FRANCIS BACON'UN 'NOVUM ORGANUM'ADLI ESERİYLE DÜŞÜNCE TARİHÎNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER - 2
|
Bacon'a göre, bir metod kullanmayan kişi, doğru yolda gitmeyen süratli bir koşucuya benzer. Onun sürati ve ustalığı olsa olsa hatasını kuvvetlendirmeye yarar. Oysa, doğru yolda giden bir topal onu geçer.
Bacon'a göre iki şeyi ayırtetmek gerekir. Tabiat'ın Öncelenmesi (The Anticipation of Nature) yani 'tabiat' hakkında aceleyle ve vaktinden evvel verilen hükmü ve "Tabiat'ın Yorumu" (The Interpretation of Nature) yani, şey'lere bakarak uygun bir biçimde verilen hükmü.
Öncelemeler, doğrudan doğruya zihne çarpan ve muhayyileyi tatmin eden örneklerden çıkarılır. Bunlar, bilinen olaylarla ilgili olarak verilmiş hükümlerdir. Yorumlar ise, çok çeşitli bir alana yayılan ve müdrikeye aniden çarpmayan olaylara bakarak verilen hükümlerdir. Bu nedenle neredeyse inancın gizlerine benzerler. Öncelemeler ve mantık, bilinenleri tasdik etmek için kullanılır. Eğer, insanlar, bilgi edinmek için, öncelemeler yaparsa, yani. 'tabiat'ı incelemeden onun hakkında aceleyle ve vaktinden evvel bir hüküm verirse, bilimlerde ilerleme beklemek boşunadır.
Bilimlerin temelden bir yenilenmeye ihtiyacı vardır.
Bacon'a göre bilimleri ya emprikler ya da dogmatikler incelemişlerdir. Emprikler, karıncaya benzerler, yalnızca yığarlar. Dogmatikler örümcek gibidir, kendi ağlarını örerler. Arı, karınca ve örümceğin yaptığı işlerin ortalaması bir iş yapar. Bahçenin ve çevrenin çiçeklerinden alması gerekeni alır. onu işler. Felsefenin işi arının yaptığı işe benzemelidir. O halde, deneysel ve rasyonel alan birlikte değerlendirilmelidir.
Bacon'a göre üç yanlış felsefe vardır. "Sofıstik", "emprik", "batıl inançlı" felsefeler. "Sofistik" felsefeye en iyi örnek Aristoteles'tir. Çünkü, o 'tabiat' felsefesini mantık aracılığıyla bozmuştur. 'Şeylerin ve tanımların iç gerçekliğine değil, üslûba bakmıştır. Hatta, Aristoteles, kararlarını önceden vermiş ve verdiği bu kararlarla bağdaştırmak için deney yapmıştır. Aynca, Bacon'a göre, Aristoteles'in canlılar üzerine yazdığı kitapta sık sık deneye başvurduğuna dair bir işaret yoktur.
"Emprik" okul, birkaç deneyin sınırlı karanlığında kalmıştır. Simyacıların ve Gilbert'in felsefeleri buna misal olarak verilebilir. "Batıl inançlı" felsefe için en iyi misal Pythagoras felsefesidir. Bâtıl inanç ve teolojiyle uğraşanlar soyut biçimlere ve gâi sebebe önem verirler; dini, felsefeyi, ilâhi ve insanî işleri de birbirine karıştırırlar.
Bacon'a göre, insanlar, teoriler, mekanik sanatlar, astroloji, simya ve büyü faaliyetleri, felsefe sistemleri ve doktrinleri alanlarında şu hataları yapmışlardır:
1. Bacon'un kendi zamanındaki bilimlerin temelinde bulunan eski Yunan düşüncesi tartışmacıdır, öğreticidir ama gerçekliği araştırmaz. Eski Yunanda feslefeyle uğraşanlar yalnızca gevezelik etmişlerdir ve bu nedenle de yeni bir bilgi üretememişlerdir.
Onların mevcut bilgileri de sınırlı ve kıttır. Eski Yunanlıların ortaya koyduğu ürünlere bakılacak olursa insanlığa faydalı olmuş olan ve insanlığı yüceltecek tek bir deneyin bile olmadığı görülür. Çünkü, eski Yunandaki teoriler 'tabıat'tan kopuktur. Bu teoriler 'tabiat' ve tecrübe üzerine kurulmadıkları için de ilk yazarların ellerinde çiçek açtıktan sonra saranp gitmişlerdir. Halbuki, mekanik sanatlarda durum tersinedir. Çünkü, mekanik sanatlar 'tabiat' ve tecrübe üzerine kurulmuşlardır.
2. Yeni Akademi gibi bazı okullar, kendi kusurlarını 'tabiat'ın kusurlanymış gibi göstermişlerdir. Onların bu tutumu, insanları ümitsiz yapmıştır.
3. Filozoflar ve okullar arasında büyük anlaşmazlıklar vardır.
4. Kimilerine göre Aristoteles'in felsefesinden sonra eskilerin felsefesi unutulmuş, kimilerine göre de Aristoteles felsefesi çok iyi temellendiği için bu kadar çok tutulmuştur. Halbuki, Bacon'a göre Aristoteles felsefesi için itaat ve bağlanma söz konusudur.
Bu sayılan hataların sebepleri ise şunlardır:
1. Bilimleri geliştiği altı yüzyıl vardır. Eski Yunan, Romalılar ve Batı Avrupa (Bacon'un mensup olduğu toplum) dışında bilimlerin gelişmesi neredeyse durmuştur. Bacon'a göre, Araplar ve Skolastik felsefe bilimleri sayısız incelemelerle tahrib etmişlerdir.
2. 'tabiat' felsefesi bütün bilimlerin anasıdır. Bu üç devirde de 'tabiat' felsefesi ihmal edilmiş, ahlâk felsefesi ve politika yaygınlaşmıştır, 'tabiat' felsefesi diğer uğraşlara köprü veya geçit yapılmıştır; 'tabiat' tek başına ele alınmamıştır. Halbuki, 'tabiat' felsefesi ve cüzi bilimler birbirlerinden sürekli faydalanmalıdır. Aksi halde, tıp, ahlâk, politika, müzik, astronomi, optik, mekaniksel sanatlar, mantıksal bilimler derinlikten yoksun kalırlar.
3. Bilimin hedefi iyi belirlenmemiştir. Hedef, keşif ve zenginliklerle insan hayatını donatmak olmalıdır. Halbuki, bilim adamlarının amacı, hep ün elde etmek olmuştur.
4. Bilimin amacı iyi belirlense bile, insanlar yine de yanlış tecrübe yolunu seçerlerse bilim doğru istikamette ilerlemez; insanlar da merak etmeyi bırakırlar.
5. Deneyler ve cüzîler hakkında tartışmak insan zihninin itibarını düşürür şeklinde bir önyargı vardır. Bu önyargıya göre, deneyler ve cüziler vasat konulardır. Bunlar bir kenara bırakılmalı ve zihin öne geçirilmelidir.
6. İlkçağa duyulan saygı, otorite ve oybirliği insanları bilim alanında ilerlemekten alıkoymuştur. Eldeki keşiflere hayranlık duymakla yetinmek de insan endüstrisinin ilerlemesine engel olmuştur. Kütüphaneler tekrarlarla doludur. Simyacılar da boş bir ümit beslemişlerdir.
7. Bilimler ve sanatlar basit ve çocuksu olmalarına rağmen, sonraki kuşaklara mükemmelmiş gibi sunulmuştur ve herşeyi kucaklar görünür. Halbuki, onlar boş bir topa benzerler. İşte, bu mükemmelmiş gibi görünen veya mükemmelmiş gibi sunulan sistemler yüzünden insanlar yeni bir şey aramazlar.
8. Tabiat felsefesinin aktif ve teknik kısmında yeni şeyler getirdiklerini iddia eden sahtekarlar ortaya çıkmıştır. Bunların saçma ve ciddiyetsiz tutumları yüzünden eskileri teorileri bir teminat ve dayanak olarak görülmüştür. Halbuki, yaşlanmayı geciktirme, tabii kusurlara çare bulma, hayatın süresini uzatma, uzak objelerin tasavvuru gibi saçmalıklarla gerçek bilim arasında büyük fark vardır.
9. Tabiat felsefesi her zaman bâtıl inançlarla ve din adına yapılan bilinçsiz gayretlerle karşılaşmıştır. Umhiyet bilimsel hâle sokulmuş ve Aristoteles felsefesiyle karıştırılmıştır. Halbuki, Tabiat felsefesi tanrı kelâmından sonra gelir, bâtıl inançlara karşı en iyi çaredir ve inancın en uygun dayanağıdır.
10. Bilginin gelişmesine hizmet etmek için kurulan okullar, üniversiteler v.s. bilimin ilerlemesine attır. Bilimi idare eden güçler, onu baskı altında tutmak isterler. Yeni teşübbüslerin ödüllendirilmemesi de bilimin gelişmesini önler. Bilim, güçlü bir cinsin işidir, çoğunluğun ulaşamayacağı bir yerdedir. Bu nedenle de ödülden ve övgüden yoksun kalır.
11. Ümitsizlik ve imkansızlık fikri de bilimlerin ilerlemesine ve yeni bir alana girişmeye engel olur (I. Kitap, Özd. 71-91).
Bacon'a göre, bir işi başarmak için Colombus örnek alınmalıdır ve onun gibi davranılmalıdır. Colombus, Atlantikteki yolculuğuna çıkmadan önce zamanında bilinenleri topladı. Yeni toprakların keşfedilebileceği hakkındaki kanılarını gösteren sebepler sundu. Bunları daha sonra tecrübe ile kanıtladı. Bu tecrübe büyük olayların başlangıçları oldu.
Bacon'a göre, bu hatalar ve hataların sebeplerinden dolayı ortaya çıkan güçlük 'şey"lerden değil, müdrikeden ve müdrikenin şeylere yönelişinden kaynaklanmıştır. Fakat, müdrike, düzeltilmeye elverişlidir. Müdrikenin düzeltilmesi onun bir metodla hareket etmesiyle mümkündür. Müdrikeye yardımcı olacak olan bu metod nedir? O halde, şimdi, Bacon'da metod bahsine geçelim:
Bacon'a göre, tecrübe en iyi ispat şeklidir. Fakat, bunun üç şart vardır:
1. Deneyde yapılacak şeye bağlı kalınmalıdır.
2. O deneyde yapılan şey diğer benzer konulara dönüştürülebilmelidir.
3. İyi bir metod kullanılmalıdır.
Bacon'a göre, iki türlü deney metodu vardır,
a) Kör ve aptalca olan ve Bacon'un kendi zamanında kullanılan deney metodu: Simyacıların ve Gilbert'in yaptığı deneyler buna misal olarak verilebilir,
b) Bacon'un kendisinin önerdiği deney metodu. Bu deney metoduna göre, deney yaparken Tanrının uzgörüsü (forsee) taklit edilmelidir.
Tanrı, ilk gün ışığı yaratmış bütün bir günü bu işe ayırmıştır. O halde, ilkin, faydadan ziyade ışık veren deneyler aranmalıdır. Deneyler araştırılmakla kalmamalı, belli bir kural ile sürekli ve düzenli şekilde ilerlemelidir. Bilim, tecrübe temeli üzerine yeniden inşa edilmelidir. Deneyler toplanırken müdrike bu toplanan materyaller üzerinde bir almanak oluşturmalıdır; deneyler kağıda geçirilmelidir; düşünceler yazılmalıdır. Araştırılan hususlar, sıraya ve düzene konmalıdır, tablolar oluşturulmalıdır (I. Kitap, Özd. 70,80, 99)
Bacon'a göre sanat ve bilimlerin keşfi ve ispatı için geçerli olan faydalı bir istikra,(bugün tümevarım denmektedir) şöyle olmaktadır: Bu istikra metodu, yerinde dışlamalar yapmalı, gereksiz olanı atmalı ve 'tabiat'ı ayırmalıdır. Olumsuzları yeterince topladıktan sonra olumlama için sonuç çıkarılmalıdır. Bacon'a göre istikra türünü daha önce Platon bir ölçüde kullanmıştır; Platon dışında bu istikra türüne teşebbüs eden bile olmamıştır. Bacon'a göre istikra yoluyla axiomlar elde ederken surdan yapmalıyız. Cüzi bir durumdan elde ettiğimiz axiom'un kapsamlı ve genel olup olmadığını incelemeliyiz. Axiom'un yeni cüzilere işaret edip etmediğini müşahade etmeliyiz. Bunları yaparsak ancak 'tabiat'ın tözlerini yakalarız.
Bacon'un önerdiği istikra metodu da kıyas metodu gibi bütün bilimleri kapsar. Aralarındaki fark şudur: Bacon'un istikra metoduyla insan, önce cüzilerin bir tarihini hazırlar, sonra, alelade mantık gibi zihnin işlevlerini ve araştırmalarını değil şeylerin 'tabiat'ını inceler. İşte bu istikra metoduyla biz yeni icatlara ve keşiflere gideriz. Bacon'a göre keşifler bütün insanlık için faydalıdır. İnsanları incitmezler, şiddete ve karışıklığa yol açmazlar. İcatlar , ilâhi işlerin yeniden yaratmaları gibidir (yani, Tanrının yaratmış olduğu fakat bizim henüz farkında olmadığımız şeylerin farkına varmak ve onları istediğimiz hâle sokmaktır.) Üç büyük icat vardır ki, bunlar dünyanın görünümünü değiştirmiştir. Matbaa, barut, pusula (anlaşılmaktadır ki, modern çağı açan üç büyük icat fikrinin kaynağı Bacon'un 'Novum Orgunum' adlı eseridir.)
Bacon'un amacı mekanik sanatlar ve bilimler yoluyla şeyler üzerinde insanlığın
imparatorluğunu kurmaktır. Işık, nasıl karanlıktan kurtulmamıza yarıyorsa şey'leri temaşa etmek de bizi bâtıl inançlardan hatadan ve karışıklıktan kurtarır. O halde amaç, insanlığın 'tabiat'a bakarak kendi doğrularını yeni baştan kurmasıdır. Demek ki, 'Novum Organum'un amacı, dışımızda gördüğümüz herşey anlamına gelen 'tabiat'ı araştırmaktır. Bacon'a göre 'Novum Organum' Aristoteles'in 'Organon' adlı eserinin yerine konacak, bir yeni alet olarak bilimlerin temeline alınacak ve onları yeni baştan inşa ederek ilerletecek ve geliştirecektir. Bu yeni alet, yani "'tabiat'ı yorumlama sanatı" (istikra metodu) Bacon'un iddiasına göre, kendisinden önce hiç denenmemiştir.
Bacon'a göre, insan kendi bilgisine dayanarak dışımızda gördüğümüz tek tek nesneler (güneş, ay, yıldızlar, insan, hayvan v.s.) anlamındaki 'tabiat'ın ya kendisini ya âkılsal suret manasındaki 'form'unu, ya 'tabiatlar arasındaki farklılığı ya da kendisinden o 'tabiat'ın çıktığı kaynağı (yani 'tabiat' kanunu manasındaki 'form'unu) keşfeder.
Ayrıca, insan, kendi gücünü kullanarak hâl-i hazırda varolan bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' veya 'tabiatlar ekler. (Bacon, burada bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' eklemekten o 'tabiat'ı o 'tabiat' yapan şeyi ortaya çıkarmayı kastediyor olsa gerektir. Aksi halde, büyü ve sihir yaparken olduğu gibi yaratılmış bir şeyi değiştirmeyi kastetmiş olması gerekecektir.) Hâl-i hazırda varolan bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' eklemek (superinduce)" insanın kendi gücüyle yaptığı iştir hem de insanın amacıdır. Çünkü, Bacon'a göre, anlamanın ve bilmenin hâkim olmak olduğunu biliyoruz (II. Kitap, Özd. 1).
Bacon'a göre bilgi, sebeplerden çıkarılmalıdır. Sebepler, cüzi tözlere 'form' verme vasıtalarıdır. Anlaşıldığına göre, Bacon, bu noktada Aristoteles gibi düşünmektedir. Çünkü, Aristoteles'e göre, bir ferdî varlığın bilimsel bilgisini edinmek için onu meydana getiren dört sedebî bilmek gerekir (Maddi, surî, fail ve gâi sebepler). Dört sebebi bilmek, şu dört soruyu cevaplandırmakla mümkündür.
1. O bilinecek şey varmıdır? Evet vardır. O bir hayal oyunu değildir.
2. Varsa nedir? Cinsi nedir? Ayrımı nedir? Ne olarak vardır? (Suri sebep)
3. Ne gibi bir varlıktır? (Fail sebep).
4. Ne için o şekilde vardır? Gaye sebep.
Bacon'a göre iki şeyi ayırtetmek gerekir. Tabiat'ın Öncelenmesi (The Anticipation of Nature) yani 'tabiat' hakkında aceleyle ve vaktinden evvel verilen hükmü ve "Tabiat'ın Yorumu" (The Interpretation of Nature) yani, şey'lere bakarak uygun bir biçimde verilen hükmü.
Öncelemeler, doğrudan doğruya zihne çarpan ve muhayyileyi tatmin eden örneklerden çıkarılır. Bunlar, bilinen olaylarla ilgili olarak verilmiş hükümlerdir. Yorumlar ise, çok çeşitli bir alana yayılan ve müdrikeye aniden çarpmayan olaylara bakarak verilen hükümlerdir. Bu nedenle neredeyse inancın gizlerine benzerler. Öncelemeler ve mantık, bilinenleri tasdik etmek için kullanılır. Eğer, insanlar, bilgi edinmek için, öncelemeler yaparsa, yani. 'tabiat'ı incelemeden onun hakkında aceleyle ve vaktinden evvel bir hüküm verirse, bilimlerde ilerleme beklemek boşunadır.
Bilimlerin temelden bir yenilenmeye ihtiyacı vardır.
Bacon'a göre bilimleri ya emprikler ya da dogmatikler incelemişlerdir. Emprikler, karıncaya benzerler, yalnızca yığarlar. Dogmatikler örümcek gibidir, kendi ağlarını örerler. Arı, karınca ve örümceğin yaptığı işlerin ortalaması bir iş yapar. Bahçenin ve çevrenin çiçeklerinden alması gerekeni alır. onu işler. Felsefenin işi arının yaptığı işe benzemelidir. O halde, deneysel ve rasyonel alan birlikte değerlendirilmelidir.
Bacon'a göre üç yanlış felsefe vardır. "Sofıstik", "emprik", "batıl inançlı" felsefeler. "Sofistik" felsefeye en iyi örnek Aristoteles'tir. Çünkü, o 'tabiat' felsefesini mantık aracılığıyla bozmuştur. 'Şeylerin ve tanımların iç gerçekliğine değil, üslûba bakmıştır. Hatta, Aristoteles, kararlarını önceden vermiş ve verdiği bu kararlarla bağdaştırmak için deney yapmıştır. Aynca, Bacon'a göre, Aristoteles'in canlılar üzerine yazdığı kitapta sık sık deneye başvurduğuna dair bir işaret yoktur.
"Emprik" okul, birkaç deneyin sınırlı karanlığında kalmıştır. Simyacıların ve Gilbert'in felsefeleri buna misal olarak verilebilir. "Batıl inançlı" felsefe için en iyi misal Pythagoras felsefesidir. Bâtıl inanç ve teolojiyle uğraşanlar soyut biçimlere ve gâi sebebe önem verirler; dini, felsefeyi, ilâhi ve insanî işleri de birbirine karıştırırlar.
Bacon'a göre, insanlar, teoriler, mekanik sanatlar, astroloji, simya ve büyü faaliyetleri, felsefe sistemleri ve doktrinleri alanlarında şu hataları yapmışlardır:
1. Bacon'un kendi zamanındaki bilimlerin temelinde bulunan eski Yunan düşüncesi tartışmacıdır, öğreticidir ama gerçekliği araştırmaz. Eski Yunanda feslefeyle uğraşanlar yalnızca gevezelik etmişlerdir ve bu nedenle de yeni bir bilgi üretememişlerdir.
Onların mevcut bilgileri de sınırlı ve kıttır. Eski Yunanlıların ortaya koyduğu ürünlere bakılacak olursa insanlığa faydalı olmuş olan ve insanlığı yüceltecek tek bir deneyin bile olmadığı görülür. Çünkü, eski Yunandaki teoriler 'tabıat'tan kopuktur. Bu teoriler 'tabiat' ve tecrübe üzerine kurulmadıkları için de ilk yazarların ellerinde çiçek açtıktan sonra saranp gitmişlerdir. Halbuki, mekanik sanatlarda durum tersinedir. Çünkü, mekanik sanatlar 'tabiat' ve tecrübe üzerine kurulmuşlardır.
2. Yeni Akademi gibi bazı okullar, kendi kusurlarını 'tabiat'ın kusurlanymış gibi göstermişlerdir. Onların bu tutumu, insanları ümitsiz yapmıştır.
3. Filozoflar ve okullar arasında büyük anlaşmazlıklar vardır.
4. Kimilerine göre Aristoteles'in felsefesinden sonra eskilerin felsefesi unutulmuş, kimilerine göre de Aristoteles felsefesi çok iyi temellendiği için bu kadar çok tutulmuştur. Halbuki, Bacon'a göre Aristoteles felsefesi için itaat ve bağlanma söz konusudur.
Bu sayılan hataların sebepleri ise şunlardır:
1. Bilimleri geliştiği altı yüzyıl vardır. Eski Yunan, Romalılar ve Batı Avrupa (Bacon'un mensup olduğu toplum) dışında bilimlerin gelişmesi neredeyse durmuştur. Bacon'a göre, Araplar ve Skolastik felsefe bilimleri sayısız incelemelerle tahrib etmişlerdir.
2. 'tabiat' felsefesi bütün bilimlerin anasıdır. Bu üç devirde de 'tabiat' felsefesi ihmal edilmiş, ahlâk felsefesi ve politika yaygınlaşmıştır, 'tabiat' felsefesi diğer uğraşlara köprü veya geçit yapılmıştır; 'tabiat' tek başına ele alınmamıştır. Halbuki, 'tabiat' felsefesi ve cüzi bilimler birbirlerinden sürekli faydalanmalıdır. Aksi halde, tıp, ahlâk, politika, müzik, astronomi, optik, mekaniksel sanatlar, mantıksal bilimler derinlikten yoksun kalırlar.
3. Bilimin hedefi iyi belirlenmemiştir. Hedef, keşif ve zenginliklerle insan hayatını donatmak olmalıdır. Halbuki, bilim adamlarının amacı, hep ün elde etmek olmuştur.
4. Bilimin amacı iyi belirlense bile, insanlar yine de yanlış tecrübe yolunu seçerlerse bilim doğru istikamette ilerlemez; insanlar da merak etmeyi bırakırlar.
5. Deneyler ve cüzîler hakkında tartışmak insan zihninin itibarını düşürür şeklinde bir önyargı vardır. Bu önyargıya göre, deneyler ve cüziler vasat konulardır. Bunlar bir kenara bırakılmalı ve zihin öne geçirilmelidir.
6. İlkçağa duyulan saygı, otorite ve oybirliği insanları bilim alanında ilerlemekten alıkoymuştur. Eldeki keşiflere hayranlık duymakla yetinmek de insan endüstrisinin ilerlemesine engel olmuştur. Kütüphaneler tekrarlarla doludur. Simyacılar da boş bir ümit beslemişlerdir.
7. Bilimler ve sanatlar basit ve çocuksu olmalarına rağmen, sonraki kuşaklara mükemmelmiş gibi sunulmuştur ve herşeyi kucaklar görünür. Halbuki, onlar boş bir topa benzerler. İşte, bu mükemmelmiş gibi görünen veya mükemmelmiş gibi sunulan sistemler yüzünden insanlar yeni bir şey aramazlar.
8. Tabiat felsefesinin aktif ve teknik kısmında yeni şeyler getirdiklerini iddia eden sahtekarlar ortaya çıkmıştır. Bunların saçma ve ciddiyetsiz tutumları yüzünden eskileri teorileri bir teminat ve dayanak olarak görülmüştür. Halbuki, yaşlanmayı geciktirme, tabii kusurlara çare bulma, hayatın süresini uzatma, uzak objelerin tasavvuru gibi saçmalıklarla gerçek bilim arasında büyük fark vardır.
9. Tabiat felsefesi her zaman bâtıl inançlarla ve din adına yapılan bilinçsiz gayretlerle karşılaşmıştır. Umhiyet bilimsel hâle sokulmuş ve Aristoteles felsefesiyle karıştırılmıştır. Halbuki, Tabiat felsefesi tanrı kelâmından sonra gelir, bâtıl inançlara karşı en iyi çaredir ve inancın en uygun dayanağıdır.
10. Bilginin gelişmesine hizmet etmek için kurulan okullar, üniversiteler v.s. bilimin ilerlemesine attır. Bilimi idare eden güçler, onu baskı altında tutmak isterler. Yeni teşübbüslerin ödüllendirilmemesi de bilimin gelişmesini önler. Bilim, güçlü bir cinsin işidir, çoğunluğun ulaşamayacağı bir yerdedir. Bu nedenle de ödülden ve övgüden yoksun kalır.
11. Ümitsizlik ve imkansızlık fikri de bilimlerin ilerlemesine ve yeni bir alana girişmeye engel olur (I. Kitap, Özd. 71-91).
Bacon'a göre, bir işi başarmak için Colombus örnek alınmalıdır ve onun gibi davranılmalıdır. Colombus, Atlantikteki yolculuğuna çıkmadan önce zamanında bilinenleri topladı. Yeni toprakların keşfedilebileceği hakkındaki kanılarını gösteren sebepler sundu. Bunları daha sonra tecrübe ile kanıtladı. Bu tecrübe büyük olayların başlangıçları oldu.
Bacon'a göre, bu hatalar ve hataların sebeplerinden dolayı ortaya çıkan güçlük 'şey"lerden değil, müdrikeden ve müdrikenin şeylere yönelişinden kaynaklanmıştır. Fakat, müdrike, düzeltilmeye elverişlidir. Müdrikenin düzeltilmesi onun bir metodla hareket etmesiyle mümkündür. Müdrikeye yardımcı olacak olan bu metod nedir? O halde, şimdi, Bacon'da metod bahsine geçelim:
Bacon'a göre, tecrübe en iyi ispat şeklidir. Fakat, bunun üç şart vardır:
1. Deneyde yapılacak şeye bağlı kalınmalıdır.
2. O deneyde yapılan şey diğer benzer konulara dönüştürülebilmelidir.
3. İyi bir metod kullanılmalıdır.
Bacon'a göre, iki türlü deney metodu vardır,
a) Kör ve aptalca olan ve Bacon'un kendi zamanında kullanılan deney metodu: Simyacıların ve Gilbert'in yaptığı deneyler buna misal olarak verilebilir,
b) Bacon'un kendisinin önerdiği deney metodu. Bu deney metoduna göre, deney yaparken Tanrının uzgörüsü (forsee) taklit edilmelidir.
Tanrı, ilk gün ışığı yaratmış bütün bir günü bu işe ayırmıştır. O halde, ilkin, faydadan ziyade ışık veren deneyler aranmalıdır. Deneyler araştırılmakla kalmamalı, belli bir kural ile sürekli ve düzenli şekilde ilerlemelidir. Bilim, tecrübe temeli üzerine yeniden inşa edilmelidir. Deneyler toplanırken müdrike bu toplanan materyaller üzerinde bir almanak oluşturmalıdır; deneyler kağıda geçirilmelidir; düşünceler yazılmalıdır. Araştırılan hususlar, sıraya ve düzene konmalıdır, tablolar oluşturulmalıdır (I. Kitap, Özd. 70,80, 99)
Bacon'a göre sanat ve bilimlerin keşfi ve ispatı için geçerli olan faydalı bir istikra,(bugün tümevarım denmektedir) şöyle olmaktadır: Bu istikra metodu, yerinde dışlamalar yapmalı, gereksiz olanı atmalı ve 'tabiat'ı ayırmalıdır. Olumsuzları yeterince topladıktan sonra olumlama için sonuç çıkarılmalıdır. Bacon'a göre istikra türünü daha önce Platon bir ölçüde kullanmıştır; Platon dışında bu istikra türüne teşebbüs eden bile olmamıştır. Bacon'a göre istikra yoluyla axiomlar elde ederken surdan yapmalıyız. Cüzi bir durumdan elde ettiğimiz axiom'un kapsamlı ve genel olup olmadığını incelemeliyiz. Axiom'un yeni cüzilere işaret edip etmediğini müşahade etmeliyiz. Bunları yaparsak ancak 'tabiat'ın tözlerini yakalarız.
Bacon'un önerdiği istikra metodu da kıyas metodu gibi bütün bilimleri kapsar. Aralarındaki fark şudur: Bacon'un istikra metoduyla insan, önce cüzilerin bir tarihini hazırlar, sonra, alelade mantık gibi zihnin işlevlerini ve araştırmalarını değil şeylerin 'tabiat'ını inceler. İşte bu istikra metoduyla biz yeni icatlara ve keşiflere gideriz. Bacon'a göre keşifler bütün insanlık için faydalıdır. İnsanları incitmezler, şiddete ve karışıklığa yol açmazlar. İcatlar , ilâhi işlerin yeniden yaratmaları gibidir (yani, Tanrının yaratmış olduğu fakat bizim henüz farkında olmadığımız şeylerin farkına varmak ve onları istediğimiz hâle sokmaktır.) Üç büyük icat vardır ki, bunlar dünyanın görünümünü değiştirmiştir. Matbaa, barut, pusula (anlaşılmaktadır ki, modern çağı açan üç büyük icat fikrinin kaynağı Bacon'un 'Novum Orgunum' adlı eseridir.)
Bacon'un amacı mekanik sanatlar ve bilimler yoluyla şeyler üzerinde insanlığın
imparatorluğunu kurmaktır. Işık, nasıl karanlıktan kurtulmamıza yarıyorsa şey'leri temaşa etmek de bizi bâtıl inançlardan hatadan ve karışıklıktan kurtarır. O halde amaç, insanlığın 'tabiat'a bakarak kendi doğrularını yeni baştan kurmasıdır. Demek ki, 'Novum Organum'un amacı, dışımızda gördüğümüz herşey anlamına gelen 'tabiat'ı araştırmaktır. Bacon'a göre 'Novum Organum' Aristoteles'in 'Organon' adlı eserinin yerine konacak, bir yeni alet olarak bilimlerin temeline alınacak ve onları yeni baştan inşa ederek ilerletecek ve geliştirecektir. Bu yeni alet, yani "'tabiat'ı yorumlama sanatı" (istikra metodu) Bacon'un iddiasına göre, kendisinden önce hiç denenmemiştir.
Bacon'a göre, insan kendi bilgisine dayanarak dışımızda gördüğümüz tek tek nesneler (güneş, ay, yıldızlar, insan, hayvan v.s.) anlamındaki 'tabiat'ın ya kendisini ya âkılsal suret manasındaki 'form'unu, ya 'tabiatlar arasındaki farklılığı ya da kendisinden o 'tabiat'ın çıktığı kaynağı (yani 'tabiat' kanunu manasındaki 'form'unu) keşfeder.
Ayrıca, insan, kendi gücünü kullanarak hâl-i hazırda varolan bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' veya 'tabiatlar ekler. (Bacon, burada bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' eklemekten o 'tabiat'ı o 'tabiat' yapan şeyi ortaya çıkarmayı kastediyor olsa gerektir. Aksi halde, büyü ve sihir yaparken olduğu gibi yaratılmış bir şeyi değiştirmeyi kastetmiş olması gerekecektir.) Hâl-i hazırda varolan bir cisim üzerine yeni bir 'tabiat' eklemek (superinduce)" insanın kendi gücüyle yaptığı iştir hem de insanın amacıdır. Çünkü, Bacon'a göre, anlamanın ve bilmenin hâkim olmak olduğunu biliyoruz (II. Kitap, Özd. 1).
Bacon'a göre bilgi, sebeplerden çıkarılmalıdır. Sebepler, cüzi tözlere 'form' verme vasıtalarıdır. Anlaşıldığına göre, Bacon, bu noktada Aristoteles gibi düşünmektedir. Çünkü, Aristoteles'e göre, bir ferdî varlığın bilimsel bilgisini edinmek için onu meydana getiren dört sedebî bilmek gerekir (Maddi, surî, fail ve gâi sebepler). Dört sebebi bilmek, şu dört soruyu cevaplandırmakla mümkündür.
1. O bilinecek şey varmıdır? Evet vardır. O bir hayal oyunu değildir.
2. Varsa nedir? Cinsi nedir? Ayrımı nedir? Ne olarak vardır? (Suri sebep)
3. Ne gibi bir varlıktır? (Fail sebep).
4. Ne için o şekilde vardır? Gaye sebep.