DÖRTLÜKLER 7 - 20
|
DÖRTLÜKLER -7
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
Şu serviyle süsen neden dillere destan?
Neden hep onlara benzetilir hür insan?
Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,
Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!
Benim halimden haber sorarsan,
Bir çift sözüm var sana, yürekten:
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan.
--------------------
DÖRTLÜKLER -8
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
Sabah doldu göklere mavi mavi;
Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
Acı olmasına acıdır şarap:
Ama gerçek acıdır demezler mi?
Adam olduysan hesap ver kendine:
Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun:
İçsen de öleceksin, içmesen de!
------------------
DÖRTLÜKLER -9
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
Kimi dinde imanda buldu yolu
Kimi akıl, bilim yolunu tuttu.
Derken ses geldi karanlıklardan:
Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!
Her gece aklım dalar gider engine.
Ağlarım, inciler dolar eteğime.
Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:
Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!
Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
Güzel canın da bir gün elbet.
Toprağında yeşillikler bitmeden
Uzan yeşilliğe, gününü gün et.
---------------------
DÖRTLÜKLER -10
Şarap sen benim günüm güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim.
Bir bildik görünce beni sokakta:
Ne o şarap nereye böyle? desin.
Ben ne camiye yararım, ne hayvana!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,
Keykavus'un kafa tası pençesinde.
Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?
Adamların, davun dümbeleğin nerde?
Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.
--------------------
DÖRTLÜKLER -11
İnciyi isteyen dalgıç olacak;
Varı yoğu dosta verip dalacak.
Canı avucunda, nefesi göğsünde:
Ayağı baş olacak, başı ayak!
Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.
Güneş attı göğe sabah kemendini:
Aydınlık padişahı atına bindi.
İçin! için! diye bağırdı dört yana
Canım sabah şarabının müezzini.
------------------
DÖRTLÜKLER -12
Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
------------------
DÖRTLÜKLER -13
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun.
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana "kötü" demelerinde.
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok.
------------------
DÖRTLÜKLER -14
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil.
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
------------------
DÖRTLÜKLER -15
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını, minberini.
Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
--------------------
DÖRTLÜKLER -16
Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada.
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala.
Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle özü doğruluk olaydı?
Evrenin özü doğruluk olaydı?
Duman değil mi dünya mutfağında payın?
Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın.
Senin zorunsa sermayeden yememek:
Bekle, bekle de başkası yesin yarın.
-----------------
DÖRTLÜKLER -17
Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;
Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık.
Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:
Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin.
Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.
-----------------
DÖRTLÜKLER -18
Tanrı, "cennette şarap içeceksin" der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber.
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
Kim için bu yerler gökler? Bizim için.
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
Yüce varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti her şeyden önce
Sonra şu delik deşik yüreğimize
Mana incileri sakladı binlerce.
----------------
DÖRTLÜKLER -19
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek;
Ağaçlara Musa'nın eli değecek,
Kuru tohumlara İsa'nın nefesi;
Gözler açıp buluta çevrilecek.
Gerçek eren içinde kir tutmayandır;
Varlığını korkusuzca hiçe sayandır;
Bu topraklar üstünde en temiz kişi
Sağlığında toprak kesilmiş olandır.
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?
Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden.
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,
Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken?
-----------------
DÖRTLÜKLER -20
Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;
Horoz gibi tepemde testere olsa
Aklımın kafasını keser atarım ben.
Bir yanarım Tanrı özlemiye Musa gibi;
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi.
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini, özgür ol da yaşa.
Ramazan ayı bu yıl da geldi yine;
Vurdu bukağıyı aklın bileğine;
Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari
Ramazanı Şevval sansınlar bu sene.
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
Şu serviyle süsen neden dillere destan?
Neden hep onlara benzetilir hür insan?
Birinin on dili var, boşboğazlık etmez,
Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan!
Benim halimden haber sorarsan,
Bir çift sözüm var sana, yürekten:
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan.
--------------------
DÖRTLÜKLER -8
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
Sabah doldu göklere mavi mavi;
Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
Acı olmasına acıdır şarap:
Ama gerçek acıdır demezler mi?
Adam olduysan hesap ver kendine:
Getirdiğin ne? Götüreceğin ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun:
İçsen de öleceksin, içmesen de!
------------------
DÖRTLÜKLER -9
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
Kimi dinde imanda buldu yolu
Kimi akıl, bilim yolunu tuttu.
Derken ses geldi karanlıklardan:
Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu!
Her gece aklım dalar gider engine.
Ağlarım, inciler dolar eteğime.
Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana:
Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne!
Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
Güzel canın da bir gün elbet.
Toprağında yeşillikler bitmeden
Uzan yeşilliğe, gününü gün et.
---------------------
DÖRTLÜKLER -10
Şarap sen benim günüm güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim.
Bir bildik görünce beni sokakta:
Ne o şarap nereye böyle? desin.
Ben ne camiye yararım, ne hayvana!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde,
Keykavus'un kafa tası pençesinde.
Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde?
Adamların, davun dümbeleğin nerde?
Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.
--------------------
DÖRTLÜKLER -11
İnciyi isteyen dalgıç olacak;
Varı yoğu dosta verip dalacak.
Canı avucunda, nefesi göğsünde:
Ayağı baş olacak, başı ayak!
Girme şu alçakların hizmetine:
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında
Küfretmesin bana da, benim zamanıma da
Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün:
Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında.
Güneş attı göğe sabah kemendini:
Aydınlık padişahı atına bindi.
İçin! için! diye bağırdı dört yana
Canım sabah şarabının müezzini.
------------------
DÖRTLÜKLER -12
Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
------------------
DÖRTLÜKLER -13
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün.
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun.
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana "kötü" demelerinde.
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok.
------------------
DÖRTLÜKLER -14
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun.
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil.
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil.
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
------------------
DÖRTLÜKLER -15
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını, minberini.
Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
--------------------
DÖRTLÜKLER -16
Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada.
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala.
Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı.
Böyle özü doğruluk olaydı?
Evrenin özü doğruluk olaydı?
Duman değil mi dünya mutfağında payın?
Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın.
Senin zorunsa sermayeden yememek:
Bekle, bekle de başkası yesin yarın.
-----------------
DÖRTLÜKLER -17
Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;
Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık.
Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:
Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin.
Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.
-----------------
DÖRTLÜKLER -18
Tanrı, "cennette şarap içeceksin" der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber.
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
Kim için bu yerler gökler? Bizim için.
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
Yüce varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti her şeyden önce
Sonra şu delik deşik yüreğimize
Mana incileri sakladı binlerce.
----------------
DÖRTLÜKLER -19
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek;
Ağaçlara Musa'nın eli değecek,
Kuru tohumlara İsa'nın nefesi;
Gözler açıp buluta çevrilecek.
Gerçek eren içinde kir tutmayandır;
Varlığını korkusuzca hiçe sayandır;
Bu topraklar üstünde en temiz kişi
Sağlığında toprak kesilmiş olandır.
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?
Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden.
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,
Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken?
-----------------
DÖRTLÜKLER -20
Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;
Horoz gibi tepemde testere olsa
Aklımın kafasını keser atarım ben.
Bir yanarım Tanrı özlemiye Musa gibi;
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi.
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini, özgür ol da yaşa.
Ramazan ayı bu yıl da geldi yine;
Vurdu bukağıyı aklın bileğine;
Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari
Ramazanı Şevval sansınlar bu sene.
88 Yorumlar
Sayende Gözümüz gönlümüz açıldı. Varolasın, sağolasın. Güzel günler göresin
ey hayyam yaşadığın şu güzel anı görebilsydin..
işte benim bu diyorsun,okudukça dünya diyorsun,bitimine doğru yaşanmaz diyorsun,doğru sözle yaşam yok anlayasın,
dünya yı anlamışmıyız sizce
basbakanimiz olsaydi ne de guzel olurdu..senin gibi insan 1881 de geldi dunyaya ama malesef 1938 de gitti.dusunuyorumda hepinizde ayni anda yasasaydiniz..neyse anlayan anladi
bal ile pekmez tatlıdır yiyene
Ben insanım diyene
bunu bilen uğramaz ziyana
Nesimi,hallac,Ya da Hayyamdır anlayana.
hiç anlayamadık hayyamı anlasak böyle kötü hal kalırmı 5 iken 25 etmişler şarabı işte budur eşekler diyarı
anlamaya calışalım
VALLAHİ BEN BU HAYYAMIN YAŞAM TARZINI ÇOK TUTUM
Neden böyle derin insanlar tanıtılmaz yurdum okullarında?Neden,neden,neden!!!!!!!!!!!
senin torunlarınız bizler aç şarabı akşam sahanına yanındayız beraber
SENİN İÇTİĞİN ŞARABTAN İÇMEK LAZIM HAYYAM NE MUTLU SENİN GİBİ ŞARABCILARA
Hayyam çağını aşmış.Bugünki modern fiziğin sunduğu felsefi vizyona uygun dünya görüşüne o zaman ulaşmış. Büyük deha... Saygıyla anıyorum.
Yıl 2009 okullarda zorunlu din kültürü ( dayatmalı islam öğretisi) dersi. 1000 yılda hiçmi açılmaz,hiçmi çalışmaz kayıtsız şartsız kabul eden beyinler...Kabul edilenlerin hepside mesnetsiz ıspatsız bilgiler..
Ya olmasaymış hayyam,sabbah,tevfik v.s ....
Ruhumuzu uçurur bir gün vefasız beden
Mezar yaparlar bize üç beş parça kerpiçten
Sonunda kalıba döker bizi duygusuz eller
Başka mezarlara kerpiç oluruz sen ve ben
Dünyaya gelişimden ne kazandı bu alem
Güzelliği ve şanı artacak mı gidersem
Duymadım bir kimseden bu sırrı bir bilen yok
Niçin doğdum niçin yaşarım bilemem.
şaşkın beyinler şarapta buldu kafayı
şarhosun biri yazdı herkes yedi safsatayı
hayatın mAnası şarapmış şarap
umudu bulmuş bundan bir kaç akıllı
bu çağda bu düşünce halimiz harap
bende derim hayatın manası yeni rakı
muazzam sözler.günümüzde de keşke byl insanlar olsaydı asıl şimd ibu devirde varolsalardı..ve görselerdi dünyanın halini...
SEVAP ALMAK İÇİN İÇERİZ ŞARAP
İÇMEZSEK OLURUZ DÜÇARI AZAP
SENİN AKLIN ERMEZ BU BAŞKA HESAP
MEYHANEDE BULDUK BİZ BU KEMALİ!!!!!!!
Sen Münkirsin Sana Haramdır Bade
Bekle Ki İçesin Öbür Dünyada
Bahs Açma Harabi Bundan Ziyade
Çünkü Bilmez Haram İle Helali
HARABİ =)
Anlaşılan o ki,bilinen en eski deist Ömer Hayyammış sanırım:)
Hey gidi koca Hayyam! Öldün gittin bu dünyadan amma şarap şarap deyu tutturdun senden sonrakilerin de aklını kendinle beraber götürdün...
Hey gidi Hayyam!Öldün gittin bu dünyadan amma şarap şarap deyu tutturdun senden sonrakilerin aklını kendinle beraber götürdün...
Satırları şarap etkisi yapıyor bünyede ama şarap onun bünyesinde nasıl bir etki yapıyordu acaba ?
sarhoş,03/09/200911:25 Adamım içmeden sarhoş olmaktan bahsediyor.Şimdiki beyinlerde onu anlıycak akıl nerede? Elbirliğiyle mideci ve maddeci bir nesil yetiştiriyoruz.Olacağı bu.....
Adamsın Sen Adam
deminden yazılan yorumlara bakıyorum da biri dışında herşey aynı şeyleri söylüyor.bir şairin sairden ziyade matematikçi,coğrafyacı bir ilim ve bilim adamının bu kadar yanlış anlaşılmasına pes doğrusu.Hayyam yaşıyor olsaydı çok gülerdi bu tabloya ve bir o kadar da üzülürdü. E be kardeşim Hayyam hakkında çok fazla bir şey bildğin yok belli. Mısralarındaki sanatları bile görmekten acizsin.Hayyam ayyaş mıydı.Bunu mu çıkardınız.HEPİNİZİ TEBRİK EDİYORUM!!!!!!!!!
enterasan olan tek şey bu çünkü yapıtları yakılmış bir insan o sadece dine karşı çıktıgı için delil olarak rubaileri yazdıkları 4lükler kalmış. matematiği geometriği metafizği gerçekten çözmüş bir isim.....
Arkadaşlar yorumları okuyorumda aklınız fikriniz şarapta Ömer hayyam şaraptan mı ?bahsediyor şiirde yoksa düzenden mi?
hayyam dinimi kötülüyor yoksa münafıkları mı?(dindar görünen dinsizleri)birde bu açıdan bakın
saygılar
aynen katılıyorum
Sayin baylar-bayanlar! Kim ki HAYYAM in dörtlüklerini yaziya gectiler ise ,cok cok ayip etmisler.Yazik! Böyle bir degerin incilerinde hata yapmak ona saygisizliktir,lütfen dikkat ediniz.
bu yıl içinde tesadüfen işim gereği nişabur şehrine yolum düştü (13.02.2009)mezarını ziyaret ettim.üstelik gece 10 da.hemen yanında imamlardan saydıkları kişi ismini ezberleme gereği hissetmiyorum ben orada resim çekmeye baslayınca bekçi uzaklaştırdı.o değerli imamın çok gösterişli cami gibi türbesi Hayyam ın karanlık içinde Şah zamanından kalma (1963) türbesi.şarap ve allah yanyana gelemiyor sistem otokontrol uyguluyor
şarap ve allah yanyana olamıyor ne demek ,cennette ziyadesiyle yanyana olacaklar ya!!! üstelik sizin bahsettiğiniz sistem ,evrensel sistem değil dünyevi,insani sistem olsa gerek ayrılığı yaratan...
HAYYAM DER Kİ:BEN KENDİM OLMAYA DEVAM EDECEĞİM.DİN ADAMLARINA VE VAAZLARINA KULAK ASMAYACAĞIM.ÇÜNKÜ TANRININ SEVGİSİNİN YETERİNCE BÜYÜK OLDUĞUNA İNANIYORUM;ONUN SEVGİSİNDEN DAHA BÜYÜK BİR GÜNAH İŞLEYEMEM.BİZİM ELLERİMİZ UFAK VE GÜNAHLARIMIZ DA KÜÇÜK.TANRININ SEVGİSİNİN AFFEDEMEYECEĞİ GÜNAHLARI NASIL İŞLEYEBİLİRİZ Kİ?
Varligin sirlari sakli benden,
Bir dugum ki ne sen cozebilirsin, ne ben.
Bizim ki perde arkasinda dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalirsin, ne ben..
oyle guzel anlatmis ki su dortlukte herseyi soru da var cevapta var icinde matemetigi, astorolojiyi,dini metafizigi simdi kimbilir hangi sarap kabindasin yada kabin kulbundasin suani yasamak bile guzel seninle yasayamadik ama senden kalanla mutlu olmak payima dusenmis saygilar ey guzell insan..
her şey yalan sevgi hak.sevginin takendidirhak.hakka yönelir inanan da inanmayan.aziz allah la ilahe ilallah muhammedün resülullah..canım feda olsun uğruna resululallah tek yol var oda allahın yolu hayyamın yoludeğil. hayyam şarapla değil kuranla anlatsaymış cc hünün yolunu oşarapla anlattı demek bir müslümana yakışır mı kardeşlerim ayıptır vede günah dönün bu yalnıştan arayın konuşalım
sozler bıze guzel gelıyor nıye boslukta ve arayısta ınsan oglu hayyammı o aradıgını yasarken bulmus ender ınsanlardan biri zaten
ırmaklarından şarap akacakmış cenneti ala meyhanemidir.
her mumine iki huri verilecekmiş cenneti ala kerhanemidir:)
hayyam başka!o bambaska.gelenek gereği inanandan da ha imanlı,körü körüne bağlıdan daha bağlı allah'a.aramış sorgulamış inanmış.yine yetinmemiş.dediği gibi.'bin yıl yaşayıp görmek isterim,günahlar mı sonsuz rahmetin mi'.resmen inanmış.teslim de olmuş.
kendi zamanında gerceye ulaşmış aydınlığa bizdeki yunus gibi pirsultan bedretin gibi iştegercek sevgi ve aşk bu mısralarda bu görüşte
aklın nuru fennı ılımlerdır kalbın nuru ulumu dınıyedır ıkısının bırleşmesıyle hakıkat tecellı eder.bu hayyam sadece aklı on planda tutmuş.yalnız buna akıl degıl zeka derler yuksek zekanın vermış oldugu cesaretle okyanusa yelken açmış ama dayanagı saglam olmadıgı ıçin bogulmuş.
Hayyam o zamandan doğayı ve toplumu tümüyle kavrayan, çevresinde yaşayan pek çok insandan farklılığını ortaya koymuş çok yönlü bir düşünürdür. Keşke zamanımız insanlarıda eleştirel düşüncede ve sorgulamada Hayyamın yarısı kadar olsalardı.
arayin konusalim demis bir yorumcu allah askina dini sizden mi ögrenecegiz iste sizin gibi kul ile allah arasina girenler yuzunden ulke ne hale geldi bu ulkede ataturkun adini soylesek suc oldu bu ulkede humeyniyi ataturke tercih edenler oldu yeter artik yeter herkes kendi hayatini yasasin birakin artik insanlarin beynini yikamaya calismayi yuce allahim her insana ayri ayri akil vermis herkes herseyin farkinda merak etmeyin birakin insanlar neye inanip neye inanmayacaklarina kendileri karar versin insan bunlar insan unutmayin lutfen ve son olarak hayyama gelince güzide bir insan o ne demisse bosa dememistir dogru demistir adam gibi adamdir ötesi yok
güzel kardeşim Allah ile kul arasında girilecek mesafemi var.kafanı yorma o bize şah damarımızdan daha yakın.Ne ara var ne mesafe "araya ara koymak" kimin haddine.
Ey kör!Bu yer, bu gök, bu yıldızlar,boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
böyle sacma bi akım ve dşünce adamı görmedim..kendiyle ve savunduklarıyla nasılda celişmiş..boş sözlerdn baska hç bşi değil...
..
Arkadaş Adam Ne iş çözemedim,
Müslümanmı gavurmu anlaşılmıyor
düşünür,şair,gökbilimci,bilgin,araştırmacı ve ERMİŞ.dünyanın sırrına ERMİŞ.gösteriş ve aldanış dünyası içindeyiz.ve gerçekten BOŞ bir dünya.gökteki pervin ve yeraltındaki öküz arasında tepişen eşekleriz.tepinmeye devam.ne diim.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Sevgili arkadaşlar,Ömer Hayyam her şeyden önce değerli bir blim adamıdır. 72 yaşın üzerinde bir ömür sürmüştür. Onun rubaileri olgunluk çağının ürünleridir.Rubailerini anlayabilmek için yaşadığı zamanın özelliklerini bilmek gerekir. İran Selçukluları zamanında değerli bilim adamlarından oluşan bir heyetin başkanlığını yapar ve ünlü vezir Nizamülmük tarafından desteklenen rasathanede bilimsel çalışmalarda bulunur. Nizamülmük'ün ve Melikşah'ın ölümünün ardından yaşanan kargaşa döneminde bilim adamları heyeti dağılır ve rasathanedeki çalışmalar durur. Böylesine değerli bilim adamlarına gereken önemin verilmeyişine duyduğu üzüntüyü rubaileri aracılığıyla dile getirir. Rubaileri onun yalnızlık döneminin sığınağıdır ve koca bir hayat tecrübesinin yansımalarıdır.
Hakikatı anlatmış kaç yüz yıl önce vay bee
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka.
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
100 yıllarda geçse insanlar yine kör
Ey gidi Hayyam...Sadece sarapla cikmaz bu kadar siir..sen ne kullaniyordun onu soyle bize..
bence de hayyam ickiden bahsetmiyor gozunuzle degil gonul gozun le okuyun anlarsiniz
ya içkiden bahsedip etmemesi nemli değil dörtlükleri insanı mest ediyo yaaa.. keşke yaşaydı diyoruz ama iyi ki de yaşamıyo ve bu yaşadığız iğrençlikleri yaşamıyorr..
onu anlamak gerçekten zor aslında herkes için değil çünkü yazdıkları ve yaşadıklarının %1 ini yaşamak bile yeter onu anlamak için ama hayyam başka şeylerden bahsediyor bildiğimiz şaraptan değil ilahi aşkın şarabından bahsediyo ve kendi iç dünyasında aşık olduğu şeyi(yaradanı) anlamaya çalışıyor hepsi bu .. saygılar
şimdiki deviri bilmişte yazmış sanki,geleceği görmüş helal olsun....
Ömer Hayam :))) Yaşadığı Zamalrda ii bir Rehber olmuş İnsanlığa BU zamanada ii BİR IŞIKK ANLIYANA TABİKİ
camiye gittim, ama Allah bilir niye: Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden: O eskidi gittim yenisini yürütmeye :D süperrrr yaaaa valla keşke daha çok yaşayaydın adamm teee o zamanlar anlamış gerçeği yorumlamış hayatı sonrada en güzeliyle gerçek hayatta yaşamış cennetii keyfince yaşamış dünyayı...
ömer hayyam cennetten ümidi kesince gercek hayatta cenneti yasamaya karar vermiş...ya da bütün okudukları ona saçma gelmiş ALLAH a inanmamış
Bence ne bu tarafı iplemiş ne de öteki tarafı,
İçmiş şarabı, yemiş y...ğı :D
Bırak dünya dönsün öylece
Hayyam düşünüp söylemiş bilgece
Bırakın bizi, bizde yol alalım
Hayyam'ın izinde böylece
BU DÜNYADA GİDİLECEK YOL ÇOK
BU DUNYADA DUYULACAK SÖZ ÇOK
BU DÜNYADA SÖYLENECEK LAF ÇOK
BU DUNYADA BULUNACAK HAK YOK
BU DUNYADA HAYYAM-I ANLAYACAK KADA YOK
ömer hayyam son dönemlerinde şiirlere yönelmiştir... Bilgileriyle bizlere birçok ışık olmuştur... ve döneminde okadar dini yozlaştıran kişiler vardırki sitem olsun diye yazmıştır şiirlerini, dörtlüklerini asidir sivridir sitemlidir hayata ve tek arkadaşim dediği şaraptır... son zamanlarında dinden tamamen uzaklaşmış hiçbirşeye inanmaz olmuştur ( büyük ihtimal şarabın etkisinden ) her dehanın vardır kusuru... saygılarımla...
hasan sabbah ömer hayyam ebu ali el hasan (nizamülmülk) medrese de arkadaşlardı biri iyi bir yere gelince arkadaşlarını da yanına alacak diye söz verdiler birbirlerine ve abu ali hasan nizamülmülk oldu yani selçuklu veziri.bundan sonra dğer arkadaşlarıyla ilişkisini kesen nizamülmülk edir bazı sitemkar rübaileri kahpeliği dönekliği anlatan...
çok doğru
"biz seninle iki küçük su lekesi. hiç bir nehir kavuşturamaz bizi.." rubailerin üstadı ömer hayyama selam olsun...
INSALLAH CENNETTE HURILERLE BERABERDIR VE BIR ELINDE SARAP KASESI YANINDA DA AGZINA KADAR DOLU SARAP FICISI;
kişilerin özel hayatı kendini ilgilendirir.İçki kumar vs.Önemli olan bıraktıklarıdır.ilk rasathaneyi kurması cebir pasgal üçgeni celali takvimi binom açılımını ve sayamadıgım bir çok eser ve hayatımızı kolaylaştıran buluşlar bulmuştur.Yaşayışını tasnif etmeye biliriz en azında saygı duymalıyız.avrupalılar bilim adamlarına havalara uçururken bizler yerlerde sürüyoruz.Tekrar düşünmeyi öneriyorum sizlere.
hiç.herşey
okuma zamani herkes icin
Rubailerinde, dünya, var oluş, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir. Akıl yürütürken ne içinde yaşadığı toplumun ne de daha öncesi zamanlarda yaşamış toplumların kabul ettiği hiçbir kurala bağlı kalmamış, kendinden önce yaşayanların insan aklına koymuş olduğu sınırları kabullenmemiş, bir anlamda dünyayı, insanı, var oluşu kendi aklıyla baştan tanımlamış; bu nedenle de çağını aşarak "evrenselliğe" ulaşmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki Hayyam'ın yaşadığı dönem, kendisi gibi çağları aşan ve tarihin gördüğü en büyük düşünürlerden birini yaratacak sosyo-kültürel altyapıya sahipti. Kendi tarihinin belki de en aydınlık dönemlerini yaşayan İslam dünyasında felsefenin hak ettiği ilgiyi gördüğü, Selçuklu saraylarında ise sentez bir Orta Doğu kültürü (Türk-Hint-Arap-Çin-Bizans) oluşmaya başladığı bir dönemde yaşayan düşünür, böylece nispeten yansız ve bilimsel bir öğrenim görmüş, Müslüman fakat felsefeyi günah saymayan bir toplum içinde özgürce felsefe ile ilgilenebilmiştir.
SONUMUZ CEHENNEMSE EĞER BU DÜNYADA GÜNAH İŞLERKEN ÇEKİNMEYELİM DİO ADAM
benim camide namazda işim ne seninle buluşma yerim meyhane benim sevmemde böyle yüce tanrı istersen kaldır at cehennemine ! ömer hayyam <3
din karşıti gafil
@Adsızkafan boş basmıyor senin gibiler anlamazlar zaten
Ömer Hayyam’ın asıl adı Gıyaseddin Ebul Feth Ömer İbni İbrahim el Hayyam’dır (doğumu 18 Mayıs 1048 - ölümü 4 Aralık 1131). İranlı şair şair aynı zamanda filozof, matematikçi ve astronomdur. Nişaburlu’dur. Yaşadığı dönemin ünlü veziri Nizamül-Mülk ve Hasan Sabbah ile aynı medresede zamanın ünlü âlimi Muvaffakuddin Abdüllatif’ten eğitim görmüş ve hayatı boyunca her ikisiyle de ilişkisini kesmemiştir. Bazı kaynaklar Nizamül-Mülk’ün yaşça Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah’tan büyük olduğunu, bu nedenle aynı medresede eğitim görmediklerini belirtmekte buna karşılık Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamül-Mülk’ün ilişki içinde olduklarını reddetmemektedir.
Evreni anlamak için yetiştiği İslâm kültüründeki hâkim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri, eşine az rastlanır bir edebi başarıyla dörtlükler halinde aktarmıştır. Çadırcı anlamına gelen “Hayyam” takma adını, babasının çadırcılık yapmasından almıştır. Hayyam aynı zamanda çok iyi bir matematikçiydi. Binom açılımını ilk kullanan bilim adamıdır. Rubailerinde dünya, varlık, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir.
Bunu yaparken kendinden önce yaşayanların insan aklına koymuş olduğu sınırları kabullenmemiş, bir anlamda dünyayı, insanı, varoluşu kendi aklıyla baştan tanımlamış, bu nedenle de çağını aşarak “evrenselliğe” ulaşmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki, Hayyam’ın yaşadığı dönem, kendisi gibi çağları aşan ve tarihin gördüğü en büyük düşünürlerden birini yaratacak sosyo-kültürel altyapıya sahipti. Kendi tarihinin belki de en aydınlık dönemlerini yaşayan İslâm dünyasında felsefenin hak ettiği ilgiyi gördüğü, Selçuklu saraylarında ise sentez bir Ortadoğu kültürü (Türk-Hint-Arap-Çin-Bizans) oluşmaya başladığı bir dönemde yaşayan düşünür, böylece nispeten yansız ve bilimsel bir öğrenim görmüş, Müslüman fakat felsefeyi günah saymayan bir toplum içinde özgürce felsefeyle ilgilenebilmiştir.
Hayyam, aynı zamanda dünya bilim tarihi için de önemli bir yerdedir. Dünyanın ilk rasathanesini kurmuştur. Günümüzde kullanılan miladi ve hicri takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimi’ni hazırlamıştır. Okullarda Pascal Üçgeni olarak öğretilen matematik kavramı aslında Ömer Hayyam tarafından oluşturulmuştur. Matematik ve astronomi konularında dünyanın önde gelen bilim adamlarındandır.
Ömer Hayyam, iran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık ve seçik bir dil kullanır. Şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıkları, gördüklerini, çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir.
Onun şiirinde zamanın haksızıkları, softalıkları, akıl almaz saçmalıkları ince, alaylı, iğneleyici bir dille yerilir. Dörtlüklerinin konusu aşk, şarap, dünya, insan hayatı, yaşama sevinci, içinde bulunduğumuz geçici dünyanın tadını çıkarma gibi insanla sıkı bir bağlantı içinde bulunan gerçek eylem ve davranışlardır. Şiirlerinde işlediği konulara, çokluk felsefe açısından bakar. Aşk, sevinç, hayatın tadını çıkarma, Hayyam’a göre vaz geçilmez insan duygularıdır, insan hayatının ana dokusu bunlarla örülüdür. Bazı dörtlüklerinde filozofça derin bir sezgi, açık ve seçik bir insan severlik duygusu, gösterişten, aşırılıktan uzak bir yaşama anlayışı görülür.
bnce ömer hayyam dger dnyada nanayı yemiş kendni kmsesizlikten ve boş matemetik denilen ihrençlige vermiş en sonundada dayanamayıp sarhoş olmaya karar vermş eger ysasaydı suanda karsılıklı içiyo olurduk
HAYYAM GELMİŞ GEÇMİŞ DOĞUNUN YETİŞTİRDİĞİ EN İYİ FİLOZOFTUR. BİNOM AÇILIMINI BULMUŞTUR VE ASLINDA PASCAL ÜÇGENİNİN TEMELİNİ OLUŞTURMUŞTUR. AYRICA 3 BİLİNMEYENLİ DENKLEMLERİ GEOMETRİ BİLGİSİYLE ÇÖZMÜŞTÜR... BU KADAR ZEKAYA SAHİP OLAN VAR MI ARAMIZDA HAYYAM AYYAŞMIŞ LAF!!!!!
hayyam doğunun yetiştirdiği en önemli filozoftur.. bir çok başarıya imza tmış fakat bi çoğunu yayınlamamıştır. pascal üçgeninin temeli ömere aittir..
ayyaşmış kime ne.. sende onda ki zekanın 2 tanesi olsa yaşamayı becerirdin!!!!!
@Adsız niye sen anladığını mı sanıyon
Ömer Hayyamı bugün araştırdım eserleri çok güzel gerçekten güzel sözleri var 'Bir elde kadeh, bir elde Kuran . Bir helaldir işimiz bir haram , Şu yarım yamalak dünyada , Ne tam kafiriz ne tam müslüman ! ' Allah ı unutmamis peygamberi unutmamis melekleri unutmamis ama kaza ve kadere imanı unutmuş işte bu yüzden çelişkiler yaşıyor bence eğer unutmasaydı bu konuda bu kadar derine inmesine gerek kalmazdı
Ömer Hayyamı bende bugün araştırdım iyikide araştırıp okumuşum ve devamda ettireceğim ah bu günleride görebilseydi böylr bir dülünüt kim bilir ne akıcı ne doğru yorumlayıp dökerdi güzel dörtlüklere ... Ellerine yüreğine sağlık...
@Adsızokudugunu anlamaktan aciz birinin birde yorum yazmasi ac karnina b.k yemesi gibi bi sey.....
@KaaN
hayyamlar.mansurlar.nesimiler.pirsultanlar.hepsi aynı fikrin yolcusu.kılıkdeğiştirip.isim değiştirip.tekrar tekrar öldürülüp.birbaşka sürette,birbaşka isimde karşımıza çıkıyorlar,kim kimin çırağı,kim kimin ustası belli değil.
İçimde iki karakter var.
Biri iyi diğeri kötü düşünen.
Biri gündüz biri gece
Biri ışık diğeri peçe
peçe ne kadar sık olsada
Deler ışık peçeyi
Kafiye arama pek burada
Vaktim yok ki dizeyim
Dizmeye vakit bulsam
O hayyamı da s.....
gec candan gir kapidadan
ye erenler sofrasindan
ic askin sarabindan
icemessin demedimmi @Seyir i alem
Ömer Hayyam , Matematik Kitaplari Amarikada 550 Dolara Satilir, Peki Neden Türkiye ve Islam ülkelerinde satilmaz?
Bir elde kadeh, bir elde kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Su yarım yamalak dunyada
Ne tam kafiriz, ne tam musluman!