindendir. "Maden, bitki ve hayvan alemleri" şeklinde geçen aynrn (aslında bu tasnifte insan, hayvan alemi içinde düşünülmüştür), burada dörtlü sisteme uydurulmak gayesiyle, insan alemi ayrıca belirtilerek dörtlü olarak geçmektedir. Bu da İhvân'ın, alemdeki düzeni sayılardaki düzene uydurma çabasının ve ondaki düzeni, gerektiğinde sayı düzenine göre değiştirebildiklerinin ifadesidir. Sayılardaki dörtlü sistem de, alemdeki bu düzenden esinlenerek konmuştur. Bu tabiî şeylerin dörtlü bir sisteme tâbi olmalarının nedeni ise İhvân'a göre, kendilerinden üstün olan ruhanî varlıkların dörtlü oluşuna uygunluklarının sağlanmasıdır.
Cismanî olmayan bu ruhanî varlıklar dört derecedir: Tanrı, Küllî-Faal Akıl, Küllî Nefs ve İlk madde. Bunların birbirine ve daha sonraki cismanî varlıklara oranı gibidir. İhvan Tanrı'yı maddî-manevî bütün varlıkların nedeni olarak görmekle beraber, bu ruhanî dörtlü "yakın neden" ve "aracı varlık" olarak bütün maddî alemin varlık sebebidir. Tıpkı birler, onlar, yüzler ve birileriyle bütün sayıların ilk dört sayıya dayanması gibi.
Bu sistemini, İhvan, matematiksel dille formüle ederek ilk dört varlığın sayısal değerlerle ifade edilişini şöyle gösterir:
1 (Tanrı)
1+1=2 (Küllî Akıl)
1+2=3 (Küllî Nefs)
1+3=4 (İlk Madde)
Yine onlara göre diğer varlıkların ilk dört prensipten oluşunun sayısal ifade edilişi de şöyledir:
4+1=5 (Tabiat)
4+2=6 (Cisim)
4+3=7 (Felek)
4+3+1=8 (Unsurlar, elementler)
4+3+2=9 (bileşikler: madenler, bitkiler, hayvanlar)
"Beş "
İhvân'a göre, beş'in özelliği, ilk dairesel sayı olmasıdır.' Beş'e dönüşlü sayı da denir. Çünkü kendisiyle çarpıldığı taktirde hep kendini verir. Beş ile çarpılan sayı da kendisiyle çarpıldığında yine beşe dönüşür. Bu yüzden küresel sayı da denir. Bununla birlikte beş, üç'ten sonra tek sayıların ikincisidir.
"Altı"
Altı sayısının özelliği, tam sayıların ilki olmasıdır. Buna göre altı, ilk tam sayıdır. Nedeni, parçalarının birer birer toplanması halinde kendisini vermesidir. Altı kendisiyle çarpıldığında yine kendisini verirse de bu sürekli böyle devam etmez.
"Yedi"
Yedi sayısının özelliği, ilk kâmil sayı kabul edilmesidir. Bu durumda yedi, yetkin (kâmil) sayıdır. Bu adı almasının nedeni, ilk tek sayı ile ikinci çift sayının toplamı olmasındandır. Bilindiği gibi ilk çift sayı iki, ikincisi dörttür. İlk tek sayı da üç, ikincisi beştir. Yedi ise bunların toplamından meydana geldiğinden yetkin sayıdır. Ve bu özellik yediden önceki başka hiçbir sayıda yoktur.
"Sekiz"
Sekiz'in özelliği ilk kübik olmasıdır. ^ Çünkü o, iki olan kökü, onu sekiz yapan dört'ün iki katıyla, çoğaltılır. Onun ilk kesin sayı olduğu da söylenebilir; çünkü, bir dizi düzlemlerden oluşur. Düzlemler de birbirine yakın çizgilerden müteşekkildir. Çizgi, en küçük varlık sekiz parçadan oluşsun diye, minimum, iki noktadan ve iki en küçük varlığından ibarettir. Çünkü, eğer çizgiyi iki kat çoğaltırsak, dört parçadan mürekkep bir düzlemimiz olur. Fakat düzlemi kendi kenarlarından biriyle çoğaltacak olursak, tam olarak toplam sekiz parçamız veya uzunluğuna iki genişlik ve derinliğine iki parçamız olacak.
"Dokuz"
Dokuz'un özelliği, tek kare sayıların ilki ve bir basamaklı sayıların sonuncusu olmasıdır. Şu halde dokuz, ilk tek kare ve birler hanesinin sonudur. Üç'ün üç'le çarpımı dokuz'dur.
"On"
On sayısının özelliği, onlu sayı sisteminin ilki olmasıdır. On sayısı kuvvet bakımından dörde eşittir. Çünkü birden dörde kadar olan sayıların toplamı on etmektedir. On, onlular'ın ilkidir. Bir'in bir basamaklıların ilki olması gibi, on da onlu sayıların ilkidir. Bu bir izaha gerek kalmayacak kadar açık bir olgudur. Bu açıdan on, özellik bakımından bir'e benzer. Daha önce belirttiğimiz gibi, iki'nin yansının "bir" olması gibi, yirmi'nin yarısı da on'dur.
"Onbir"
Onbir'in özelliği, ilk sessiz sayı olmasıdır.
"Oniki"
Oniki sayısının özelliği, artan ilk sayı olmasıdır. Kendisini meydana getiren sayıların (onbir ve bir'in) birleşmesinden meydana geldiğinden dolayı oniki'ye artan sayı denilmiştir. Bu açıdan artan sayıların ilkidir.
Sayının özellikleriyle ilgilenmek yerine şunu belirtmek gerekir ki, müellif tek tek yahut birlikte saytlann özelliklerinin, nasıl varhklann zâti karakteristikleri olarak görüldüklerini tasvir etmek suretiyle Fisagoryen ve sözde -Fisagoryen sayıların özellikleri anlayışlarını büyük ölçüde geliştirir. Eşyanın bu hususiyetleri bizim sayı anlayışımızdan yahut onu tertip etme tarzımızdan değil, fakat eşyanın sayının tatbik edilebileceği gerçek mahiyetinden doğar.
Böylesi özelliklerin geliştirildiği keyfîlik hareketine bir örnek olarak tek ve çift sayıdan meydana gelmesi sebebiyle kâmil sayı denilen yedi'ye işaret edelim; zira o ilk tek sayı (3) ile bir çift sayı olan dört(4)'ün, aynca ilk çift sayı ile bir tek sayı beş (5)'in ve nihayet sayının ilkesi bir(l)'le "tam" sayı (6)'nın toplamlarının yekûnudur. Diğer taraftan sekize küb denir, çünkü eğer onun kökü olan iki, karesi olan dört'le çarpılırsa netice sekizdir. Ayrıca sekiz ilk mücessem (solid) sayıdır, zira cisim, satıhlardan ve satıh bir çok çizgiden meydana gelir. En basit çizgi olan sekiz parçadan meydana gelir. Eğer çizgiyi kendisiyle çarparsak bu dört parçadan ibaret olan sathı meydana getirir. Öte yandan sathı iki kenanndan biriyle çarparsak bu derinliği meydana getirecektir, bu suretle toplam sekiz olacaktır.
Sayılar "Tabiat Kitabı"na bu kadar yakın olduğuna göre, onlar aynı şekilde "Vahiy kitabıyla, yani İslâm Vahyinin dili olan Arap alfabesinin harfleriyle de ilgili olmalıdırlar. Bu bağlamda İhvan, -İslâm'dan önce Arapların alfabetik sembollerle ifade edilen sayı sisteminin bir benzeri şeklinde- harflerin sayısal değerlerini şöyle belirler:
Yaratılışla sudûru bağdaştırmaya çalışan İhvan için, -aşağıda bahsedileceği gibi - sayıların varlık hiyerarşisinde karşılıkları vardır. Onlara göre bu kapsamda Tanrı 1 sayısına, Akıl 2 sayısına, Nefs 3 sayısına, Heyula 4 sayışma, Tabiat 5 sayısına, Cisim 6 sayısına, Felek 7 sayısına, Erkan (Feleğin derinliğinde bulunur) 8 sayısına ve Erkan (hava,su, ateş, toprak unsurları) dan ortaya çıkan varlıklar da son olarak 9 sayısına tekabül etmektedirler. Sonuncu varlıklar madenler, bitkiler ve hayvanlardır. 9 sayısı teklik ve birlik (ahad) mertebesininin sonudur. Küllî varlıklar böylece dokuz mertebedir. Cüz'î varlıklar ise, bunlara dahildir. Demek ki insan nefsi ve varlığı bu dokuz mertebe içinde yer almaktadır.
Özetle, İhvân-ı Safa, sayılarla yaratılış ve sudur (feyz) arasında sağlam bir bağ kurma girişiminde bulunmaktadır.